Konu Başlığı: İfade Hürriyeti Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 24 Temmuz 2012, 13:31:16 İfade Hürriyeti Hz. Muhammed'in insanlığa kazandırdığı bir değer de hertürlü kısıtlamadan uzak fikir ve ifade hürriyeti hakkıdır. Gerçekte fikir hürriyeti İslâm nazarında çok önemli olan adalet prensibine bağlı kalabilmek için bir esas ve vazgeçilmez bir haktır. Kadın-erkek her Müslümanın vazifesi yapabildikleri kadar marufu emir ve münkerden nehiydir. Eğer bir toplumda ifade hürriyeti yoksa bu hak vatandaşlar tarafından tamamıyla uygulanamaz. İnsanlar ne iyiyi emredebilir, ne de kötülükten nehyedebilir. Bu veçhile ifade hürriyeti İslam esas ve uygulamalarının tabiî sonucu ve her vatandaşın mutlak ve ihlal edilemez hakkıdır. Kur'ân'da bu özellikten mü'minlerin bir vasfı olarak bahsedilmektedir: "Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velîsidirler. İyiliği emrederler, kötülükten menederler..." (9: 71). Bunlar mü'minlerin hakiki nitelikleridir. İyiyi ve fazileti insanlar arasında serbestçe anlatırlar ve diğerlerini kendilerini yanlış, kötü ve fuhşiyata ait şeylerden uzaklaştırmaya davet ederler. Yine Kur'ân'da Hac sûresinde şu mealde bir âyetin yer alması dikkat çekicidir: "Onlar (o kimselerdir) ki kendilerine yeryüzünde iktidar verdiğimiz takdirde (zorbaların yoluna sapmazlar, bilakis) namazı kılarlar, zekatı verirler, iyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirmeğe çalışırlar. Bütün işlerin sonu Allah'a aittir (her şey sonunda O'na varacaktır)." (22: 41). Kur'ân'daki bu âyetler hakiki mü'minlerin bütün güç kaynaklarını daima toplumdan kötülüğü kaldırmak ve iyiliği yaymak yolunda kullandıklarını açıkça göstermektedir. İfade hürriyeti şûra müessesesinin tesisi ile daha da teşvik edilmiştir. Bu müessesenin aslî gayesi, insanları her meseleye en iyi çözümü bulmak için değişik konularda görüşlerini ifadeye davettir. Hz. Peygamber'den bile önemli meselelerde ashabına danışması istenmistir (3: 159). Müslümanlar olaylar hakkında birbirlerine danışarak karar veren bir ümmettir (42: 38). İfade hürriyetine Kur'ân'ın bir başka âyetinde de değinilmektedir: "Eğer mü'minlerden iki grup vuruşurlarsa onların arasım düzeltin..." (49: 9). Bu âyet, idaredekilerden farklı olsa bile her şahsın kendi görüşünü sürdürmeye hakkı olduğunu açıkça göstermiştir. Hz. Peygamber sadece bu hürriyeti tanımakla kalmamış, onu teşvik de etmiştir. Pek çok defa, askerî meselelerde ve ziraatle ilgili konularda daha iyi bilenlerin görüşlerini kabul etmiştir. Hudeybiye Antlaşmasının aktini müteakip hoşnutsuz olan sahabenin verilen emirlere isteksiz davranması Ümmü Seleme validemizin Peygamber'e verdiği fikirle giderilmişti. Bu anlaşma tarihde iz bırakmış ve meseleleri yumuşaklıkla halletmeye izin vermiştir. |