Konu Başlığı: İdeal Hakim Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 29 Temmuz 2012, 12:29:53 İDEAL HAKİM Sonuç: Allah'ın Râsûlü Muhammed en ideal hâkim idi. O'nun adalet anlayışı en yüksek seviyede idi. Bu hususiyetiyle, adı Arap Yanmadası'nda her gün takdirle anıldı. Onun ashabı da mustazaflar, mazlumlar ve hakir görülenler için adaletin tatbikatçıları olarak ilân edildiler. Bütün dünya baskı ve işkence altında inlerken Rasulullah zulüm gören insanlığın kurtarıcısı olarak gönderildi. Dost-düşman, Müslim - gayrimüslim, onun getirdiği hukuk karşısında eşitti. Rasulullah bizzat Kur'ân-ı Kerîm'in emirlerinin tatbikçisiydi: "Ey iman edenler! Allah için adaletle şahitlik edenler olun. Bir topluluğa karşı duyduğunuz kin, sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adil davranın, takvaya yakışan da budur..." (5: 8). "Allah size adaleti ve iyiliği emreder. Ey iman edenler! Adaleti hâkim kılın ve ana-babanız ve yakın akrabanıza karşı olsa bile Allah için doğru şahitlik yapınız." Kur'ân'da yine şöyle buyurulmaktadır: "...Söylediğiniz zaman da akrabanız da olsa adalet yapın ve Allah'a verdiğiniz sözü tutun..." (6: 152). Bir defasında kendisine getirilen hırsızın elini kestirdiğinde sahabeler bunun ağır bir ceza olduğunu gördüler. O vakit Rasulullah: "Eğer o hırsız kızım Fâtıma olsaydı, yine de ellerini kestirirdim." buyurdu. Bir başka defasında bir Yahudi ile bir Müslüman arasındaki davada Yahudi lehine karar vermiştir. Bunun üzerine Yahudi; "Allah için doğru karara vardın!" diye bağırmıştır. Bu kararı verdiğinden dolayı Müslümanın bağlı bulunduğu kabilenin taraftarlığından uzak kalacağından hiç çekinmemiştir. Bir keresinde Benî Mahzum'dan zengin-eşraf-tan bir kadın hırsızlık yaptı ve yakalanarak Rasûlullah'a getirildi. Sahabiler kadını görünce asaletine binaen onun serbest bırakılmasını rica ettiler. Rasûlullah imtiyaz fikrini aşağılayarak kadının elinin kesilmesini emretti. Bİr başka defasında Benî Salebi kabilesinden vahşi ruhlu bir kişi Ensar'dan bir Müslümanı Öldürdü. Öldürülenin vârisleri katilin oğlunun yakalanmasını ve intikam için öldürülmesini talep ettiler. Rasûlullah bunu yasakladı ve şöyle buyurdu: "Oğul, babasının suçundan mesul değildir!" Hayber hâriç bütün Arabistan İslâm'ın hâkimiyeti altına girdiği zamanda Hayber Yahudileri sahabeden birini Hay-ber'de haksız yere öldürdüler. Rasûlullah suçluyu bulamadı. Bunun üzerine öldürülen müslümanın mirasçılarına diyet olarak yüz deve verdi. Rasûlullah, davacının şeriatına göre hükmederdi. Bir defasında Benî Kurayza kabilesinden biri Benî Nâdir kabilesinden bir Yahudi tarafından öldürülmüştü. Dava Rasûlullah'in önüne geldiğinde Tevrat'ın hükümleri tatbik edildi: Cana karşı can. Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar ve diğer kabileler arasındaki anlaşmazlıklarda Rasûlullah son karar ve yargı mercii idi. Son haccında irad ettiği Veda Hutbesinde Rasûlullah insanlara şöyle seslenmiştir: "Her kime borcum varsa onu benden istesin. Her kimin üzerimde hakkı varsa gelip alsın." Bunun üzerine Sarf isimli bir adam bir kaç dirhem alacağı olduğunu söyledi, para kendisine hemen ödendi... Sahar, İslâm'ı Taif fethedildikten sonra kabul etmiş bir kabile reisiydi. Bir keresinde müşrik Mugîre, Rasûlullah'a gelerek Sahar'ı, halasını alıkoyduğu iddiasıyla şikâyet etti. Rasûlullah, Sahar'a hemen Mugîre'nin halasını serbest bırakmasını söyledi. Rasûlullah'in Hadislerine Göre Hâkimlerin Vazifeleri: Hz. Peygamber her ne söylemişse onu bizzat uygulamıştır. Ve bu kurallar onun halefleri tarafından da izlenmiştir: 1- Hâkim, önemli ve büyük sorumluluk gerektiren bir işi yürütmek zorundadır. Bazen karşısına yönetimde görevli kişileri, yakınlarını, yetkilileri, devletin üst görevlerindeki kişileri çağırmak zorundadır. Bundan dolayı, adaleti tatbikde doğru, ciddi ve soğukkanlı olmalıdır. Hiç bir şey onun aklını doğru yoldan ayrılmaya çelmemelidir. "Biz, ihtiyatlı bir cemaatız." (26:56). Bu yüzden Rasûlullah , Ebu Bekre'nin rivayetine göre şöyle buyurmuştur: "Öfkeli iken hiçbir kimse iki kişi arasında hükmetmesin." 2- Hâkim had cezası belirlenmiş suçların cezasını uygulamakta müşfik olmamalıdır. Kur'ân'da mealen : "...Allah'a ve ahiret gününe inananlardan iseniz, Allah'ın dini(ni uygulama hususu)nda sizi, onlara karşı acıma duygusu tut(up engelle)mesin. Mü'minlerden bir topluluk da onlara yapılan azaba şahit olsun." (24:2) Duyurulmaktadır. 3- Bir hâkim anlaşmazlıkları mümkün olduğu kadar çabuk ve kesin sonuca bağlamalıdır. Çünkü gecikmiş adalete değer verilemez. 4- Her iki taraftan da hiç bir hediye ve rüşvet kabul etmemelidir. 5- Âdil bir neticeye ulaşmak için çok çaba harcamalıdır. Rasûlullah şöyle buyurmuştur: "Bir hâkim adaletten ayrılmadığı sürece Allah onunla beraberdir. Şayet bilerek adaletsizlik yaparsa Allah onu terkeder ve şeytan kendisine musallat olur." 6- Hâkim, herkesi kanun önünle eşit görmelidir. Allah'ın kulları arasmda adaleti dağıtması gibi bir hâkim de ne pahasına olursa olsun ayrım yapmamalıdır. Rasulullah şöyle buyurmuştur: "Sizden Önceki milletlerin helaki zenginlerini ve soylularını serbest bırakıp, fakir ve zayıfları cezalandırmalarından olmuştur." İslâm hukukuna göre bir hâkim aslî, cezaî ve askerî bütün davaların hâkimidir. Asliye, ceza ve askerî mahkemeler için ayn ayn organlar yoktur. Rasulullah'in Adalet ile İlgili Bazı Hadisleri: Büreyde'nin rivayetine göre Rasulullah şöyle buyurmuştur: "insanlar arasında hâkim seçilen kişi bıçaksız kesilmiş gibidir." "Hâkimler üç sınıftır: Bir sınıfı cennette, diğer iki sınıfı cehennemdedir. Hakkı bilerek onunla hükmeden cennette; Hakkı bildiği halde onunla hükmetmeyerek hükümde zulmeden cehennemde; Hakkı bilmediği halde halka cehaletle hüküm veren de cehennemdedir." Hz. Ali şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah beni Yemen'e hâkim olarak gönderdi. Ben 'Ya Rasulullah! Beni genç yaşımda yolluyorsun, adaleti uygulayabilecek bilgim yok.' dedim. Rasulullah: 'Allah senin kalbine feraset verir ve dilini de ketum yapar. Sana karar vermen için iki kişi gelirse diğerinin savunmasını dinlemeden ilkinin lehine karara varma, çünkü ikinciyi dinlemen davayı anlaman bakımından lüzumludur.' Bundan sonra ben, kararlarımda hiç şüpheye düşmedim." Ümmü Seleme'den rivayet olunduğuna göre Rasulullah şöyle buyurmuştur: "Filhakika siz benim huzurumda birbirinizden (hak) dava ediyorsunuz. Ama caiz ki bazınız hüccetini bazınızdan daha iyi anlatmış olur da ben de ondan dinlediğim gibi hüküm veririm. Şimdi her kime din kardeşinin hakkından birşey kesersem ancak ve ancak onun için ateşten bir parça kesmiş olurum. Binâenaleyh onu almasın." Bir başka hadislerinde de; "Hakkı olmadığı halde hak iddia eden bizden değildir. Bırakınız cehennemdeki yerini arasın." buyurmuştur. Bunlar Peygamber'in İslâm hukuku önünde insanların eşitliğini sağladığını ve onun adaleti uygulamada örnek bir insan olduğunu isbatlayan hadis ve olaylardan bir kaçıdır. Ondan sonra gelen halifeleri de bu hüküm ve nasihatleri sadakatle korumuşlar ve gittikleri yerlere adaleti götürmüşlerdir. İslâm'ın bu yüce öğretileri tarihe Hz. Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Ömer b. Abdülaziz, Sultan Gıyasüddin ve diğerleri gibi pek çok adalet timsallerini bağışlamıştır. |