๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 03 Eylül 2012, 14:41:12



Konu Başlığı: İcmâ Ve Önemi
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 03 Eylül 2012, 14:41:12
İcmâ Ve Önemi

Hz. Muhammed bizlere pek çok nimet sunmuştur. Bunlardan birisi de icma-ı ümmetin icma Kur'ân ve Hz. Muhammed'in sünnetinden sonra İslâm'ın üçüncü te­mel direğidir. İslâm ilahiyatında bu terim ortak kararı ve müçtehidlerin İttifak halinde ol­duğunu ifade eder. Kur'ân ve hadise itaat gibi icmaya itaat de Müslüman için zorunludur. Hz. Muhammed peygamberlik devrini so­na erdirdiğinde, ardında günah ve hatadan berî (masum) bir başka kimse kalmadığında Allah'ın rahmeti ümmetin müçtehidlerinin icmaı şeklinde tecelli etmiştir. Bu icmada Hz. Muhammed kendisi gibi hatadan korun­muştur. Eğer ümmet bir konu hakkında olumlu ya da olumsuz ortak bir karar verirse bu Allah'ın dileği addedilir; çünkü Hz. Pey­gamber: "Ümmetim hata üzerine ittifak et­mez!" buyurmuştur.

Bundan dolayı usûl kitaplarında icma içtihad için faydalanılacak şaşmaz ve güvenilir bir ilke olarak kabul edilmiştir. Edille-i ser'iyye tâbir edilen içtihad hükümlerinin dayanağı olan kaynaklar sıralamasında icma Kur'ân ve sünnetten sonra üçüncü sırada yer alır. İcma, şeriatın temel ilkelerinden biri ol­duğu için hâtmü'n-nübüvvet fikri ile ilgili olarak bu kaynaktan da yararlanma yoluna başvurulmuştur. Tevhidin müellifi şöyle yaz­maktadır: "Hz. Muhammed hâteme'n-nebiyyin olduğu ve kendisinden sonra artık vahiy gelmeyeceği için ondan sonraki her dönemde ve İslâm'ın herhangi bir kısmı ile il­gili olarak müçtehidlerin icmamm hüküm yetkisinin olması Muhammed ümmetinin özelliklerinden biridir. Allah Teâlâ şöyle bu­yurmaktadır: 'Bugün size dininizi bütünle-dim...' (5: 4). Günlük hayatta meydana gelen olaylarla ilgili düzenlemelerin doğrudan va­hiy ile vazedilmiş olanları çok çok azdır. Va­hiyle nazil olan hükümlerin günlük olaylar vasıtasıyla kavranması ve bilinmesi mümkün olmasaydı bu hükümler soyut ve anlamsız görünür ve din tamamlanmış ve kemale ermiş kabul edilemezdi. Vahiy hükümlerine anlam kazandırma ve yeni hükümler istidlal etmek (çıkarsama) konusunda ümmetin müçtehidleri gerekli ve vazifelidirler." (Tevhid, c. I, s. 49)

Kısaca şeriat hükümleri Kur'ân ve hadisten çıkarılır. Yine buna benzer olarak icma ge­rektiren konularda da başvuru kaynağı Kur'ân ve sünnettir.

Ancak icma da sınıflara ayrılır. Aşağıda icmanın nisbî değer sıralamasından bahsedile­cektir. En tercih edilen ve etkisi nihaî olan ashabın icmaldir. Fıkıh âlimlerinin tamamı­nın kabul ettiği üzere, bütün sahabeler belli bir konu hakkında görüş birliğine varmışsa-lar, bu Kur'ân'ın hükmü kadar kesin kabul edilir. Başka bir durum da söz konusu olabi­lir: Sahabeden bazıları bir konu hakkında kendi görüş ve kanaatlerini bildirebilirler; an­cak sahabeden diğerleri bu hükmü reddetmez veya farklı bir görüş bildirmez ya da bir diğer ifadeyle sükût yoluyla tasdik etmiş sayılırlar. Bu da ashabın icmaı sayılır. Bu şekildeki İc­ma ise hadis-i mütevatir kuvvetindedir.

Konuyu daha derinlemesine incelediğimiz de delifm (icma) ikna etme bakımından en etki­li yol olduğunu görürüz. Çünkü, Kur'ân âyetlerinin ve hadislerin hakiki mânalarını ta­nımlama konusunda pek çok görüş ayrılığı varolabilir. İcmada ise böyle görüş ayrılıkla­rına hiç yer kalmamaktadır. Hafız İbn-i Teymiyye şöyle demektedir: "Ashabın İcmaı ke­sin bir hükümdür ve mutlaka uyulmalıdır. Bütün delillerin en etkîlİsidir ve bütün diğer görüş ve hükümlere nazaran önceliklidir. Bu­rası bu konuyu ayrıntısı ile incelemek için uygun değildir ancak şeriat kaynaklarının te­mellerinden biri olan icmaya hakettiği mevki verilmiştir. Fukaha ve hakiki müminler ara­sında bu konu ile ilgili görüş ayrılığı mevcut değildir." (İkametü'd-delil, c. III, s. 130).

Şimdi asıl meselemize dönelim. Ve sahabe­nin icmanın hâtmü'n-nübüvveü nasıl ispatla­dığını görelim.