๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 01 Ağustos 2012, 13:07:16



Konu Başlığı: Hz. Peygamberin Eğitim Ve Terbiye Metodu
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 01 Ağustos 2012, 13:07:16
HZ. PEYGAMBER'IN EĞITIM VE TERBİYE METODU

Hz. Peygamber'in eğitim ve terbiye meto­du sadece hikmet, güzel öğüt, ahlâkî düstur­lar ve güzel darb-ı mesellerle dolu olmayıp aynı zamanda mantıklı ve mâkul idi. Kur'ân bunu şöyle İfade etmektedir: "Rabbinin yolu­na, hikmetle, güzel öğütle çağır; onlarla en güzel şekilde tartış..." (16: 125).

Kur'ân'ın bu tavsiyesi İslâm'ın anlatılması konusunda çok faydalıdır. "Bu harikulade âyette bütün zamanlar için geçerli din öğreti­minin ilkeleri tespit edilmiştir: Bizler herkesi Allah'ın yoluna davet etmeliyiz, ve O'nun umûmi iradesini açıklamalıyız; bunu hikmet ve basiretle yapmalıyız, insanlara kendi şart­larında yaklaşmalı ve onları dar ya da geniş olabilecek olan kendi bilgi ve tecrübelerinden alacağımız örneklerle ikna etmeliyiz. Tavırlarımız ve tartışmalarımız kırıcı ve sert olma­malı, bilakis en nâzik ve hürmetkar tartışma örneği gösteren Hz. Peygamber model alınmalıdır, böylece bizi dinleyen kişi kendi­sine 'bu adam sadece diyalektikle uğraşan bi­ri değil; beni kızdırmaya da çalışmıyor; İma­nını samimi olarak açıklıyor, ve onun esas hareket noktası insan ve Allah sevgisi' diye-bilsin." (A. Yusuf Ali, The Holy Quran, s. 689, not. 2161).

Mevdudi'nin ifadesine göre de, bu âyetin muhtevası davet çalışmaları içinde bulunan kimseler için çok önemli talimatlar ihtiva et­mektedir.

Davetçiler daima şu iki şeyi göz önünde tut­malıdırlar, 'hikmet' ve 'güzel öğüt'. 'Hikmet' davet çalışmasında kişinin basiretini kullan­masını ve bu işi düşüncesiz kimseler gibi kö-rükörüne yapmaması gerektiğini ima etmek­tedir. Hikmet kişiden, hitap ettiği şahsın ze­kasını, kapasitesini ve şartlarını göz önünde

bulundurmasını ve tebliği durumun gerektir­diği şekle uygun olarak ulaştırmasını talep et­mektedir. Ayrıca, kişi her şahsa veya gruba aynı tebliğ metodunu uygulamaktan kaçın­malı ve önce muhatabın gerçek hastalığı teş­hisle, gönlüne ve zihnine hitap edilerek teda­vi edilmelidir.

"Güzel öğüt" iki şeyi ima eder:

1- Kişi muhatabını sadece mantıkî ikna me­totlarıyla değil, aynı zamanda duyguları­nı cezbederek de inandırmaya çalışmalı­dır. Yine bunun gibi kişi kendisini sade­ce kötülükleri ve sapkınlıkları lanetleyen tartışmalarla sınırlamamak, karşısındaki­ni insan tabiatında bu kötülük ve sapma­lara hoş gözle bakmama eğilimi olduğu konusunda ikna etmelidir. Ayrıca, davet-çi muhatabını yalnızca ilahi rehberliğin ve güzel davranışların salim ve mükem­mel oluşuna mantıken iknaya çalışmakla kalmayıp, onda bunlara karşı sevgi ve il­gi de oluşturmalıdır.

2- Öğüt muhatabın iyiliğinin samimi olarak arzu edildiğini gösterir bir tarzda olmalı­dır. Öğüt verenin muhataba tepeden bak­tığını ya da kendisinde hissettiği üstünlü­ğü yansıttığı imajını verebilecek hiçbir şey söylememeli ve yapmamalıdır. Bila­kis muhatap, öğüt verenin kendisinin ıs­lahı ve hayrı için kuvvetli bir arzu duy­duğunu hissetmelidir.

"En güzel şekilde" ifadesi kişinin tatlı dilli olmasını, asil bir davranış göstermesini ve mâkul ve cazip fikirler sunmasını ve pole­mik, münakaşa ve çelişki-zitlaşmalardan ka­çınmasını ima etmektedir.

Kişilerle en güzel şekilde tartışan bir kimse, suçlama yoluna, fikirleri çarpıtmaya, istihzya yönelmez; karşısındakini yenip tartışmada üstünlüğünün alkışlanması gayesiyle onunla alay etmez.   Çünkü bu tür davranışlar inatçılık vedikbaşlılığa yol açar. Davetçi bilakis, muhatabını basit ve alçak gönüllülükle iknaya çalışır ve karşısındakinin çarpık fikir ve kısır döngülere girdiğini gördüğü zaman onun daha çok sapıtmaması için tartışmayı bırakır (Mevdudi, The Meaning of the Qur'an).

Hz. Peygamber ahlâk öğreticilerinin en güzeliydi, çünkü o "alemlere rahmet olarak gönderilmiştir" (21: 107), ve insanlığa en faydalı olan kişidir. Çünkü, insanları Allah'ın yoluna davet etme hususunda en tesirli, cazip ve hoş tarzı benimsemiştir.