> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Hz. Ömerin Hilâfeti
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Ömerin Hilâfeti  (Okunma Sayısı 1994 defa)
10 Ağustos 2012, 13:08:01
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 10 Ağustos 2012, 13:08:01 »



Hz. Ömer'in Hilâfeti

Hz. Ömer'de halifeliği sırasındı, selefi Ebu Bekir gibi, din işlerinde çok titiz olup, şeriat kurallannı gerek zahirî ile gerek ruhu ile mu­hafaza eti. Halifelik vazifesini üstlendikten sonraki ilk konuşmasında şöyle diyordu: "Al­lah sizi benimle, beni de sizinle birleştirdi. Beni iki yoldaşımdan sonra hayatta bıratı. İn­sanlar iyi davranışlarda bulunurlarsa ben de onlara karşı iyi olacağım. Eğer yanlış yapar­larsa, şüphesiz onları cezalandıracağım." (İbn Saad, Tabakat, c. III). Taberî'ye göre ise Hz. Ömer'in ilk konuşması şöyleydi: "Size birkaç şey söylemek istiyorum ve ümit ediyorum ki benimle aynı fikirdesinizdir. Arap kavmi, sü­rücüsünü takip eden gem vurulmuş bir deve gibidir. Bu yüzden ona, dikkatli bir şekilde önderlik yapmak liderin vazifesidir. Kabe'nin Rabbine yemin ederim ki ben onu doğru yol­da yürüteceğim (Tarih, c. III). İmam Yusuf da Hz. Ömer'in konuşmasını şu sözlerle bil­dirmektedir: "Ey İnsanlar! Hiçbir kimseye, ne denli güç sahibi olursa olsun, Allah'ın hoşlanmadığı şeylerde uyulmaz. Sizden, üze­rimde ne hakkınız varsa almanızı istiyorum. Mallarınıza veya gelirlerinize, kanuna uygun olandan başka, vergi yüklememem sizin hakkınızdır. Ayrıca, devlet gelirlerinin doğru ve uygun yerlere harcanıp harcanmadığını görmek istemeniz de hakkınızdır." (Kitabû'l-Harac).

Hz. Ömer ilk resmî mektubunda Ebu Ubeyde b. Cerrah'a şöyle diyordu: "Sana, Bakî ve Zâtından başka herşeyin ölümlü olduğu Al­lah'tan korkmanı tavsiye ederim. O Allah ki bizi dalaletten kurtarıp doğru yola getirdi, küfrün karanlığından çıkarıp imanın aydınlı­ğına iletti. Seni, Halid b. Velid'in kumanda­sındaki kuvvetlere başkomutan olarak tayin ediyorum. Müslümanların liderliği ve saadeti ile meşgul ol. Onları, ganimet ümidiyle Ölümcül görevlere gönderme. Dünyanın deb­debesinden yüzünü çevir. Dünya sevgisinin kalbine girmesine izin verme. Dikkatli ol, dünya sevgisi önceki milletleri helak ettiği gibi seni de helak etmesin. Onlardan kalan harabeleri kendi gözlerinle gördün." (Taberî ve İbni Kesîr). Hz. Ömer'in Muaviye b. Ebu Süfyan'a yazdığı mektup da şöyle idi: "Halka uzak durma. Fakirlerin seninle görüşmelerine izin ver, onlarla birlikte otur. Bu sayede, se­ninle serbestçe konuşabilirler ve üzerlerinde­ki korkuyu atarlar. Haklarında hüküm ver­men için sana gelenlerin menfatlerini gözet. Haklarını almadan geri dönerlerse; onların haklarını ihlâl etmekten sorumlu olursun." (Kitabû'l-Harac; Ketızû' l-Ummâl; Ömer b. Cevzî, Tarih; Şah Velîyyullah Dıhlevî, İzaletul-Hâfâ).

Bu konuşmalar ve mektuplar, onun Allah yo­luna olan imanının ne derece güçlü olduğunu ve bu yolu diğer insanların hayatlarına da hâkim kılmak için nasıl çalıştığını yeterince ortaya koymaktadır. Gerçekten o, Allah'ın mü'min ve muttaki kullarının güzel bir örne­ğiydi. Şeriat kurallarını, başkalarına olduğu gibi, kendine ve ailesine de aynı titizlikle uy­guladı. Bu durum, had cezasını oğluna tered­düt etmeden uygulamasından da açıkça belli olmaktadır. Onun halifeliği döneminde Şeri­at, insan hayatında önemli bir yere sahip oldu ve müslümanlarm kültürel faaliyetlerinde de­rin kökler oluşturdu. Müslümanların lideri olarak sorumluluk duygusu o kadar büyük ve derindi ki, vazifesini bitirmeden hiçbir zaman dinlenmedi. Bu, İskenderiye'deki bir Bizans kalesinin muhasarası sırasında cereyan eden bir olayda da görülmektedir. Kuşatma altı ay­dır devam ediyor, kale bir türlü düşmüyordu. Buna çok üzülen Hz. Ömer, kumandan Amr b. Âs'a bir mektup yazdı. Daha sonra zafer haberini getiren haberci Medine'ye vardığın­da, öğle vaktiydi. Halifeyi rahatsız etmek is­temeyen haberci, Mescid-i Nebevî'de bekle­meye başladı. Ancak, hizmetkârlardan biri habercinin gelişini Ömer'e bildirmişti. Hz. Ömer hemen habercinin yanına koştu ve "Neden doğruca bana gelmedin?" diye sordu. Haberci, "Belki istirahat ediyorsunuzdur diye düşündüm" diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Ömer şöyle dedi: "Böyle düşünmen çok yazık. Eğer ben gündüz vakti uyuyor olsa idim, devletin işlerini kim yapacaktı?"

'Nil nehrine hitaben' yazdığı mektup da Ömer'in îmanının kuvvetini göstermektedir. Mısır ahalisi her yıl, gelin şeklinde giydiril­miş bir bakireyi Nü nehrine atarak kurban ediyorlardı. Onların inançlarına göre, bu ya­pılmazsa nehir kızar ve düzgün akmazdı. Yerliler o yıl da bir bakireyi kurban etmek için Amr b. Âs'dan izin istediler. Fakat o, bu­nu reddetti. Tesadüfen o yıl Nil'in suyu azal­dı ve ürünler yetişmedi. Amr b. Âs bu duru­mu Halifeye yazdı. Hz. Ömer, Amr b. Âs'ın davranışını tasdik ederek, Nil'e hitaben bir mektup yazdı. Mektupta şöyle diyordu: "Al­lah'ın kulu ve müslümanların komutanından Mısır'daki Nil nehrine! Eğer kendi iradenle akıyorsan akma! Eğer akışın Kadiri Mutlak olan Allah'ın elindeyse, biz akmaya devam etmen için O'na dua ediyoruz!" Bu mektup Nil nehrine atıldı ve nehir o yıl yatağından taştı. Bundan sonra, insan kurban edilmesi ar­tık son buldu. (Kenzû'l-Ummal; İbni Kihiye, Feth-i Mısr, İbn el-Fıkî, Kitabul-Buldan; İbni İyas, Tarih-i Mısr). Hz. Ömer'in Filis­tin'e varışı da takvasının ve kuvvetli imanı­nın başka bir misalini teşkil etmektedir. Filis­tin'e girerken Hz. Ömer yaya idi ve üzerinde pek çok yama bulunan basit bir elbise giri­yordu. Kendisine kıymetli elbiseler ve bir at teklif edildiğinde şöyle diyerek bunu* reddetti: "Allah beni İslâm ile şereflendirdi, bu şeref bana yeter."

Halifeliğin asıl vazifesi olan İslâm'ın yayıl­ması ve insanlara öğretilmesini mükemmel bir şekilde yaptı. Şibli Nu'mânî'nin ifadele­riyle: "Ömer, halkın eğitimine hız verdi. Fet­hedilen topraklarda ahlâkî mefhumların ve Kur'ân-ı Kerîm'in öğretildiği ilkokullar açıl­dı. Fıkıh ve hadis bilgisi ile mümtaz olan sahabîler halkın eğitimi için görevlendirildi. Okuldaki hocalar ve halkı eğitenlere maaş bağlandı. İslâm'ın gayri müslimler arasında yayılması, onun kural ve prensiplerinin mü­kemmelliği gösterilerek sağlandı. Bir ülkeye ordu gönderilirken, o ülkedeki insanların he­men İslama davet edilmesi ve onlara imanın prensiplerinin açıklanması emredildi. Hz. Ömer'in bu konuda Saad b. Ebu Vakkas'a yazdığı mektup şöyle idi: "Size, onlarla kar­şılaştığınızda, savaş açmadan önce, onları İslâm'a davet etmenizi emrediyorum." İmam Ebu Yusuf'a göre Hz. Ömer, emri altında olan askerlere İşlâmî kuralların ve dinin öğre­tilmesi için fıkıh sahasında bilgili  kimseler tayin ederdi. İran ve Irak'a giden bütün bir­likler, halka İslâm'ın temel prensiplerini açıkça anlattılar.

Gayri müslimlere İslâm'ın tebliğini yapma­nın en tesirli yolu, dinin yaşanması idi. İslâm, mükemmelliği ile onları kendisine çekiyordu. İslâm'ın en hızlı şekilde yayılması Hz. Ömer zamanında oldu. Çünkü onun çabaları ve di­siplini sayesinde müslümanlar, inançlarının yaşayan bir Örneği haline geldiler. Müslüman orduları gittikleri her ülkede halkın merakını celbetiler. İnsanlar merakla, dünyayı fethe koyulan bu bir avuç çöl sakinine yöneldi. Bu insanlar müslümanlan görüp onlarla kayna­şınca; onlarda, hakikat, samimiyet ve coşkun ve mütevazı bir hayatın modelini buldular. Bu faziletler bu insanları derinden etkiledi ve İslâm'ın mükemmelliği konusunda onları ik­na etti. Böyle bir olay, Suriye sınırında vuku buldu. Bizans elçisi George, Ebu Ubeyde'nin askerlerinden öylesine etkilendi ki, kendi ai­lesini ve halkını terkederek İslâm'ı kucakladı. Mısır'a girildiğinde, İskenderiye piskoposu, Kıptîlere şöyle yazdı: "Roma imparatorluğu­nun sonu geldi; gidin ve müslümanlara katı­lın." (Makrizî, sh. 289).

Müslümanların, karakterlerinde, savaş alanla­rındaki davranışlarında ve karşılıklı ilişkile­rindeki asalet, insanlar üzerinde büyük etki yaptı ve fethedilen İran, Irak, Suriye ve Mısır gibi ülkelerde halkın kalbini kazandı. Hz. Ömer devrinde, buralarda yüzbİnlerce insan İslâm'a girdi. Böylece İslâm, kılıçla değil, kendisinde bulunan güzellik ve kemâl gibi meziyetler ve müslüman askerlerin hayranlık uyandıran davranışları sayesinde her yana ya­yılarak bir İslâm İmparatorluğu meydana gel­di.

Hz. Ömer, fethedilen bölgelerde Kur'ân'ın öğretilmesi için büyük gayret gösterdi. Bu maksatla, Kur'ân hafızı Muaz b. Cebel, Uba-de b. Samit ve Ebu Derda'yı muhtelif bölge­lere gönderdi. Ubade, Hıms'da Kur'ân öğre­tirken; Ebu Derda Şam'a, Muaz da Filistin'e gitti (Kenzu l-Ummal, c. I, sh. 281 ve İbni Saad, Tabakat). Hadis öğretimi için de Ab­dullah b. Mes'ud bir grup sahabe ile Kûfe'ye, Ma'kıl b. Yesâr, Abdullah b. Mugaffel ve İmrân b. Husayn Basra'ya gönderildiler. (Izalatu'l-Hâfâ, c. II).

Kısacası Hz. Ömer, halifeliği sırasında, şeriat kanunlarının tesisi için mümkün olan her şeyi yaptı. Tavır ve yaşayışıyla diğer insanlar için bir örnek oluşturdu. Böylece o, insanları, her hareketlerinin İslâm'ın düşünce ve prensiple­rini yansıtacağı bir yola yöneltti.



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Ömerin Hilâfeti
« Posted on: 25 Nisan 2024, 08:30:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Ömerin Hilâfeti rüya tabiri,Hz. Ömerin Hilâfeti mekke canlı, Hz. Ömerin Hilâfeti kabe canlı yayın, Hz. Ömerin Hilâfeti Üç boyutlu kuran oku Hz. Ömerin Hilâfeti kuran ı kerim, Hz. Ömerin Hilâfeti peygamber kıssaları,Hz. Ömerin Hilâfeti ilitam ders soruları, Hz. Ömerin Hilâfetiönlisans arapça,
Logged
10 Ağustos 2012, 13:37:56
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« Yanıtla #1 : 10 Ağustos 2012, 13:37:56 »

Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuh ; Yüce ALLAH c.ş dinini yüceltecekti. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem den sonra seçilmiş olan 4 halife ile fitne ve fesattan uzak olarak dinini yüceltti ve bugünlere gelmesine vesile kıldı. ALLAH onlardan razı olsun. O derin Hassasiyetleri ile müslümanların sayısı arttı. Rabbim Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ve onların şefaatlerine nail eylesin bizleri.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes