> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Hz.Muhammedin Takvaya Yüklediği Mana
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz.Muhammedin Takvaya Yüklediği Mana  (Okunma Sayısı 534 defa)
01 Ağustos 2012, 13:15:07
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 01 Ağustos 2012, 13:15:07 »



HZ. MUHAMMED'IN SOSYAL DÜZENDE TAKVAYA YÜKLEDİĞİ YENİ MÂNA

Hz. Peygamber insan hayatında takva ve faziletin yeri konusuna yeni boyutlar getirerek bu kavramlara toplum nizâmı çerçeve­sinde yepyeni bir anlam yükledi. Takva ve iyiliğin (bin) çile içinde, dağlarda ve mağa­ralarda aç ve susuz bir hayat sürdürmek oldu­ğu şeklindeki telâkkiyi yerle bir etti. Hz. Pey­gamber, kişi kendisine gösterilen sınırları aşmadıkça Allah'ın helâl kıldığı dünya nimet­lerinden ve zevklerinden faydalanmasında bir sakınca olmadığını ve bunlardan sakınmanın takva olmadığını vazetmiştir (7: 32). Bu ha­yatı bırakıp kişinin kendisini ibadet etmek ve Allah'ı zikretmek gayesiyle manastır ve kili­selere hapsetmesi birr (doğruluk-iyilik) ve takva değildir. Gerçek takva insanlarla olan ilişki ve alış-verişlerde doğru hareket etmek ve onların haklarını samimi ve dürüst bir şe­kilde gözetmekle olur. Kur'ân bu eşsiz takva ilkesini şu âyette açıkça belirtmektedir:

"Yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz iyilik değildir. Asıl iyilik, o (kimsenin iyili­ği)dir ki, zekâtı verdi.

Ahidleştikleri zaman ahidlerini yerine getirenler;

sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabredenler,

işte doğru olanlar ve sakınanlar (takvalı olan­lar) ancak onlardır." (2: 177).

Bu âyet kaba şekilciliği açıkça kınamakta ve gerçek muttaki kişinin tanımını çok güzel bir şekilde yapmaktadır. Böyle bir kimsenin şek­li ibadetleri yerine getireceğine hiç şüphe yoktur; ancak bu kişi Allah sevgisini ve O'nun yaratıklarına karşı olan vazifelerini ay­nı önemde kabul etmektedir. Onun ilk mese­lesi iman'ın hakiki ve samimi olmasını sağla­maktır, ikincisi iman'ın infak ederek ve diğer insanlara iyilik ederek ifade edilmesidir; üçüncüsü diğer sâlih amellerde bulunması, hayır işlerinde yarışması ve dördüncüsü ise musibetler karşısında sabır ve sebatı elden bırakmamasıdır.

Bu iman'ın yalnızca sözlerden ibaret olmadı­ğı anlamına gelmektedir. Allah'ın Varlığını ve Yüceliğini idrak etmeliyiz; eğer bu ger­çekleşirse, herşey gözümüzde değersizleşir; ve hâl'in (şimdinin) değişkenliği ve sahte cazibesi bizi kendine köle yapamaz, çünkü bizler Ahiret Gününü şimdi yaşıyormuş gibi bir korumda oluruz. Ayrıca Allah'ın eserlerini içimizde de görmeye başlarız. O'nun Kudreti, melekleri, rasûlleri ve onların ilettiği mesajlar bizlere uzak olmaktan çıkıp tecrübe sınırları­mızın içine dâhil olurlar." (A. Yusuf Ali, The Holy Qur'an, s. 69, not. 177-178).

Yukarıdaki âyette (2: 177) "ibadet sırasında yalnızca yüzlerimizi doğudan yana ve batı­dan yana çevirmemizde hakiki bir fazilet ol­madığı" açıkça ihtar edilmektedir. Burada, ibadetlerin mahiyetinden ziyade dış formları­na verilen önemin anlamsızlığını göstermek üzere böyle bir misal verilmiştir. Bazı dinî formalite ve törenleri icra etmenin veya din­darlık gösterisinin gerçek iyilik olmadığı, bu­nun Allah katında hiçbir kıymet ve Öneminin bulunmadığı anlatılmaktadır. Allah rızası için sadaka verilmesi, toplumun diğer fertlerine karşı fedakârlık, şefkat ve merhametle mua­mele edilmesi gibi fiillerle desteklenmedikçe yukarıdaki tavırların Allah katında bir değeri ve önemi yoktur. Bu nedenle özellikle ihtiyaç sahiplerine bu ya da şu şekilde mâlî yardım yapılması ve insanlara gerçek hayır-hasenatta bulunulması gereğine açıkça temas edilmiş­tir. (Ebu'l-Aiâ Mevdudi, The Meaning of the Qur'an, c. I, sh. 175).

Bakara sûresinin bu âyeti (2: 177) bütün şer'i emirleri söz konusu etmektedir: îman, ibadet, dürüst davranmanın gereği, yüksek ahlâk ve toplumsal sorumlulukların (huku-ku'l-ibâd) ve Allah'a karşı olan sorumluluk­ların (hukukullah) yerine getirilmesinin öne­mi. Bu âyet Allah'ın hakkının ve kullarının hakkının eşit derecede önemli ve kişileri eşit derecede bağlayıcı olduğunu açıkça göster­mektedir. Kul hakkı bir şekliyle Allah'ın hak­kını da ihtiva etmektedir. Kul hakkına riâyet etmeyen bir kimse, hakikatte Allah'a ve Ahiret Gününde O'nunla karşılaşacağına iman et­miyor demektir. İnsanların hakkına riâyet et­me arzu, istek ve çabasının gösterilmesi ise kişinin Allah'a ve Ahiret Gününe olan hakiki ve sabit inancının açık bir göstergesidir.

Al-i imrân sûresi aynı gerçeği şöyle ifade et­mektedir: "Sevdiğiniz şeylerden sarfetmedikçe iyiliğe erişemezsiniz. Her ne sarfederseniz, şüphesiz Allah onu bilir." (3: 92).

Bu âyet hakiki takva hakkındaki bütün yanlış anlayış ve düşünceleri ortadan kaldırmakta­dır. Zahirî ibadet,âyin ve törenleri yerine ge­tirmenin en yüksek dinî gaye olduğunu düşü­nenlere bu tutumlarının dayanaksız ve ger­çekdışı olduğu söylenmektedir. Bu şeklî dav­ranışlar bir fazilet göstergesi ve ölçüsü ola­maz. Onlara açıkça şu söylenmektedir: "Ki­misini kendi icat ettikleri tören ve ayinlerin gereklerini zahiren yerine getirmekle değil ancak ve ancak Allah sevgisiyle ve O'nun sevgisini dünyadaki her şeyin üstünde tutarak takvaya erişebilir. Dünyevî nimetleri Al­lah'tan daha çok seven kişiye takva kapıları kapalıdır ve Allah Rızası için sevdiği herhan­gi bir şeyden fedakârlık edemeyen kişi takva­ya erişemez.

Canı gönülden istenmeden yerine getirilen ibadetler, kurdun kemirdiği tahtayı boyamaya benzer. İnsanların böyle dıştaki boyaya bakıp kanmaları mümkünse de, bu yollarla Allah'ı kandırmak imkânsızdır." (The Meaning of the Qur'an, c. I, sh. 47, not 75).

Bu durumda, yukarıdaki âyette (2: 177) açık­landığı üzere, birr'in (takvanın) hakiki özü kişinin sözünü tutması, ahit ve anlaşmalarını yerine getirmesi, Allah'ın haklarını yerine ge­tirdiği gibi diğer insanların haklarına da sada­kat ve samimiyetle riâyet etmesidir.

Arapça (bin) kelimesi diğer insanların hak­larını tam ve mutlak olarak sorumluluk duy­gusu içinde yerine getirmek anlamına gelir. Fedakârlık ve iyi davranış anlamlarına, veya kendisine düşen sorumlulukları tamamen ye­rine getirmiş kişi anlamına da gelmektedir.

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Doğ­rudan ayrılmayınız. Çünkü doğruluk, iyilikle (takva) beraberdir. Bunların her ikisi Cennet­tedir. Yalandan uzak kalınız. Çünkü yalan kötülükle (fücur) beraberdir. Bunun ikisi de Cehennemidir." (İmam Buharî, Adabâ'l-Müf-rid; İbni Mâce ve Müsned-i Ahmed).

Âl-i İmran (3: 92) ve Bakara suresi (2: 177) âyetleri ışığında, (birr)e ulaştıran en iyi yo­lun kişinin sevdiği şeylerden Allah Rızası İçin infak etmesi olduğu açıkça anlaşılmakta­dır. Bir diğer ifadeyle, kişi sahip olduklarının en iyisini ve en çok sevdiği şeyi Allah Rızası için infak etmedikçe Allah'ın Hakkına riâyet edilmiş ve kişinin sorumluluğu sona ermiş ol­maz. Bu âyet kişi en çok sevdiği şeyi Allah yolunda feda etmedikçe ebrar (müttakiler) mertebesine erişemiyeceği anlamını da yük­lenmektedir. (Müfti Muhammed Safi, Maa­rif-ül Kur ân, c. II, sh. 106-107).

Aynı gerçeğe bir başka âyette şöyle değinil­miştir: "...evlere arkalarından girmek iyilik değildir; iyilik kötülükten sakınanın iyiliği­dir..." (2: 189). Bu âyet kişilerin bâtıl inanç­larını, âyin ve törenlerini reddetmekle kalma­yıp ayrıca onları "takvanın bâtıl âyin ve âdet­lerle bir ilgisi olmadığı" yolunda uyarmakta' ve takvaya Allah'ı hoşnutsuz kılacak davra­nışlardan kaçınıp toplum içinde O'nun iyilik, hayırseverlik ve adaletle ilgili emirlerine uy­mak yoluyla ulaşılacağına işaret etmektedir.

Maide sûresinde insanlara O'nun Rızasının kazanılacağı bütün meselelerde işbirliği emredilmekte, ve O'na isyan ve günah sayılacak her davranıştan sakınılması emredilmektedir: "...İyilik ve takva üzerinde yardımlasın, gü­nah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın, Allah'tan korkun..." (5: 2).

Yine, bu âyet toplumun yararına olacak pra­tik iyilik ve takva fiillerini emretmekte ve toplumu bozup, çürütecek olan fiilleri yasak­lamaktadır.

Mümtehine sûresinde şu âyeti okumaktayız: "Allah... iyilik yapmanızı ve onlara karşı adil davranmanızı yasak kılmaz; doğrusu Allah adil olanları sever." (8: 60). Âyet-i kerîme, insanlara müşfik, güzel ve âdil davranmanın önemini vurgulamaktadır. Bir diğer ifadeyle, insanlara karşı müşfik, iyi ve âdil olmak ve onlara cömertlik ve hayırhahlıkla serbestçe muamele etmek kesin, olumlu ve somut bir takva işaretidir. İnsanlara karşı düşünceli, müşfik ve sevgi dolu olunduğunu gösteren bütün davranışlar Allah katında gerçek takvanın işaretleri olarak kabul görmektedir.

Allah'ın ve O'nun kullarının haklarına yer yerince riâyet etme niyetiyle işlenen her tikli iyi amel İslâm'da takvanın (birr) bir ifades olarak kabul edilir. Buna Kur'ân'ın pek çot yerinde temas edilmiştir.

"Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Hayırlı işlerde birbirinizle yarışın.'1 (2: 148)

"... kötülükten meneder iyiliklere koşarlar..." (3:114).

"Onları, emrimizle doğru yola gösteren Ön­derler yaptık ve onlara hayırlı işler yapmayı... vahyettik."(21:73).

"...Gerçekten onlar hayır işlerine koşarlar, umarak ve korkarak bize dua ederlerdi ve bi­ze karşı gönülden saygı duyarlardı." (21: 90).

Kur'ân'ın bütün bu âyetleri insanların hayrına ve yararına olan her çeşit iyi ve güzel işin ya­pılmasını emretmektedir. Bakara sûresinin 148. âyeti "herkesin yöneldiği bir yön" oldu­ğunu ancak, esas Önemli olanın yönelinen yön veya amaç değil "bu sayede kazanılacak takva" olduğunu ifade etmektedir. Yani, "gerçekten önemli olan belli bir yön veya ye­rin kendisi değil, orasının oluşturacağı ruh hâli ve hakikate yöneliştir." (The Meaning of the Qur'an, c. I, sh. 123, not: 149).



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz.Muhammedin Takvaya Yüklediği Mana
« Posted on: 24 Nisan 2024, 18:41:47 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz.Muhammedin Takvaya Yüklediği Mana rüya tabiri,Hz.Muhammedin Takvaya Yüklediği Mana mekke canlı, Hz.Muhammedin Takvaya Yüklediği Mana kabe canlı yayın, Hz.Muhammedin Takvaya Yüklediği Mana Üç boyutlu kuran oku Hz.Muhammedin Takvaya Yüklediği Mana kuran ı kerim, Hz.Muhammedin Takvaya Yüklediği Mana peygamber kıssaları,Hz.Muhammedin Takvaya Yüklediği Mana ilitam ders soruları, Hz.Muhammedin Takvaya Yüklediği Manaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes