๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 24 Temmuz 2012, 12:07:11



Konu Başlığı: Hz.Muhammedin Sünnetinin Güvenilirliği
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 24 Temmuz 2012, 12:07:11
Hz. Muhammed'in Sîret Ve Sünnetinin Güvenilirliği

Şimdi Hz.Peygamber'in onu diğer pey­gamberler ve din önderleri arasında öne çıka­ran ikinci vasfını ele alalım. O'na vahyedilen Kitâb gibi sîretinin rivayetleri de bize hayatın her sahasında ışık tutacak şekilde korunmuş­tur. Çocukluğunun ilk dönemlerinden vefatı­na kadar O'nu gören, hayatındaki olaylara şahit olan, konuşmasını, hitabını, davetini, ikazlarını dinleyen ve onları hafızalarına nak­şederek kendilerinden sonra gelenlere aktaran çok büyük sayıda insan vardır. Bazı araştır­macı ve âlimlerin tahminlerine göre bu gibi insanların sayısı 100 bine yakındı. Bunlar bizzat gördüklerini ve işittiklerini kendilerin­den sonraki nesillere iletmişlerdir. Hz. Pey­gamber bizatihi bazı emirler yazdırtmış ve onları belli kimselere vermiş ya da gönder­miştir. Bunlar da sonraki nesiller tarafından muhafaza edilmiştir.

Hz. Peygamber'in hadislerini daha hayat­tayken kaydeden ve bunları O'na okuyarak kontrol eden en az 6 sahabe vardı. Bu yazı­lanlar da gelecek nesillere miras olarak kal­mıştır. Hz. Peygamber'in vefatından sonra, yaklaşık 50 sahabe Peygamber'in hayatım, olayları ve O'nun mübarek sözlerinin rivayet­lerini toplama işini üstlenmişlerdi. Hadislerini toplama ve cemetme işini daha sonraki za­manlarda üzerlerine alanların ellerine bu kay­naklardan toplanan malzeme de geldi.

Bunun yanında, daha önceden bahsedildiği gibi, bazı araştırmacıların tahmini rakamları­na göre Hz. Peygamber'in sîreti hakkındaki bilgileri sözlü olarak aktaran sahabelerin sa­yısı 100.000'e ulaşmaktadır. Hz. Peygamber Veda Hacci diye bilinen son hacc farizası­nı 140.000 kişinin refakatiyle yerine getirdi­ğine göre bu sayı garip karşılanmamalıdır. Bütün bu insanlar değişik bazı zamanlarda O'nu gördüler, O'ndan ibadet şekillerini öğ­rendiler ve onun Veda Haccındaki hutbesini dinlediler. Hacc gibi önemli bir olaya katılan bu topluluk kendi yurtlarına, akrabalarına, dostlarına ve komşularına döndüklerinde, bunlar tarafından yolculuklarının ahvali, hac-cın hükümleri gibi konularda sorulara muha­tap olmamaları ihtimal dışıdır. Benzer şekil­de, Rasûlullah gibi büyük bir şahsiyetin ar­dından insanların O'nu gören, dinleyen, hayat tarzını ve ahvalini müşahade eden, O'nun mü­barek sözlerini, emir ve tavsiyelerini işiten ki­şileri ne kadar büyük bir merakla sorgulaya­cakları muhakkaktır.

Sahabelerden daha sonraki nesillere ulaşan hadîsler hakkında daha başlangıçta bir usûl benimsendi: Buna göre, Hz. Peygamber 'e bir olay ya da söz atfeden kimse bunun kay­nağını belirtmek ve bir delil zinciri sıralamak zorundaydı. Bu yolla, herhangi bir hadisin kaynaklan silsile, halkalanyla Hz. Peygamber'in zamanına kadar geriye doğru izleniyor ve bu silsilenin ispat edilebilir doğrulukta Hz. Peygamber'e varıp varmadığı anlaşılıyordu. Rivayet zincirinde bir halka eksikse, o hadi­sin şahinliği şüphe götürür hâle geliyordu. Bir hadisle ilgili deliller zinciri Hz. Peygamber'e kadar varsa dahi, silsiledeki râvilerden biri bi­le itimada şayan kabul edilmezse o hadis güvenilirliğini kaybediyordu. Eğer biraz düşü­nürseniz, dünyada başka hiçbir insanla ilgili vakalann bu kadar titiz metodlarla kaydedil­memiş olduğunu farkedersiniz. Kendisine at­fedilmiş olaylann itimada şâyân olmayanlarıın kabul edilmeyişi Hz. Muhammed'e ait mümtaziyettir. Ve bir hadisin itimada layık olup olmadığına bakılırken, sadece Hz. Pey­gamber zamanına ulaşan bir râviler zinciri tesis etmek yeterli görülmüyor, aynca her bir râvi tek tek güvenilirliğini anlamak için dik­katli incelemeden geçiriliyordu. Bu amaçla bütün râvilerin başlarından geçenler ve yap­tıkları işler iyice araştırılıyor ve kimin sözüne güvenilip güvenilemeyeceği; kimin ne tür ka­raktere ve kişiliğe sahip olduğu ve kimin hafızasının kuvvetli, kimin zayıf olduğu hu­susundaki ayrıntıları zikretmek için büyük hacimli kitaplar telif ediliyordu. Bundan da öte, hadisi zikreden râvinin hadisi derlediği kaynak ile bizzat görüşüp görüşmediği, ve sadece onun adını zikrediyor olması bile ayır dedilmiştir. Bütün râviler hakkındaki bilgiler öyle kapsayıcı ölçülerde hazırlanmıştır ki, bu­gün biz herhangi bir hadisin elde ediliş kay­nağının sahih mi yoksa mevzu mu olduğuna kolaylıkla hükmedebiliriz. İnsanlık tarihinde hayat hikâyesi böylesine güvenilir metodlarla derlenmiş başka bir insan var mıdır? Tek bir ferdin hayatını araştırırken bu kişi hakkında bazı olaylar ve sözler rivayet etmiş olan binlerce kişinin hayat hikâyeleri ile ilgili geniş kitaplar telif edildiği benzer bir başka olay görülmüş müdür?