Konu Başlığı: Hz. Muhammedin Peygamberliği Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 23 Temmuz 2012, 13:18:38 Hz. Muhammed'in Peygamberliği Ve Yeni Bir Dünya Şurası şüphe götürmez bir gerçektir ki, gerek içinde yaşadığımız çağ ve gerekse bundan sonraki tarihî devirlerin tamamı Hz. Muhammed'in peygamberliğine, O'nun ebedî ve evrensel davetine, Allah katında makbul ve verimli çalışmalarına şükran ve minnet borçludur. Çünkü O, önce ölümle pençeleşen insanlığın boynuna indirilmek üzere çekilmiş olan kılıcı kaldırmış, sonra da sınırsız lütuf ve ebedî bağışlanyla yeni ve terütaze hediyeler demetiyle insanlığı içine düştüğü bu kötü vaziyetten kurtarmıştır. Bu hediyeler demeti canlılık ve zindelik, gayret ve istek, yücelik ve şeref, şaşmaz hedef ve asîl bir gaye ihtiva ediyordu. Bu lütuf ve bağışlar sayesinde insanî yüceliş, kültür ve medeniyet, ibadet ve ihlas, insanın sosyal ve ahlâkî yaratılışı açısından yeni bir devir başlıyordu. "Hiç bir insan -gönüllü ya da gönülsüz- böylesine yüce bir hedefe varmak için harekete geçmemiştir. Çünkü bu hedef beşer takatinin üstünde birşeydi. İnsanla yaratıcısının arasına giren ve onun Rabbinin huzuruna çıkarılmasına ve maddî ilahların hâkim olduğu putperestliğin sisleri içerisinde yükselen, aklî, temiz ve anlaşılır tevhid akidesinin gerçekleştirilmesine engel olan ve tamamen vehim ve rüyalardan ibaret bulunan bu engellerin ortadan kaldırılması... İşte o en yüce hedef bu idi. Böylesine ağır, büyük, mühim ve insan kudretinin üzerindeki bir mesuliyeti bu çeşit önemsiz ve basit vasıtalarla üzerine almayı hiçbir insan kabul etmedi." "...Daha önemlisi, o, bütün bu putları ve ilâhları, dinleri ve tasavvurları, inançları ve insanlığa hâkim olan duygu ve düşünceleri çok şiddetli bir şekilde sarstı. Her bir kelimesi teşrî'in kaynağı olan bir kitapla ayrı dillere sahip, başka başka soy ve nesillere mensup fertler arasında gönül birliği sağladı. Ebedî üstünlük Hz. Muhammed'in oluşturduğu müslüman milletlerindir. Bu milletler, bâtıl ilâhlardan şiddetle nefret ederler, her türlü noksanlıklardan münezzeh ve bir olan Allah'a samimi bir sevgiyle bağlıdırlar. Bu öylesine bir sevgidir ki, zât-ı ilâhiye yönelen, O'nun sânıyla bağdaşmayan her düşünceyi kökünden kazıyıp intikam almaya sevkeder. Müslümanlara göre Allah sevgisi, bütün faziletlerin esasını teşkil eder. Dünyanın üçte birinin bu yeni akideyi benimsemesi de hiç şüphesiz Hz. Muhammed'in mükemmel bir zaferidir." "Fakat gerçek olan şudur ki, bu bir şahsın değil akim mucizesiydi. Dünya, putların baskısı altında inim İnim inlerken tevhid akidesini ilan etmek de zaten başlı başına bir mucizeydi. (Hz.) Muhammed bu inanç sistemini toplulukların Önünde ilan eder etmez eski mabetlerde ibadet eden hiç kimse kalmadı. Oralarda artık ne bir davetçi ve ne de bir davetine icabet eden biri vardı. Dünyanın üçte biri iman ateşi ile parladı." (Lamartine, Histoire de La Turquie'den naklen Nedvî) Bu evrensel inkılâb ve yeniden diriliş şüphesiz ki, büyük ve yeni bir risalete, Allah'ın hidayetle göndereceği ve bütün dinlere üstün kılacağı bir peygambere muhtaçtı: "Kitap ehlinden ve puta tapanlardan (Hakk'ı) tanımayanlar, kendilerine açık delil (beyyine) gelinceye kadar (bulundukları hâlden) ayrılacak değillerdi." (98:1). |