> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Hz. Muhammedin İlme Karşı Tavrı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Muhammedin İlme Karşı Tavrı  (Okunma Sayısı 656 defa)
08 Ağustos 2012, 15:30:21
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 08 Ağustos 2012, 15:30:21 »



HZ. MUHAMMED'İN İLME KARŞI TAVRI

Hz. Muhammed'in insan düşünce ve felse­fesine en büyük katkısı, kişinin çevresindeki fizikî âlemden, nefsinden, tarihten ve bütün tabii hâdiselerden eleştirel bir gözlemci ola­rak faydalanması gerektiğini vurgulaması ol­muştur. Hz. Muhammed insanoğlunun ta­bii güçleri işleyip işleterek onlardan faydalan­ması için fizik dünya ile ilgili gözlemlerde bulunmasının büyük Önemini belirtmiştir, Kur'ân-ı Kerîm, insanın dikkatini tabiatın müşahadesine çeken pekçok âyetle doludur: "Göklerin ve yerin yaratılışında, gecenin ve gündüzün birbiri ardınca gelmesinde elbette aklıselim sahipleri İçin ibret verici deliller vardır. Onlar ayakta, oturarak ve yanları üze­rine yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve ye­rin yaratılışı üzerinde düşünürler: 'Rabbimiz! (derler) Sen bunu boş yere yaratmadın, Sen yücesin, bizi ateş azabından koru!'." (3: 190-191). Allah'ın halkettiği bu harikulade dünya akıllı bir kişiyi insanoğlunun hiçliğine ve Ya­ratıcısının büyüklüğüne ve kudretine kolay­lıkla ikna eder: "Göklerin ve yerin hükümran­lığını, Allah'ın yarattığı her şeyi... düşünmü­yorlar mı?" (7: 185).

İnsan şu sözlerle, Rabb'inin yarattıklarını te­fekküre davet edilmektedir: "Allah odur ki gökleri, görebileceğiniz gibi direk olmadan yükseltti, sonra Arş üzerine istiva etti (bütün mülkünün, bütün yaratıklarının tahtına, yani yönetimine hâkim oldu, herşeyi düzenleyip yönetti), güneşi ve ayı iradesine boyun eğdirdi. Hepsi belli bir süre için akıp gitmektedir. (Yaratma) işi(ni) düzenler, âyetleri açıklar ki, Rabb'inizle karşılaşacağınıza kesin olarak manasınız. O'dur ki arzı uzattı, orada sabit dağlar ve ırmaklar var etti, orada bütün mey-valardan iki çift yarattı. Geceyi gündüzün üzerine Örtüyor. Şüphesiz bunda dü; anen bir toplum için âyetler vardır. Arzda birbirine komşu kıt'alar (toprak parçalan), üzüm bağ­lan, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar vardır; bunların hepsi bir su ile sulanır ama ürün(lerin)de bunları, birbirinden üstün yapı­yoruz. Şüphesiz bunda, aklını kullanan bir ka­vim için âyetler vardır." (13: 2-4).

Daha sonra insanoğluna, Allah'ın okyanusla­rı, denizleri ve yeryüzünü yaratışı hakkında düşünmesi tavsiye edilmiştir: "O, denizi de (hizmetinize) râm etti ki ondan taptaze et yiyesiniz ve ondan giyeceğiniz süsler çıkarasınız. Görüyorsun ki gemiler, denizi yara yara akıp gitmektedir. (Bütün bunlar) Allah'ın lûtfunu aramanız ve O'na şükretmeniz için­dir. Sizi sarsar diye arza ağır baskılar attı, ır­maklar ve yollar (yarattı) ki doğru yolu bula­şınız (amaçlarınıza eresiniz). (Yol bulmak için yararlanılacak) işaretler de (yarattı). On­lar yıldız(lar)la da yol bulurlar. Yaratan, ya­ratmayan gibi midir? (Hiç bir şey yaratama­yan o putlar, bunca varlıkları yaratan Allah'a denk tutulur mu?) Hİç düşünmüyor musunuz? Eğer Allah'ın nimetini saysanız, sayamazsı­nız. Doğrusu Allah çok bağışlayan, çok esir­geyendir." (16: 14-18).

Hayvanlar âleminden ise sütün oluşumu hadi­sesine insanoğlunun dikkati çekilmiştir: "Hayvanlarda da sizin için ibret (alınacak dersler) vardır. Onların karınlarından, fers (yani sindirilmiş gıdalar) ile kan arasından (çıkardığımız) hâlis, içenlere (içimi) kolay süt içiriyoruz." (16: 66).

Dillerin, ırk ve renklerin çeşitliliği de âyetlerdendir: "O'nun âyetlerinden biri de, göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda, bilenler için ibretler." (30: 22).

Yağmurda ve şimşekte de âyetler vardır: "O'nun âyetlerinden biri de, size, korku ve Ümit vermek için şimşeği göstermesi, gökten bir su indirip onunla, ölümünden sonra yeri diriltmesidir. Şüphesiz bunda, aklını kullanan bir toplum için ibretler vardır." (30: 24). Ve Fâtır Sûresinde de şu mealde iki âyet yer al­maktadır: "Görmedin mi, Allah (nasıl) gökten su indirdi de, onunla renkleri çeşit çeşit mey-valar çıkardık. Dağlardan (geçen) beyaz, kır­mızı, değişik renklerde ve simsiyah yollar (yarattık). İnsanlardan, hayvanlardan ve da­varlardan da yine böyle türlü renkte olanlar var. Kullan içinden ancak ilim sahipleri Al­lah'tan (gereğince) korkar. (Çünkü O'nun yaptıklarmdaki incelikleri öğrendikçe onların Allah'a karşı saygıları artar). Şüphesiz Allah daima üstündür, çok bağışlayandır." (35: 27-28).

Yaratış sanatı ile, "Taneyi ve çekirdeği yaran şüphesiz Allah'tır, ölüden diriyi ve diriden ölüyü çıkarır. İşte Allah budur, nasıl yüz çe­virirsiniz." (6: 95).

Kur'ân insanoğlunu kendi yaratılışını düşün­meye de davet etmektedir: "O'nun âyetlerin­den (sonsuz gücünün işaretlerinden) biri, sizi topraktan yaratmasıdır. Sonra siz, (yeryüzüne) yayılan insan(lar) oluverdiniz." (30: 20). En'am Sûresinde şu mealde bir âyet yer al­maktadır: "Odur ki sizi bir tek nefisten inşâ etti. Sizin için bir kalış ve bir emanet olarak konuluş yeri ve süresi vardır. (Yani siz bir sü­re babaların belinde kalacak ve sonra da bir emanet olarak annelerin rahmine konulup bir süre orada duracaksınız. Yahut sizin yeryü­zünde bir kalış ve toprağın altına konuluş ye­riniz ve süreniz vardır.) Gerçekten biz, anla­yan bir toplum için âyetleri geniş geniş açık­ladık." (6: 98).

Hacc süresindeki âyette ise şöyle buyurul-maktadır: "Ey insanlar! Eğer öldükten sonra dirilmekten şüphede iseniz (bilin ki) biz sizi (önce) topraktan, sonra nutfe(sperma)dan, sonra alâka(embriyo)dan, sonra yaratılışı belli belirsiz bir çiğnem et parçasından yarattık ki, size (kudretimizi) açıkça gösterelim. Diledi­ğimizi belirtilmiş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz; sonra sizi bir bebek olarak çıkarı­yoruz. Sonra güç {ve kabiliyetlerinize erme­niz için (sizi büyütüyoruz). İçinizden kimi (henüz çocukken) öldürülüyor, kimi de öm­rün en kötü çağma (ihtiyarlığa) itiliyor ki, bi­lirken bir şey bilmez hâle gelsin (çocukluğun­daki gibi vücutça ve akılca güçsüz bir duruma düşsün). Yeri de kurumuş, ölmüş görürsün. Fakat biz onun üzerine suyu indirdiğimiz za­man titreşir, kabarır ve her güzel çiftten biti­rir." (22: 5).

Bir başka âyette de çocuğun doğumundan bahsedilmekledir: "Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. (O), dilediğini yaratır. Dilediğine dişiler bahşeder; dilediğine de erkekler bahşe­der. Yahut onları çift yapar: Hem dişi, hem erkek (verir). Dilediğini de kısır kılar. O, her-şeyi bilendir, (her şeye) herşeye gücü yeten­dir." (42: 49-50).

İnsanoğlu geçmiş atalarının tarihinden ibret almaya da davet edilmektedir: "Yeryüzünde gezmediler mi ki kendilerinden Öncekilerin sonunun nasıl olduğuna baksınlar. Onlar, kendilerinden daha güçlü idiler; (sular, madenler çıkarmak, ekin ekmek, ağaç dikmek için) toprağı (kazmış) alt-üst etmişler ve onu, bunların imar ettiklerinden daha çok imar et­mişlerdi. Onlara da elçileri, delillerle gelmiş­ti. Demek ki, Allah onlara zulmeder değildi. Fakat onlar, kendi kendilerine zulmediyorlar­dı." (30: 9). Yusuf sûresinde şu âyet vardır: "...Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki, kendile­rinden Önce geçenlerin sonlarının ne olduğu­nu görsünler. Ahiret yurdu Allah'a karşı gel­mekten sakınanlar için hayırlıdır. Akletmez misiniz?" (12: 109). Mümin sûresinde konu ile ilgili şu âyetler vardır: "Yeryüzünde dola­şıp^ kendilerinden önce ve kendilerinden daha kuvvetli olan ve yeryüzünde daha çok eser bı­rakan kimselerin sonuçlarının nasıl olduğunu görmezler mi? Allah onları suçlarıyla yakala­mıştır. Allah'a karşı onları koruyan yoktur. Bu, kendilerine açık belgelerle gelen peygam­berlerini inkâr etmelerinden ötürüdür. Allah da onları bunun için yakalamıştır. Doğrusu O kuvvetlidir, cezalandırması da şiddetlidir." (40:21-22).

Bu ve benzeri pek çok Kur'ân âyeti, insanın tabiattaki cismanî güçlere (afak), kendi iç dünyasına (enfüs) ve tarihe mülefekkirâne nazarlar atfetmesini teşvik etmekte ve Al­lah'ın yaratıklarının harikuladelikleri ve esra­rı üzerine düşünmesini hatırlatmaktadır.

Hayatın bütün somut gerçeklerinin eleştirel bir tarzda gözlenmesi, insanın bütün fizikî ve tabiî hâdiseleri inceleme ve araştırma konu­sundaki melekelerini gerçek manada geliştir­mesi İçin uyarı vazifesi gördü ve ilmî esasa dayanan gözlem, deney ve analizlere tedricen kapı açtı; bu da sonunda modern bilimi ve teknolojik gelişmeyi doğurdu.

Bu suretle Hz. Muhammed, Allah'ın ilk insanı yarattığında ona öğretmiş olduğu eşya­nın bilgisini, mükemmelleştirmiş oldu: "Ve Adem'e bütün isimleri öğretti. Sonra onları (eşyayı) meleklere sunup: 'Haydi, doğru ise­niz onların isimlerini bana söyleyin' dedi. Dediler ki: 'Sen yücesin (yâ Rab); bizim, se­nin bize öğrettiğinden başka bir bilgimiz yok­tur. Şüphesiz/ sen bilensin, hakimsin (her şeyin içyüzünü bilen, her şeyi yerli yerince yapansın). (Allah) dedi ki: 'Ey Âdem, bunlara onların isimlerini haber ver'. (Âdem), isimle­rini söyleyince (Allah): 'Ben size, ben gökle­rin ve yerin gayblarını bilirim, sizin açıkladı­ğınızı ve içinizde gizlediğinizi bilirim, deme­miş miydim?'dedi." (2: 31-33).

"Ve Âdem'e bütün isimleri öğretti..." derken esma (isimler) kelimesinin kullanılması çok anlamlıdır. İsim insanların eşya için bîr ad sistemini, bilim veya bilimlerin terminolojisi­ni temsil eder; pek çok sahadaki bilgi, ilim veya bilimin sistematik olarak adlandırılışını ve tasnifini temsil eder... Gerçekte isim, insan zihninin dünyadaki eşyayi vasıtasıyla anladığı ve kavradığı adlar anlamına gelir. Ve insanın eşya hakkında sahip olduğu bütün bilim ve malumat yığını gerçekte onlara ad verebilme kabiliyeti üzerinde temellenmiştir. Böylece Allahu Teâlâ, Âdem aleyhisselâma bütün isimleri (esma) öğrettiğinde, ona arzdaki bü­tün eşya ve hâdiselerin temel bilgisini bahşe­diyordu. Allah'ın bu müstesna nimetinden faydalanmak ve kâinat hakkındaki bu bilgiyi değerlendirmek Âdem'e ve onun gelecek ne­sillerine bırakılmış bir haktır. Ayetin son kıs­mı insana sadece seçme hürriyeti ve bağımsız düş...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Muhammedin İlme Karşı Tavrı
« Posted on: 24 Nisan 2024, 20:48:30 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Muhammedin İlme Karşı Tavrı rüya tabiri,Hz. Muhammedin İlme Karşı Tavrı mekke canlı, Hz. Muhammedin İlme Karşı Tavrı kabe canlı yayın, Hz. Muhammedin İlme Karşı Tavrı Üç boyutlu kuran oku Hz. Muhammedin İlme Karşı Tavrı kuran ı kerim, Hz. Muhammedin İlme Karşı Tavrı peygamber kıssaları,Hz. Muhammedin İlme Karşı Tavrı ilitam ders soruları, Hz. Muhammedin İlme Karşı Tavrıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes