> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Hz. Muhammed s.a.v. Çocuklarıyla
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Muhammed s.a.v. Çocuklarıyla  (Okunma Sayısı 516 defa)
25 Haziran 2012, 09:28:21
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 25 Haziran 2012, 09:28:21 »



HZ. MUHAMMED ÇOCUKLARIYLA

Hz. Muhammed, çocuklarını çok severdi. Ashabı ona en büyük oğlunun adına izafeden Ebu'l-Kasım derdi ve O bundan hoşlanırdı. Enes rivayet etmiştir: "Aile efradına karşı Pey­gamber'den daha müşfik olan hiç kimseyi görmedim. Oğlu İbrahim'in Medine'nin kenar mahallerinde oturan bir süt annesi vardı. Süt an­nenin kocası bir demirci idi. Beraberinde biz de olduğumuz halde Hz. Peygamber oraya gi­derdi. Varınca demircinin Izhîrle dumanlanmış evine girer, çocuğu kucaklar, öper koklar ve bir müddet sonra dönerdi: "Bunu yaptığı zaman da kendisi Arap yarımadasının hemen tamamını kaplayan ve Bizans İmparatorluğunun güney sınırlarına uzanan Medine devletinin tartışmasız yöneticisiydi."

Fâtıma, en küçük ve kendisinden sonra yaşayan tek çocuğu idi. Hz. Peygamber onu çok se­verdi. Bir keresinde, "Fatıma benim bir par-çarndır. Ona eziyet eden bana eziyet etmiş gibi­dir" buyurmuştur. Değişik bir rivayet ise şöyle­dir: "Onu taciz eden şey beni taciz eder ve onu inciten şey beni incitir." (Buharı ve Müslim). Aişe rivayet etmiştir: "Bir sabah Peygamber, siyah keçi kıllarından yapılmış geniş bir elbise giyerek dışarı çıkmıştı. Hasan b. Ali geldi ve Muhammed, onu elbisesinin içine aldı, sonra Hüseyin geldi ve onunla beraber elbisenin altı­na girdi, sonra Fatıma geldi ve onu da elbisenin içine aldı, sonra Ali geldi onu da elbisesinin içi­ne aldı. Ve şöyle buyurdu: "Ey ehl-i Beyt! Allah (c.c.) sizden fesadı uzaklaştırmayı ve sizi arıt­mayı diler." (Müslim).

Torunları Hasan ve Hüseyin'i çok severdi ve on­larla sık sık oynardı. Onun sırtına çıkıp ata bin­me oyunu oynarlardı. Bir keresinde Hasan'ı omuzlarında taşırken: "Ey Allah'ım ben onu se­viyorum ve senin de sevmeni niyaz ediyorum!" demiştir. (Buhari ve Müslim). Ebu Hureyre birgün Allah'ın Resulü ile dışarı çıktıklarını ve Fatıma'nın evine geldiklerinde Peygamber'ın, Hasan'ı kastederek "Küçük adam orada mı? Küçük adam orada mı?" buyurduğunu ve Hasan'ın geldiğini, kucaklaştıkları sırada Al­lah'ın Rasulünün: "Ey Allah'ım ben onu seviyo­rum, senin de onu ve onu sevenleri sevmeni ni­yaz ediyorum." buyurduğunu rivayet etmiştir (Buharî ve Müslim). Usame b. Zeyd'in rivayeti­ne göre, Peygamber Hasan'ı ve onu alır: "Ey Allah'ım!, onları sevdiğim için, onlan sevmeni niyaz ediyorum: "diye dua ederdi. Bir başka ri­vayette, Ûsame b. Zeyd Rasulullah'ın kendi­sini ve Hasan'ı dizlerine aldığını bir dizine ken­disi ve bir dizine Hasan'ı oturttuğunu ve "Ey Al­lah'ım! Onlara merhamet etmeni niyaz ediyo­rum, çünkü ben onlara merhamet ediyorum." diye dua ettiğini söylemiştir (Buharî). Yine Üsame b. Zeyd şöyle rivayet etmiştir: "Bir gece Peygamber'a bir işim için gittiğimde, Pey­gamber dışarıya elbisesinin içinde bir şeyle çıktı. Ben, ona işimden bahsetmeyi bitirdiğim­de, elbisesinin içinde ne olduğunu sordum, ve Peygamber elbisesini açtığında Hasan ve Hüseyin'i gördüm. Peygamber  şöyle buyur­du: "Bunlar benim oğullarım, benim kızımın oğullan! Ey Allah'ım ben onlan seviyorum, se­nin de onları ve onları sevenleri sevmeni niyaz ediyorum." (Tirmizi).

Büreyde tarafından rivayet edilmiştir. Rasulul­lah, insanlara konuşurken Hasan ve Hüseyin kırmızı gömlekleri içinde düşe kalka yürüyerek geldiler. Rasulullah minberden indi, onlan kaldırdı ve önüne koydu ve şöyle buyurdu: "Al-lahu Teala malınız ve evlatlannız birer fitnedir" diyerek hakikati buyurmuştur: Şu iki çocuğun düşe kalka yürüyüşlerine baktım ve vaazımı ke­sip onları yukarı almaktan kendimi alıkoya­madım." (Tirmizi, Ebu Davud, Neseİ). İbni Ab-bas rivayet etmiştir: Rasulullah Hasan'ı omuzlarında taşırken sahabeden biri Hasan'a "bindiğin binek ne güzel binektir." dedi. Pey­gamber "Ve sürücüsü ne güzel sürücüdür." buyurdu. (Tirmizi).

Ebu Bekr Allah'ın Rasulünü yanında Hasanla birlikte minberde gördü. Peygamber bir in­sanlara, bir de ona bakıyor ve şöyle diyordu: "Bu benim oğlum bir liderdir ve Allah'ın, iki büyük Müslüman fırkayı onun vasıtası ile uz­laştırması umulur." (Buhari). Enes rivayet et­miştir: "Rasulullah'a ehli-beytinden en sev­gili olanın kim olduğu sorulduğunda "Hasan ve Hüseyin" diye cevaplamıştır. (Tirmizİ). Pey­gamber Fatima'ya "Oğullarımı bana çağır, onları kucaklayayım" demekteydi. Rasulullah'in: "Hüseyin bana, ben Hüseyin'e aitim. Hüseyin'i seveni Allah sevsin" buyurduğu riva^ yet edilmiştir. (Tirmizi).

Zeyd b. Haris, Peygamber'in kölesiydi. Son­radan onu azad etti ve evlat edindi. Babası ve amcası onu geri almak için geldiklerinde Rasu­lullah, karan Zeyd'e bıraktı. Zeyd, Peygam­ber'ın muhabbeti ile o kadar doluydu ki onun­la kalmaya karar verdi, babası ve amcası ile be­raber gitmeyi reddetti. Babası ve amcası, oğul­larının hür olarak onlarla gitmek yerine Pey­gamber'ı tercih etmesine çok şaşırmışlardı. Cebele b. Harise şöyle rivayet etmiştir: "Rasu­lullah'a geldim ve ey Allah'ın Rasulü kar­deşimi benimle beraber gönder" dedim. Resulullah: "O buradadır, seninle gitmek isterse kendisini alıkoyacak değilim" dedi. Fakat Zeyd "Ey Allah'ın Rasulü, sana hiç kimseyi tercih et­mem" deyince, kardeşimin düşüncesini benim­kinden daha iyi buldum. (Tirmizi).

Ebu Hureyre rivayet etmiştir: "Yanında el-Ak-ra b. Habis el-Temim otururken Rasulullah Hasan'ı Öptü. El-Akra 'Benim on çocuğum var, ben onların hiç bîrini öpmedim' dedi. Rasulul­lah ona hiddetle baktı ve 'çocuklara merha­met etmeyene kimse merhamet etmez' buyur­du" (Buharî). Enes rivayet etmiştir: "Ailesine Rasulullah kadar şefkatli birini görmedim" (Müslim). Yine, Enes rivayet etmiştir: -Rasulul­lah, 'bu gece bir çocuğum oldu ve ona atamız ibrahim'in adını koydum,' dedi. Sonra onu Ebu Saif adlı, demircinin karısı Ümmü Saif e yol­ladı. Peygamber çocuğu görmeye gidiyordu. Bir defasında onu Ebu Saif lere varana kadar tar kip etim. Ebu Saif çırağının yardımıyla ateşi körüklüyordu. Ev duman İçindeydi. Ben adı­mlarımı sıklaştırdım ve Rasulullah'ın önüne geçtim ve "Ebu Saif! Dur, Rasulullah geliyor!'" dedim. Ebu Saif işi bıraktı. Rasulullah ço­cuğu çağırttı ve onu kucaklayarak Allah'ın dile­diğini söyledi.

ibrahim vefat ettiğinde Enes şöyle rivayet et­miştir: "Allah'ın Rasulünün önünde çocuğun son nefesini verdiğini gördüm. Allah'ın Ra-sulü'nün gözleri yaşlarla doldu ve 'İbrahim!

Gözlerimiz yaşla, kalbimiz hüzünle doldu. Fa­kat Allah'ın hoşnut olacağından başka bir söz söylemeyeceğiz. Ey İbrahim! Senin için hüzünleniyoruz!" (Müslim).

Enes'in bir diğer rivayeti ise şöyledir: "İbrahi­m'in vefatında Rasulullah'ın gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Abdurrahman b. Avf O'na "Sen de mi ya Rasulullah?" diye sordu. Hz. Peygamber 'İbn Avf, bu merhamettendir' dedi ve daha çok göz yaşı döktü ve "Göz ağlar, kalp üzülür, fakat biz sadece Allah'ın hoşnut olacağı sözü söyleriz. Senden ayrıldığımıza üzülürüz ya İbrahim!" dedi (Buhari ve Müslim).

Üsame b. Zeyd şöyle rivayet etmiştir: Kızların­dan biri Rasulullah'a oğlunun ölmekte ol­duğunu haber verdi ve çocuğun yanma gelmesi­ni istedi. Rasulullah selamını yolladı ve Al­lah'ın aldığı O'na aittir ve O'nun verdiği O'na ait­tir, O herkes için bir ecel tayin etmiştir, öyleyse sabret ve Allah'tan mükafatını bekle' dedi. Kızı tekrar, ısrarla gelmesini rica eden bir haber yol­ladı ve Rasulullah sahabelerden bazıları ile beraber gitmek üzere yola koyuldu. Rasulullah ölmek üzere olan çocuğu kaldırdı ve bu sıra­da gözleri yaşla doldu. Sa'd: "Ya Rasulullah, bu  nedir?' dedi. Rasulullah: "Bu, Allah'ın kul­larının kalbine yerleştirdiği merhamettir. Allah sadece merhametli kullarına merhamet eder' buyurdu. (Buharı ve Müslim).

Bu olaylar Peygamber'ın herkes gibi bir in­san olduğunu ve diğer insanlar gibi acı ve üzüntü duyduğunu göstermektedir. Peygamber da çocuklarıyla beraber yaşadı, onları sevdi, onlarla oynadı, onlarla güldü ve diğer insanların evlerinde çocuklarıyla beraber yaptığı herşeyi yaptı. Onların neşeli zamanlarında mutlu oldu ve acılarına üzüldü. Çocukları ve kızının çocuk­ları öldüğünde, ölümlerin sebebiyle gözyaşı döktü, üzüntü ve acı duydu ve etiyle kemiğiyle bir insan olduğunu, sevdiklerini kaybeden her­hangi bir insanın duyacağı acıları hissettiğini gösterdi. Bir insan olarak, neşeli veya hazin tüm olayların etkilerini hissetti ve hislerini ifadelen­dirdi. Fakat Peygamber'in büyüklüğü, alela­de kimselerin yaptığının aksine bu dünyanın geçici olayları karşısında kendi kontrolünü kay­betmemesi ve fakat zihnini ve kalbini mükem­mel bir denge durumunda muhafaza etmesi­dir.

Oğlu ibrahim öldüğünde, yaşlar yüzünden aşağıya yuvarlandı.! Sahabeler onu teselli etti­ler. Onun başkalarına üzüntülerini azaltma­larını Öğütlediğini hatırlattılar, fakat Peygam­ber şöyle buyurdu: "Hayır, ben bağıra bağıra ağlamayı ve ölünün aşın övülmesini yasak­ladım. Sizin bende gördüğünüz sevgi eseridir ve kalpteki merhamettir; merhamet etmeyene merhamet edilmez. Çocuğumuz için üzülüyo­ruz, gözler yaşla doluyor ve kalp içe doğru ka­barmaktadır, yine de Rabbimizi üzecek hiçbir şey söylemeyiz. İbrahim, İbrahim, eğer bu, her­kes tarafından takip edilecek yol olmasaydı ve en sonuncumuz ilk gidenimize kavuşacak ol­masaydı, senin için bundan daha fazla üzülürdüm." (Abdulhamid Sıddıkî, The Life of Muhammed, Lahor).

İbrahim'in öldüğü günde güneşin tutulduğu ri­vayet edilmiştir. Halk bunun sebebinin İbra­him'in ölümü olduğunu söyledi, çünkü onlar güneş ve ay tutulmasının bazı önemli kimsele­rin Ölümlerinde vuku bulduğunu zannediyor­lardı. Bunun üzerine Peygamber, "Güneş ve Ay Allah'ın ayeti erindendir ve hiçbir kimsenin doğumu ve ölümüyle tutulmazlar." buyur­muştur. (Şeyh Abdulhak, Muhaddis Dehlevî, Madarij al-Nubuvvah, c.II).

Kızı Fâtıma kendi evinin bütün işlerini görüyor­du: Un eliyordu, ekmeği pişiriyordu, evi temiz­liyordu ve kuyudan su çekiyordu. Bu sıkı çalışma rengini değiştirmişti ve elleri nasır tut­muştu. Bir ker...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Muhammed s.a.v. Çocuklarıyla
« Posted on: 19 Nisan 2024, 05:35:39 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Muhammed s.a.v. Çocuklarıyla rüya tabiri,Hz. Muhammed s.a.v. Çocuklarıyla mekke canlı, Hz. Muhammed s.a.v. Çocuklarıyla kabe canlı yayın, Hz. Muhammed s.a.v. Çocuklarıyla Üç boyutlu kuran oku Hz. Muhammed s.a.v. Çocuklarıyla kuran ı kerim, Hz. Muhammed s.a.v. Çocuklarıyla peygamber kıssaları,Hz. Muhammed s.a.v. Çocuklarıyla ilitam ders soruları, Hz. Muhammed s.a.v. Çocuklarıylaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes