> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Hıristiyanlık
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hıristiyanlık  (Okunma Sayısı 539 defa)
02 Ağustos 2012, 16:28:27
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 02 Ağustos 2012, 16:28:27 »



Hıristiyanlık

Hz. İsa'nın ortaya çıkışından önceki devirler­de Yahudi dininin durumunun, onu ıslâh ede­cek bir peygamberi davet ettiği çok açıktı. Zaman, Yahudi düşüncesinde etnosentrik hâkimiyetini yıkacak, diğer insanlarla eşit ol­duklarını öğretecek, dinlerinden antromorfizmi temizleyecek, ilâhî üstünlüğü, imanın özündeki esas yerine yeniden yerleştirecek, edebî Özelliğini koruyan, fakat ruhunu kaybe­den hukukun uranlığından Yahudileri kurta­racak olgunluğa erişmişti. Eğer eski çağlarda­ki dünyanın ahlâkî çöküşü engellenmeli ve insanlık dinî saadete tekrar kavuşturulmalı idiyse, ilâhî bir idare Yahudilikteki içe dönüş ve ruhanîlik eğilimini kesinlikle tam bir ge­lişmeye çevirmeliydi.

Bu büyük vazifeyi yerine getirmek için Allah Meryem'in oğlu İsa'yı gönderdi. Bu mesele­lerin ortasında doğan ve büyüyen İsa, hayatı­nın son üç yılını yeni inancı Öğretmeye ve bizzat yaşayarak göstermeye adadı. Daveti, Yahudiler ve Yahudi olmayan çağdaşlarının durumları tarafından şekillendirilmişti. Ya­hudiler, ikiyüzlülükleri ve kısıtlı kanunları İle, Yahudi olmayanlar ise maddeci ve ahlâkı dışlamaları ile onu bu konuda zorlamışlardı. Böylece, her ikisine de karşı iki uçlu hamlesi ortaya çıktı.

Mahiyeti: Matta, Markos ve Luka indilerin­den anlaşılabildiği ve o çağın ve bölgenin dinî ihtiyaçlarıyla karşıl aştırıl abildiği kada­rıyla, İsa'nın anlattığı ve Öğrettiği gibi dinin Özü olan kurtuluş, her şeye kadir ve şefkat dolu olan Allah'a inanmakla başlar. İhlâs, kendinden feragat etme ve yardımseverlik yoluyla O'nun emirlerine uymakla devam eder. İsa'nın öğrettiği bu dinin kabul görmesi, Roma maddeciliğine ve ahlâkdışilığına oldu­ğu kadar, Yahudi hukukuna, ikiyüzlülüğüne ve ırkçılığına da bir çareydi. Derûnî kişisel değerler hukukun merkezinin tekrar kişiyi şe­killendirme rolüne geri dönmesini sağladı. Lİteralizmin kaybettiği ruhu tekrar yakaladı ve ikiyüzlülüğe, çok İyi bildiği şeye yani vic­dana değinerek meydan okudu. Buna ilave olarak, bu kabul, Allah indinde bütün insan­ların eşit olduğu bir seviyede takva ve kullu­ğun temel dinî değerler olduğunu belirledi. Bunların ölçü olduğu yerde, sadece Allah hâkim olduğundan, hjç kimse diğerinden farklı değildir. Hiçbir etnik yapı ya da özellik insanın gerçek kıymetinin belirlenmesinde bir etkiye sahip değildir. Hz. İsa'nın dinî çağ­rısı, Yunan ve Romalı öğretmenlerini taklit ederek dünyevîliği ve ahlâkdışıhğmı İzleyen Yahudiler ile bütün klasik eski devir insanla­rım eşit olarak hedefliyordu. Hz. İsa'nın re­formu ilâhî olarak yönlendirilmekteydi. Dö­nemindeki İnsanlığın şiddetli ihtiyacını ger­çek bir şekilde cevapladı.

Tezahür: Hz. İsa'nın ıslahatçı vaizliğine Ya­hudilerin cevaplan tatsız oldu. Çağnsı etno­sentrik liderlik tarafından onlarla taban taba­na zıt olarak anlaşıldı. Onu Yahudi halk üze­rindeki kontrollerini zayıflatmaya çalışan biri olarak gördüler. Dertlerine karşılık onu sami­mi bulduklarından; o daha çok yurdundan uzaklaşmış kişiler, köleler ve yoksullar ara­sında büyük bir ilgiyle karşılandı. Bu çağrı, dikkatlerini hiçbirşeye sahip olmadıkları dış dünyadan, birçok şeye sahip olabilecekleri iç dünyaya doğru taşıdığı için kendilerine olan güvenlerini yeniledi. Daha hassas olarak, İsa'nın çağrısı dinî olması gerektiği gibi -Al­lah'a olan kişisel inanç ve O'nun buyruklarını dünyada yerine getirmek şeklinde- tekrar kurdu. Bu faktörler, bütün Yahudilerin sür­günden beri içine düştükleri ümitsiz durum­dan, Süleyman'ın ölümünden beri gayesiz içinde sürüklendikleri Untergang'dan kendi­lerini kurtarması için bekledikleri bir liderin -İsa'nın- başkanlığı altında Yahudiliği reforme etmek için bir araya geldiler. Ama, aşırılar ve tutucular çoğunluktaydı; yapılacak ıslâhatın nüfuzlarını tehdit edeceğini bildiklerinden di­rendiler. İsa'nın günahkâr ve isyankâr oldu­ğunu iddia ederek, Romalıları ondan kurtul­maları için ikna ettiler.

Yeni inanca bağlananlara zulmeden Romalı­ların hizmetindeki Romahlaşmış bir Yahudi olan Pavlus, Hıristiyan oldu. Daha önce Hı­ristiyan olan ve inançlarını yönetimden saklı tatbik eden bir çok köle, haklarını aramaya başlayan Pavlus'la birlikte Roma İmparator-luğu'nu, dinini ve ideolojisini tam tersine çe­virmek için büyük bir potansiyel haline geldi. Fakat ilk olarak, İsa'nın mesajı, imparatorluk çevresindeki ve Akdeniz kıyılarının ötesinde­ki milyonlara ulaşacak şekilde Helen dilleri­ne çevrilmeliydi. Bu, Eski Ahit için daha ön­ceden İskenderiyeli Philo tarafından ve Yuhanna İncili'nde yapılmıştı. Geçerli ideoloji gnostisizm (ruhanî sırları bilmek iddiasında olan mezhep), hâkim kültür Helenizm'di. Her İkisi de Yunanlılar tarafından kurulan ilk yapı içinde Roma İmparatorluğunun vilayetlerine yayılmıştı. Metodoloji, kutsal metin olarak saygı duyulan kitabın eisegesis'i ya da kina­yeli sembollerle yorumunun yapılmasıydı. Bu, son Yunan düşünürleri tarafından zaten Yunan putperest dinlerinden bir anlam çıka­rılmaya çalışılırken daha önce yapılmıştı. Böylece İsa'nın dininin dönüşümü başladı {Conîra Julianum, X, Henry Bettenson, Documents ofthe Christian Church, sh. 29).

Görevin merkezi, reformun hedefi olan Filis­tin'den ve Yahudilerden, kölelerin ve yurtla­rından sökülmüş insan yığınlarının yaşadığı Roma İmparatorluğunun yerleşim merkezle­rine kaydı. Dil de, Ârâmice'den Yunanca'ya dönüştü ve onunla birlikte dilde birikmiş olan düşünce temelleri de değişti. Reformun içe dönük oluşunun önemi korundu. Fakat Al­lah'a ibadet etmeyi gerektiren ilk şart olmak yerine artık fiilen kurtuluşun sembolü oldu. İnancın muhtevası da aynı şekilde genişletil­di. AUah bunun merkezi olarak kaldı. Fakat, bununla birlikte O'na İsa'nın vücut bulması, insanların günahı ve kefareti için İsa'nın ölü­mü, yeniden dirilmesi ve düşmanlarına karşı zafer kazanması ve kutsal teslisin üçüncü ki­şisi olarak Kutsal Ruh'a sahip olması inançla­rı da eklendi. Allah tarafından emredilen işle­ri yapma mükellefiyeti böyle sonuçlan olma­sa bile yeterli olduğu söylenen inancın sonuç­ları olarak yerinde kaldı. Bu "işlere" değerler olarak iftira edilmesi, dinî ayinlerin ve onları yönetmek için bir de rahiplik müessesesinin ortaya çıkması ile deyam etti. Düşman oldu­ğu için devlet, Şeytan işi olarak lanetlendi. Hıristiyanların ona hiçbir sadakat borcu yok­tu, fakat vergilerinin ve otoritesinin yükü al­tında İsa'nın ikinci kez gelmesini, bu acıyı so­na erdirmesini ve düşmanları altetmesini bek­liyorlardı.

Hıristiyanlığın bu dönüşümü John ve Pavlus tarafından gerçekleştirildi. Fakat tek sebep bu değildi. Merkezî otoritenin yokluğunda Hıris­tiyan misyonerlerinin dağıttığı ya da gönder­diği risalelerin dinî öğütlerini temel alarak kasabalarda birbiri ardınca kiliseler kuruldu. Her kilise, inancının tabiatı ve doktrini de dahil olmak üzere bütün konularda yalnız kendi unsurlanna bağlı ve müstakildi. Böyle­ce her biri kendi ruhuna ve belirleyicilerine bağlı olarak gelişen birçok "Hıristiyanlık" çe­şidi ortaya çıktı. Hepsi misyoner ruhlu oldu­ğu için -oysa İsa'nın kendisi Yahudi partiku-larizmini reddetti- kiliselerin çoğalması ve birbirleriyle Hıristiyanlığın ne olup ne olma­dığı konusunda tartışmalara girerek karışık­lıklara sebep olmaları kaçınılmazdı.

Böylece bütün Doğu Akdeniz'e yayılmış bu kiliseler tarafından savunulan üç ana düşünce akımı ortaya çıktı. Ne yazık ki, bu kabul edil­miş düşüncelere yapılan itirazlar, afaroz, zu­lüm ve bazen açık katliâmlarla, bize, bu kili­selerin ve liderlerinin -düşmanlarının hafıza-larındaki izler hariç- hiçbir izini bırakmadı. Roma kilisesi, İsa'nın bütün kiliseleri üzerin­de bir mevki elde etmek için mücadele ver­mekteydi. En sonunda bu mevkiyİ ele geçir­diğinde, diğer bütün kiliseleri doktrinine ve geleneklerine adapte olmaya zorlayarak yok etti. Kiliseler arasında insan fıtratı, günah ve sevap; kilise, yönetim ve dinî ayinler; veya Roma kilisesinin otoritesi hakkında birçok çekişme devam etmekteydi. Fakat en Önemli tartışma İsa'nın tabiatı üzerindeydi. Bunlar, sonuçları Hıristiyan düşüncesini ve pratiğini her açıdan etkilediği için en belirleyici olan­lardı.

İlk ve en eski çekişme İsa'nın Sâmî geçmişin­den kaynaklandı. Bağlıları İsa'ya, Yahudileri o kötü hallerinden kurtarmak için gönderil­miş bir İsa ya da Mesih olarak inandılar. Fa­kat o insandı. Görevini gerçek dini öğretmek ve güzel bir örnek ortaya koymak suretiyle gerçekleştirmeliydi. Görevi, önceki peygam­berler gibi, yerine getirildiğinde dertlere ve acılara bir şifa olan ilâhî mesajı nakletmekti. İlk yüzyılda bu, İsa'yı duyan veya ona inanan ve ilk Hıristiyan Filistin kiliselerini kuran Yahudilerin tamamı ya da çoğunun görüşü olmalıydı. Bu aynı zamanda İsa'nın gerçekten insan olduğunu öğreten Cerinthus'un da (100) görüşüydü. Mesajı getirdikten sonra, İsa onu yaydı ve diğer insanlar gibi öldü (Irenaeus, Contra Heresies, I).

Hıristiyanlığın bu ilk görüşü, diğerleri kadar Yahudiler arasında da yeni taraftarlar kazan­dığı Roma imparatorluğu boyunca Yahudiler­le birlikte ilerlemiş olmalıydı. Bunlardan ba­zıları kendilerini Ebionitler olarak adlandırdılar ve bütün güçlerini kendilerini temizleme­ye ve ibadete adayarak, hayat tarzı olarak fa­kirliği seçtiler. İsa'yı Allah'tan aldığı mesajla bir insan ve bir peygamber olarak dikkate alarak İsa'nın derûnilik dersini en iyi şekilde Öğrendiler. Bunlar Hıristiyanlıktaki manastır hayatının ve din uğruna dünyayı feda eden hayat biçiminin ilk örnekleri olarak değerlen­dirilebilirler (A. Harnack, History of Dogma, c. I, sh. 289). Roma'da ikinci yüzyıl ortala­rında Roma piskoposu Pius'un erkek kardeşi Hermas, bu görüşü klasik hâle getiren "Ço­ban" başlıklı bir makale yazdı (The Shepherd of Hermas, Ante-Nicene Fathers, c. II). Bu görüşün diğer sembolü de Samosata'lı Pav-Ius'du. (3. yüzyıl) Bağlıları Pavlusisyenler, İmparatoriçe Teodora'nın ordularını Ermenis­tan'a onları y...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hıristiyanlık
« Posted on: 29 Mart 2024, 13:34:56 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hıristiyanlık rüya tabiri,Hıristiyanlık mekke canlı, Hıristiyanlık kabe canlı yayın, Hıristiyanlık Üç boyutlu kuran oku Hıristiyanlık kuran ı kerim, Hıristiyanlık peygamber kıssaları,Hıristiyanlık ilitam ders soruları, Hıristiyanlıkönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes