Konu Başlığı: Hilm Ve Keremi Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 27 Temmuz 2012, 10:19:22 Hilm Ve Keremi Pekçok mümtaz sahabe tarafından Rasûlullah'ın davranışlarında çok nâzik, saygılı ve ince olduğu rivayet edilmiştir. Letafet ve vakar ile konuşurdu ve yüzünden tebessüm eksilmezdi. Hiç kimsenin kalbini kırmamış, duygularım incitmemiştir. Enes, Rasûlullah 'ın hastaları ziyaret ettiğini, cenazelerine katıldığını, bir kölenin dâvetine icabet ettiğini ve hurma liflerinden bir yular kullanarak merkebe bindiğini rivayet etmiştir (İbn-i Mace ve Beyhaki). Abdullah b. Haris b. Suca, Allah'ın Rasûlü kadar mütebessim bir kimse görmediğini rivayet etmiştir (Tirmizi). Allah'ın Rasûlü'nün ne kadar sabırlı ve geniş gönüllü olduğunu anlatan Enes rivayetinde şöyle diyor: "On yıl Rasûlullah'ın hizmetinde bulundum. Hiçbir zaman yaptığım ve yapmadığım bir şeyden dolayı beni azarlamadı, öf bile demedi." (Buhari ve Müslim). Ebu Hureyre Allah'ın Rasûlü'nden müşriklere lanet etmesi istendiğinde; "Ben lanet etmek üzere değil, insanlara rahmet olarak gönderildim." buyurduğunu rivayet etmiştir (Müslim). Hz. Aişe Rasûlullah'ın, Allah yolunda çekişmediği müddetçe kadın olsun, köle olsun hiçbir kimseye eliyle vurmadığını rivayet etmiştir (Müslim). İnsanlarla karşılaştığında önce o selâm verir ve musafaha yapardı. Kendisine sık sık ellerinde su kabları ile köleler, hizmetçiler gelir ve mübarek kılması için elini su kabına batırmasını isterlerdi. Rasûlullah onları kış sabahı olsa bile reddetmezdi (Müslim). Bir keresinde Sa'd b. Ubâde'yi ziyarete gitti, dönüşte Sa'd, oğlu Kays'a Rasûlullah'a refakat etmesini söyledi. Rasulullah, Kays'a devesine binmesini söyledi. Fakat bunu Nebi'ye hakaret kabul eden Kays binmeyi reddetti. O da, deveye binmesini ya da geri dönmesini söyleyince, Kays geri döndü (Ebu Davud). Rasulullah'in mümtaz sahabelerinden Utbe b. Mâlik görme hassasını kaybediyordu. Rasulullah'dan evine gelip kendisine namaz kıldırmasını ve kendisinin bu yeri namazgah ittihaz edeceğini söyledi. Ertesi gün, Rasulullah sabah namazından sonra Hz. Ebu Bekr'le beraber Utbe b. Mâlik'in evine gitti. Evin neresinde namaz kılmasını istediğini sordu ve orada iki rekat namaz kıldı. Namazdan sonra yemek için alıkondu. Rasûlullah'ın teşrifini duyan o yörenin ahalisinden pek çok kimse de Utbe b. Mâlik'in evine gelmişti. Hep birlikte yemek yendi (Buhari). Hicretten sonra, önceleri muhacirler ensarm evine misafir olarak onarlık gruplar halinde dağıtılmışlardı. Mikdâd b. el-Esved kendisinin Rasulullah'ın grubunda olduğunu nakletmiştir. Bu evde, sütleri ile evin geçiminin sağlandığı bir kaç keçi vardı. Keçiler sağıldığında herkes kendi payına düşen sütü içer, Hz. Peygamber'in payı kâsede kalırdı. Bir gece Hz. Peygamber eve geç geldi. Herkes kendi payına düşen sütü içmiş ve yatmıştı. Hz. Peygamber eve geldiğinde kâseyi boş buldu, fakat sesini çıkarmadı. Sonra şöyle buyurdu: "Ey bugün beni doyuran Allah'ım, onları da doyur." Daha sonra Mikdâd kalktı ve keçilerin birini kesip Hz. Peygamber için etini pişirmek istedi. Fakat O engel oldu. Bu defa keçi ikinci defa sağıldı; Hz. Peygamber çıkan sütü içti ve kimseye tek bir söz söylemeden yatağına gitti (Ahmed). Ebu Şuayb Ensarî'nin kasap olan bir kölesi vardı. Bir gün Ebu Şuayb Hz. Peygamber'e gittiğinde onu ashabıyla oturuyor buldu. Açlığın etkisi yüzlerinde görülüyordu. Ebu Şuayb kölesine beş kişilik yemek hazırlamasını söyledi. Yemek hazır olduğunda Hz. Peygamber'i ve beraberindekileri evine davet etti. Yolda kendilerine bir kişi daha katıldı. Hz. Peygamber bu kişi için izin istedi. Ebu Şuayb da kabul etti. Bu altı kişi Ebu Şuayb'ın evine gittiler ve yemeklerini yediler (Buhari). Bir keresinde Ukbe b. Âmir Hz. Peygamber'e refakat ediyordu. Bir vadiden geçerlerken deveyi sürmekte olan Hz. Peygamber Ukbe'ye deveye binmesini teklif etti. O ise, Hz. Peygamber yürürken binmeyi saygısızlık sayarak bunu kabul etmedi. Hz. Peygamber ona ikinci kez teklifte bulunup aşağı inince Ukbe de deveye bindi (Nesei). Çeşitli toplantılarda arzu edilmedik bazı olaylar olurdu, fakat Hz. Peygamber bunları müsamaha ile karşılar, şikâyetçi olmazdı. Zeyneb binti Cahş ile evliliği münasebeti ile verdiği velime yemeğinde misafirlerin çoğu gece geç vakte kadar kalarak aralarında konuşmaya devam etmişlerdi. Bu hâl Peygamber'e büyük terslik ve güçlük çıkarmıştı. Fakat yine de onlara karşı tek bir söz bile söylemedi. Bunun üzerine, insanları Hz. Peygamber'in evinde gereksiz yere geç vakitlere kadar oturmaktan bahseden âyet nazil oldu (24: 27-28). Sözkonusu vahiyde Allahu Teâlâ müslümanlara birbirleriyle ilişkilerinde daha nâzik ve kibar olmayı öğretiyordu. Hz. Peygamber ve beraberindekiler Huneyn gazvesinden dönerken namaz vakti geldi. Her zamanki gibi durdular. Müezzin ezanı okudu. Henüz İslâm'ı kabul etmemiş bulunan Ebû Mahzûre ve arkadaşları ezanı tuhaf karşıladılar. Hz. Peygamber onları çağırdı ve hepsine ezan okuttu. Ebû Mahzûre'nin sesi güzeldi. Sesi Hz. Peygamber'in hoşuna gitti, onu yanına çağırarak saçını ikiye ayırdı ve hayır duada bulundu. Sonra ezanı ta'lim ettirdi ve onu aynı şekilde Kabe'de okumasını söyledi (Darekutni). İhad b. Şarcil bir sahabe idi. Medine'de kıtlık olduğu bir sene açlıktan bir bahçeye girmiş ve bir şeyler yedikten sonra elbisesine de biraz meyve koymuştu. Bahçenin sahibi onu yakaladı, dövdü ve elbiselerini çıkardı. Şarcil bunu Hz. Peygamber'e şikâyet ettiğinde bahçenin sahibi de yanında idi. Hz. Peygamber bahçenin sahibine doğru bakarak, "o cahildi, Öğretmeliydin; o açtı, doyurmalıydın" buyurdu. Bunu söyledikten sonra elbiselerini iade etmesini ve ayrıca 60 sa' buğday vermesini istedi. (Ebu Davud). Bir kişi hakkında bir şeyden hoşlanmadı mı, bundan o şahsın Önünde bahsetmezdi. Bir keresinde Hz. Peygamber'in yanma, elbisesine safran boyası sürülmüş bir adam geldi ve bir müddet oturduktan sonra gitti. Hz. Peygamber orada bulunanlara, giden kişiye elbisesindeki safranı yıkamasını söylemelerini tembihledi (Ebu Davud). Bir keresinde bir adam Hz. Peygamber'in yanma girmek İçin izin istedi. O, kabilesinin iyi bir ferdi değildi, fakat Hz. Peygamber onu kabul etti ve ona yumuşak sözler söyledi. Aişe buna şaşırdı; adam gittiğinde Hz. Peygamber'e adama yumuşak konuştuğundan dolayı onu iyi bir adam olarak mı bildiğini sordu. RasûluUah; "Allah katında insanların mevkii yönünden en şerlisi, çirkin ve kaba sözlerden dolayı insanların kendisini yalnız bıraktığı kimsedir." buyurdu (Buhari ve Ebu Davud). Rasûlullah'ın meclisi devamlı kalabalık olduğundan sonradan gelenlere yer kalmazdı. Sahabe, O'na yakm yerleri de çabucak doldururdu. Bundan sonra gelenler için ise Rasûlullah kendi hırkasını yere sererdi. Bir defasında Cir'âne denilen yerde insanlara et dağıtırken Rasûlullah'ın yanına bir kadın geldi. Rasûlullah ona büyük hürmet gösterdi ve oturması için hırkasını serdi, kadın da oturdu. Hadiseyi rivayet eden onun Hz. Peygamber'in süt annesi olduğunu nakletmektedir. (Ebu Davud). Bir keresinde Hz. Peygamber otururken süt babası geldi. RasûluUah elbisesinin bir tarafını serdi, süt babası onun üzerine oturdu. Sonra süt annesi geldi, elbisesinin diğer tarafını da ona serdi. Süt annesi de oraya oturdu. Sonra, süt kardeş: geldi. Rasûlullah onun için kalktı, onu da önüne oturttu (Ebu Davud). Bir keresinde Ebu Zer'e haber gönderdi, fakat evinde yoktu. Bir süre sonra çıkıp geldi. O esnada Hz. Peygamber dinleniyordu. Fakat Ebu Zer'i görünce kalktı ve onu kucakladı (Ebu Davud). İnsanlarla karşılaştığında ilk selâmı Hz. Peygamber verirdi. Yolda yürürken kadın, erkek, çocuk karşılaştığı herkes ile selâmlaşırdı. Bir keresinde Müslümanlarla münafıkların bir arada oturdukları bir yerden geçiyordu. Oradakilerin hepsine "Selamûn Aleykûm" dedi (Buhari).' |