๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 15 Ağustos 2012, 15:13:06



Konu Başlığı: Hidâyetin Dördüncü Şekli
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 15 Ağustos 2012, 15:13:06
Hidâyetin Dördüncü Şekli

Bizdeki her hidayetin gücünün, onsuz görevini yapamayacağı bir sınırlamaya tâbi olduğu­nu yukarıda belirtmiştik. Bu, akıl için de ge­çerlidir. Çünkü akıl duyularımızın hudutları içinde fonksiyonunu icra eder ve onlardan ba­ğımsız var olamaz. Algımızın ötesinde olan birşeyi aklımızın anlaması zordur. Akıl, du­yularımızın ötesindeki âlemlerde bize yol gösteremez. Kendi faaliyet alanı olarak nite­lendirebileceğimiz günlük aktivitelerde bile, her zaman bize etkili bir biçimde yol gösteremeyebilir. Ara sıra arzularımızla çatışır ve galip gelmek ister. Akıl, işleyeceğimiz bir fii­lîn açıkça bize zarar vereceğini söylediği hal­de, arzularımız bizi aklı bir tarafa bırakmaya zorlayabilir. İşte o zaman şu soru akla gelir: Aklın etkisiz kaldığı yerde, bize yardım ede­cek daha gelişkin bir hidayet çeşidi yok mu­dur? Duyu hidayeti, içgüdülerin hidayetini ve aklın hidayeti de duyu hidayetini düzeltebilir. Peki aklı düzeltecek bir güç yok mudur? Kur'ân böyle bir gücün olduğunu söylemek­tedir. Bu güç, ilâhî rubûbiyeti ve rahmeti için­de barındıran bir ölçü olan vahy hidayetidir. O, insana ihsan edilen ilâhi armağanların en büyüğüdür. Nitekim Kur'ân-ı Kerîm bunu tekrar tekrar beyan etmektedir:

"Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karı­şık bir nûtfeden yarattık da onu işitici, görücü yaptık. Biz ona doğru yolu gösterdik: artık o, ister şükredip inanır, ister nankörlük edip inkâr eder." (76: 2-3).

"Biz ona vermedik mi iki göz, bir dil, iki de dudak? Göstermedik mi ona iki de yol?" (90: 8-10).

"Allah sizi analarınızın karınlarından hiçbir şey bilmez olduğunuz hâlde çıkar; ve size ku­laklar, gözler ve kalpler verdi, ola ki şükre­dersiniz." (16: 78).

"Doğru yolu göstermek bizim işimiz.. Âhiret ve dünya da şüphesiz bize aittir." (92: 12-13).

"Onlara âyetlerimizi, delil ve mucizelerimizi vermiştik, ama onlar bu âyetlerden yüz çevir­diler." (15: 81).

"Ama biz(im uğrumuz)da cihad edenleri biz, elbette yollarımıza iletiriz. Muhakkak ki Al­lah, iyilik edenlerle beraberdir." (29: 69).

Asıl şekliyle "kalb" veya "fuad" terimi, sade­ce vücudun "yürek" dediğimiz kısmı anlamına gelmez, aynı zamanda aklımıza destele olan bir güç anlamına gelir.