Konu Başlığı: Her İyilik Ve Kötülük İçin Karşılık Bulunması Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 25 Ağustos 2012, 11:58:13 Her İyilik Ve Kötülük İçin Karşılık Bulunması Herkesin yaptıkları ameller nispetinde mükafatlandırıldığı ya da cezalandırıldığı hususunda açık Emir vardır: İyilik yapan mukafaat, kötülük yapan ceza görür ve hiç kimseye haksızlık yapılmaz, kimseye de taşıyacağından fazlası yüklenmez: "Allah kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükler; kazandığı iyilik lehine, ettiği kötülük te aleyhinedir..." (2: 286). Ve insanlar, diğerlerinin çıkarlarına zarar verecek şekilde davranmamaları aksi taktirde cezalandırılacakları konusunda uyarılmaktadırlar: "Allah'a döneceğiniz ve sonra haksızlığa uğramadan herkesin kazancının kendisine eksiksiz verileceği günden korkunuz." (2: 281; 3: 25). Hiç kimse iyi ya da kötü yaptıklarının sonuçlarından kaçamaz. İşlenen her fiil doğal etkisini gösterir ve failini bir gölge gibi takip ederek ondan hiç ayrılmaz: "Her insanın boynuna işlediklerini dolarız ve Kıyamet günü açılmış bulacağı Kitab'ı önüne çıkarırız. Kitab'ıni oku, bugün, hesap görücü olarak sen kendine yetersin. Kim doğru yola gelirse ancak kendi lehine yola gelmiş ve kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmıştır. Kimse kimsenin günahını çekmez..." (17: 13-15). Aynı şey Zilzâl sûresinde bir başka şekilde açıklanmıştır: "O gün insanlar işlerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük dönerler. Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür. Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür." (99: 6-8). Kuran şu evrensel ilkeyi, insanların zihninde işledikleri işlerle ilgili hiçbir şüphe bırakmamak için değişik yollarla ve değişik ifadelerle belirtmiştir: Hesap gününde hepsi bütün yaptıklarının nihai hesabını Allah'ın önünde vereceklerdir ve hiç kimse bu Hesap Gününden kaçamaz. Bundan dolayı, hareket ve fiilleri sürekli kendileriyle birlikte olacağı ve onların sonuçlarını ebediyen taşıyacakları için insanlar işlerinde çok dikkatli olmalıdırlar "...herkesin kazandığı kendisinedir; kimse başkasının yükünü taşımaz; sonunda dönüşünüz Rabbinizedir, ayrılığa düştüğünüz şeyleri size bildirecektir." (6: 164). Câsiye sûresinde şöyle buyurulmaktadır: "Kim iyi bir iş yaparsa kendi yararınadır; kötü iş işleyenin de zararı kendisinedİr. Sonra hepiniz Rabbinize döndürüleceksiniz." (45: 15). Kur'ân'ın bu âyetleri ferdî sorumluluk (veya hesap verme) ilkesini açıkça belirlemiştir. Buna göre, herkes kendi yaptıklarından sorumlu olup hesabını öylece verecektir. Bu sorumluluk hiçbir şart altında bir başkasına devredilemez. Son tahlilde, bir fiili İşleyen, İyi ya da kötü, onun sonucuna katlanacaktır. Burada Şuna da işaret vardır: "Dünya hayatı sadece "imtihandır ve insana verilen bütün şeyler ve güçler onun kendileriyle denendiği birer emanettirler. Herkesin tek tek bu emanetleri nasıl kullandığının, onları ne dereceye kadar emanet kavramına muvafık olarak değerlendirdiğinin, yetenek ve kapasitesini ne yollarda harcadığının vb. tam bir hesabı yapılmaktadır. Herkes tek tek kendi yaptıklarının sonucuyla yüzyüze gelecektir, ve öte dünyadaki yerini de bu ameller belirleyecektir." (Ebul A'la Mevdudi; The Meaning of the Qur'an, c. VI. s. 174). "Kim bir iyilik getirirse, ona daha iyisi verilir. Onlar o günün korkusundan güvendedirler. Kötülük getiren kimseler, yüzükoyun ateşe atılırlar. 'Ya siz yaptıklarınızdan başka bir şeyle mi cezalandırılacaksınız denir." (27: 89-90; 10: 26-27 ve 28: 84). Kur'ân-i Kerîm, âhiret gününde kişiyi kendi imanı ve iyi işlerinden başka hiçbir servet ve yakınlığın kurtaramıyacağını çok net olarak açıklamıştır: "Ey insanlar! Sizi Bana yaklaştıracak olan ne mallarınız ve ne de çocukları-nızdır; yalnız İnanıp yararlı iş işleyen kimselerin, işte onların yaptıklarına karşılık mükafatlan kat kattır; işte onlar yüksek derecelerde, güven içindedirler, âyetlerimizde Bizi aciz bırakmaya yeltenenler, işte onlar azabla yüz yüze bırakılırlar." (34: 37-38). Mümin sûresinde şu âyet zikredilmektedir: "Kim bir kötülük işlerse ancak onun kadar ceza görür. Kadın veya erkek kim inanarak iyi iş işlerse, işte onlar cennete girerler; orada hesapsız şekilde rızıklanırlar." (40: 40). |