๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 15 Ağustos 2012, 15:06:29



Konu Başlığı: Hep Aynı Mesaj
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 15 Ağustos 2012, 15:06:29
Hep Aynı Mesaj

Allah'ın yolu her yerde tek ve aynıdır. Hiçbir durumda aslından uzaklaşamaz. Bu yüzden kendisini insanlığa tek ve aynı tarzda tanıt­mıştır. Kur'ân, hangi döneme veya mekana ait olurlarsa olsunlar, peygamberlerin yolu­nun tek ve aynı olduğunu, hepsinin yeryüzün­de aynı evrensel iyilik ve adalet düzenini kur­maya çalıştığını söylemektedir. Peki bu ka­nun, bu düzen nedir? Bu, iman ve doğru yaşa­yışın, kâinatın yüce yaratıcısına iman ile bu imana uygun olarak yaşayışın kanunudur. Bunun dışında veya bununla çelişen bir dîn, bu anlamda din değildir: "Andolsun biz, her üm­mete: 'Allah'a kulluk edin, tağuta tapmaktan kaçının!' diye uyarması için bir elçi gönder­dik." (16: 36). "Biz, senden önce hiçbir pey­gamber göndermedik ki, kendisine: 'Benden başka ilâh yoktur, şu halde Bana ibadet edin!' diye vahyetmiş olmayalım." (21: 25).

Kur'ân, bütün insanlığa gönderilen dinlerin tek ve aynı olduğunu ve aralarında bir fark bulunmadığını insanlara açıklamayan hiçbir peygamber olmadığını söylemektedir. Bütün elçilerin amacı, bölünmüş insanları bir araya getirmekti. Aralarındaki farklılıkları daha da derinleştirme amacı hiçbir zaman güdülme-miştir. Birinci gaye, bütün insanlığın sadece tek Allah'a kulluk ettiğini ve karşılıklı sevgi ve merhamet içinde yaşadığını görmektir: "Ve işte sizin bu ümmetiniz bir tek ümmettir. (bir tek topluluktan ibarettir. Aralarında din ve inanç ayrılığı yoktur. Çünkü hepsi, tek makbul din olan İslâm'a inanmaktadır). Ben de sizin Rabbinizim, benden korkun (dedik)." (23: 52).

Kur'ân'ın ortaya koyduğu hakikat şudur: Al­lah sizi insan suretinde yaratmış ve bir tek topluluk haline getirmiştir. Fakat sizler, ken­dinizi ırklara böldünüz ve bu ayırıma dayana­rak birbirinizden ayrı durdunuz. Böylelikle kendinize ayrı ayrı yurtlar edindiniz. Kendini­zi, vahşice birbirinin boğazına sarılan uluslara böldünüz. Farklı iklimlere yayıldığınız için, zamanla farklı renklere hüründünüz. Bu, kar­şılıklı düşmanlığı arttırmanız için size yeni bir bahane sağlamış oldu. Ayrıca, farklı diller geliştirdiniz. Bu bile, karşılıklı tecrit ve ayrıl­ma için malzeme yapıldı. Daha sonra kendi aranızda zengin-fakir, efendİ-köle, sıradan İn-san-dokunulmazlığı olan insan, güçlti-zayif, yüksek-alçak vb. gibi sınıflar yarattınız. Siz­deki temel dürtü, diğer insanların haklarına aldırmadan, kendi benliği için yaşamaktır. Böyle bir durumda, aranızdaki farklılıklara rağmen sizi bir araya getirecek herhangi bir-şey var mıdır? Kur'ân böyle birşeyin var olduğunu, bunun da, bütün insanların aynı Al­lah'a inanması düşüncesi olduğunu söylemek­tedir. Kendinizi birçok fırkaya böldüğünüz gibi, Allah'ı da birçok parçaya bölemezsiniz Herkesin Allah'ı birdir ve bir kalacaktır. He­piniz O'nun irâdesine baş eğmek zorundası­nız. İçinizdeki farklılıklara rağmen hepiniz aynı kaynağa bağlısınız. Irkınız, vatanınız, milliyetiniz ve hayattaki konumunuz ne olur­sa olsun, sadece ve sadece bir Allah'a kulluk etmeye karar verirseniz, bütün bu farklılıklar artık zihinlerinizi zehirlemeyecek, kalpleriniz birleşecektir. Bütün yerkürenin eviniz oldu­ğunu, bütün insanlığın tek ümmet olduğunu ve hepinizin bir tek aileyi, 'Iyalallah "Al­lah'ın ailesini" oluşturduğunuzu hissedeceksi­niz.

Sonuç olarak Kur'ân şunu söylemektedir: Bü­tün peygamberlerin getirdiği mesaj, insanoğ­lunun bir tek yolu, Allah'ın yolunu, ed-Din'i takip etmesini ve bu yolda ayrılığa düşmeme­sini gerektirir.

"O size, dinden Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi şeriat (hukuk düzeni) yaptı. Şöyle kî: dini doğru tutun (Allah'ın birliğine inanın ve O'nun gönderdiği hükümlere teslim olun. Hurafeler karıştırıp dini bozmayın) ve onda ayrılığa düşmeyin. (İşte Allah'ın gön­derdiği dinlerin temeli budur)." (42: 13).

Kur'ân'a göre, Allah'ın yolunu takip etmenin gerekli olduğunu vurgulamayan hiçbir ilâhi kitap yoktur. "De ki: "(Bu hususta kesin) deli­linizi getirin. İşte benimle beraber olanların da öğütü ve benden öncekilerin de öğütü bu­dur.' Ama çokları hakkı bilmezler, bundan dolayı onlar, (haktan) yüz çevirirler. Senden önce hiçbir peygamber göndermedi ki ona: 'Benden başka ilâh yoktur, bana kulluk edin!: diye vahyetmiş olmayalım." (21: 24-25).

Sadece bu değil, aynı zamanda Kur'ân, her­kesi, daha Önce gönderilen mesajların kendi mesajından herhangi bir şekilde, farklı olup olmadığını götermeye çağırmaktadır: "Eğer doğru iseniz bundan önce (inmiş olan) bir Ki­tap, yahut bir bilgi kalıntısı getirin." (46: 4).