Konu Başlığı: Hâtmün Nübüvvet Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 03 Eylül 2012, 14:37:26 Hâtmü'n-Nübüvvet Ve Bu Görüşün Reddine Karşı Ashabın İlk İcmaı Müseyleme'nin Sahtekârlığı: Müseylemetü'l-Kezzab (yalancı)ın daha Hz. Peygamber döneminde peygamberlik iddia ettiği ve kısa sürede bir miktar taraftar topladığı siyer kitaplarında aktarılan sahih bir hadisedir. Hz. Muhammed'in vefatından hemen sonra Hz. Ebu Bekr-i Sıddık'ın halifeliği zamanında Müseyleme ve taraftarlarına karşı bir cihad seferi gerçekleştirilmiştir. Muhacirlerden ve ensardan büyük bir çoğunluk, Müseyleme ve taraftarlarını, yalnızca Müseyleme peygamberlik iddia ettiği ve iddiasının kabul görmesini talep ettiği için kâfir olarak nitelemişlerdir. Bundan dolayı da bu kimselere kâfirlere uygulanan hükümler uygulanmıştır. Bu aynı zamanda ümmetin ilk icmaıdır. Müseyleme'nin de Mirza gibi Hz. Muhammed'in peygamberliğinin hak olduğunu inkâr etmediği ve Kur'ân'ın güç ve yetkisini hafife almadığını kaydetmek ilgi çekici olabilir. Müseyleme de tıpkı Mirza gibi Hz. Muhammed'in peygamberliğine inanıyor, ancak kendisinin de peygamber olduğunu iddia ediyordu. Hatta Müseyleme kendisi ve taraftarları için benimsediği ezanda bile eşhedü etme Muhammede'r-Rasûlullah kısmını muhafaza etmişti. Tarih-i Taberfde olay şöyle verilmiştir: "(Müseyleme) ezanda Hz. Muhammed'i tasdik ettirir, kendisi de teşehhüd'ü {eşhedü enne Mühammede'r-Rasûlullah) söylerdi. Ezanı Abdullah b. Nevaha okur ve kameti de Huceyr b. Umeyr getirirdi. Huceyr teşehhüd'ü söylerken Müseyleme de 'Huceyr doğruyu söylüyor' derdi. Bu teşehhüd kelimelerini yüksek sesle telâffuz ederdi." (Taberî, Tarih, c. III, s. 244). Kısacası, Müseyleme namazını kıldı, orucunu tuttu, Hz. Muhammede ve Kur'ân'a da inandığını ifade etti. Ancak buna rağmen hâtmü'n-nübüvveû açıkça inkâr ettiği ve kendisinin de peygamber olduğunu iddia ettiği için içmenle kâfir ilân edildi. Hz. Ebu Bekr, Yemame'ye Müseyleme'nin üzerine Hâlid b. Velid kumandasında pek çok muhacir, ensar ve tabiûndan da kimselerin katıldığı büyük bir kuvvet gönderdi. Ashabdan hiç kimse orduya katılmayı reddetmedi. Hiç kimse onların da ehl-i kıble olduğundan veya kelime-i şehadet getirdiklerinden, ya da Kur'ân'ı okuyup tâlim ettiklerinden, namaz kılıp oruç tuttuklarından, Hacca gidip zekâtlarını verdiklerinden dolayı bu kimselerle savaşılamayacağtndan dem vurmadı. Hiç kimse ümmetin konu hakkında aldığı genel karara itiraz etmedi; Müseyleme ve taraftarlarını kâfir ilan etmek için daha fazla delil getirilmesini talep etmedi. Hz. Ebu Bekr'in böyle bir sefer ilan ettiği ve Hz, Ömer'in buna itirazda bulunduğu şeklindeki bir hâdise siyer kitaplarında nakledilmekteyse de bu hâdise, zekatı vermek istemeyen bir kabileye karşı düzenlenen seferle ilgili olup şu şekilde gelişme göstermiştir: Hz. Muhammed'in vefatından sonra bazı kimseler zekât vermeyi reddettiler. Hz. Ebu Bekr bunların üzerine bir ordu göndermeye niyetlendi. Ömer-ül Faruk, halifelik makamından gelen bu teklife Müslümanların yeterli teçhizata sahip olmadıkları ve silahlı güç bakımından eksik oldukları gerekçesiyle muhalefet etti. Ancak, Hz. Ebu Bekr ile Hz. Ömer'in konuyu aralarında enine boyuna istişareleri sonucunda karan Hz. Ömer de onayladı. Yani Müseyleme olayında Hz. Ömer'in başlangıçta farklı düşündüğü ve sonradan halife Ebu Bekr ile aynı görüşü paylaştığı şeklindeki bilgi yanlıştır. Kısaca, bu büyük hizbullah ordusu Yemane'ye doğru yola koyuldu. Bu ordunun gücü konusunda ilk siyer kitaplarında bir kayıt bulunmamakla birlikte, Taberî, halife Hz. Ebu Bekir Sıddık'ın, Halid b. Velid'den istediği yazılı bir belgeden yaptığı nakilde, sahabe ve tabiûndan 1200 kişinin bu olayda şehit düştüklerini belirtmiştir. Taberî, Müseyleme'nin bu savaşa 40.000 kişi ile geldiğini ve bunların 28.000'inin öldürldüğünü de kaydetmiştir. Müseyleme de öldürülenler arasında idi. Geriye kalanlar silahlarını bırakarak teslim oldular. Hâlid b. Velid'in pek çok ganimet ve esir aldığı kaydedilmiştir. Daha sonra bir antlaşma imzalanmıştır. Hâlid, Müseyleme'yi öldürüp Yemame halkı üzerinde kesin bîr zafer kazanınca Muceme adh bir kızla evlendi. Kız Müseyleme'nin taraftarlarından birinin kızıydı. Halife Ebu Bekr bunu öğrendiğinde Hâlid'i kınamak için bir mektup yazdı. Mektupta şöyle diyordu: "Evinin bahçesindeki 1200 müslümanın kanı daha kurumamışken nasıl olur da kendini evlenme konusunda bu kadar rahat hissedebilirsin?" (Taberî, Tarih, c. III, s. 254). Bu gerçeklerden anlaşıldığı gibi pek çok sahabe kritik bir dönemde olunmasına bakmaksızın ve askerî bakımdan zayıf olduklarını farkettikleri halde korkmaksızın savaş alanına atılmışlardır. Bu kimselerin ezanı okuyor, narnaz kılıyor, Kur'ân tâlim ediyor ve Hz. Muhammed'in peygamberliğini kabul ediyor olmalarına bakmaksızın cesaretle bu yalancının karşısına birlik içinde bir ordu halinde çıkmışlardır. |