๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 14 Haziran 2012, 22:55:33



Konu Başlığı: Haksız Ve Bâtıl Takas Metodları
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 14 Haziran 2012, 22:55:33
Haksız Ve Bâtıl Takas Metodları

Toplumda âdil ve dürüst işlemleri teşvik etmek ve korumak amacıyla Rasulullah aşa­ğıda mütalaa edilen ekonomiye aykırı ve hak­sız alış veriş şekillerini nehyetmiştir.

a- Talk'il celeb: Çiftçiler hububat getirdikle­rinde onları şehir dışında karşılayarak bütün hububatı almak ve sonra da getirip pazarda satmak Medine halkı arasından yaygın bir uy­gulamaydı. Rasulullah, haksızlık nedeni olan bu alım-satım usulünden insanları men etmiştir.

Rasulü Ekrem zengin-fakir demeden her­kesin ihtiyaç duyduğu temel gıdalardan olan hububatın satımı ile ilgili bu emirleri onun pa­zarda rahatça satılması için ortaya koymuştur. Aynı zamanda bu hükümler sermaye sahiple­rinin mevcut bütün zahireyi pazara gelmeden önce satın alarak fıatı kendilerinin kontrol et­melerini mümkün kılacak şekilde tekelleşme­yi de önler.

Abdullah b. Ömer'den rivayet olunur; "Biz yi­yecek getiren kafileleri şehir dışında karşılar; onlardan yiyecek satın alıp pazarda satardık. Nihayet Rasulullah onu pazara getirmele­rinden önce satın almamızı bize yasak etti." (Buhari). Ebu Hureyre, İbn-i Ömer ve İbn-i Abbas'ın rivayetine göre Rasulullah; "Yi­yecek getirenleri karşılamayın, mallarım yol­da satın almayın; şayet birisi onu karşılar da malım satın alırsa mal sahibi pazara geldiği ve kendisine düşük bir fiat ödendiğini tesbit etti­ği zaman muhayyerdir(dilerse akdi geçersiz sayıp dönebilir)" buyurmuştur. (Müslim, Mu-vatta, Ebu Davud, Tirmizi ve İbn-i Mace).

Bu tedbir Rasulullah tarafından satıcının olduğu kadar umumun da çıkarlarını korumak amacıyla alınmıştır. Mallar, satıcının piyasa şartlarıyla karşılaştığı açık pazarda satılmalı­dır. Bu ilk başta satıcının gafil avlanmaması-nm; ikinci planda da alıcının bilgisizliğinin satıcı veya temsilcileri tarafından yersiz ola­rak kötüye kullanılmamasını sağlar. Tüketici­ye makul bir fiat temin eder ve onu karaborsa­cı ve ihtikarcılar tarafından sömürülmekten korur.

b- Hadir'ül libad: Bazı insanlar hububat sa­tıcıları için mümessil (aracı) olarak çalışırlardı ve bütün hububatlar onlar vasıtasıyla satılırdı. Bu simsarlar gerek satıcı gerekse alıcıdan ka­zanç sağlamakta, ancak hem üreticiyi haklı kazancından hem de alıcıyı adil ve makul bir

fiattan mahrum etmektedir. Rasulullah, tü­keticinin olduğu kadar üreticinin de yararına, bu alım-satım çeşidini nehyetmiştir.

Hemen burada zikredilebilir ki çiftçilere za­rarlı kötülük ve yolsuzlukları önlemek için modern devletlerin 'Zirai Pazarlama Hareketi' ne geçişleri elifi elifine Rasulullah'ın 14 yüzyıl önce yaptığının aynısıdır. Ebu Hurey­re; "Şehir sakinlerinin köy halkı adına satış yapmasını Rasulullah yasakladı" der. (İbn-i Abbas). "Yiyecek getirenleri karşılamayın; şehirli de köy halkı için satmasın" buyurduğu­nu rivayet etmiş, "şehirli de köy halkı için sat­masın" sözünün anlamını Taus'un sorması üzerine de İbni Abbas "kimse ona simsar ol­masın manasındadır" demiştir. (Buhari).

Rasul-ü Ekrem'in bu tür işlemleri nehyetmesinin gayesi üretici ve tüketici arasındaki aracı ve simsarları ortadan kaldırmak; üretici ile alıcıya sırasıyla uygun gelir ve makul fiat edinmelerini sağlamaktır.

Nitekim Rasulullah bu tür ticari ilişkiler­den etkilenen tarafların menfaatlerini koru­mak gayesiyle haksız komisyonculuğu yasak­lamıştır. "Abdullah b. Ömer, Cabir, Enes b. Malik, İbni Abbas ve Ebu Hureyre köy halkı­na ait malların şehirli biri tarafından satılma­sını Rasulullah'ın nehyettiğini nakleder." (Buhari,.Müslim, Ebu Davud, Tirmizi ve İbn-i Mace), Bu men edici emirin hedefi, herhangi bir alım teklifi yapılmadan önce satıcı veya temsilcisinin piyasanın o anki durumundan tamamiyle haberdar olabileceği bir yere, açık pazara satılık mallarını getirmesini sağlamak­tır.

"Taraflardan birine menfaat sağlayan, akdin gereklerine muhalif olan ya da satılan mal adına tartışmalara vesile olan herhangi bir şar­tın ilave edilmesi satışı ifsad eder. Mukavele­nin vazgeçilmez bir sonucu olmayan ve içeri­sinde satıcı, alıcı veya satılan mal lehine hü­kümler bulunan her kayıt, akti geçersiz kılar. Çünkü konu dışı ilave bir hareket, bu kez, di­ğerine tazminatı şart koşmadan tarafların bi­rinden beklenmektedir. Bu talep satış konusu­na bir çıkar sağlaması nedeniyle karakteri ge­reği ribaya benzer. Mutlaka ihtilaf çıkaracammına o derece önem vermiştir ki onlar için hayır duasında bile bulunmuştur. Enes b. Mâlik ve Abdullah b. Zeyd, Rasulullah'ın şöyle duada bulunduklarını rivayet ederler: "Ey Allah'ım, Medine halkının ölçülerini mü­barek kıl." Diğer bir ifadeyle, Hatem'Ün Nebi, Medine Halkının tartı ve Ölçülerinin bereketli olması için dua etmiştir, İbn-i Abbas Rasul-ü Ekrem'in "Her kim önceden hurma satın alırsa tartısını, gününü ve akdini tesbit etsin" buyur­duğunu nakleder. (Mişkat). İbni Ömer'in riva­yetinde ise Rasulullah Medine ölçülerinin güvenilir olduğunu belirtmiştir. (Mişkat).

Rasulullah'ın, ölçü ve tartı İşleriyle meşgul insanlara, kendilerinden önceki kavimleri yok eden iki şeyle meşgul olduklarını anlattığını İbni Abbas rivayet eder. Başka bir deyişle, Rasulullah daha önceki kavimleri yok eden hileli davranışların sonuçları hakkında onları uyarmaktadır. (Mişkat). Cabir tarafından riva­yet olunur ki Rasulullah, farklı türdeki hur­maları ayırmalarını ve insanlar arasında dağı­tırken onları tartmalarını istemiştir. (Buhari).

Hz. Osman, birşey alırken ya da satarken dai­ma tartıp ölçmesini Rasulullah'ın kendisine tavsiye ettiğini nakleder. (Buhari).