๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 21 Ağustos 2012, 10:19:02



Konu Başlığı: Hakka İsyanın Sonuçları
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 21 Ağustos 2012, 10:19:02
Hak'ka İsyanın Sonuçları

İnsan ve fıtratı ile İnsan ve kâinat arasında çelişki ve farklılıklar zuhur ederse, benzeri çelişki ve farklılıklar yavaş yavaş bireyler, insan grupları, milletler ve ırklar arasında ya­yılır. Bunun sonucu olarak, kâinatın bütün güçleri, kaynakları ve hazineleri insanlığın refahı ve faydası için kullanılmak yerine, im­haya, ihtilafa ve parçalanmaya hizmet eder­ler.

Şu ana kadar bahsettiklerimiz göstermektedir ki, yeryüzünde Allah'ın Şeriatı'ın yerleştir­menin asıl amacı, Ahiret için sadece iyi amel biriktirmek değildir. Dünya ve âhiret, ayrı ve farklı şeyler değil, aynı yolculuğun birbirinin devamı olan iki aşamasıdır. Her ikisi aynı öneme sahip, eşit statüyü paylaşmakta ve bir­birlerini tamamlamaktadırlar. Allah'ın Şeria­tı, bir yandan beşer hayatının iki aşaması arasında uyum ve işbirliği havası yaratmakta, diğer yandan insan hayatı ile kâinatın merkezî kanunu arasında uyum sağlamakta­dır. Kâinatın merkezî kanunu ile uyumlu bir hayat sürdürüldüğü zaman, insanın beklediği başarı zenginliği ve saadet âhirete ertelen­mez, bilâkis yolculuğun bu ilk aşaması (dün­ya hayatı)nda da tadılabilir. Bu saadet, âhirette mükemmelliğe ve kemale erişir.

Bu ideolojiye göre, kâinat ve hayat ile hem insan fıtratına hem de kâinata hükmeden ka­nun arasında tam bir uyum ve dayanışmanın sağlanabilmesi için Allah'ın Şeriatı'na İtaat Şarttır. Kâinatın merkezî kanunu ile, insanın hayatına uygulayacağı Şeriat arasında tam uyumun bulunması bir başka şarttır. Çünkü, nasıl bu kâinat sadece O'nun kanununa ibadet (itaat) ediyorsa, insan da ancak İlâhi Şeriat yoluyla Allah'a karşı ibadet görevini hakkıy­la yerine getirebilir.

Hz. İbrahim, Bâbil Kralı Nemrut'a, Hak'kı ve Gerçeği (ki kâinataki bütün kuvvetler üzerin­de otorite sahibi olan, insan hayatı üzerinde de otoriteye sahiptir) gösterdiği zaman Nem­rut şaşırıp kaldı ve dili tutuldu. Kur'ân, onla­rın konuşmalarını şöyle özetlemektedir: "Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye (şı-mararak) Rabbi hakkında İbrahim'le tartışanı görmedin mi? İbrahim: 'Benim Rabbim O'dur ki yaşatır, öldürür.' demişti. 'Ben de yaşatır, öldürürüm.' dedi. İbrahim: 'Allah, güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir!' deyince inkâr eden o adam şaşırıp kal­dı. Allah, zâlim toplumu doğru yola iletmez." (2: 258).

Âl-i Imrân sûresi, yukarıda açıklandığı gibi insan hayatının ve bu kâinatın düzenlenmesi ile ilgili temel prensibi şu sözlerle açıkla­maktadır: "Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde olanların hepsi, ister istemez, O'na teslim olmuştur ve O'na döndürülüp götürüleceklerdir." (3:83).

Allah, Dini'ni, Hz. Peygamber'e ve onun ümmetine şu sözlerle bildirdi: "...Bugün di­ninizi mükemmele ulaştırdım, üzerinize gön­derdiğim nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâm'ı seçtim." (5: 3). Ve başka hiçbir dinin geçerli olmadığını bildirdi: "Kim İslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki, (o din) ondan kabul edilmeyecek ve o, âhirette kaybedenlerden olacaktır." (3: 85).

Şüphesiz, doğru hayat yolu, insan hayatı ile kâinatın merkezî kanunu (sünnetullah) ara­sında doğru uyumu sağlayan Allah'ın yolu, Din'dk. (Seyyid Kutub, Me'alimfi't-Tanq).