> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Hakikati Aramak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hakikati Aramak  (Okunma Sayısı 1303 defa)
09 Haziran 2012, 09:01:14
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 09 Haziran 2012, 09:01:14 »



2- Hakikati Aramak

Batı'da ve Doğu'da, tüm dünyada insan, ya­ratıcı ve üretken faaliyetlerden uzaklaştırıl­mış, gayesiz ve Ölü bir anlayış İçerisinde, saf­sataların, cehaletin, bâtıl inançların karan­lığında yaşıyordu. İnsanları, başlarındaki li­derlerin koyduğu ağır yüklerden kurtaran, insanlığı saran safsata zincirlerini kıran ve an­lamsız kısıtlamaları ortadan kaldıran Rasulullah 'dır.

Kur'an-ı Kerim bu hususu şöyle zikreder: "O peygamber, onlara, uygun olanı emreder ve fenalıktan meneder, temiz şeyleri helâl, mur­dar şeyleri haram kılar, onların ağır yükle­rini hafifletir!' (7: 157). Rasulullah'ın ilim sahibi olmayı emretmesi, teşvik etmesi, öğ­renme yolunda dinamik bir uyarı yapmış ve neticede Doğu'daki ve Batı'daki ülkeler ce­halet ve safsata karanlıklarından kurtulmuş­lardır. Birkaç nesil geçmeden onun getirdiği ışık tüm dünyayı sarmış ve aydınlatmıştır.

Kur'an-ı Kerim'de bu gerçeğe işaret edilerek, şöyle buyurulur: "Allah, rızasını gözetenle­ri onunla, selâmet yollarına eriştirir ve on­ları, izni ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Onları doğruya iletir." (5: 16).

Bu ayet, Peygamber'ın insanlığı, Allan­ın rahmeti île cehaletin karanlığından kur­tarıp, nasıl aydınlığa ulaştırdığını, hakikati öğrettiğini apaçık anlatmaktadır. İnsanlık, tamamen bilgiden ve hakikatten uzaklaşmış, bâtıl yollara sapmıştı. Hıristiyan Avrupa tü­müyle cehaletin egemenliği altındaydı: "Din­siz imparatorların kurdukları halk kütüpha­neleri dağıtılmış veya yok edilmiş; ilime bü­yü gözüyle bakılmış veya hainlik olarak ce­zalandırılmış; felsefe ve fen yasaklanmıştı. Kilisenin, Öğrenmeye olan nefreti 'Cehalet tanrıya bağlılığın esasıdır' özdeyişiyle rahip­lerin dilinde şekil bulmuştur. Bu saçma dogma, Kilise baskısının kurucusu Papa Gregory zamanında güç bulmuş, tüm bilimsel çalış­malar Roma'dan kovularak, Sezar Agustus-un kurduğu kütüphane yakılmıştır. Bilim ve edebiyat Ortodoks hıristiyanhk tarafından yasaklanmıştı." (Emir Ali, TheSpirit of is­lam, s. 372-373).

Peygamber bilgiyi getirmiş ve her şeyden önce, insanlığı, sunduğu hakikati kabul ede­rek, kâinatın en üstünü olmaya çağırmıştır. Kur'an-ı Kerim'de bu husus şöyle belirtilir: "Puta tapanlar hoşlanmasa da dinini bütün dinlerden üstün kılmak üzere, peygamberi­ni doğru yol ve hak dinle gönderen Allah-tır." (9: 33). Bu, Kur'an-ı Kerim'in önemli ayetlerinden birisidir ve Rasulullah'ın pey­gamberliğinin gayesini açıklar. Onun gayesi hakkı hâkim kılmak, bütün kötü ve yanlış yolları ortadan kaldırmaktır. "De ki: 'Hak geldi, bâtıl ortadan kalktı. Zaten bâtıl orta­dan kalkmaya mahkumdur." (17: 81). Ger­çek, bâtılın peşinden gitseydi, kâinatın dü­zeninin alt-üst olacağı önemle vurgulanmak­tadır: "Eğer gerçek onların heveslerine uy­saydı, gökler, yer ve onlarda bulunanlar bo­zulup giderdi." (23: 71). Diğer bir deyişle Ra­sulullah hakikati apaçık ortaya koymuş ve insanlara her zaman hakkı konuşmayı, haktan yana olmayı öğütlemiştir. Peygamber hayatı boyunca bu uğurda mücadele ver­miş, daima gerçeği üstün tutmuştur. İnsan­lara hakikati, ona hiçbir şey eklemeden ve hiçbir şey çıkarmadan, kendisine geldiği gi­bi anlatmıştır. İnsanları güçlerinin üstünde şeyler yapmaya çağırmamışt ir. Hakkı ve ger­çeği olduğu gibi ortaya koymuş, ümmetine de aynı şeyi yapmayı, doğruyu yanlışla ka-rıştırmamayı buyurmuştur. "Hakkı bâtıla karıştırmayın ve bile bile hakkı gizlemeyin." (2: 42)

Rasulullah her müslümana, her ne şart al­tında olursa olsun daima hakka uymayı, hakkı öğütlemeyi vazife kılmıştır. Bizzat ken­di yaşantısıyla hakkın, işitenlerin zihninde. şüpheye yer vermeyecek şekilde apaçık ve te­reddütsüz yerleşmesi gerektiğini göstermiştir. Başlangıçta zorlukla karşılaşabilir ve red­dedebilirler; fakat, hakikatin en sonunda ba-şanya ulaşacağına ve zaferin kendilerinin olacağına emin oldukları zaman kabul ede­ceklerdir. Bâtıl yok olmaya mahkumdur (17: 18). Hakk kalıcıdır, çünkü yaratıcı faaliyet­lere ve gelişmeye önderlik yapan haktır, bâ­tıl ise hiçbir şeye muktedir değildir. (34; 49). Cariyle, hak ve bâtıl arasındaki mücadeleyi şu sözlerle anlatır: "Tabiatın ne büyük bir hâkem olduğunu belirtmeliyiz; derinlik ve müsamaha ondadır. Bir buğday tanesini alır, toprağa atarsınız; tohum ne kadar toz, sa­man, süprüntü içinde olursa olsun, toprak bütün bunları temizler ve tohumu yeşertir. Toprak her şeyi, insanın faydasına dönüştü­rür ve bunları yaparken hiçbir şikayette bulunmaz. Gerçektir, yalan değildir; büyük, âdil ve müşfiktir. Tek şey ister toprak, kalp doğruluğu; toprağın yetiştirdiklerinin ve ba­rındırdıklarının hepsinde bir hakikat ruhu vardır. Zahirî şeyler hep noksan ve karanlıkta birer ışık unsurudur ve bir gün ortadan kal­karlar. Bütün hakikatin zahirî Ölür, fakat öl­meyen bir ruh vardır hepsinde; ki o hep yeni ve soyludur, insan gibi ölümsüzdür. Tabiî olan budur. Hakikatin özü asla yokolmaz.

Bütün Arap putperestliği, güçsüz ilâhlar, ge­lenekler, entrikalar, boş inançlar, yahudi ve Yunan hipotezleri, boş iddialar arasında çö­lün vahşi insanı, vahşi fakat samimî yüreği, keskin gözü ile meseleyi Ölüm-kalım mese­lesi olarak görmüş ve özünü kavramıştı; pu­tperestlik saçma ve boş bir yoldur; bu tah­tadan yapılma putlar, ... tahtadır bunlar, si­ze söylüyorum! Size hiçbir şey veremezler... Yalnız Tanrı vardır; yalnız O'nun gücü var­dır... Ve şimdi eğer putatapan vahşi insanlar buna inanmış ve yürekten bağlanmış ise, İnanmaya değer derim ben, şöyle veya böyle herkesin inanması gereken tek şeydir.,. İslâm bütün boş inançları ortadan kaldırmış ve ha­yata hâkim olmuştur; ve bence bu, İslâm'ın hakkıydı. Yeryüzünün kalbiydi burası. Arap putperestliği, Suriye'deki inançlar, bunların hepsi gerçekten uzaktı ve yokolmaya mah­kumdu..." (On Heros, Hero-Worship and Heroic in History, s. 296-298).

Sonunda Hakk'in kazanması İnsanın yara­rınadır. Bâtıl kötülükten başka bir şey sağ­lamaz. Hakikat insanı zenginleştirir. Bu hu­sus Kur'an-ı Kerim'de güzel bir şekilde an­latılır: "Allah gökten su indirir, dereler onun­la dolar, taşar. Sel, üste çıkan köpüğü alır gö­türür. Süslenmek veya faydalanmak için ateş­te erittiklerinizin üzerinde de buna benzer bir köpük vardır. Allah, hak ve bâtıl İçin şöyle misal verir: Köpük uçup gider, insanlara fay­da veren ise yerde kalır. Allah bunun gibi da­ha nice misaller verir." (13: 17). A'raf Sure-si'nde de şöyle buyurulmaktadir: "İyi top­rak —Rabbinin izniyle— bitki verir, çorak toprak, kavruk bitki çıkarır," (7: 58).

Gerçeklerin mutlaka açık ve sade bir şekil­de, hiçbir ekleme ve çıkarmada bulunmak­sızın ortaya konulması gerekir. Rasulullah insanla ilgili problemlerde bu metodolojiyi tatbik etmiştir. Tüm hakikati olduğu gibi or­taya koymuş, olayları anlatmıştır ki, böyle­ce insanlar doğru hüküm verebilsinler. Bu yaklaşım Peygamber tarafından her hu­susta sıkı bir şekilde tatbik edilmiş ve ger­çekler gözardı edilmeden ortaya konmuştur. Meselâ, Adem ile Havva hâdisesinde şeyta­nın oynadığı oyun olduğu gibi anlatılmış, okuyanlardan hiçbir şey gizlenmemiştir. Ke­za, Musa ve Firavun arasındaki mücade­lede, Firavun'un sahip olduğu üstünlük, hü­kümdarlığı, sarayları, orduları, medeniyeti olduğu gibi anlatılmıştır.

Hak ve bâtıl arasındaki mücadele tarihî per­spektiften yeterince ayrıntısı ile anlatılmış ve ortaya konmuştur. Aralarındaki kuvvetler, si­lahlar belirtilmiştir. Sonra da neticenin ne ol­duğu şöyle açıklanmaktadır: "Sizden önce neler gelip geçmiştir. Yeryüzünde gezin de ya­lancıların sonunun ne olduğuna bir bakın." (3: 139)

Araştırma Ruhu. Rasulullah gerçeği araş­tırma ve bulma yolunda hiçbir gayretten ge­ri kahnmaması gerektiğini işaret etmiştir.

Hakikati araştırmaya devam etmek insanın vazifesidir. Gayret göstermeden hakikate ula­şılmaz. Kâinat, insanın keşfetmesi ve ondan faydalanması için yaratılmıştır. Tüm zengin­liği ile tabiattaki güçler ve kaynaklar insa^ nın araştırmasını ve sürekli gayret içinde bu­lunmasını beklemektedir. Câsiye Suresi'nde şunları görmekteyiz: "Göklerde olanları, yerde olanları, hepsini sizin buyruğunuz al­tına vermiştir. Doğrusu bunlarda, düşünen kimseler için dersler vardır." (45: 13). İbra­him Suresi'nde ise şöyle buyurulmaktadır: "Gökleri ve yeri yaratan,yukardan indirdiği su ile size rızık olarak ürünler yetiştiren, emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri, ne­hirleri, belli yörüngelerinde yürüyen ay ve güneşi, geceyle gündüzü sizin buyruğunuza veren Allah'tır. Kendisinden isteyebileceğiniz her şeyi size vermiştir. Allah'ın nimetini sa­yacak olsanız bitiremezsiniz." (14: 32-34).

Hiç şüphesiz kâinat, bütün zenginliğiyle in­san içindir; fakat, insanın bunun için çalış­ması ve araması gereklidir. Gerçek şu ki, in­sanın başarısı bu dünyadaki gayretine bağ­lıdır. "İnsan ancak çalıştığına erişir." (53: 39). Bu, kişiler için olduğu kadar toplumlar için de geçerlidir. Aşağıdaki ayette bu husus açıklanmaktadır: "Bir kavim nefislerinde olanı değiştirmedikçe, Allah onların duru­munu değiştirmez" (13: 11). Artık sahip ol­duğu güçleri kullanarak açlık ve sefaletten kurtulup ilerlemek, gelişmek ve Allah'ın ni­metlerinden faydalanmak tamamen insanın veya toplumun kendi gayretlerine kalmıştır.

Allah insana ilerlemesi ve gelişmesi için hiç­bir sınır koymamış ve her şeyi ona musahhar kılmıştır.

Kâinattaki uçsuz bucaksız araştırma sahası onu beklemektedir, çağrıya kulak verir ve ça­lışırsa bütün sınırları geçerek Rabbisine ulaş­ma yolunda mesafeleri katedecek ve gayesi­ne ulaşacaktır. Bu yüzden hakka ulaşma yo­lundaki mücadelesinden bir an bile geri kal­mamasının hayatî önemi vardır. İnsanın va­zifesi araştırma ve inceleme yaparak bilgisini daima arttırmaktır. Gelişmek ve ilerlemek için yeni vasıtalar ve yöntemler bulmamn tek yolu budur. Kur'an-ı Kerim insana, zaman ve mekân sınırlarını aşabilmesi için güçleri...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hakikati Aramak
« Posted on: 20 Nisan 2024, 09:08:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hakikati Aramak rüya tabiri,Hakikati Aramak mekke canlı, Hakikati Aramak kabe canlı yayın, Hakikati Aramak Üç boyutlu kuran oku Hakikati Aramak kuran ı kerim, Hakikati Aramak peygamber kıssaları,Hakikati Aramak ilitam ders soruları, Hakikati Aramakönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes