Konu Başlığı: Haçlılar Vasıtasıyla Suriye Ve Filistin Nüfuzu Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 06 Ağustos 2012, 12:20:16 Haçlılar Vasıtasıyla Suriye Ve Filistin Nüfuzu 12, ve 13. yüzyılda Suriye ve Filistin kültürlerinin Haçlılar vasıtasıyla Batı üzerinde gerçekleşen etkisi İspanya ve İtalya'da olduğu gibi büyük ve kapsamlı olmamıştır. Bunun belli sebepleri şunlardır: İslâm dünyasının bu bölgesinde o vakit ilimler zeval bulmuş ve yaratıcı bir güç olma Özelliklerini kaybetmişlerdi; Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında husumet meydana gelmişti. Bu husumetin yol açtığı sürekli savaşlar Hıristiyan savaşçıların Müslümanlar'dan yaratıcı ilim ve sanat eserlerini öğrenip benimsemelerine engel teşkil etmekti idi. Haçlılar o devrin münevverleriyle değil daha ziyade yerli çiftçi ve zanaatkarlarla temas kurmuşlardı. Ancak yine de, Haçlılar bu temaslar sırasında Müslümanlardan ticaret başta olmak üzere pek çok şey öğrenerek bunları Avrupa kültürüne taşıdılar. Hitti'nin ifadeleriyle; "İlmî ve felsefî intikalin olduğu somut vakalar tamamen yok değildi." Bath'lı Adelard onikinci yüzyıl başlarında Antakya ve Tarsus'u ziyaret etmiştir. Bir asır sonra, kare sayılar hakkında bir risaleyi Frederick H'ye ithaf etmiş olan ilk Avrupalı cebirci Leonardo Fibonacci, Mısır ve Suriye'yi ziyaret etmiştir. Frederick, İslâm ile Hıristiyanlığı birleştirmeye çalıştı ve bunun için Arabistan'dan çevirmenler istihdam etti. Aslen Piza'lı olan Antakyalı Stepnen 1127'de Mecûsî'nin önemli tıp eserini Antakya'da Latince'ye tercüme etti. Bu Frankların kendileri İle birlikte geri götürdüğü bilinen tek eserdir. Ancak, onikinci yüzyılda hastahane-lerin bakımevlerinin ve cüzzam hastaları için özel parasız hastanelerin bütün Avrupa çapında yaygınlık kazandığı düşünülecek olduğunda, bu sistematik hastahaneleşme fikrine Doğu'daki Müslümanlardan bir uyarı aldığı sonucuna varılabilir. Doğu Avrupa'ya hamamların yeniden girişini de sağlamıştır. Antakya'da 1247'de Trablus'tu Philip Sırr-ül Esrar'm Arapça bir nüshasını bulmuş ve daha sonra Secretum Secretorum adıyla Latince'ye çevirmiştir. Arapça ve diğer müslümanların dillerine Avrupalıların misyonerce ilgilerini de Haçlılar'a bağlayabiliriz. 1311'de Viyana Konsülü Paris, Louvain ve Salamanca Üniversitelerinde Arapça ve Tatarca kürsüleri açmayı kararlaştırdı. Haçlılar Doğu'dan pekçok hikâyeler de getirmişlerdir. Chaucer'in Squieres Tale (Beyler'in Hikâyeleri)'i Arap Geceleri hikâyesi gibi gözükmektedir. Savaş sahasındaki etkiler daha çok barizdir. Tatar yayının kullanımı, şövalye ve atlara zırh giydirilmesi, zırhların altına pamuk destekler konması haçlı seferleri kökenlidir. Suriye'de Franklar askerî bandoları için tambur (tunbur) ve kudüm (nekkâre) gibi çalgıları benimsediler. Yerlilerden posta güvercinleri-nin askerî haberleşme için nasıl kullanıldığını veCcirit atmayı öğrendiler. Gerçekte bazı şövalyelik düsturları Suriye vadilerinde geliştirilmiştir. Bazı nişanlar ve zırha takılan işaretler müslüman savaşçılarla temastan sonra yaygın olarak kullanılmaya başlamıştır. Hanedan armacilığı konusunda Müslümanlarla Avrupalıların temasının faydası olmuştur. Haçlılar istihkâm ve mayın döşeme, mancınık ve koç başı kullanımı, değişik patlayıcıların tatbiki gibi kuşatma taktiklerini geliştirici konuları da Müslümanlardan öğrendiler. 'Haçlılar barutu bu savaşlarda Öğrendiler.' Hiçbir haçlı tarihçisi buna dair bir imada bulunmamaktadır. Haçlılar askerî duvarcılık konusunda İtalya ve Normandiya'dan da çok kıymetli bilgiler edinmişlerdir. Taş Kubbe ve Sepulcher Kilisesi yuvarlak 'tapınak' tipli bazı kiliselerde bilerek taklit edilmiştir, bu kiliselerden dördü İngiltere'de ve diğerleri Fransa, İspanya ve Almanya'dadır. Haçlılar tarım, endüstri ve ticaret sahalarında, zihnî konularda olduğundan daha verimli sonuçlar elde ettiler. Batı Akdeniz bölgesinde susam, keçi boynuzu, dan, pirinç, limon, karpuz, kayısı, sarımsak gibi yeni bitki ve ürünlerin yaygınlaşmasını da Haçlı seferleri açıklayabilir. Carob'un (keçi boynuzu) Arapçası Karrub'duv, ve lemon (limon) Arapça leymun'dur; shallot ve scallion (soğan ve sarrmısak) Filistin'in bir şehri olan Askalon soğanı olarak bilinirdi. Yıllar boyunca kayısıya "Şam eriği" denmiştir. Ayrıca İspanya ve Sicilya vasıtasıyla da eş zamanlı olarak diğer ağaç ve ürünler yayıldığı için, bazı kereler köprünün Suriye mi yoksa bu diğer iki ülke mi olduğunu söylemek zordur. Haçlılar ıtriyat, baharat, şekerlemeler ve Suriye pazarlarında bolca mevcut olan Arabistan ve Hindistan'ın tropikal ürünleri sayesinde yeni zevk ve damak tadları da edindiler. Arabistan'ın türlü çeşit kokulan, tütsü ve buhurlar, tatlı kokulu uçucu yağlar, İran'ın ıtırı ve Şam'ın güllü kumaşları (Rosa Damascena) en sevilen mallar haline geldiler. Karanfil ve diğer kokulu baharatlar, biber ve benzeri çeşniler onikinci yüzyılda Bati'da kullanılmaya başlandı ve bu vakitlerden sonra hiçbir sofrada bu baharatlar eksik olmadı. Zencefil (zencebil) Haçlılar'ın yemek listesine Mısır'da eklendi. En Önemlisi ise şekerdir (sukkar). Franklar bu bitkiyle Suriye'de denize yakın ovalarda karşılaştılar ve o zamandan beri bu bitki tıbbî reçeteler ve ekonomi için vazgeçilmez bir değer taşımaktadır. Yel değirmenleri ilk olarak 1180'de Nornıan-diya'da ortaya çıkmıştır ve Haçlı kökenlidir. Su dolapları Avrupa'da Haçlı seferlerinden Önce de mevcuttu. Ancak Haçlılar bunların daha gelişmiş şekillerini memleketlerine taşıdılar. Bu Suriye tipi su dolabı halen Almanya'da Bayreuth yakınlarında görülebilmektedir. Bu mekanizma muhtemelen Kayser b. Musafir Ta'asif tarafından geliştirilmiştir (1251). (Bkz., De Slane'nin İbn Hallikân tercümesi, c. III, sh. 471-3; İbni Batuta, c. IV, sh. 255). Memleketlerine dönen Haçlılar beraberlerinde, Asya'nın Batı ve Orta kesimlerinde uzun zaman önce bir ustalık eseri olan halı, kilim ve döşemelerden, bol miktarda götürdüler. Muslin (kumaş), ipek cibinlik, Şam gülü, astar, kadife, ipek, saten gibi kumaşlar daha iyi tanınmaya ve talep görmeye başladı. Şam'lı ve Kahire'li Yahudiler tarafından imal edilen mücevherler, tuvalet malzemeleri ve pudralar çok aranır hâle geldi. Parlatılmış çelik aynalar yerlerini sırlı cam aynalara bıraktılar. De-vetüyü, güzel kürkler ve sugeçirmez dayanıklı kumaş (kamle) çok rağbet görmeye başladı. Şık giysiler ve madenî eşyanın yanı sıra vernik, çivit gibi boya malzemeleri, leylak, karmin (kızıl) ve kırmızı gibi renkler de Avrupa'ya bu dönemde girdi. Avrupa'da tedricen, çeşitli eşyaları, dokuma ve elbiseleri Doğu modellerini taklit ederek üreten merkezler ortaya çıktı. Bunlardan meselâ Arras'ın kumaşları, yüksek fiyatlara ulaştı. Vitraylı camlar kiliselerde yaygın halde kullanılmaya başlandı. Cam, çömlek, altın, gümüş ve mine ile ilgili sanat eserlerinde Doğu modelleri Avrupalı ürünler için bir örnek teşkil etti. Doğu'nun tanm ürünleri ve endüstriyel mallan için yeni bir Avrupa pazarının açılması deniz nakliyeciliğini ve uluslararası ticareti harekete geçirdi. Bununla bağlantılı önemli bir icat pusuladır. Mıknatıslı iğneyi denizcilikte kullanarak bu keşfin ilk tatbikatını yapanlar Araplar olmuşlardır. Bu icat en geç onbirinci yüzyıldan beri uygulanmakta idi. Ancak ticarî sebeplerden gizli tutuluyordu." (History ofthe Arabs, sh. 659-669). |