Konu Başlığı: Gönüllü İlga Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 28 Mayıs 2012, 13:18:35 Gönüllü İlga Yukarıdaki açıklamalar, zorunluluk altında ve lüzumlu zamanlarda İslâm'ın kölelik uygulamasına izin verdiği fakat niteliğini ve faaliyet alanını değiştiren reformları ortaya koyduğunu gösterir. Gerçekte, direkt reformun imkânsız olduğu yerde statükoyu devam ettirip, ondaki bütün kötülükleri kaldıran ıslahatları sunması İslâm'ın genel bir prensibidir. Uzun süreden beri uygulanan kökleşmiş gelenek nedeniyle kötülüğü bütünüyle birden kaldırmak imkânsızdı, fakat şeklini korurken ruhunu (özünü) değiştirerek İslâm onu kabul edilebilir bir sosyal yapıya çevirdi. Kullanılan yöntemler aşağıya sıralanmıştır. Takvalı Davranışlar... İslâm, bir köleyi hür kılan, yahut onun hürriyetini kazanmasına yardım eden fazilet ve iyilik hareketlerine büyük önem verir. Allah'ın rızası için müslümanları köle azad etmeye teşvik eden birçok Kur'an ayeti vardır (30: 11-13). Rasul ashabı arasında kölelere karşı sevgi bağlarının ve onları hür kılmak İstediğinin oluşması olgusunun güzelliğini çeşitli vesilelerle ifade etti. Bir kez bir bedevi gelip Rasul sordu: "Ey Allah'ın Rasulü! Beni yapmamla cennete götürecek bir amel söylermisin?" Rasul 'un cevabı: "Kölelerini serbest kıl ve insanların boynundan kölelik yükünün kaldırılmasına yardımcı ol." oldu. Diğer bir hadisinde "Her kim bir mümini özgür kılarsa vücudunun her parçası o kölenin parçaları karşılığında cehennemden korunacaktır!' buyurdu. Bir başka vesileyle de şunları söyledi: "Her kim bir mümin canı serbest bırakırsa, bu onun cehennemden korunması için kefaret olur." Kölelerini serbest bırakmalarında insanları daha fazla teşvik etmek için Rasul şu prensibi açıkladı:Ne kadar daha fazla değerli ve daha fazla sevilen köle azad edilirse, Allah nazarmdaki fazilet ve iyilik o kadar olacaktır. Rasul'a Ebu Zerr sordu: "Hangi köleyi azad etmek daha eftaldir?" Rasulullah şöyle cevapladı: "Sahibi nezdine en pahalı ve insanlar nezdinde en çok sevilendir." Benzer şekilde kadın köleye iyi bir eğitim ve öğretim vermek, özgür kılmak, sonra da onunla evlenmek İslâm'da takva davranışı olarak mütalâa edilir. Ayrıca, İslâm çeşitli günahlar ve hatalar için kefaretler tayin etmiştir ki, köle azadı en büyük kefaret sayılır. Böylece, İslâm her yönüyle kölelerin salınmasını teşvik etmiştir. Güzel Muamele... Köleliğin kötü yönlerini azaltan diğer bir yol kölelere daha iyi muamele etmeyi teşvik etmektir. Rasul her zaman ashabına kölelerine iyi ve merhametli olmalarını emretti. Ashabını bu konuyla ilgili olarak sık sık azarladı. Kölelik çok eski bir müessese idi. Kölelerine kötü davranan ve döven insanların zihnini sık sık bozup, baştan çıkarmakta idi. Daha önce de söz konusu edildiği gibi kölelere kardeşlerimiz gibi davranılması üzerinde ısrarla durulmuştur. Süveyl b. Mukarrin, yedi kardeş olduklarını, en küçük kardeşlerinin sahip oldukları tek köleyi dövmesi üzerine Rasul'ün köleyi serbest bırakmalarını emrettiğini anlatıştır. Bütün bu direktifler kölelerin toplu-un üyeleri olarak rahat ve şerefli kalmaları içindir. Kanuni Haklar... İslâm kölelere o kadar cok hukukî haklar vermiştir ki, onlar neredeyse hür insanlarla eşit hale gelmişlerdir. Ceza hukukunda hürlerle aynı güvenlik hak-kma sahiptirler. Bir köleyi öldüren, mal varlığını çalan, kadınlarının şerefine leke süren veya bedenî yaralanmalara yol açan kişi, ister hür ister köle olsun, bu suçlan hür insanlara karşı işlemiş gibi aynı şekilde cezalandırılır. Aynı şekilde, medenî hukuk onların mülkiyet hakkını tanır ve bunu kullanmakta onlara geniş bir yetki verir. Sahipleri bile onların mallarını rızaları dışında kullanmaya selâhiyetli değillerdir. Onlara bedenî zarar veremezler, onların hanım veya kızlarıyla gayri meşru ilişkiye giremezler. Kanundan öte, İslâm toplumu onlara diğer üyeleriyle eşit statü verir. Sosyal hayatta onların statüsü hür bir insandan daha az veya daha aşağı değildir. Hayatın her sahasında; bilgi, siyaset, din, sosyal meseleler., vb., ilerlemenin bütün yolları onlara açıktır, köle olmaları onlar için bir engel teşkil etmez. Rasûlullah'în halasının kızı Zeyneb, Rasûlullah'ın azadlı kölesi Zeyd ile evlendi. İmam Hüseyin cariye olarak getirilen Pers prensesi ile evlendi. İmam Zeynel Âbidin bu cariyeden doğmuş olup, nesli, İslâm'ın güzideleri arasında en mükemmel olanı sayılır. Tabiin'in ileri gelenhukukçuları arasında yer alan Salim b. Abdillah ve Kasım b. Muhammed b. Ebu Bekir'in anneleri cariye idi. Tabiin'in liderlerinden ve bir mistik disiplin sahibi imam Basri bir kölenin oğlu idi. Tabiin'in mümtaz şahsiyetlerinden sayılan ünlü muhaddis Muhammed b. Sayr'in yine bir kölenin oğlu idi. İmam Malik'in hocası Nâfi, Abdullah b. Ömer'in kölesi idi. Önde gelen müçtehidlerden Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek, Mübarek isimli bir kölenin oğludur. Müfessirlerin imamlarından biri olan İkrime bir köle idi. Ünlü siret yazan Muhammed b. İshak, Yaser isimli bir kölenin torunu idi. İmam Muhiddisin Alâ b. Ebî Rebah, Yemenli imam Tâvûs b. Keysân, Mısırlı İmam Yezid b. Habib, Suriye'li İmam Mekhul, Cezayirli İmam Me'mun b. Mehran, Horasanlı İmam Dihak ve Kûfeli İmam İbrahim Nefaî gibi İslâm edebiyatının ünlü isimleri hep köle idi. Selman-ı Farisî de bir köle idi ki Hz. Ali, onun hakkında "Ehli beytten birisidir:' der^ di. Hakkında Hz. Ömer'in sık sık "Bilâl, efendimizin kölesidir, bizim ise efendimiz-dir." dediği Bilâl, Habeşli bir köle idi. Hz. Ömer tarafından yerine namaz kıldırması istenilen Suheyb, Romalı bir köle idi. Hz. Ömer'in ölümü esnasında "Eğer bugün yaşıyor olsaydı, onu hilâfet makamına aday gösterirdim." dediği Salim, Ebu Huzeyfe'nin bir kölesi idi. Bir köle çocuğu olan Usame b. Zeyd, hayatının son günlerindeki Rasul @ tarafından müslüman kuvvetlerin komutasına atandığında Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali ve diğerleri bu orduda onun komutası altında idiler. Kölelere gösterilen bu hürmet, ahlâkî eğitim ve manevî öğretim vasıtasıyla İslâm tarafından ortaya konan reformların sonucu idi. îs-lâmî canlılığın zayıfladığı sonraki dönemlerde bile, köle olmalarına rağmen iki nesil boyunca Hindistan'ı yöneten Kurbeddin Ay-bek, Şemsettin İletmiş ve Gıyasettin Balaban gibi isimlere rastlamaktayız. Zamanın en büyük hükümdarlarından olan Gazneli Mahmud, bir Türk köle ailesine mensuptu. Mısır'ı yüzyıllarca yöneten Memlük'lerin isimleri bile onların köle oldukları fikrini verir. Bir gerçeği tekrar edelim; İslâm, kölelik müessesesinin niteliğini ve gayesini bütünüyle değiştirdi; bunu Avrupa ve Amerikalıları da kapsayan diğer uluslar tarafından uygulanan kölelikle karşılaştırmak kesinlikle yanlıştır. İslâm uygarlığında köle olmak ne bir lekedir, ne de İlerleme yoluna bir engel. Köle, her mevkiye yükselebilir, hatta sahibinin kızıyla evlenerek kral bite olabilir. Öyleyse, onlar kelimenin bugün Batı'da kullanılan sıradan anlamıyla 'köle' olarak isimlendirilemezler. Öğrenim, din, siyaset, vs. kapsayacak şekilde hayatın her yönünde önderler olabilen, hükümdarlık yahut ordu komutanlığı yapabilen insanlara kim 'köleler' gözüyle bakabilir. Eğer bu 'kölelik' ise o halde hürriyet nedir? İslâm'ın kölelik kurumunu nasıl ıslah edip, onu artık kölelik ve özgürlüğün ayırt edilmesi zor olan bir seviyeye yükselttiği böylece anlaşılmış oldu. Şüphesiz 'kölelik' kelimesi kaldı, ancak yapısı bütünüyle değişti. (Ebû'l Alâ Mevdûdi, 'El-Cihad fi'1-İslâm', Urduca, sf. 253-262). |