Konu Başlığı: Gelirler Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 30 Mayıs 2012, 22:15:56 Gelirler O dönemde beş tür gelir kaynağı vardı: Ganimet, fey, zekât, cizye ve haraç. İlk ikisi hariç diğerleri yıllık gelir kaynaklarıdır. Ganimet zaman zaman ortaya çıkan, fırsata göre oluşan bir gelir kaynağıdır. Düşmanın yenilgisinden sonra ondan kazanılan her şey devlete ait olan 1/5 hisse hariç normalde askerler arasında bölüştürülürdü. "... Bilin ki, ganimet olarak ele geçirdiğiniz şeylerin beşte biri muhakkak Allah'a, Rasulü'ne ve (Rasul ile) akrabalığı bulunanlarla, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir..." (8: 41). Genellikle Rasulullah 1/5'i ayırdıktan sonra kalanı savaşa katılanlar arasında paylaştırıcı. İki özel durumda, o bu paylan muhacirlere (Beni Nadir vakasında) ve Mekke-lilere (Huneyn Zaferinde) verdi; diğer zamanlar 1/5'ini alıkoyarak ganimeti yukardaki Kur'an ayetine uygun şekilde askerler arasında paylaşırdı. 1/5'lik bu hisse (humus)nin büyük bir çoğunluğu ayette zikredilen hak sahibi kimselere dağıtılmış ve çok az bir kısmı Rasul'un şahsî masrafları için alıkonmuştur. Fey geliri de zaman zaman ortaya çıkan bir gelir şeklidir. Ganimet arasındaki fark birincisinin savaşta düşmanla çarpışan askerlerin çabalan vesilesiyle elde edilirken, ikincisinin savaşmaksızm sadece Allah'ın lut-fuyda elde edilmesidir. Fey'de düşman savaşmadan teslim olur, bütün mal ve varlıkları müminlerin eline geçer. Bunun başlıca harcama yerleri Kur'an'ın şu ayetinde teker teker sayılmıştır; "Allah'ın Rasulü'ne onlardan verdiği feye gelince, ki siz buna karşı (bunu elde etmek için) ne ar, ne de deve sürünüz. Ancak Allah, kendi elçilerini dilediği kimselerin üzerine salar (onlara üstün getirir), Allah her şeye güç yetirendir. Allah'ın o (fethedilen) kent halkından Rasulü'ne verdiği fey Allah'a, Rasul'e, (Rasul'e) yakın akrabalığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir." (59: 6-7). Rasulullah genellikle bu kaynaklardan elde edilen bütün geliri yoksullara, muhtaçlara ve Kur'an'da zikredilen diğer hak sahiplerine harcardı. Zekât gelirleri ise en çok toplandığı bölgenin yoksul halkına olmak üzere Kur'an'da zikredilen (9: 60) sekiz gruba sarfedilirdi. Bu onun muntazam uygulaması idi, kendisi titizlikle bunu tatbik eder ve takipçilerine de riayet etmeleıini öğütlerdi. Cizye, ülkenin gayrı müslim yetişkin nüfusunun ödemekle yükümlü olduğu bir çeşit koruma vergisi idi, ancak orduda hizmet etmek isteyen kişi bu vergiden muaf tutulurdu. Haraç gayri müslim çiftçilerden toprak sahipliği hakkının karşılığı olarak alınırdı. Bu, İslâm devletinin görevlileri ile çiftçiler arasında karşılıklı anlaşmayla ürünün sabit bir oranını kapsardı ve genellikle ürün cinsinden ödenirdi. Hayber, Fedek, Vadi'l-Kurâ ve Teymâ topraklan Rasul un döneminde haraç arazileri idi. Cizye ve haraç gelirleri askerle; İn teçhizatını, diğer savaş masraflarını karşılamak için sarfedilirdi. Bütün müminler acil bir durumda gönüllü askerlerdi. Bu kaynaklara gelir olarak ne ulaşırsa ulaşsın, onlar arasında Rasulullah tarafından paylaştırılırdı. Kişilerin isimleri ve ödenekler ona göre yapılırdı. Genellikle ilk olarak daha önce köle olmuş kimselere hisseleri verilirdi. Çünkü onlar ne diğer gelir kaynaklarına ne de bir mülke sahiptiler. |