Konu Başlığı: Fen İlimleri Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 05 Ağustos 2012, 12:23:47 Fen İlimleri İslâm'ın tıp sahasındaki icraatları da felsefedeki kadar önemlidir. Hekim olarak da çalışan feylesoflar Helenistik çağa ait tıbbî eserlerdeki bilgileri almışlar, ancak bununla tatmin olmamışlardır. İbnİ Sînâ, veremin bulaşıcı olduğunu keşfetmiş, zatülcenb ve birkaç çeşit sinir hastalığını tarif etmiştir. Ayrıca hastalıkların, suyun ve toprağın hastalık amilleri ile kirlenmesi sonucunda diğer insanlara yayılabileceğine de işaret etmiştir. En önemli tıbbî eseri Kanun onyedinci yüzyılın sonlarına kadar Avrupa'da baş eser olarak kabul görmüştür. İbni Sînâ'nın kendisinden daha yaşlı olan çağdaşı, Râzî (865-925) ortaçağın en büyük klinik uygulamacısıydı. En büyük başarısı kızamık ile çiçek hastalığını birbirinden ayırdetmek olmuştur. Diğer Müslüman hekimler koterizasyonun ve kan durdurucu ajanların önemini keşfetmiş ve mide kanserini teşhis etmişlerdir. Bazı zehirlenmelerin panzehirini tarif etmişler ve göz hastalıklarını tedavi konusunda kayda değer ilerleme göstermişlerdir. Ayrıca, hıyar-cıklı vebanın mikrobik karakterini ve elbiselerle bulaşabileceğini de anlamışlardır. Son olarak, Müslümanlar bütün ortaçağ insanlarını hastanelerin organizasyonu ve tıp uygulamalarının kontrolü konusunda mükemmelleş-tirdiler. İran, Suriye ve Mısır'ın belli başlı şehirlerinde en azından otuzdört adet büyük hastane vardı ve tamamı örnek bir şekilde modern bir anlayışla düzenlenmişti. Hepsinde ayrı vaka grupları için ayrı servisler, bir poliklinik ve bir kütüphane mevcuttu. Şef doktorlar ve cerrahlar öğrenci ve mezunlara dersler verirler ve onları imtihan ederler ve onlara icazet verirlerdi. Genelde aynı zamanda berberlik de yapan hacamat yerlerinin sahiplerini bile düzenli aralıklarla teftiş etme yetkileri vardı. Diğer büyük ilmî gelişme sahaları optik, kimya ve matematikti. İslâm fizikçileri optik ilmini kurmuşlar ve büyütücü lenslerin, ışığın hızı, yayılımı ve kırılmasının teorisi ile ilgili önemli sonuçlar çıkarmışlardır. İslâm kimyası, Helenistik Yunanlıların bit buluşu olan ve temelde bütün metallerin aynı özden olduğu ve doğru âlet, filozof taşı bulunursa bütün basit metallerin altına çevrilebileceği inancına dayanan simyanın geliştirilmesi ile olmuştur. Fakat bu sahada ilim adamlarının çabaları kesinlikle bu sonuçsuz ve beyhude arayışla sınırlı kajmamıştır. Bazıları bu metallerin altına çevrilme teorisini bütünüyle reddetmişlerdir. Müslüman kimyacıların sayısız deneylerinin sonucu olarak, pek çok değişik yeni madde ve bileşikler keşfedilmiştir. Bunların arasında karbonat sodası, boraks, gümüş nitrat, nitrik ve sülfürik asitler, şap, güherçile, ve civaklorür vardır. Bunlara ilâve olarak, Müslüman kimyacılar damıtma, süzme ve süblimasyon işlemlerini de Matematikte Müslümanların en büyük icraatı Yunan geometrisini Hinduların rakam ilmi ile birleştirmeleri olmuştur. Batılıların 'Arap rakamları' olarak bildiği rakamları sıfır da içinde olmak üzere, Hindulardan ödünç alan Müslüman matematikçiler onlu basamak sistemini temel alan bir geometri geliştirmeye ve (kendisi Arapça bir kelime olan) cebirde ilerlemeler yapmaya muvaffak oldular. Grek geometrisini geliştirerek ve gök cisimlerinin hareketlerinden faydalanarak sferik trigonometri de büyük ilerlemeler kaydettiler. Böylelikle Hıristiyan Batı'da sonraları daha da geliştirilecek olan matematik bilgisinin bütün alanlarını biraraya getirip geliştirdiler. Felsefeci ve fen adamlarına ilâve olarak, İslâm kültüründe şairlerin de yeri vardır. Ca-hiliyye Arapları şiir yazmada mükemmelleş-mişlerdi. Daha sonraları da edebî hünerler sarayda göze girmenin yolu haline geldi. Muhtemelen en büyük İslâm şairleri İranlılardır. (Şiirleri kendi dillerinde yazmışlardır) ve bunların Batı'da en çok bilineni Ömer Hayyam'dır (öl. 1123). Çünkü, Rübâiyafı Vik-torya devri edebiyatçılarından Edward Fitz-gerald tarafından popüler İngilizce şiirler hâline dönüştürülmüştür. Ömer'in şiiri Sâ'di'nin (1193-1292) ve Hâfız'ın (öl. 1389) eserleri ile mükemmelleştirilmiştir. İran'dan başka Endülüs saraylarında da pek çok şiirle ilgili edebiyat ürünleri üretilmiştir. Sanatçı yönleriyle müslümanlar çok seçmeci (eklektik) idiler. Temel ilham kaynaklan Bizans ve Pers sanatından gelmiştir. Bizans özellikle kubbe, sütün ve kemer gibi İslâm nimarisinin yapı özelliklerine katkıda bulunurken; Pers tesiri muhtemelen, hemen bütün sanat dallarında süsleyici motifler olarak kullanılan natüralistik olmayan ve karmaşık dizaynlarda görülmekte idi. en önemlisidir. Resim ve heykelcilik, insan suretinin tasvirinin dinen yasak olması nedeniyle gelişme gösterememiştir. Mimarî eser Örnekleri yalnızca camilerle sınırlı kalmamıştır. Pek çok güzel mimari örnekleri arasında saraylar, medreseler, kütüphaneler, hastaneler ve evler vardır. İslâm mimarisi ortaçağ Avrupasınınkine nazaran kesinlikle daha dünyevî özellikler göstermektedir. Mimarinin temel unsurları içinde yuvarlak kubbeler, minareler, at nalı kemerler, kıvrımlı sütunlar sayılabilir. Ayrıca taş oymacılığının kullanılması, ardışık şeritler şeklinde siyah-beyaz mozaik kullanımı ve hat sanatının (kaligrafi) süslemede kullanılması gibi özellikler de mevcuttur. Bizans üslubunda olduğu gibi, dış süslemelere nisbeten daha az özen gösterilmiştir. Müslümanların el sanatları arasında ise muhteşem dokuma halı ve kilimler, mükemmel deri işlemeciliği, dantelalı ve işlemeli ipekler ve örtüler, metal kakma sanatı, cam işlemeciliği ve çömlekçilik sayılabilir. Bu sanat ürünlerinin pek çoğu birbirine geçen karmaşık geometrik desenler, bitki, meyva, çiçek ve Arapça hatları ve fantastik hayvan şekilleri ile süslenmiştir. Genelde sanat görsel desenler üzerine özel önem atfetti. Dinî öğretide bir rol oynamayan sanat oldukça soyut ve gayri-temsili idî. Bu sebeplerle İslâm sanatı modern-öncesi zamanların sanatlanndan daha dünyevî ve 'modern' gözükmektedir. |