> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Faizin Topluma Zararı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Faizin Topluma Zararı  (Okunma Sayısı 2126 defa)
17 Haziran 2012, 19:51:36
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 17 Haziran 2012, 19:51:36 »



FAİZ MÜESSESESİ TOPLUMA FAYDA YERİNE ZARAR GETİRİR

Kur'an-ı Kerim, ticaretle riba arasındaki farkı belirtirken faizin serveti arttırmadığı temel ha­kikatine de işaret etmiştir. Gerçekten riba, üretim sürecinin büyümesini geciktirererek azaltır. Kur'an bu temel hakikate şu ifadelerle işaret ediyor: (1) "İnsanların mallan içinde, artması için verdiğiniz faiz (malı), Allah ka­tında artmaz. Ama Allah'ın yüzünü (O'nun rı­zasını) isteyerek verdiğiniz zekat(a gelince); işte (onu verenler, sevaplarını ve mallarını) kat kat artıranlardır." (30: 39). (2) "Allah, fai­zi mahveder, sadakaları artırır. Allah (haram­da ısrar eden) hiçbir günahkar kafiri sevmez." (2: 276).

"Mehaka" kelimesi, ilk olarak faiz unsurunu ihtiva eden bütün akitlerden Allah'ın bütün ni­metini aldığını veya azalttığını; ikinci olarak, bütün faiz sistemlerini kaldırıp yok ettiğine delâlet eder. Rasûlullah de faizin hem sos­yal refaha yardımcı olamayacağını, hem de millî serveti artırmayacağını kesinlikle belirt­miştir.

Yukarıda bahsedilen Kur'an ayetleri ve Pey­gamber'ın hadisleri faiz müessesesinin iki cephesine işaret etmektedir: (a) Faiz, serveti artırmaz, (b) Serveti azaltır. Doğrusu faiz ser­veti hem maddi, hem manevi olarak azaltır.

Faize Dayalı Ekonomi Sistemlerinde Faiz Aleyhtarları: Kur'an-ı kerim'in bu beyanı ba­tılı bilginler arasında bile taraftar bulmaktadır. Bir çok batılı ekonomist faize, benzer anlayış­larla bakmaya başlamışlardır. (Halife Abdul-hakim, islam and Communism, sh. 187). Loc-ke, bir arkadaşına yazdığı mektupta, yüksek faizin ticareti çökerttiğini, faizin ticaretten ge­len kârdan daha avantajlı olmasının zengin tüccarların varlıklarını faize teslim etmelerini ve yatırmalarım sağladığını ve daha küçük esnaftn işini bitirdiğini söz konusu etmektedir. (Keynes, a.g.e., sh. 344). Fortrey servet artır­ma vasıtası olarak düşük faiz haddi üzerine çok önem verilen diğer bir misal veriyor.

Sir Josiah Child'a göre, krallığın gerçek serve­ti faiz hadlerinin azaltılması ile artırılabilir. O, faizin azaltılmasını ticaretin ve kralhklarında-ki servetin artma sebebi olarak düşündü. (Cassel, a.g.e., sh. 10-14). Child, Hollanda'da-ki uygulamaya şahit olurken, halk arasında o zamanlarda faiz üzerinde hiçbir yasal kısıtla­ma olmadığını gördü ve kendi faiz hadlerini diğer ülkelerden % 3 veya 4 aşağıda tutmayı politikaları haline getirdiklerini savundu. Tüc­carların büyük bir servet yaptıkları zaman pa­ralarını faize verdiklerini ve ticareti görüşünü savundu: "Oradaki (faizdeki) kazanç çok ko­lay, kesin ve büyük, fakat faiz hadlerinin dü­şük olduğu ülkelerde tüccarlar ticarete kuşak­tan kuşağa devam ediyorlar. Ve böylece ken­dilerini ve devleti zenginleştiriyorlar." Tho-mas Culpepper yüksek faiz oranlarının insan­ları mesleklerinde tembelleştirdiğini ve faizci oldukları fikrini teyid ediyor ve yasal faiz hadlerindeki bir indirimin tarımda ilerlemeleri mümkün kılacağını ve ölmeye yüz tutmuş üretimimizi dirilteceğini savunuyor.

Ribanın ticareti, alış-verişi ve endüstriyi tah­rip sürecinin Locke, Child ve Culpepper za­manından beri biraz karmaşıklaşmasına rağ­men onu yok edici etkisi her zamanki gibi güçlü ve farkedilmezdir. Sadece yüksek faiz değil, her türlü pozitif faiz haddinin varlığı zenginliği azaltır ve üretim sürecinin gelişme­sini önler. (Economics of islam, sh. 27).

Keynes'e göre faiz hadleri yatırım seviyesini sınırlayarak ülkenin milli servetim fevkalade artırabilecek endüstrilerin gelişmesine engel olur. Keynes, faiz varlığının ekonomik ilerle­meye yardımcı olmadığını ve onun ahlâki ku­rallarının müeyyidelerinden yardım alarak ya­sal tedbirlerle durdurulmasını savunan eski Kanonistlerin teorilerine güçlü bir şekilde inanmaktadır. Keynes şöyle diyor: "Yüzyıllar­dır, hatta birkaç bin yıldır yakın münasebeti olan farklı bir problem devam etmektedir. Aydınlanmış fikir Klasik Okulun çocukça di­ye reddettiği fakat itibar ve şerefe layık olan bir doktrini aşikâr ve kesin sebepler için tut­maktadır. Ben, doktrinden şunu kasdediyorum ki, faiz hadleri sosyal faydaya en iyi uyduğu seviyede kendi kendini dengeleyemiyor, fakat Çok fazla yükselmeye daimi eğilim gösteriyor. Bu yüzden hükümet ahlâki kuralların yaptı­rımlarından yardım alarak; geleneklerle, yasa­larla ona gem vurmayla ilgileniyor. (Keynes, a.g.e.,sh. 351-57).

Bundan başka o, yatırıma teşviki tahrip eder her türlü engelin sosyal bir şeytan olduğunu ve mutlaka kaldırılmasını savunuyor. Faiz hadleri kontrol altında tutulmazsa yatırıma ye­terli teşviki azaltacağı, bu aynı veçhile top­lumda servet gelişimini azaltacağı üzerinde ıs­rarla durmaktadır. Keynes'in ifadeleriyle: "Fa­ize karşı şartlar elimizde kaydettiğimiz en es­ki ekonomik uygulamalar arasındadır. Antik ve Ortaçağ dünyasında, aşırı bir likidite terci­hi ile yatırım isteğinin tahrip edilmesi zengin­liğin büyümesine ana engel ve başlıca şeytan­dı. Ve tabii ki diğerleri likidite tercihini artı­rırken ekonomik hayatın tehlikeleri ve riskle­rinin olması, sermayenin marjinal verimini düşürür. Hiç kimsenin kendisini güvenli tah­min etmediği bir dünyada bu yüzden faiz hadlerinin toplumun elinde olan amaçlarla en­gellenmediği müddetçe uygun bir yatırım teş-viği müsadesi için çok fazla yükseltmesi ta­mamen kaçınılmazdır. Faiz hadlerinin esasta saçma olduğuna ve gelen borçların aktif yatı­rıma dönenlerden ayrılmasını amaçlayan ince tartışmaların sadece bir saçma teoriden hilekârca kaçış gayretleri olduğuna inancım arttı. Fakat şimdi bu tartışmaları klasik teori­nin kurtulamaz şekilde bir araya getirdiği yeni faiz haddi ve marjinal verimini ayrı tutmaya çalışan dürüst bir aydın olarak okuyorum. Şimdi ortaçağ skolastiklerinin faiz hadlerini indirmek için ahlaki hukuk, örfü ve kanunları kullanırken sermayenin marjinal verim şema­sının yükselmesine müsaade. etmeye yönelik formülün aydınlatılmasına müteveccih nutuk­ları açık görülmektedir.

Adam Smith bile faiz hükümlerini, etüdlerinde son derece yumuşatmaktadır. Ferdî tasar­rufları ya yatırımlarla ya da borçlarla emilmeliydi ve onlar geçmişte bir çıkış bulacakları güvenlik yok olduğundan çok iyi haberdardı.
 
Daha da ileride tasarruflarının borçlardan zi­yade yeni yatırımlardan çıkış yolu bulma şanslarım artıracak küçük faiz hadlerini sa­vunmuştur.

Faiz doktrini tartışan bir Alman ekonomist Silvio Gesell, gerçek sermayenin büyümesine sınır getiren şeyin faiz oranlan olduğunu ileri sürer. Bu yüzden faiz hadlerinde bir indirimi önerir, ilaveten gerçek sermayenin büyümesi­nin nakit faiz oram tarafından geri çekildiğini ve eğer bu frenler kaldırılırsa modern dünya­da gerçek sermaye büyümesinin çok çabuk olacağım, kısa vadede olmasa da sonuçta sıfır faiz oranının doğrulanacağını ekliyor. Şimdi ana ihtiyaç nakit faiz oranının düşürülmesidir. Bu işaret ettiği gibi diğer kısır mal stoklarında olduğu gibi daimi maliyetin heder olmasına paranın sebep olması tarafından etkilenebilir. Bu onun isminin onunla bütünleştiği ve Prof. Irving Fısher'in takdirlerini aldığı meşhur "kı­sır para" (stamped money) tanımım yapması­na yol açtı.

Şimdi faizin ana zararları şu ifadeler içerisin­de toplanabilir:

1- Yüksek faiz haddinin varlığı uygun yatı­rım teşvikini tahrip eder. Yatırım seviyesi dü­şer ve bu yüzden istihdam seviyesi ve gelir seviyesinde düşme görülür. Toplam gelir mik­tarındaki düşmenin sonucu olarak, toplam tü­ketim miktarı da menfi benzerlikte etkilenir. Ve biz tüketimin, ekonomik aktivitenin yega­ne objesi olduğunu biliyoruz. Bu yüzden yatı­rım seviyesindeki bu düşüşün ve bundan dola­yı istihdamdaki bir düşüşün ülkedeki mallarda endüstri ürünlerinde ve tarımdaki toplam ta­lepte, düşmeye bağlıdır. Sonuç olarak ticari gelişme ve endüstri, bundan dolayı da ülkede­ki sermaye büyümesi duracaktır.

2- Faiz, ekonomimizi bozmak için çok kompleks bir tarzda işler. Tasarruf ve yatırım yapacak parası olanlar için o bir çeşit yatırım şekli sağlar. Onların payı olan para, üretim sü­resinde hiçbir yer olmaksızın sabit bir faiz yüzdesi temin edeceği bankalara toplanır. Ekonomistler bu paranın sanayi ve ticarette kullanılacağım tahmin ederler. Fakat pratikte bu tahminin geçerliliği yoktur. Bir bankanın aktiflerinin çok mühim bir parçası üretici ol­mayan kanallara ayrılmıştır. Bankalar hükü­met tahvillerine yatırmakta spekülatif amaç­larla para artırmakta ve kambiyo senetlerine ödemektedir. Bunların hiç birisi üretim süreci değildir. Kambiyo senetleri olsa bile. Onlar ti­careti kolaylaştırmalarına rağmen, Kur'an-ı Kerim'de öngörülen bir ideal ekonomik sis­temde kambiyo senetleri serbestçe ödenmeli­dir. Buradaki nokta faiz müessesesinin serma­yelerini üretici olmayan kanalları bankalarca temin etmesidir. Bu yüzden üretim amaçlan için temin edilebilen sermaye kıtlaşır. Kendi­liğinden banka kurumu halkın paralannı doğ­rudan sanayi ve ticarete yatirmalanndan uzak­laşmalarına vesile olmaktadır. Bu ise üretim amaçları için kullanılacak sermaye kıtlığına sebep olmaktadır. Kıtlık, faiz oranlannı artır­maktadır. Faiz hadlerindeki artış sadece faizin zararlı etkilerini önemle belirtmektedir. Fazla ödeme gücü bankalarca aynlmakta, fazla ban­ka aktifleri likit ve verimsiz kanallara sap­makta, marjinal sermaye verimindeki ilave bir düşüş, istihdamın ilave bir sınırlandırılması, malların fiyatlarında ilave bir yükseliş, son olarak da ilave bir iki milyon çıplak ve pazarsız insan ile iki milyon gömleğin dehşetli manzarası." (Economics of islam, sh. 28-30).

3- Faiz bir başka veçhesiyle refahı yıkar.

Kapitalist dünyada ekonomik krizlere sebep olur. Bu sermayelerin yığılmasıyla tüketime olan eğilimin ve paranın satm alma gücünün azalması olayıdır. Böyle krizlerin oluşmasın­da faiz önemli rol oynar. Hızlı gelişim sür­dükçe faiz karşılığı alınan büyük miktardaki krediler ta...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Faizin Topluma Zararı
« Posted on: 19 Nisan 2024, 17:38:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Faizin Topluma Zararı rüya tabiri,Faizin Topluma Zararı mekke canlı, Faizin Topluma Zararı kabe canlı yayın, Faizin Topluma Zararı Üç boyutlu kuran oku Faizin Topluma Zararı kuran ı kerim, Faizin Topluma Zararı peygamber kıssaları,Faizin Topluma Zararı ilitam ders soruları, Faizin Topluma Zararıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes