Konu Başlığı: Evrensel Kardeşlik Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 27 Temmuz 2012, 10:34:03 Evrensel Kardeşlik Başlangıçta, insanlık tek bir aileydi, sayılan arttıkça yeryüzünün değişik bölgelerine dağıldılar ve bundan dolayı değişik gruplar arasında farklılıklar doğdu."İnsanlar bir tek ümmet idi. Allah peygamberleri, müjdeciler ve uyarıcılar olarak gönderdi; anlaşmazlığa düştükleri konularda insanlar arasında hükmetsin diye o peygamberlerle beraber gerçekleri içinde taşıyan kitâb indirdi..." (2: 213). Yunus sûresinde şu ifadeler yer alır: "İnsanlar, bir tek ümmetten başka birşey değildi, sonradan aynlığa düştüler..." (10:19). Bu âyet, insanlığın birliğini teyit ederken Danvin'in evrim teorisini bütünüyle reddeder. Darwin'in evrim teorisine göre, insan dinî hayatına karanlıkta başladı, sonra tabiata ve diğer tanrılara ve sonunda tek Tanrı'ya tapmaya başladı ama diğer tanrıları da onunla ilişkilen-dirdi. Kur'ân bu görüşü tamamen reddeder ve insan hayatının tam ilâhî aydınlık içinde başladığını vurgular. Allah ilk insan Hz. Âdem'i yarattığı zaman O'na gerçeği Öğretti ve O'na doğru yolu gösterdi. Hz. Âdem'in nesli uzun süre O'nun yolunu takip etti. Hepsi de tek bir ümmetin mensubuydu. Sonraları, bazısı yeni yollar izlemeye ve yeni dinler icat etmeye başladılar. Ve onlar bunu gerçek kendilerine tamamen gösterildiği hâlde böyle bir yola tevessül ettiler. Yanlış yola sapan bu insanları tekrar Doğru Yol'a davet için peygamberler gönderildi. Onlar, yeni dinî topluluklar tesis etmek üzere değil, ilk insanın yeryüzündeki hayatiyetiyle başlayan Allah'ın vahyettiği ilk dine onlan geri çevirmek için gönderildiler. Aşağıdaki âyet şu sözlerle bunu doğrulamaktadır: "İnsanlar, bir tek ümmetten başka birşey değildi, sonradan ayrılığa düştüler..." (10:19). Enbiyâ sûresinde de benzer ifadeleri görürüz: "İşte bu sizin ümmetiniz, bir tek ümmettir. Rabb'iniz de benim. Yalnız bana kulluk edin. (Ama insanlar) işlerini aralarında parçaladılar (Allah'tan gelen dîni parça parça ettiler, ayrılığa düştüler); hepsi (sonunda) bize döneceklerdir." (21:92-93). Mü'minûn sûresinde ise şöyle beyan edilir: "Ve işte sizin bu ümmetiniz, bir tek ümmettir. Ben de sizin Rabb'inizim, benden korkun. Fakat işlerini aralarında parçalayıp çeşitli kitâblara ayırdılar. Her fırka kendi yanında bulunan (din veya kitâb)la sevinmektedir." (23: 52-53). Bu âyetlerden de açıkça anlaşılabileceği gibi insanlık aynı ana babadan gelen, aynı Allah'a inanan ve şahsî olduğu kadar sosyal faaliyetlerinde de doğruluktan, gerçekten ve adaletten sapmayan tek bir ümmetti. Ne zaman, bozuldular ve yanlış yollar icat ettiler, Allah doğru yola davet için peygamberler gönderdi. Bazıları onların davetini kabul etti ve Sırat-ı Müstakim (doğru yol)e uydular. Bazıları da hevâ ve heveslerini ilâhlaştırarak sapık yollarında devam ettiler. Bununla beraber, Allah'ın elçileri, sürekli olarak insanları doğru yaşamaya davet ettiler. Şimdi daha iyi anlaşılıyor ki, bütün insanlık ırk, renk, dil, inanç ve kültür farklarına rağmen tek bir ümmettir. Bundan dolayı bütün kavimlere ve uluslara, yani insanliğa eşit saygı ve adaletle muamele edilmelidir. Bu, Hz. Muhammed'in getirdiği tâlim ve terbiyenin hedeflerinden biriydi. Henüz, tatbikata geçirilmemekle beraber, bu kavram artan bir alâka ile dünya sakinleri tarafından kabul edilmektedir. Bu bölüm Celaleddin Şencan tarafından çevrilmiştir. |