Konu Başlığı: Evlilikteki Hedefler Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 06 Haziran 2012, 16:56:02 Evlilikteki Hedefler (a) İnsan Neslinin Devamı: Kur'an-ı Kerim şöyle buyurur: "Ey insanlar! Sizleri bir tek şahıstan yaratan, o şahıstan da eşini vücuda getiren, ikisinden birçok erkeklerle kadınlar üreten Rabbinizden korkun ve günaha girmekten sakının." (4: 1). Bakara Suresi'nde ise: "Kadınlarınız, çocuk yetiştiren ekin tar-lanızdır. O halde tohum ekilen tarlanıza, nasıl isterseniz öyle varın. Kendileriniz İçin ileriye hazırlık yapın; önceden iyi ameller gönderin. Allah'tan korkun ve muhakkak onun huzuruna varacağınızı bilin. Takva sahibi müminlere Cenneti müjdele." (2: 223). (b) İffetin Korunması:Mâide Suresi'nde şöyle okuyoruz: "Namuslu, zina yapmamış ve gizli dostlar edinmemiş olduğunuz halde, müminlerden hür ve iffetli kadınlarla, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden yine hür ve iffetli kadınları, mehirlerİni verip nikahlayınca, onlar size helâldir." (5: 5). Nisa Suresi'nde de şunlar buyurulur: "Onun için fuhuşta bulunmayarak, gizli dost da edinmi-yerek namuslu yaşadıkları halde, o cariyeleri sahiplerinin izniyle nikah ediniz ve mehir-lerini güzellikle kendilerine veriniz." (4: 25). (c) Huzur ve Muhabbet Kaynağı: Rum Suresi'nde şunları buluruz: "Yine O'nun alâmetlerindendir ki, kendilerine meyil ve ülfet edesiniz diye, sizin için, kendi cinsinizden zevceler yarattı ve aranızda bir sevgi ve bir merhamet icat etti. Şüphesiz ki bunda, düşünecek bir kavim için alâmetler var." (30: 31). A'râf Suresi'nde de: "Sizi bir nefisten yaratan ve bu nefisten de, gönlü kendisine meyledip rahat etsin diye, zevcesini yaratan O'dur." (7: 189). (d) Evlilikte İmanın Önemi: Bakara Suresinde şöyle geçer: "Ey müminler! Allah'a ortak koşan kadınlarla, onlar iman etmedikçe evlenmeyin. İmanı olmayan bir kadın, sizi imrendirse bile, iman etmiş bir cariye elbette ondan daha hayırlıdır. Müşrik erkekler de iman etmedikçe onlara mümin kadınları nikahlamayın; bîr kâfir size hoş görünse bile. Mümin köle elbette ondan daha hayırlıdır. Onlar sizi cehenneme çağırırlar. Allah ise izniyle Cennet'e ve mağfirete davet ediyor da ayetlerini insanlara beyan buyuruyor. Gerek ki düşünüp ibret alsınlar." (2: 221). Ve Nûr Suresi'nde: "Kötü sözler, kötü kimseler için; kötü kimseler de, kötü söz ve işler İçindir. Temiz olan söz ve işler ise, temiz kimselere ve temiz olan kimseler de, temiz söz ve işlere lâyıktır." (21: 26). Yine aynı surede: "Zina eden. bir erkek, ancak zina eden bir kadınla, veya bir müşrike ile evlenmek ister. Zina eden bir kadını da, ancak zina eden bir erkek veya müşrik bir kimse nikah etmek ister." (24: 3). (e) Yasaklanmış Evlilikler: İslâm, Nisa Suresi'nde belirtildiği gibi, bazı akrabalarla evlenmeyi yasaklar: "Bir de babalarınızın nikahladığı kadınları kendinize nikahlamayın. Cahiliyyet devrinde geçen affedilmiş geçmiştir. Şüphe yok ki o, pek çirkindi; Allah'ın buğzuna sebepti, o ne fena bir âdet idi!... Size şunları nikahlamak haram kılındı: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek ve kız kardeşlerinizin kızları, süt analarınız, süt kızkardeşleriniz, karılarınızın anaları, kendileriyle zifafa girdiğiniz karılarınızdan olma himayenizdeki üvey kızlarınız. Eğer üvey kızlarınızın ana-larıyla zifafa girmemiş iseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Öz oğullarınızın zevceleri ile evlenmeniz ve iki kızkar-deşi birlikte nikahlamanız da haramdır. Ancak cahiliyyet devrinde geçen affedilmiş geçmiştir. Allah, şüphesiz ki cahiliyyet devrinde olan kötü işleri bağışlayıcı, İslâm'da itaat edenlere merhamet edicidir. Sahip olduğunuz cariyeler müstesna, diğer bütün nikâhlı kadınlarla evlenmeniz size haram kılındı. Bunlar üzerinize Allah yazısı olarak haramdır. Haram kılınanların dışında kalanlar size helâl kılındı. O halde, onlardan hangisi ile faydalandınızsa mehirlerini kendilerine verin ki, farzdır. O mehri takdir edip, kesiştikten sonra, aranızda anlaşmanızda da size bir günah yoktur. Şüphesiz ki Allah, kemal üzere bilendir, gerçek hüküm ve hikmet sahibidir. Sizden her kim, hür olan mümin kadınları nikâh edecek bir zenginliğe kudreti olmazsa, ona da ellerinizin altındaki mümin cariyelerinizden efendilerinin rızası ile nikahlamak var. Allah, imanınızı çok iyi bilendir. Hep biribirinizdensinİz. Onun için fuhuşta bulunmayarak, gizli dost da edinmiyerek namuslu yaşadıkları halde, o cariyeleri sahiplerinin izniyle nikâh ediniz ve mehirlerini güzellikle kendilerine veriniz. Eğer onlar, evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, o vakit hür kadınlar üzerine gerekli bulunan cezanın yarısı kendilerine lâzım gelir. Bu cariye hikâhlama müsaadesi, sizden zinaya düşme korkusunda bulunanlar içindir. Sabretmeniz !se, sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir." (4: 22-25). (f) Poligami (çok evlilik): İslâm yasak ilişkilere de, metres tutmaya da izin vermez, sadece evlilik yoluyla olan ilişkilere müsaade eder. İnsan tabiatını gözönüne alarak, dört hanıma kadar izin verir. "Eğer yetim kızların haklarını gözetemiyeceğinizden korkar-sanız, size helâl olan dîğer kadınlardan ikişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder nikah edin; ve eğer bu şekilde de adalet yapamayacağınızdan korkarsanız bir tane seçin yahut sahip olduğunuz cariyelerle yetinin. îşte bu bir zevce, yahut cariyelerle yetinmeniz adaletten çıkmamanıza daha yakındır." (4: 3). Ve yine aynı surede: "Kadınlar arasında sevgide eşitlik yapmaya hırs gösterseniz bile, asla buna gücünüz yetmez. O halde büsbütün birine meyledip diğerlerini askıda kalmış gibi bırakmayın. Eğer nefsinizi düzeltir ve haksızlıktan sakınırsanız gerçekten Allah, günahlarınızı çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir' (4: 129). (g) Herbirinin Haklan ve Yükümlülükleri: İslâm, toplumundaki rollerine göre, karı/kocaya özel haklar verir: 1- Genel: Bakara Suresi'nde şöyle okuyoruz: "Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da onlar üzerinde haklan vardır. Yalnız erkekler, kadınlar üzerine daha üstün bir dereceye sahiptirler." (2: 228). Ve Nisa Suresi'nde: "Erkekler, kadınlar üzerine idareci ve hâkimdirler. Çünkü Allah, birini, diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler inallarından harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar ve Allah kendilerini koruduğu cihetle, kocalarının gıyabında ırz ve mallarını muhafaza ederler." (4: 34). 2- Kocanın vazifeleri: Birincisi, Nisa Suresinde: "O halde, onlardan hangisi ile faydalandınızsa mehirlerini kendilerine verin ki, farzdır. O mehri takdir edip kesiştikten sonra, aranızda anlaşmanızda da sîze bir günah yoktur." (4: 24). Yine aynı surede: "Nikâh ettiğiniz kadınların mehirlerini seve seve verin. Şayet ondan bir kısmını gönül hoşluğu ile kendileri size bağışlarsa, onu afiyetle, rahatça yiyin." (4: 4). İkincisi, Bakara Suresi1 nde belirtilir: "Onları, zengin olan kudretine göre, fakir olan da gücü yettiği kadar güzellikle faydalandırsın. Bu, ihsan edenler üzerine borç bir haktır." (2: 236). Talâk Suresinde: "Genişliği olan (boşanmış kadınlara ve süt annelere), genişliğinden nafaka versin; rızkı dar olan da, Allah'ın ona verdiğinden harcasın." (65: 7). Üçüncüsü, Nisa Suresinde açıklanır: "Onlarla iyi geçinin. Eğer, kendilerinden hoşlanmadınızsa, olabilir ki bir şey sizin hoşunuza gitmez de Allah onda birçok hayır takdir etmiş bulunur?' (4: 19). Tegabûn Suresi'nde: "Ey iman edenler! Haberiniz olsun ki, zevcelerinizle evlâtlarınızdan bir kısmı, size bir nevî düşmandır. O halde onlardan sakının. Bununla beraber afv eder, kusurlarına bakmaz, günahlarını örterseniz, şüphe yok ki Allah, Gâfur'dur, Ra. him'dir." (64: 14). Bakara Suresi'nde: "Siz kadınları boşadığınız zaman, iddetlerini bitirmeye yakın, onları ya iyilikle tutun veya iyilikle boşayın. Yoksa haklarına tecavüz için zararlarına olarak tutmayın. Bunu kim yaparsa, nefsine zulmetmiş olur. Sakın Allah'ın ayetlerini şaka yerine tutmayın." (2: 231). 3- Eş Olarak Kadınların Vazifeleri: Birincisi; Nisa Suresi'nde belirtildiği şekilde şöyledir: "İyi kadınlar itaatkârdırlar ve Allah'ın kendilerini koruduğu cihetle kocalarının gıyabında ırz ye mallarını muhafaza ederler." (4: 34). İkincisi; Yine aynı surede: "Eğer bir kadın, kocasının geçimsizliğinden veya yüz çevirmesinden endişe ediyorsa, bir anlaşma İle aralarını düzeltmelerinde karı-koca üze-rina günah yoktur. Sulh en hayırlı bir iştir. Zaten nefislerde kıskançlık hazırlanmıştır. Eğer İyi geçinip arayı düzeltir, zulüm ve geçimsizlikten sakınırsanız, elbette Allah, yapacağınız her şeyden tamamen haberdardır?' (4: 128). Üçüncüsü; tekrar Nisa Suresi'nde: "Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt verin. Sonra uslanmazlarsa, kendilerini yataklarında yalnız bırakın. Yine dinlemezlerse (hafifçe) dövün. Size itaat ettikleri takdirde kendilerini incitmeye bir bahane aramayın." (4: 34). 4- Barışma: Aynı surede şunları okuyoruz: "Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişeye düşerseniz bir hakem erkeğin ailesinden ve bir hakem de kadının ailesinden kendilerine gönderin. Bu mutavassıt hakemler, gerçekten barıştırmak isterlerse, Allah, karı-koca arasındaki dargınlık yerine geçim verir. Şüphesiz ki Allah hakkıyla bilendir, her şeyin aslından haberdardır?' (4: 35). 5- Evlenme ve Boşanma Haklan: İslâm, karı ve kocaya, evlilik ve boşanma meselelerinde eşit haklar verir ve özellikle kocaya tavsiyesi; şefkat ve cömertlikle muameledir. (h) Genel Kurallar: İslâm, toplumda iyilik ve İffeti sürdürmek ve desteklemek için belirli genel kurallar koymuştur: "Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan beri alsınlar ve ırzlarını zinadan korusunlar. Bu, kendileri için daha temizdir. Muhakkak ki Allah, onların bütün yaptıklarından haberdardır. Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, zinetlerini açıp göstermesinler. Ancak bunlardan kendiliğinden görünmesi zaruri olan müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üzerine koysunlar. Zinetlerini ancak şu kimselere göstersinler: Kocalarına, yahut babalarına, yahut kocalarının babalarına, yahut kendi oğullarına, yahut kocalarının oğullarına, yahut kendi oğullarına, yahut kocalarının oğullarına, yahut kendi erkek kardeşlerine, yahut erkek kardeşlerinin oğullarına, yahut kız kardeşlerinin oğullarına, yahut müslüman kadınlarına, yahut ellerindeki cariyelere, yahut ihtiyacı olmayan acuzelere, yahut henüz kadınların gizli yerlerinin farkına varmamış olan çocuklara. Gizledikleri zinetleri bilinsin diye, ayaklarını da vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah'a tövbe edin ki, dünya ve ahiret saadetine kavuşasınız." (24: 30-31). İnsanları ahlâksızlıktan caydırmak için, suçlularına ceza öngörülür: "Zina eden kadınla, zina eden erkeğin herbirine yüz değnek vurun. Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, bunlara Allah'ın dini hususunda merhametiniz tutmasın. Müminlerden bir topluluk da, bunların ceza tatbikinde şahit olsun."" (24: 2). Ebeveyn ve Akrabalar: Sosyal yapıdaki ikinci Önemli birim, ebeveyn ve akrabalardır. İslâm onların da hakları üzerinde durur ve onlara karşı iyi kalpli müşfik olmaya çağırır: "Biz, insana, ana babasını da tavsiye ettik. Anası, onu, meşakkat üstüne meşakkatle taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki sene içindedir: 'Hem bana, hem de ana babana şükret, dönüş ve geliş ancak banadır? " (31: 14). İsrâ Suresinde şunları okuruz: "Rabbin kesin olarak şunları emretti: Ancak kendisine ibadet edin, ana babaya güzellikle muamele edin, eğei onlardan biri veya ikisi, senin yanında ihtiyarlık haline ulaşırsa, sakın onlara öf bile deme ve onlan azarlama. İkisine de iyi ve yumuşak söz söyle. İkisine de acıyarak tevazu kanadını indir ve şöyle de: 'Ey Rabbim! Onlar, beni küçükken terbiye edip yetiştirdikleri gibi, sen de kendilerine merhamet et.' " (17: 23-34). Nahl Suresi'nde şunları okuyoruz: "Muhakkak ki Allah, adaleti, ihsanı ve akrabaya vermeyi emrediyor." (16: 90). İsrâ Suresi'nde: "Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver." (17: 26). "Mala olan sevgisine rağmen, malı akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere, köle ve esirlere harcayan, namazı gereği üzere kılan ve zekâtı veren kimsenin; ahidleştikleri zaman sözlerine sadık kalanların, ihtiyaç ve sıkıntı hallerinde, cihad ve savaşlarda sabredenlerin hayrıdır?' (2: 177) Nisa Suresinde de şöyle bu-yurulur: ' 'Anaya, babaya ve akrabaya da iyilik edin?' (4: 36). Fakat ana-babaya itaat, onların dünyalık ihtiyaçlarını karşılamak ve iyi muamele etmek üzere yapılır, inançsızlığa değil...: "Bununla beraber, ana-baban, bilmediğin bir şeyi, bana ortak koşman için seni zorlarlarsa, bu takdirde kendilerine itaat etme. Onlara, dünyada iyi bir şekilde sahiplik et ve bana yönelenin yolunu tut" (4: 36). Fakir ve Muhtaçlar:Sosyal yapının üçüncü birimi, toplumun zayıf üyeleri olan ve cemiyetin iyiliğine, cömertliğine ve yardımına ihtiyacı bulunan fakir ve muhtaçlardır. Kur'-an-ı Kerim onlara büyük Önem vermiş ve onların menfaatlerini gözetmeyen insan ve toplumları ayıplamıştır; "ölünün terekesi (mirası) bölünürken vereseden olmayıp ölüye yakınlığı bulunanlar, yetimler ve yoksullar hazır bulunurlarsa, gönüllerini almak için, o bölünen maldan kendilerine bir şey verin ve onlara güzel söz söyleyin! Bakara Suresi'nde: "Malı (fakir) akrabaya, yetimlere yoksullara, yolda kalmışa, dilenenlere, köle ve esirlere harcayanların... hayrıdır." (2: 177). Bu insanlara karşı müşfik ve cömert olmayanlar, şiddetli bir cezayla uyarılırlar: "Gördün mü o hesap gününü inkâr edeni!... İşte bu kimsedir ki, itip kakıyor yetimi; yoksulu yedirmeye de teşvik etmez." (107: 1-3). Nisa Suresi'nde: "Anaya babaya iyilik edin; akrabaya da, öksüzlere de, yoksullara da..." (4: 36). Aynı surede: "Yetimlere baliğ oldukları zaman mallarını verin. Helâli, harama değişmeyin." (4: 2). Ve yine aynı surede: "Yetimlerin mallarını zulmen yiyenler karınlarına ancak bir ateş yerler ve yakında alevli bir ateşe gireceklerdir." (4: 10). Genelde Toplum: Sosyal yapının dördüncü cephesi, genel olarak toplumun kendisidir. İslâm, toplumun bütün mensuplarının iyi ve cömert muamele etmesi için açık direktifler verir. Mensuplarının, cemiyete borçlu otduk-farı görevlerini yerine getirmesine ve birbirlerinin haklarına riayet etmelerine büyük önem verir. Onlar, iyilik etmek ve fenalıktan sakınmak hususunda birbirleriyle yardımlaş-malî, günah işlemek ve haddi aşmak üzerinde yardımlaşmamahdırlar (5: 2). "Bütün müminler, birbirlerinin yardımcılarıdır." (9: 71). "İnsanlara güzellikle söyleyin." (2: 83). "Ayetlerimize iman edenler sana geldiği zaman şöyle de: 'Allah'ın selâmeti üzerinize olsun' Rabbiniz size rahmet ve merhamet vaat buyurdu." (6: 54). "Bİr selâmla selâmlan-dığmız zaman, siz ondan daha güzeli ile karşılık verin veya aynıyla mukabele edin." (4: 86). "İki kardeşinizin aralarını düzeltin!' {49: 10). "Birbirinizden ayrılıp dağılmayın." (3: 103). "Müminler ancak kardeştirler. Birbirinizi ayıplamayın ve kötü lâkaplarla atışmayın." (49: 10-11). Kur'an-ı Kerim, diğer insanların haklarından da şu şekilde bahseder: "Allah'a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Sonra anaya ve babaya iyilik edin; akrabaya da, öksüzlere de, yoksullara da, yakın komşuya da, yakın arkadaşa da, yolda kalmışa da, ellerinizdeki kölelere de... Allah, kurumlu ve böbürlenen kimseleri sevmez." (4: 36). .Ve Tövbe Suresi'nde şöyle buyurulur: "Zekâtlar Allah tarafından bir farz olarak ancak şunlar içindir: Fakirler, miskinler, zekât toplayanları, kalpleri müslümanhğa ısındırılmak istenenler, köleler, borçlular, Allah yolunda-kiler ve yolda kalmışlar, Allah Alîm'dir, Ha-kîm'dir." (9: 60). Peygamber'ın şu hadis-i şerifleri, bu konuya açıklık getirmiştir: "Sizin hiçbiriniz, kendisi için istediğini, (din) kardeşi için de istemedikçe gerçek mümin olamaz." "Müslüman toplum, karşılıklı sevgi ve ilgi konusunda bir vücut gibidir. Vücudun bir uzvu, acı çekerse, bütün beden ona uykusuzluk ve ateşle cevap verir.". "Bir müminin, diğer bir müminle ilişkisi, bir binanmki gibidir, bir parçası diğerini kuvvetlendirir." (Mişkât). Böyle bir öğreti, bir toplumda, yüksek seviyelerde iyilik, hayır ve adalet oluşmasına yardım eder ve sadakatle çalışarak, kültür ve medeniyetlerinin zenginleşmesinden hoşlanan bütün mensuplara bariz, emniyet ve mutluluk vaadeder. Evrensel Cemaat: Bu da, toplum yapısının beşinci ve son cephesidir. İslâm'ın milletlerarası ilişkileri, bütün insanlığın, aynı orijine sahip olduğu gerçeğine dayanır. Bunun için, insan olarak, onların hepsi eşittir. Ve hem bireysel, hem de kollektif seviyede birbirleriyle samimi ve dostça ilişkileri sürdürmelidirler (4:. 1). Karşılıklı anlaşma ve sözleşmelere saygı duymalıdırlar (6: 91). Diğer insanlara dürüstçe muamele etmeli (16: 92), düşmanlarına karşı bile adaleti yerine getirmeli ve tarafsızlara saygı göstermeli (4: 89-90). Barışın tesisi ve idamesi için hiçbir çabadan kaçınmamalı (8: 61) ve bunları insan kardeşliği adına yapmalıdırlar (49: 3). Eğitim: İslâm, Tevhid (Allah'ın Birliği) inancının üzerinde ehemmiyetle durur ve onun eğitiminin amacı, Rablerinin isteklerine göre düşünen, planlayan ve hareket eden, Allah'a muti ve doğru kullar oluşturmaktır, pratikte, gayesi, herkes için iyilik, fazilet ve adalet sistemi tesis etmektir, öyle ki insanlar, tam bir güvenlik içinde, mutlu ve kanaatkar bir hayat sürdü rebilsinler. Şu sözlerle temjzlik derecesini ortaya koyar: "Rabbini yücelt, giydiklerini temiz tut, kötü şeyleri terke devam et. Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma. Rabbinin rızası için sabret!" (74:3-7). Kur'an-ı Kerim, eğitimiyle ne tip insan oluşturmak istediğini gösterir: "Namaz kılan o kimseler ki, onlar namazlarına devamlıdırlar, yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, onlar ki, hesap gününü tasdik ederler. Onlar ki, Rablerinin azabından korkarlar; çünkü Rablerinin azabında^ emin bulunulmaz. Onlar ki, avret yerlerini korurlar. Ancak zevcelerine ve cariyelerine müstesna... Bu sının aşmak isteyenler işte onlar aşın gidenlerdir. Onlar ki, emanetlerine ve verdikleri söze riayet ederler. Onlar ki, şahitliklerinde dürüstlük yaparlar. Onlar ki, namazlarını gözetirler. İşte bunlar, Cennet'lerde ikram olunanlardır." (70: 23-35). Sonra, Allah'a şüretmeyen ve O'nun istediğinden tamamen farklı olanlara ait bir örnek verir: "Fakat insan, her ne zaman Rab-bİ, onu imtihan edip de ona ikram eyler, nimetler verirse; o vakit: 'Rabbim bana ikram etti.' der. Ama her ne zaman, onu imtihan edip de rızkını kendisine daraltırsa; o vakit de: 'Rabbim bana hor baktı' der. Hayır, doğrusu siz yetime cömert davranmıyorsunuz. Miskini de yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Mirası, helâl haram ayırmadan yiyorsunuz. Malı da pek çok seviyorsunuz." (89: 15-20). Bu ayetler, bir İslâm toplumunda eğitimin amacını ve felsefesini izah eder. |