> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Evlilik Ve Cinsî Arzunun Kontrolü
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Evlilik Ve Cinsî Arzunun Kontrolü  (Okunma Sayısı 717 defa)
16 Temmuz 2012, 12:28:05
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 16 Temmuz 2012, 12:28:05 »



Evlilik Ve Cinsî Arzunun Kontrolü

Cinsî eğilim ve arzular insanın en ince damarlarından tutunuz da kalbinin en ücra köşelerine kadar yayılmış bulunmaktadır. Bu kuvvetli duyguya yardımcı olmak üzere, kainatta sayısız sebep ve vesileler hazırlanmıştır. O halde, asıl maksat, cinsî eğilimlerin tesirinde bulunan İn­sanı ferdilikten kurtanp sosyal kişilik merhale­sine ulaştırmak meselesidir. Yaratıcı kudret, bu hususu, yani cinsî meyilleri ve cazibe kuvvetini, medeniyetin asıl itici kuvveti olarak koymuş bulunmaktadır. Bu şiddetii eğilim ve çekicilik kuvvetini, kadın-erkek arasında bağlılık ve yakınlığın vasıta ve vesilesi yapmıştır ki, bunun neticesinde de sosyal hayat tesis edilmiş bulun­maktadır.

Kadınla erkek arasındaki münasebetler mede­niyetin temel meselesi olmuştur. Bu mesele­nin doğru ve mantıklı çözümü, insanın yeryü­zündeki rahatını, huzurunu ve dengesini be­lirleyecektir. Erkek ve kadın birbirlerine iki tür bağlılık ile sınırlandırılmışlardır. Onlar arasındaki bağlılığın bir türü (behimî) hayvanî veya tabiî cinsî ve şehevî bağlılıktır ki bu, sa­dece insan neslinin korunmasına sebep teşkil etmektedir. Diğer tür bağlılık ise beşerîdir. Bu da her birinin kabiliyetlerine uygun, umumi hayatın hedefine ermeleri için onları işbirliğine götüren bir bağlılıktır. Cinsî arzu, er­kek ve dişi arasındaki işbirliğinin başanlması yolunda vasıta ve bağlayıcı bir güçtür. Hayvani ve beşeri faktörler insanı sadece medeniyetin gelişip korunmasına çalışmaya zorlamamakta, aynı zamanda bu fonksiyonun idamesi için ge­rekli fertleri sağlamaktadır. Bu suretle medeni­yetlerinin başanlı ve kuvvetli olması tamamen bu iki unsurun mantıklı düzeni ve dengesine bağlıdır. (Mevdûdî, a.g;e.).

Şimdiki hedefimiz, dünya üzerinde iffetli ve pak bir toplum hayatı oluşturulabilmesi için hayvan ve insan unsurlan arasındaki yakınlığı doğru ve mantıklı bir tarzda bulmaktır. Daha önce de izah edildiği gibi erkekteki cinsî arzu, hayvan topluluğu içerisinde en güçlü olandır. Bu zorlama (arzu) insanın cinsî iştahını daha da şiddetlendiren ve tahrik eden debdebeli bir ha­yat yoluyla olursa, nitekim insan tabiatının beşeri yönü hayvani yönü tarafından dehşetle bastırılmıştır, onu kontrol veya disiplin altına almak çok güçtür. Eğer bu husus araştırılmadan bırakılır ise, ihtimal odur ki, insanın beşeri ve medeni yönü kendiliğinden hayvani yönüne ye­nilecek, mahkum olacaktır. İnsan tarihi, maddi zevkler ne zaman hayatın bütün gayesi haline gelmiş ise, bu, onun perişanlığı ile sonuçlanmış olduğunu göstermektedir. Bu iddiayı destekle­yecek birçok tarihi delil mevcuttur. Milletler yükselmiştir ve düşmüştür. Onların harabe hali­ne gelmelerinin yegane sebebi her zaman maddî zevklere aşın düşkünlüklerinden olmuştur.

Maddî zevkler ne zaman hayatlarına girdiyse, onların fikir mahsulü eserleri, hikaye ve roman­ları, destan, şiir ve resimleri, heykelleri, tapınak yerleri, kale ye sarayları ve hayatlarının tamamı duygusal konularla renklendirilmiştir. Onların kültür ve medeniyetlerinin tamamı edep sınırlarım tamamiyle aşan, insanı baştan çıkarı­cı cinselliklerini sergilemektedir. Dişi çıplaklığının çeşitli biçimlerde popüler hale gelmesi onların cinsi açlığını ve toplumun behi-mi arzulara düşkünlüğünü göstermektedir. Ya­ni nesiller fizikî olarak zayıf hale gelmişlerdir. Bu suretle değişik anlayışlara geçilmiş ve zihin kabiliyetleri yok olmuştur. Toplumda müsteh­cenliğin yayılmasıyla, insanlar arasındaki hürmetsizlik umumi hale geliyor, erkek ve kadın da cinsî hayatlarında hayvanlar gibi dav­ranmaya başlıyorlar. İşte bu, ölmekte olan bir medeniyetin dış görünüşüdür.

Yine, cinsî arzuyu son derece günah ve zararlı sayıp onu bastırmak isteyen toplumlar da tabia­ta karşı savaş açmış olurlar. Hiç kimsenin fıtrî kuralları yenemediği tarihi bir gerçektir. Her kim ki tabiata karşı savaşmaya kalkarsa o, kay­bedilmiş bir savaşın mücadelesini yapmaya kalkışmış olur. Ruhbanlık anlayışı hiçbir zaman medeniyetlerin esası haline gelemez, zaten me­deniyet ve toplum hayatını çıkmaza sürükleyen *de o olmuştur. Ruhbanlık fikirlerini toplumun zihninde geliştirip onları eğiterek cinsî yakı­nlaşmaya karşı duran, bu yakınlığın ahlak ince­liği ve fazilet olduğunu kabul etmekten kaçınan pis ve alçakça bir medeniyet kurmak mümkündür. Fakat esasen bu, insanlığa yapılmış bir baskı olur, çünkü böylece biz in­sanın zihni ve fiili enerjisini, idrak ve düşünce ve cesaret gücünü baskı altına almış oluruz.

Bu şekilde İnsanın cinsî tahrikini baskı altına al­mak, onun hem zihnî ve hem de fizikî kabiliyet­lerini ve kapasitesini baskı altına almaya bedel­dir. Kabiliyetlerini işlemez ve çarpık bir hale getirir, gelecek nesillere hiçbir ümit bırakmaz, insanın en büyük kuvvet vasıtası onun cinsî gücü ve kabiliyetidir.

Bu, faziletli ve sağlıklı bir toplum hayatının en büyük fonksiyonu olan cinsî arzuyu yabanî sa­yarak onu alıkoyup asgariye indirmek yerine onu kontrol altına alıp disipline edilmesi gerek­tiğini gösteriyor. Bundan dolayı, toplum siste­minin muhtemel bütün sebepleri baskı altına al­ması ve anormal derecedeki şehvanî eğilim­lerle baş etmesi ve insanların tabiî ihtiyaçları­na uygun normal cinsî isteklerini tatmine imkân sağlayacak yollan araştırması ve teşvik etmesi gerekmektedir (Mevdûdî,a.g.t?.).

Evlilik tarih boyunca erkeğin cinsi dav­ranışlarını kontrol altına alan koruyucu bir yapı oluşturmuştur. İnsanın bu behimî duygusunu tatmin etmek için serbestiydi sınırlıdır. Dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir zaman dili­minde cinsî ve şehevî duyguların tatbikinin ser­best ve kontrolsüz bırakıldığı ileri sürülemez. (Hamid Abdulâlim, The Family Structure in is­lam, American Trust Publ. 1977). Ancak, sosyal hayatın ve kişinin gelişmesi için bu itici gücün lüzumu ve diri tutulması hiçbir toplumun kayıtsız kalamayacağı bir gerçektir. Bu, gözardı edildiğinde, sebebiyet vereceği kar­gaşanın önüne geçilmesi de zor bir meseledir. Erkekteki bu itici gücün önemini aldırmazlı­ktan gelen veya fiilî hayattaki rolüne kayıtsız kalan herhangi bir sosyal nizam veya din, ger­çeklere sadece gözünü kapatmış olmakla kal­maz, insanlığın ve medeniyetin sebebine de za­rar vermiş olur. İslam kendi nizamı içinde cinsî güce en doğru yer vermiş, bu arzuyu baskı altına almak yerine onun sıhhatli ve normal yoldan tat­min bulması için her türlü imkanı sağlamıştır. İslam, evlilik dışı cinsî tatmini yasak etmiş ve cinsî arzunun tatmini için evlilik kurumunu te­sis etmiştir. İslam'da evlilik meşru bir akittİr. Bu akit damat ile gelinin rızasına dayalı şahitler huzurunda tasdik olunur. Kur'an, evlilik akdini şu sözlerle beyan etmektedir: "(Savaşta esir olarak) ellerinize geçen (cariye)ler müstesna, evli kadınlarla evlenmeniz) de (yasaklandı). İşte bunlar) size, Allah'ın yazdığı yasaklardır. Bun­lardan Ötesini, iffetli yaşamak, zina etmemek şartıyla mallarınızla istemeniz (mehirlerini ve-Ijp almanız), size helal kılındı. O halde onlardan ne kadar yararlandınızsa, ona karşılık kesilen Ücretlerini (mehirlerini) bir hak olarak verin. Mehrin kesiminden sonra karşılıklı anlaşmak suretiyle kesilenden az veya çok vermenizde Üzerinize bir günah yoktur. Şüphesiz Allah bi­lendir, hikmet sahibidir" (4:24) Ve: "bugün size İyi ve temiz şeyler helal kılındı. Kendilerine ki­tap verilenlerin yemeği, size helal, sizin ye­meğiniz de onlara helaldir.. Ve inananlardan na­muslu hür kadınlar ve sizden önce kendilerine ki­tap verilenler de namuslu hür kadınlar -zina et­meksizin, gizli dost tutmaksızın namuslu bir bi­çimde mehirlerini verdiğiniz takdirde- size he­laldir. Kim inanmayı kabul etmezse, onun ame­li boşa çıkmıştır ve o, ahirette kaybedenlerden­dir." (5:5) Arapça ihsan kelimesi bir kimseyi sanki kalede imiş gibi emniyete ve korumaya al­mayı ifade ediyor, (hisri).

Hazreti Ömer'e göre, bu kelime iffete delalet ediyor. İffetli kadınlar ve müslümanlar yalnız bu kimselerle evlenmekle tavsiye olunuyorlar. Bundan dolayı, evlilik, iffetin ve paklığın kale­sidir. Her ikisinin paklığını ve İffetini koruyor, onları evlilik kalesi ile korunmamış bir takım bozuk kimselerin her türlü fena düşünce ve fiil­lerinden koruyor. Öte yandan, Arapça sefahet kelimesi şehvete düşkünlüğü ve kadınlarla yatıp kalkmayı ifade etmektedir ki, bunu İslam yasaklamaktadır.

Yukarıdaki ayet açıkça evlilik kurumunun gaye ve sebebini izah etmektedir. Erkek ve kadının meşru yoldan cinsî taleplerini karşılamak on­ların iffetli bir hayat sürebilmeleri içindir. İffetli ve pak kimseler şeytani fikir ve fiillerin tesirin­de kalmazlar. Mamafih, evlilik akdi için iki şart vardır. Birincisi, evlilik {nikah) kadına öden­mesi gereken mehir ile yapılmalı; ikincisi, evli­liğin gayesi geçici cinsî arzulan tatmin, kadını arkadaş edinmek ve onu emniyetine almak için değildir. Bu, evliliğin ciddi bir iş olduğunu, oyun ve şakaya alınamayacağını ifade ediyor. Kadına saygın ve itibarlı bir yer veriyor. Evlilik, kadının sosyal statüsünün bir sembolüdür.

Rasulullah, nikahın açıkça ilan edilmesini, gizli tutulmamasım emretmiştir. Hz. Aişe, Ra­sulullah'in şöyle buyurduğunu anlattı: "Bu evliliği halka bildir, merasimi mescitte yap ve onun şerefine def çal." (Tirmizi). Muhammed b. Hâtıb'a göre: "Liüğünde meşru ile gayrimeşrûnun farkı şarkı ile deftir" (Ahmed, Tirmi­zi, Nesei ve Ibn Mace). Hz. Aişe, Ensar'dan biri­ne gelin verildiği zaman Peygamber'in şöyle buyurduğunu anlattı: "Eğlenceniz yok mu? En-sar eğlence ile neşelendirilmişlerdir." (Buharı), insanlara yardım ederek sevap ve fazilete er­mek için evliliğin önemine değinen Peygamber şöyle buyurdu: "Dünya bir eğlencedir, fakat dünyada en hayırlı şey hayırlı zevcedir." (Müslim). Yine buyurdu ki: "Üç şey vardır ki, onlara yardım etmek Allah üzerine hak olur, on­lardan bir tanesi de iffetli bir hayatı arzuladığı için evlenen kimsedir." (Tirmizi. Nesei ve ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Evlilik Ve Cinsî Arzunun Kontrolü
« Posted on: 26 Nisan 2024, 22:44:42 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Evlilik Ve Cinsî Arzunun Kontrolü rüya tabiri,Evlilik Ve Cinsî Arzunun Kontrolü mekke canlı, Evlilik Ve Cinsî Arzunun Kontrolü kabe canlı yayın, Evlilik Ve Cinsî Arzunun Kontrolü Üç boyutlu kuran oku Evlilik Ve Cinsî Arzunun Kontrolü kuran ı kerim, Evlilik Ve Cinsî Arzunun Kontrolü peygamber kıssaları,Evlilik Ve Cinsî Arzunun Kontrolü ilitam ders soruları, Evlilik Ve Cinsî Arzunun Kontrolüönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes