> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Eşit Ortaklar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Eşit Ortaklar  (Okunma Sayısı 653 defa)
18 Temmuz 2012, 20:46:17
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 18 Temmuz 2012, 20:46:17 »



Eşit Ortaklar

Toplumun ve onun kültür ve medeniyetinin İnşasında kadın ve erkek birbirlerine denk or­taklardır. Onların ortak çabaları ve işbirliği ile toplum ortaya çıkacak ve gelişmesi de onlann birlikte gayretleriyle olacaktır. Hayatın yükünü beraber taşıyacaklar, medeni ve kültürel ge­lişme onlann işbirliğine dayanacaktır. Kadm ve erkek, hakkın üstünlüğü için birlikte mücadele edecekler, medeniyetin bütün basamaklarında kötülüklere karşı beraberce savaşacaklardır. Mümin kadın ve erkeklerle, gayri müslim kadın ve erkekler arasındaki bu mücadeleye Kur'an-ı kerîm şöyle dikkat çeker: "Münafık erkekler ve münafık kadınlar birbirlerindendir. Kötülüğü emreder, iyilikten meneder ve ellerini sıkı tutar­lar... İnanan erkekler ve inanan kadınlar, birbir­lerinin velisidirler. İyiliği emreder, kötülükten menederler, namazı kılarlar, zekatı verir­ler.. ."(9:67-71). Bu ayetler, toplumun güvenilir bir zemin üzerine bina edilmesinde kadın ve er­keğin eşit yardımlarını açıkça belirtmektedir. Bütün alanlarda insanlık kültür ve medeniyeti­nin gelişmesi kadın ve erkeğin ortak kuvvetleri­nin sonucudur. Onlar, toplumun inşasında ve kültürel gelişiminde birlikte çalışmışlar, eşit katkılarda bulunmuşlar ve hiçbir şekilde birinin diğerine üstünlük veya düşüklüğü olmamıştır. (Seyyid Celaleddin Ensar Umeri, Women in the Islamic Society, Urdu, Lahor).

Yukarıdaki tartışma islam'ın; kadını eşit bir or­tak, eşit bir işçi ve toplumun erkekle birlikte eşit bir üyesi olarak gördüğüne dair hiçbir şüphe bırakmamaktadır. Beşer olarak aralarında bir ayırım olmadığı gibi insanlık camiasının inşasında eşit katılımlarda bulunurlar. Dünya­daki hayatları süresince her ikisi de bir arada çalıştıkları için hiçbiri diğerine üstünlük iddi­asında bulunamaz.

Gerçekte İslam, kadına yönelik yanlış yargı ve davranışları tümüyle reddetmekte ve hayatın kadın ve erkeğin ikisine de ihtiyaç duyduğunu vurgulamaktadır. Erkeğin yaratılmasında bir gaye olduğu gibi, kadının yaratılmasında da bir gaye vardır. Fıtrat, her ikisi vasıtasıyla kendini gerçekleştirir. "Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. (O) dilediğini yaratır, dilediğine kız çocuk bahşeder, dilediğine de erkek çocuk bahşeder." (42:49).

Hakların Eşitliği: İslâm, kurallarını yalnızca ahlâkî öğretiler veya sözlü bir takım ifadelerle sınırlandırmamışım Kadına aynı zamanda meşru olan bütün haklan vermiş, uygun bir den­ge kurarak ne kadının zayıflığı, ne de erkeğin üstünlüğü gibi bir anlayışa müsaade etmemiştir. Eğer herhangi biri kadının haklarına tecavüz ederse, İslâm'ın bu konuda vazolunan kanunları saldırganlara karşı kullanılır. Yine, herhangi bi­ri bir kadını öldürürse, hareketinin cezasını hiç­bir ayırım veya imtiyaz olmaksızın görür. Pey­gamber, Yemen'e gönderdiği bir emirname­de konuya şu sözleriyle açıklık getirmiştir. "Şüphesiz ki, bir kadını öldüren erkek asıla­caktır." (Sünen el-Kübrâ, c.VIII sh.208).

başına vurarak bir kızı öldürdü. O da aynı şekil­de öldürülmek kaydıyla kısasa tâbi tutuldu. (Nail al Autar, c.II, sh.İ6O). Hilafeti döneminde Hz. Ömer, bir tek kadının öldürülmesine sebep olan birçok erkeğin kısas edilmesine emir verdi. (Ahkam al Kur'an, Cessas, c.I, sh. 162). Meşhur fıkıhçılar kısasta kadm-erkek ayrımının ol­madığını belirtmişlerdir. (Sünen el-Kübra, Beyhâki, c. VIII, sh.8) Eğer bir kadın, akra­basının katilim bağışlarsa, diğer yakınlarının onun bu kararını bozma hakkı yoktur. (Ebu Da-vud, Neseî). Kadm, savaş sırasında düşman­larından bir kişiyi himayesi altına alabilir. Pey­gamber, bir hadislerinde buna İşaret etmekte­dir: "Şüphesiz ki, bir düşmanı herhangi bir kadının himaye etmesi müslümanların iyiliğindendir." (Tirmizî). Mekke'nin fethinde Ümmü Hani, İbni Hirah'a himaye vermişti, fakat Hz. Ali onu öldürmek istedi. Peygamber bunu duyunca; "Ümmü Hani! Senin himayen altında­ki bizim himayemiz altındadır." buyurdular. (Buharı).

Kadının Asıl Çalışma Sahası: Kur'an-ı Kerim, kadının gerçek çalışma ve faaliyet sahasını açıkça tesbit etmiştir: "Evlerinizde oturun, tik cahiliyye (çağı kadınlarının açılıp saçılması gibi açılıp saçılarak yürümeyin..." (33: 33).

İslam, bütün inananlar için takva ve dindarlığa erişmenin Önemini vurgulamıştır. Çünkü bu, iyilik, sadelik ve adalet üzerine bina edilen top­lumun görevlerini yerine getirebilecek çok yüksek karakterli fertleri meydana getirmeye ve eğitmeye yardım eder. Bu da toplumun safi­yetinin korunmasının ve toplumun kötü düşüncelerden olduğu kadar müstehcen sayıla­cak "hâdiselerden de temizlenmesinin ölçülerin­den biridir. Aynı zamanda toplumda eşlerin fıtrata uygun işbölümünden kaynaklanan ve­rimli arttırıcı bir faktördür.

Kadın ve erkek arasındaki bu fonksiyonel ayrı­mın devamı için kadınlar, erkeklere emredilen bazı ibadet sekilerinden muaf tutulmuş, böylece işlerini kesintisiz yapabilmeleri sağlanmıştır. Peygamber: "Kadınlar için en iyi ibadet yeri evlerinin içidir." (Ahmed b. Hanbel) buyur­muştur. Sahabeden Ebu Hamid Sa'adi'nin hanımı Peygamber'e gelerek: "Ey Allah'ın Rasulü! Sizinle birlikte mescitte İbadet etmek istiyorum. Sizin düşünceniz nedir?" diye sordu. Peygamber şöyle cevap verdi: "Eminim ki sizin gerçek isteğiniz budur, ama bilin ki, sizin için evinizde dar bir odada ibadet etmek, geniş ibadet etmekten daha iyidir. Odada yapacağınız bir odada ibadetten daha İyidir. Odadadaki ibadetiniz, evin ortasında yapmanızdan daha.. İyidir; evin ortasında yaptığınız ibadet, mesci­dinizde yaptığınızdan daha iyidir." Hadisi ri­vayet eden şöyle demiştir: "Peygamber'in tavsiyesi Ebu Sa'adî'nin hanımını o kadar et­kilemiştir ki, kendisi için dar bir oda edinmiş ve Ömrünün sonuna kadar ibadetini o odada Cuma namazı yalnızca cemaat şuurunun bir göstergesi olmakla kalmaz, aynı zamanda fert­ler arasındaki ilişkilerin kuvvetli bir hale gel­mesini ve İslam'ın emir ve nasihatlannm an­latılmasını da sağlar. Bununla birlikte kadın bu tür toplu namazlardan da mes'ul tutulmamıştır. Tarik b. Şihab, Peygamber'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Cuma (namazı) köleler, kadınlar, çocuklar ve hastalar dışındaki bütün müslümanlara farzdır." (Ebu Davud).

Hak ile bâtıl arasındaki mücadelede hakkın za­feri için müslümanlar herşeylerini ortaya koy­mak zorundadırlar. Fakat, kadınlar gayri müslimlerle yapılan cihadda savaş alanında bu­lunmakla emrolunmamışiardır. Hz. Aişe Pey­gamber in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Evinizde oturmanız sizin için cihaddır." (Müsned-i Ahmed). Bir kadın sahabe şöyle de­di: "Allah, cihadı erkeklere farz kıldı, galip ge­lirlerse savaş ganimetlerini alırlar, eğer şehid olurlarsa Rabbleri katında rızıklanacakları yer­de yaşarlar. Peki bizim hangi hareketimiz on­ların bu hareketine eşittir?" Peygamber şöyle cevap verdi: "Kocalarınıza itaat etmeniz ve on­ların haklarını bilmenizdir." (Al-Targib wal-Tarhib, c.III, sh. 336).

Bir gün Hz. Aîşe Peygamber'e kadınlara ci­hadın zorunlu olup olmadığını sordu. Peygam­ber cevaben: "Evet, onlar cihada gitmekle emrolundular, fakat bu cihadda dövüşmek yok­tur ve bu; hacca gitmek ve Kabe'yi ziyaret et­mektir (umre)." buyurdular. (İbn Mâce). Hanı­mları, cihada gitmek için izin istediklerinde; "Sizin cihadınız hac'dır." Bir başka zaman da; "Sizin için hac en iyi cihaddır.TT buyurmuştur. (Buhari).

Cemiyetin iyiliği sözkonusu olduğunda evle­rinden çıkmalarına izin verilmiş veya onların iyiliği dikkate alındığında bazı toplu ibadetlere katılmaları sağlanmıştır. Onların cemiyetteki aslî fonksiyonlarının, zihinlerde tazeliğini mu­hafaza etmek için belirli adımlar atılmıştır. Me­selâ, erkeklerle birlikte cemaatle namaz kılma­larına izin verilmiş, ancak, karışık olarak değil, ayrı safta kılmaları istenmiştir. Ebu Hurey-re'den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygam­ber şöyle buyurmuştur: "Erkekler için en iyi saf ön saf, en kötü saf da en son saftır. Kadınlar için ise en iyi saf sondaki saf, en kötü saf da hep­sinin önündeki saftır." (Müslim).

Bu hadis, İslâm'ın, kadınların aslî ve tabii hare­ket sahalarım terkedip başka sahalara girmele­rini hoş görmediğine açıklık getirmektedir. Diğer taraftan bu emir, onu cemiyetin diğer meşgalelerinden kurtarır ve kadını kendisine emanet edilen sahada görmek ister. Buna rağmen hiçbir zaman kadın dış dünyadan ta­mamıyla kopanlamaz. Bu, kadının zihnî ve pra­tik yeteneklerinin büyük bir bölümünü kendi sahasında yapacağı anlamına gelir. Nasıl ki, toplumun genel düzeninde değişik daireler, şubeler, cemiyetler, dernekler ve belediyeler toplumun yararı için kendi sahalarında çalışırlar, ama hiçbir zaman ondan ayrılmazlar. Onlar da toplumun parçalarıdır ve toplum on­ların üzerine kurulmuştur. Ama hiçbiri kendi basma toplumun gayesini yerine getiremezler. Hedefe, hepsinin işbirliği ile gidilebilir. Bunun gibi İslam, ev işleri ile ilgili görevleri kadına vermiştir. Fakat bu, onun zihnî ve aktif kabili­yetlerini bu alanda sınırlandırmadığı gibi sosyal hayatın gereği olan haklardan da mahrum etme­miştir. Diğer taraftan kadını, toplumda başarılı bir hayat sürmesi için eğitir ve terbiye eder. (Muhammed Kutub, islam the Misunderstood Religion, sh. 90-131).

Gerçek Başarı: Hiçbir fert şu üç şart sağlanma­dan toplumda başarılı bir hayat süremez:

Birincisi; kişi, iyi ile kötü arasında ayırım yapa­bilmelidir. Bunun önemi yalnızca kişinin ge­lişmesi için değil, aynı zamanda toplumun ge­lişme ve büyümesi de buna bağlıdır. Kadm-er-kek her ferde görevi ne olursa olsun iyi ile kötüyü, hak ile bâtılı ayırdetme kabiliyetini ka­zandırmak devletin görevidir.

İkincisi; kendi muhakemesine göre çalışmak için bütün fırsatlara sahip olmalıdır. Devletin de bu hakka yönelik saldırıları önlemek için gerek­li güç ve mekanizmaya sahip olması lazımdır. Aksi halde kişinin neyin iyi veya kötü olduğunu tesbit etmesi kendi seçtiği yönü takip etmesini sağlayamayac...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Eşit Ortaklar
« Posted on: 29 Mart 2024, 13:23:17 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Eşit Ortaklar rüya tabiri,Eşit Ortaklar mekke canlı, Eşit Ortaklar kabe canlı yayın, Eşit Ortaklar Üç boyutlu kuran oku Eşit Ortaklar kuran ı kerim, Eşit Ortaklar peygamber kıssaları,Eşit Ortaklar ilitam ders soruları, Eşit Ortaklarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes