Konu Başlığı: Dünya Toplumu Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 27 Temmuz 2012, 10:35:41 Evrensel Kardeşlik (Dünya Toplumu) Hz. Muhammed'in insanlığa en büyük ve en asîl katkısı, getirmiş olduğu "Evrensel Kardeşlik" kavramıydı. O, insanlığın evrensel kardeşliğinin temelini atarak her türlü ırk ve renk ayrımını, -hatta uzun zamandır inanların birliği ve dayanışmasını engelleyen coğrafî engelleri- kaldırdı. İnsanlara, makûl ve ikna edici tarzda, ana babalarının yaratıcısının bir Allah olduğunu, dolayısıyla, insanlar ve milletler arasında aynm için hiçbir sebep olmadığım anlattı: "Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten (nefes alan candan) yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden bir çok erkekler ve kadınlar üreten Rabb'inizdenkorkun..." (4: 1). Bu âyet, "Evrensel Kardeşlik" fikrine İki açıdan destek verir. Birincisi, kâinatın ve insanlığın yaratıcısı tektir. Bundan dolayı bütün insanlık Rab (Terbiye edici) ve Hakim (Hüküm koyucu) olan Allah'a bağlıdır. Bütün mahrukat madden ve manen bir birlik içindedir. Aralarında görülebilecek her türlü ayırım ve bölünme suni olup bunlardan vazgeçilmelidir. İkinci olarak, köken itibariyle bir ana-baba-dan geliş biyolojik ve hissî bir bağın varlığını ortaya koymaktadır. Bu vakıa da, her ne suretle olursa olsun insanların birbirlerine karşı bir üstünlük veya ayrıcalık gerekçesi bırakmaz. Hz. Peygamber, bir hadislerinde kardeşlik bağlarını şöyle vurgulamıştır: "Hepiniz Âdem'in çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır. Herkes atalarıyla övünmekten vazgeçsin. Böyle yapanlar Allah nazarında en aşağı kimseler olacaktır." (Bezzâr). Ayrıca şöyle buyurmuştur: "Allahu Teâlâ Kıyamet günü sizin soyunuzu sopunuzu sormayacaktır. Şüphesiz ki O'nun nazarında en üstününüz, kötülüklerden en çok sakınanınızdır." (İbnİ Cerîr). Bu öğretisiyle İslâm renk, ırk, dil, soy, ülke ve milliyet aynmlannın olmadığı evrensel bir kardeşlik tesis etmiştir. Bütün insanlar, Hâlık(Yaratıcı)ları ve Rab(terbiye edici)leri bir tek ilâh olan Allah'a iman bağıyla bağlanmışlardır: "(Ey Muhammed!) De ki: 'Bana, ilâhınız, ancak bir tek ilâhtır; diye vahyolunuyor, (nasıl) siz müslüman olacak mısınız (bu inancı kabul edip taptığınız putları bırakacak mısınız)?" (21: 108). Ve O'nun Hükümranlığına teslim olanlar için dendi ki: "Muhakkak mü'minler kardeştirler..." (49: 10). Bu kardeşlik kavramı İslâm'ın en ulvî ve asîl sosyal idealidir. Hz. Peygamber evrensel manevî, ahlâkî ve sosyal davranış prensiplerini gözler önüne sermiş ve böylece evrensel dünya toplumuna giden yolu başlatmıştır. Nisa suresinde yer alan bir âyette şu ifadeleri okuyoruz: "Erkek veya kadından her kim müslüman olarak salih bir amelde bulunursa, işte öyle kimseler cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar." (4: 124). Buradan Allah'ın Hükümranlığının tanınması ve güzel amellerde bulunulması, evrensel kardeşliğin bir mensubu olabilmenin ve cennete kavuşmanın iki şartıdır. Nahl sûresinde şöyle buyurulmaktadır: "Erkek ve kadından her kim mü'min olarak iyi bir amel işlerse, onu (dünyada) hoş bir hayatla yaşatınz (daima huzur içinde bulunur, hâlinden memnun olur. Âhirette ise) onlann ücretini yaptıklannın en güzeliyle veririz." (16: 97). Bu durum Asr sûresinde de tekrarlanır: "Asra andolsun ki, insan ziyan içindedir. Ancak iman edip, salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabn tavsiye edenler başka (onlar ziyandan kurtulmuşlardır)." (103: 1-3). İyiliği emredip, kötülükten sakındırmak zaman ve mekân sınırlarını aşan bir başka prensiptir ki âyette şöyle ifade edilmektedir: "Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmet oldunuz. İyiliği emreder, kötülükten men edersiniz ve Allah'a inanırsınız..." (3: 110). "Onlar, Allah'a ve âhiret gününe inanırlar, iyiliği emreder, kötülükten men'ederler; hayır işlerine koşuşurlar. İşte onlar iyilerdendir." (3:114). Bu husus, mü'minlerin hakiki vasıflannın tarif edildiği diğer âyetlerde de zikredilmektedir: "Mü'mİn erkekler ve kadınlar, birbirlerinin velîsidir. İyiliği emrederler, kötülükten menederler, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah'a ve Rasûlüne itaat ederler..." (9: 71). Bu âyetlerde, doğruluk ve adalet prensibleri-ne bağlı Evrensel Toplumu oluşturan, gerçek mü'minlerin başlıca özellikleri zikrolunmuş-tur. Hepsi de hayırlı işlerle meşgul olup kötülükten nefret ederler, gece gündüz Allah'ı zikrederler ve O'nu anmaksızın geçen bir hayat düşünmezler, Allah yolunda harcarken çok cömerttirler, herhâlûkârda Allah'a ve Rasûlü'ne itaat ederler. İslâm toplumu takva, doğruluk ve adaletin yaşayan şahitleri olmalıdır. (4: 48, 49, 58, 105, 107, 135). Onun sözleri ve amelleri, dünyaya takva, doğruluk ve adaletin anlamını göstermeye yetmelidir. Böylece sözkonusu âyetler bu gibi evrensel prensiplerin önemini vurgulayarak "Evrensel İslâm Toplumu"nun temellerini vazetmektedir. |