Konu Başlığı: Dirayet Tefsiri Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 22 Ağustos 2012, 22:31:01 2- Dirayet Tefsiri Buna Re'y ve ma'kûl tefsir de denilir. Rivayetlere münhasır kalmayıp, dil, edebiyat, din ve çeşitli bilgilere dayanılarak yapılan tefsirlerdir. Burada bahsettiğimiz re'yden maksat içtihattır. Bu tefsir çeşidi bir zaruret ve maslahattan dolayı ortaya çıkmıştır. İlk devirlerde Araplar Arap Yarımadasında iken dillerinin selikasına hâkimdiler. Zamanla sınırları genişleyip, yabancı topluluklar ve onların kültürleriyle karışınca, lisan melekeleri zaafa uğradı. Arap lisanım korumak için kurallara ihtiyaç duyuluyordu. Hele Arap olmayanların bu lisanı öğrenmesi, Arapçanın gramerinin bilinmesine bağlıydı. Kur'ân da Arap diliyle nazil olduğundan, onun anlaşılması da bazı ilimlere ihtiyaç göstermekteydi. Artık bu anlardan itibaren dirayet tefsirinin ortaya çıktığını görmekteyiz. Zamanla İslâm ülkesi genişledikçe, muhtelif fenler ve felsefî fikirler ilerledikçe ve çeşitli mezhepler ortaya çıktıkça, tefsirlerde de bu hususlara dair bilgiler verilmesi gerekiyordu. Re'y tefsirinin caiz olup olmaması hususunda, başlangıçta münakaşalar yapılmış, bazıları buna cevaz vermezken, bazıları da uygun görmüştür. Kısaca re'y tefsiri ikiye ayrılır, biri zemmedilmiştİr, caiz değildir, ikincisi ise medholunmuştur ve caizdir. Re'y ile tefsir yapmaya girişenler, yaptıklarını doğrulamak için, düşünme ile ilgili âyetlere ve Hz. Pey-gamber'in sözlerine dayandılar. Şayet re'y ile tefsir yapılamayacak olsaydı, bugünkü din ahkâmının çoğuna vâkıf olamazdık. Kur'ân'ı memdûh re'y ile tefsir edenler şöyle bir yol takip etmişlerdir. Onlar Kur'ân'dan manalar talep ediyorlar, eğer onu Kur'ân'da bulamazlarsa sünnete müracaat ediyorlar veya sebeb-i nüzûla şahit olan sahabeye soruyorlardı. Eğer talep ettikleri manayı Kur'ân'da, sünnette ve sahabede bulamıyorlarsa, o zaman müfred lafızların Hz. Peygamber zamanındaki kullanımı dikkate alınarak, lügat, ıstılah ve kelime yapısına müracaat ediliyordu. Bunlardan başka terkiplerin i'rabı [kelimelerin sonlarındaki harf veya harekenin değişmesi], belagatı, gerçek mananın mecaz üzerine tahmili, ifade şekli, yapılan re'y ile tefsirin, sosyal, tarih ve kâinat kanunlarına mutabakatı, yapılan açıklama tarzının Peygamber'in söz, fiil ve takrirlerine uygunluğunu gözönünde bulunduruyorlardı... En meşhur dirayet tefsirlerinden bazıları: Fahruddîn er-Râzî, Mefâtihu'l-Gayb; el-Beydâvî, Envâru't-Tenzîl ve Esrâru't-Te vîl; en-Nesefî, Medâriku't-Tenzîİ ve Hakâiku't-Te'vii, el-Hâzin, Lubâbu't-Te'vü fi Maâni't-Tenzîl; Ebû Hayyân, el-Bahru'l-Muhir, el-Mahalli ve's-Suyûtî, Tefsİru Celaleyn; el-Hatîb eş-Şirbînî, es-Sirâcu'l-Münir; Ebû's-Suûd, Irşâdu'l-Akli'sSelim İla Mezâye'l-Kitâbi'l-Kerim; el-Âlûsî, Ruhu'l-Maânî fi Tefsiri'l-Kur'âni'l-Az'îm. (İ. Cerrahoğlu, a.g. e., sh. 230-31). |