> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Diplomasi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Diplomasi  (Okunma Sayısı 715 defa)
23 Mayıs 2012, 19:06:48
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 23 Mayıs 2012, 19:06:48 »



DİPLOMASİ

Rasulullah, Medine'ye geldiğinde her yön­den düşmanla sarılı idi; güneyde Kureyş, ku­zeyde Hayber yahudileri ve Gatafan kabile­si, içeriden ise yahudi kabileleri ve münafık­lar sürekli tehlike oluşturmakta idi. Aslında bütün Arabistan ona karşı idi. İçerdeki ve dı-şardaki çeşitli tehlikeleri teker teker hariku­lade tarzda ortadan kaldırması ve biraraya gelerek kendisine karşı birleşik bir güç oluş­turmalarına fırsat vermemesi, onun siyasî ileri görüşlülüğünün ve diplomasisinin bel­gesidir. İlk on yıl içinde bütün bu güçleri po­litik diplomasisi önünde pasivize etti ve o Arap Yarımadası'nın tartışılmaz hâkimi ol­du. O, bütün Arap kabilelerini bir yönetim altına toplayıp birleştiren, onlara barış ve esenlik sağlayan ilk insandı. Bu onun askeri strateji ve savaş başarılarından çok siyasî ye­teneğinin ve diplomatik manevralarının bir sonucu idi.

Onun ileri görüşlülüğü Benî Kaynuka, Benî Nadir ve Benî Kurayza kabileleri ile karşılıklı, antlaşmalar yapmasını sağladı. Bu antlaşma­lar ona en azından, nefes alacak vakit ve ne­ticede bütün dikkatini dış savunmada yoğun­laştırma imkânı sağladı. Medineli yahudiler zengin ve refah içindeydiler; Medine çevre­sinde de büyük siyasî nüfuza sahiptiler. On­lar, inançlarından ve atalarından dolayı ki­birlendiler ve Arap müşriklerini kendilerin­den aşağı görürlerdi. Onları ortak güvenlik sorunlarını görüşmek için masa başında top­layıp bunun önemine ve gerekliliğine inan­dırmak, sonra da onların hem antlaşmanın şartlarını kabul etmelerini, hem de kendisi­ni Medine'nin tartışılmaz yöneticisi olarak tanımalarını sağlamak Rasulullah açısın­dan büyük politik diplomasi ile dikkate de­ğer planlama ve manevra gerektirmiş olmalıdır. Bu antlaşma, Rasul'ın yönetici ola­rak konumunun herkesçe kabul edildiği Me­dine Devleti'nin temellerini fiilen ortaya koy­du. Rasul bu antlaşmanın imzasından sonra Medine devletinin fiilî ve yasal (de facto) yöneticisi oldu.

Bu antlaşma, aynı zamanda ihanet, isyan ve­ya muahedenin şartlarına karşı gelme halle­rinde sürgün içinde siyasî temel sağlıyordu. Böyleee bu ahitleşme şehir güvenliğini güç­lendirirken başlangıçta onların siyasî ve ma­nevî baskılarını kıran, sonra da 'dar'us-selâm'dan çıkartan iki kenarlı bir silah idi. Diğer yahudi toplulukları da (Hayber, Fedek, Vâdi'1-Kurâ ve Teyma'lı) ahitlerini bozduk­larında Arap Yarımadası'ndan sürüldüler. Böylece Arap Yarımadası yıkıcı unsurlardan tamamıyla temizlenip 'dar-us-selâm1 (barış ülkesi) olarak isimlendirildi. Yukarıda anla­tılanlar Rasulullah'ın siyasî dehası ve ile­ri görüşlülüğü ile güç problemlerden birini nasıl halledip Arap topraklarını yabancı ve düşman unsurlardan temizlediğini göster­mektedir.

Benzer şekilde, o, Kureyş'in siyasî faaliyet ve tesirini askerî harp hilelerinden çok, siyasî hareketleriyle kırdı. Kureyşliler Rasulullah'a  karşı yaptıkları üç savaşta hem askerî, hem de manevî açıdan yenilgiye uğramışlar­dı. Her ne kadar askerî güçleri ezilmediyse de, psikolojik olarak tümüyle yılıp Peygam­ber'la daha fazla savaşmak için dayanma kuvvetlerini kaybettiler. Ancak Kabe'nin mu­hafızları olarak baştan başa tüm Arap Yarı-madası'nda büyük hürmet, bağlılık ve tesi­re sahip olmaları sebebiyle Rasulullah'a karşı düşmanlık ve savaşta zayıflık gösterme­diler, lâkin Rasul onların durumlarını an­ladı ve hac mevsimi geldiğinde siyasî hare­ketini başlattı. O, askerî çözümün her iki ta­rafta çokça cana malolacağını ve istenilen ce­vap olmadığını biliyordu. Bunun yamsıra, Mekke halkının imha edilmesi İslâm açısın­dan da kazanç değildi, çünkü o insanlar, Arapların liderleri idiler, İslâm'ı kabul eder­lerse İslâm'a faydalı olabilecek liderlik tecrübesi ve yeteneğine sahiptiler. Bu yüzden o, herhangi bir askerî seferin yapabileceğinin çok çok ötesindeki sonuçlara ulaşacak siya­sî bir plan tasarladı ve hac ayları esnasında Umre yapmaya karar verdi.

Bu, Rasulullah lehine gerçekten çok et­kili ve ferasetli bir hareketti. Bu aylar süre­since düşmanlar bile Kabe'ye girmekten men edilmezdi; bu yüzden Kureyşlilerin mümin­leri durdurmaları çok güçtü; durdursalar, Araplar arasında kendilerine karşı kötü duy­gular oluşurdu. Rasulullah bütün bu fak­törleri düşünerek, kurban sahibi ve ihramh bin dört yüz kişiyle Umre yapmak için yola koyuldu. Kureyşliler bunu haber aldıkların­da onu Mekke yolunda durdurmak için atlı ve yaya kuvvetlerini gönderdiler. Ancak Ra­sulullah izlediği yolu değiştirerek Hudey-biye'ye rahatlıkla ulaştı ve çeşitli kaynaklar vasıtasıyla barış teşebbüslerine başladı. Mu­hacirlerle kan bağı olan ve artık savaştan bı­kan Kureyşlilerin çoğu bu fırsatı memnuni­yetle karşıladılar. Uzun müzakereler sonra­sı sulh şartları karara bağlanarak Kureyş ve Rasulullah arasında barış antlaşması im­zalandı. Antlaşma sadece barışı kurmakla kalmayıp, serbest görüşme ve serbest dialog yollarını da açtı. İslâm tarihinin akışını de­ğiştirdi; artık Mekke üzerine zafer sadece an meselesi idi. Hudeybiye Antlaşması Rasulul­lah'ın en büyük siyasî zaferi idi .ki, İslâm1 m ve Peygamber'ın siyasî ve manevî tesi­rinin enine ve boyuna bütün Arabistan'a ya­yılması için gerekli yolu açtı. Hiçbir askerî zafer bu siyasî antlaşmanın İslâm adına yap­tığı kadar geniş ölçülü ve kalıcı sonuçlar ile onun Arabistan'daki etkisine ulaşamazdı.

Hudeybiye antlaşması aynı zamanda Mek­ke'nin fethi yolunu da oluşturdu. Kureyş'in, Rasulullah'ın müttefiklerini öldürerek antlaşmayı bozmaları, onları bu nedenle ce­zalandırmak ve kan dökmeksizin şehri ele geçirmek için âdil ve makul bir sebep sağla­dı. Birkaç yıl önce Mekke'den uzaklaştırılıp dost bir şehire hicret eden kişi, on yıl içinde büyük bir güçle geri dönüp Mekke'yi fethetti. Kureyş herhangi bir direnmeye cesaret ede­medi ve daha önce uzaklaştırdıkları kişiye sessizce teslim oldu. Düşmanın savaş gücü­nü ve ruhunu bütünüyle yok eden, kendisi­ne de bu kadar kısa bir sürede böyle büyük güç ve etkinlik kazandıran Rasulullah'ın siyasî dehası idi. Bu hareketin diğer bir fay­dası daha önceleri kuvvetli düşmanları olan birçok kişinin artık onun destekleyicileri ve İslâm'ın hizmetçileri olmasıdır.

Kureyş'in yenilgisinden sonra, Rasulullah'ın gayesine karşı Arap direnci pratik ola­rak sona erdi ve yüzlerce heyet ya İslâm'ı ka­bul etmek ya da Medine Devleti'nin siyasî hükümranlığına sığınmak için Medine'ye akın akın gelmeye başladı. Diplomasisinin yeterli olduğu durumlarda hiçbir zaman as­kerî güç kullanmaması Peygamber'ın baş­lıca prensiplerindendi. "Mekke'nin teslim ol­masından sonra askerî operasyonlar hemen hemen hiç devam etmedi. Arabistan'ın bü­yük bir bölümü politik diplomasisi ve ahlâ­kî tesiri ile ona itaat etti." (H.A.R. Gibb, 'Mohammedanism', sf. 20-21). Araplar Ra­sulullah İle Kureyş arasındaki mücadele­nin sonucunu bekliyorlardı. Mekke'yi fethe­der etmez Rasulullah'ın inancının doğru­luğuna ikna oldular ve Mekke'nin fethini ta­kip eden iki yıl içerisinde tüm Arap Yarıma­dası İslâm'ın tesiri altına girdi. Rasulullah'ın, yenilgilerinden sonra Kureyş'e karşı asil davranışı, onun en büyük düşmanları­nın bile İslâm'ı benimsemeleri İçin daha fazla cesaret sağladı. Rasul sadece kendine ve ashabına yapılanları affetmekle kalmadı, Huneyn gazvesinde ganimet olarak aldığı be­reketli serveti onlar arasında cömertçe bölüş­türdü, ölçüsüz servet ve deve sürüleri verdi.

Kendi payına Rasulullah'ın bu cömertlik ve âlicenaplığı, hızla tüm Arabistan'a yayıl­dı ve birçok kişi malî yardım için ona koşuş­tu. Bu faktörler de İslâm'ın Arap kavimleri arasında yayılmasına yardımcı oldular, öyle ki Hicret'in on birinci yılı başlangıcında Ra­sulullah vefat ettiğinde, İslâm, yarımada­nın her parçasına yayılmıştı.

Ülkenin kuzeyinde Suriye'de, güneyinde Ye­men ve Necran'da yaşayan hıristiyan ve ya-hudiler İslâm'ı kabul etmediler, ancak barış antlaşmaları yaparak İslâm Devleti'nin ha­kimiyetini tanıdılar. Herhangi bir saldırıda canlarının ve mallarının güvenliğinin garanti edilmesi karşılığı Medine yönetimine koru­ma vergisi (cizye) ödemeye de razı oldular.

Araplarla uğraştıktan sonra ülkenin kuzeyin­deki Bizans İmparatorluğuna karşı herakâ-ta başladı. Bu hareket askerî olmaktan da­ha ziyade siyasî bir seferdi. Çatışma olma­dı, ancak kuzeyde Medine Devleti'nin oto­ritesini ilk kez kurup, Bizans'la olan sınırla­rı teminat altına aldı. Bu, o zamana kadar Arabistan'ı kendilerinin vesayeti altında gö­ren, bu yüzden de çok az ehemmiyet veren komşu devletlere, özellikle Bizans ve Persli-lere, artık, Arabistan'da gerekli hürmeti gös­termek zorunda oldukları hakkıyla kurul­muş bir devlet olduğuna İşaret ediyordu. Ay­nı zamanda, çok az olmalarına rağmen lo­kal hasım kabileleri, Medine yönetiminin ufak tefek düşmanlıklar ve kabile kuvveti­nin ötesinde büyük bir güce sahip olduğu şeklinde bütünüyle uyararak diğer bir faydalı amaca hizmet etti. Bu yüzden bu kabileler sessizce itaat ettiler ve Medine'ye karşı düş­manca tavırlar takınmaya asla cesaret ede­mediler.


 


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Diplomasi
« Posted on: 19 Nisan 2024, 07:21:03 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Diplomasi rüya tabiri,Diplomasi mekke canlı, Diplomasi kabe canlı yayın, Diplomasi Üç boyutlu kuran oku Diplomasi kuran ı kerim, Diplomasi peygamber kıssaları,Diplomasi ilitam ders soruları, Diplomasiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes