๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 21 Mayıs 2012, 18:33:32



Konu Başlığı: Cihadın Hikmeti Ve Önemi
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 21 Mayıs 2012, 18:33:32
Cihadın Hikmeti Ve Önemi

Cihad, İslâm'ın müdafaasında çok önen bir rol oynar. Kur'an-ı Kerim, bu kavram hikmet ve önemini büyük ölçüde vurgu! maktadır. Cihad konusunda şu hususla dikkat çekilebilir: Bu konuda bütün çalışı ve gayretler Allah uğruna, yalnız ve yalı Allah rızası için yapılmalıdır; bir şahsî arzu, şöhret tutkusu veya şahsî kazanç unsuru bu­lunmamalıdır. Hz. Peygamber kendisine şöyle sorulduğunda bu konuyu açıkça orta­ya koymuştur: "Birisi yiğitliğini göstermek için, bir diğeri de şöhret elde etmek için dö­vüşüyor olsa, bunlardan hangisi Allah yolun­dadır?" Rasulullah şöyle cevap verdi: "Yalnız birisi; dövüşerek Kelimetullah'ı yü­celten Allah yolundadır!' (Buharî ve Müslim)

Kur'an-ı Kerim cihadın mükemmeliyetini şu sözlerle vurgulamaktadır: "Ey inananlar! Si­zi acı bir azaptan kurtaracak kazançlı bir yol göstereyim mi? Allah'a ve Rasulü'ne inanır­sınız, mallarınızla ve canlarınızla Allah yo­lunda savaşırsınız. Eğer bilirseniz sizin İçin en iyisi budur. (Böyle yaparsanız Allah) si­zin günahlarınızı bağışlar ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerin­de hoş yerlere koyar. İşte büyük kurtuluş bu­dur." (61: 10-12). Ayrıca Tevbe Suresi'nde şöyle denilmektedir: "İnanan, hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla sava­şanların, Allah katında dereceleri daha bü­yüktür. İşte kurtuluşa erenler onlardır." (9: 20). Cihadın büyük önemi olduğu görüşün­den hareketle müslümanlara, kan bağlarını, akrabalıkları ve maddî menfaatleri dikkate almaksızın düşmanları ile savaşmaları em­redilmiştir: "Deki, 'Eğerbabalarınız, oğul­larınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akra­banız, kazandığınız mallar, kesada uğrama­sından korktuğunuz ticaret(iniz), hoşlandı­ğınız meskenler size Allah'tan, Rasulü'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sev­gili ise o halde Allah emrini getirinceye ka­dar gözetleyin (başınıza gelecekleri görecek­siniz)! A'lah, yoldan çıkmış topluluğu (doğ­ru) yola iletmez." (9: 24).

Müslümanlara, inançlarına muhalefet eden­lerin ve onların barış içinde yaşamalarına im­kan tanımayanların pek çok olmasına rağ­men Allah'a iman etmenin ve O'nun dinine uygun hayat sürmenin kolay olmadığı da söylenmiştir. Muhtemelen, onlar büyük sı­kıntılarla karşılaşacaklar ve inançlarım korumak yolunda hayatlarını ve mallarını fe­da etmek durumunda kalacaklardır. Önce­ki ümmetler de böyle imtihanlarla karşılaş­mışlar ve muhakkak ki müslümanlar da bun­dan kaçamayacaklardır: "Allah içinizden ci­had edenleri; Allah'tan, Rasulü'nden ve müminlerden başkasını kendisine sırdaş edinme-yenleri ortaya çıkarmadan sizi kendi halini­ze bırakacak mı zannediyorsun? Allah, yap­tıklarınızdan haberdardır?' (9: 16). Bir baş­ka deyişle, Allah, imanlarında samimi olup olmadıklarının ve O'nun uğrunda her zor­luğa katlanmaya, herşeyi feda etmeye hazır olup olmadıklarının gerçek ispatım imtihan­la ortaya çıkartmak istiyor. Müslümanlar kendi hayatlarını, yakınlarının ve sevdikleri­nin hayatlarım, evlerini ve mallarım feda ede­rek, imanlarını korumak zorunda bırakıla­rak imtihan edileceklerdir. O zaman, işte yal­nızca o zaman onlar gerçek müslüman ola­rak kabul edileceklerdir. Kur'an-ı Kerim'in bu ayeti aslında insanlara açıkça şunu söy­lüyor: Sizden, sadece, gerektiğinde Allah uğ­runda canlarını ve mallarını feda etmeye ha­zır olarak bütün gayretleriyle mücadele eden­leriniz hakiki müslümandır. Bu seviyeye eriş­memiş olanlar ise gerçek müslüman değiller­dir. Kur'an-ı Kerim, Allah yolunda elinden gelen her şeyi yapmakta olan müslümanları övmektedir: "Allah, kendi yolunda kenetlen­miş bir duvar gibi saf bağlayarak çarpışan­ları sever?' (61: 4). Cihadın muhteşemliği ye­rine getirdiği amaç dolayısıyladır. Eğer bir kısım insanlar Allah yolunda doğruluk, ada­let ve iyiliği müdafa etmek için canlarını ve mallarını feda edip savaşmazlarsa, üzerinde yaşadığımız dünya fitne, ahlâksızlık ve ada­letsizlikle dolar, zalimlik,ve zorbalık ortaya çıkar. Barış ve güvenlik ebediyyen dünyadan uzaklaşır. Öyleyse cihad, insanların dünya­da barış ve güvenlik içinde yaşayabilmeleri için yeryüzünde barış ve düzeni tesis etme­nin ve zorbalığı ortadan kaldırmanın tek al­ternatifidir. (2: 251).

Cihadın önem ve hikmetini Hz. Peygamber şu sözlerle sahabelerine vurgulamıştır: "Her kim Allah yolunda cihad ederse her gün oruç tutan ve gecelerini ibadetle geçiren kimse gibidir." Ayrıca şunu söylediği de ri­vayet edilmiştir: "Nefsimi elinde bulundu­ran Allah'a and olsun, Allah yolunda öldü-rülebilmeyi dilerim. Tekrar canlanıp, tekrar öldürmeyi ve tekrar canlanıp bu uğurda tek­rar öldürmeyi dilerim.'' Ve yine şunu da söy­lemiştir: "Sabah veya akşam Allah yolunda sefere çıkmak bütün dünyadan ve dünyada­ki her şeyden daha hayırlıdır." Hz. Peygam­ber'dan gelen bir başka rivayette: "Adım­larını Allah yolunda atan hiç kimseye cehen­nem ateşi dokunmayacaktır." (Mişkât). Ve Kur'an, müslümanlara Allah yolunda öldü­rülenlere, ölüler dememelerini söylemektedir: ' 'Allah yolunda öldürülenlere, 'Ölüler' deme­yin; hayır, onlar diridirler, ama siz farkında olmazsınız" (2: 154) Ve yine Âl-i İmrân Su-resi'nde şunları okuyoruz: "Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanma; hayır, (onlar) di­ridirler, Rableri katında rızıklanmaktadırlar. Allah'ın keremiyle kendilerine verdiklerinden sevinçli olarak, arkalarında henüz (şehid olup) kendilerine yetişemeyenlere de korku olmadığı, onların da üzüntüye uğramayacak­ları müjdesiyle sevinmektedirler. Allah'ın ni­meti ve keremiyle ve Allah'ın müminlerin ec­rini zayi etmeyeceği müjdesiyle sevinirler?' (3: 169-171).

Hz. Peygamber cihad ve barış arasındaki Ortayol'u açıklarken cihadın hikmet ve öne­mini ebedî olarak şu sözlerle Özetletmiştir: "Düşmanla karşılaşmayı ve savaşı asla dile­meyin. Allah'tan selâmet ve güvenlik dileyin ve şunu bilin ki (barışın bozulma tehdidi or­taya çıktığında) Cennet kılıçların gölgesi al­tındadır' ' (Riyaz us-Salihin). İşte bu sebeple­dir ki İslâm'da asıiolan barıştır, savaş ise bir istisnadır ve savaş metodu —insanlığın he­defi olan— barışı temin ve devam ettirmek için bir zorunluluk olarak uygulamaya ko­nulur.