Konu Başlığı: Cihad Anlayışı Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 21 Mayıs 2012, 18:38:07 Cihad Anlayışı Kur'an-ı Kerim, cihada şu sözlerle değinmektedir: "... Eğer Allah'ın, bazı insanları diğer bazılarıyla savunması olmasaydı, içlerinde Allah'ın ismi çok anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler yıkılırdı..." (22: 40). Aynı prensip Bakara Suresi'nde de belirtilmiştir: "... Eğer Allah, insanların bir kısmıyla diğerlerini savmasaydı, dünya bozulurdu. Fakat Allah, bütün âlemlere karşı lütuf sahibidir." (2: 251). Bu ayetler savaşın büyük hikmetini ve gereğini açıklamaktadır. Yeryüzünde değişik insanlar, değişik uluslar ve değişik gruplar iktidar elde eder ve üstünlük sağlarlar. Bunlar, bozgunculuk ve zorbalık yapmaya başlayıncaya kadar iktidarda kalırlar. Sonra gittikçe güç kaybederler ve onlardan daha iyi ve âdil olanlar onların yerini alır ve yeryüzünde kendi iktidarlarını kurarlar. Bu işlem, zorba ve kötülerin daha iyi insanlarla yer değiştirmesi şeklinde sürer gider. Bu ayet, Allah'ın şu evrensel prensibine işaret etmektedir: Yeryüzünün sonuna kadar karışıklık, düzensizlik ve zorbalıkla dolmaması için hiç kimseye sürekli iktidarda kalma izni verilmez. (Mevdudi, The Meaning of the Qur^ an, Cilt I, sf. 181). Bu olaydan Kur'an'da çeşitli topluluklar arasındaki karşılıklı düşmanlık ve rekabetle bağlantılı olarak yine bahsedilmektedir: "Biz onların aralarına ta kıyamete kadar düşmanlık ve kin atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. (Onlar) yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar. Allah da bozguncuları sevmez." (5: 64). Allah zulüm ve zorbalığı sevmez: O'nun masum ve mazlum kulları gereksiz yere acı çekmek zorunda kalır ve evleri, malları hiç suçları yokken talan edilir; kötüler barış ve emniyeti tehdit eder hale gelir ve insanların ekonomik, ruhî ve manevî hayatlarım ifsad ederler. Şu hususlarda savaşmak emredilmiştir: Birincisi, zulüm ve zorbalığı sona erdirmek ve halkın barış içinde, sakin, inançlarını hiç kimsenin engellemesi olmaksızın yaşayabilmelerini sağlayacak huzur ve barış ortamını tesis etmek üzere savaşmak. İkincisi, zengin ve fakir, zayıf ve güçlü bütün halkın adalet bulacağı ve kanunî, iktisadî, dinî, siyasî haklarını ayırım yapmaksızın eşitçe elde edebilecekleri kanun ve adalet sisteminin teşekkül etmesi için savaşmak. (4: 75) ayetinde görüldüğü üzere, müslümanlara, zayıf düşürülmüş ve zulme uğramış kimselerin zorba ve kötülerden hürriyetlerini geri almalarına yardım etmek için savaşmaları emredilmiştir. Yeryüzünde iyilik ve adalet dolu bir sistem tesis etmek için, savaşmak ve hayatlarını feda etmek zorunda kalsalar bile, bu gayeye hizmette geri durmayanlar mücahitlerdir. Ve zorbalık, adaletsizlik yolunda savaşanlar şeytanın dostlarıdır (4: 76). Böylece müslümanlar barış ve adalet uğruna mücadele ederler. Bu, normal yollardan sağlanamadığında ise İslâm'ın bu aslî prensibini korumak için savaş açmak zorundadırlar. Çünkü bu prensip olmaksızın barış içinde yaşamak, hatta hayatın devamını sağlamak bile mümkün değildir. Öyleyse, mti lümanların bütün çabaları, zulmü yok etmı veya insanların iyilik ve fazilet dolu bir hayat sürmelerini sağlayacak haklarını elde ( melerine sarfedilİr. istenilen sonuç elde ec lir edilmez, bütün savaşlar biter. Zira kuı olan barıştır. İnsanlığın gerçek hedefi her 5 yin Allah'ın hükümleri altında yürüdüğü adalet ve fazilet düzenini tesis etmektir. hedefe erişmek için sadece ve sadece buj erişmek için barış ihlâl edilir. Konuyu tops larsak, savaş bir mecburiyet haline gelmiş birincisi, üzerinde adalet ve fazilet sisten nin inşa edildiği ideolojiyi (yani İslâm'ı) k rumak ve selâmete çıkarmak için. İkinci Hz. Peygamber ve arkadaşlarının dışa dan bir müdahale korkusu olmaksızın inar larını yaşayıp yaşatabilmek üzere kurdukları Medine devletini müdafaa etmek için s vaşmak mecburî olmuştu. Üçüncüsü, dev] te karşı tehlike kaynağı oluşturan ve İslar in hedeflerine varmasına müdahale ede düşman ve saldırgan olan gücü vazgeçirm ve gerekirse durdurup yok etmek için sav şarttı. Dördüncüsü; İslâm'ın siyasî, iktisadi, dinî veya sosyal kültür ve medeniyetinin düşmesini kontrol altında tutan her saldırganın; gücü yok etmek için savaşmaları gerekiyodu. Cihadın felsefesi Kur'an-ı Kerim'in şu ayetinde özlü bir şekilde ifade edilmektedir "Onlarla savaşın ki, fitne ortadan kalksın,yalnız Allah'ın dini olsun. (Yalnız O'na tapilsin). Eğer (savaştan ve küfürden) vaz geçerlerse artık zalimlerden başkasına düşman yoktur." (2: 193). |