๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 28 Ağustos 2012, 11:16:41



Konu Başlığı: Bu Hayat Tarzına Olan İhtiyaç
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 28 Ağustos 2012, 11:16:41
Bu Hayat Tarzına Olan İhtiyaç

Dünyaya gelen herkesin belli bir hayat tarzını kabul etme ihtiyacı inkâr edilmez bir gerçek­tir. İnsan hayatı tabiat tarafından belirlenecek ne bir cansız ağaç, kaya ve ne de kendisine rehberlik için içgüdünün yeterli olacağı bir hayvan veya kuştur. Birçok alanda tabiat ka­nunlarına dayanmasına rağmen, insan hayatın başka pek çok sahasında hayvanlar gibi takip edebileceği belirlenmiş kuralları bulamaz.

Aksine insan kendi seçimiyle bir hayat şekli benimsemek zorundadır. Tabiatın bir çözüm getirmediği yerlerde, nefsinin ve fizikî dün­yanın çeşitli meseleleri karşısında insan bir düşünme tarzına ihtiyaç duyar. Tabiatın kar­şılayamadığı alanlarda ihtiyaçlarım karşılaya­bilmesi için şahsî bir davranış şekillen gerek­mektedir. Aynı şekilde, insan hedeflerine ulaşmak için, tabiat tarafından tam olarak açıklanmamış aile hayatı, siyasî ve idarî işle­rinde, uluslararası ve daha birçok konularda bir fert olarak değil bir grubun ve ulusun mensubu olarak uyabileceği bir rehberliğe ih­tiyaç duyar.

Hayatın çok yönlü ve çok çeşitli bu değişik alanlarında belli bir tavır ve tarz benimsemek kaçınılmazdır. Ama unutulmamalıdır ki, adı geçen hayat alanları kendi başına bağımsız ve kalıcı nitelik taşımamaktadır. Bu yüzden bun­ların birbirinden ayrı ve farklı olduğu da dü­şünülmemelidir. Dolayısıyla insanın hayatın bu çeşitli yönleri ve alanları için birbirinden farklı yaklaşımda bulunması da düşünüle­mez. İnsan bunlar için ayrı ayrı yönlere giden yollan takip edemez. Hele bu ayrı yolların ih­tiyaçları, işaretleri, durumları, bu yollarda yü­rüme şekilleri, yolculuk şartları ve varılacak yerler birbirinden çok farklı olursa işler büs­bütün karışır. İnsan ve hayatın çeşitli mesele­lerini anlayabilmek için Öncelikle şunu bil­mekte fayda vardır ki, hayat bütün yönleri ve değişik şekillerine rağmen, bir bütündür. Bu bütünün her parçası, her bölümünün, birbiriy­le yakın ilişkisi vardır. Bu ilişki öylesine derîndir ki, bunları birbirinden ayıramayız, koparamayız. Her parçası diğerini etkiler ve sı­rasıyla etkilenir. Bütün parçalarda tek bir ruh, tek bir can vardır. Ve bunların hepsi beraber insan hayatını oluşturmaktadır. Bu yüzden, hakikatte insanın ihtiyaç duyduğu şey bir çok gaye ve hedef değil, tek bir amaçtır. Bu tek ve büyük amaç, bütün diğer amaçlardan üs­tün olup parlak bir yıldız gibi yükseklerde durmaktadır. Küçük, büyük diğer bütün amaçlar bu büyük hedef ve amaç yanında cüzî ve izafî mahiyette olup, bu büyük amaca varıldığı takdirde zaten bunlara da varılmış olur. İnsanın bir çok yola değil, bir tek yola ihtiyacı vardır, ki bu yolda hayatının bütün cepheleriyle dengeli bir şekilde yüce hedefi­ne erişmek için yürüyebilsin.

İnsan düşünme, ilim, kültür, sanat, din, ahlak, sosyal, ekonomi sahalarında, birçok sistemle­re değil, saydığımız bütün bu hayat şubeleri­nin birbirleriyle uyum içinde olan, temelde aynı tabiata dayanan, tatbik edilmeleriyle fertleri ve toplumları en yüksek hedeflere ulaştırabilen tek bir Kapsamlı Sistem'e ihti­yaç duymaktadır. Hayatı birbirinden ayrı sa­bit şubelere bölmek cahiliyye döneminde bel­ki mümkündü. Fakat devletin rolünün büyük ölçüde genişlediği, hayatın bütün sahalarını kapsayan, en azından etkileyen devlet kurum­larının olduğu günümüzde bu metod hiç de geçerli değildir.