Konu Başlığı: Borç Faizi Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 17 Haziran 2012, 20:07:59 1- Borç Faizi (Riba-i Nesie) Bu tür riba Peygamber zamanında oldukça yaygındı. Bir kişiden borcunun ertelenmesi için ana para üzerinden istenen aylık faiz gibi bütün kredi anlaşmalarında bu tür riba sözko-nusu idi. Borç ödeme süresi sona erdiğinde, alacaklı ana paranın ödenmesini talep etmekteydi; borçlu borcunu ödemeyecek durumda ise, alacaklı anlaşmada belirlenmiş olan bir miktar ilave parayı ödemesi şartı ile süreyi uzatmaya yanaşmaktaydı. O günlerde bu tabiattaki muameleler Arabistan'da oldukça yaygındı ve hepsi de riba (faiz) unsurunu ihtiva etmekteydi. Borçlu zamanı geldiğinde birikmiş fazlalığı (faiz) ile ana parayı ödeyemez ise, borcunu ödemesi için süre uzatılmaktaydı, fakat bu esnada da borç katlanmaktaydı. Cahiliye dönemi Arabistan'ında alacaklı, vadesi dolduğunda borçludan borcunu talep etmekteydi. Eğer alacaklı rıza gösterirse, ertelenen ana para kabul edilmekte ve borç silinmekteydi. Fakat borçlu borcunu ödeyemeyecek durumda ise, ona "rahatlatıcı zaman" verilmekteydi. Müşrik Araplar kısa bir süre için borç ertelemekteydiler. Bu süre sona erdiğinde alacaklı, borçludan borcunu veya bundan doğan faizin ödenmesini istemekteydi. Borçlu Ödeyemeyecek durumda ise, o zaman borç miktarı ikiye katlanmaktaydı. Riba-i Nesie'nin anlamını açıklamak üzere aşağıda Peygamber zamanından misaller sunulmaktadır: a- Ebu Salih, muayyen bir tarihten sonra Ödenmek şartı ile kumaşlarını Darül-Nahle kasabası halkına sattı. Fakat sonraları Küfe'ye yola düştüğünde, onlar kendisinden Önceden tesbit edilen sabit miktarı düşürmesini istediler. Kendisi Zeyd b. Sabit'e bu konu hakkında danıştı, fakat anlaşmada riba unsuru olduğundan teklifi kabul etmesi istendi. (Muvatta). b- Abdullah b. Ömer'e bîr kimsenin başka bir kimseye muayyen bir süre için borç vermesiyle doğan anlaşmazlığı çözmek için akıl danışmaya geldiler. Borç alan, alacaklıdan tesbit edilen miktarı azaltmasını istemekte ve hemen ödeme yapacağım (yani vadeden önce) bildirdi, fakat Abdullah bunu onaylamadı. Zira teklifte riba unsuru var idi. c- Zeyd b. Eslem'e göre ise, eski Arabistan'da riba şu şekilde işlemekteydi: Bir kimsenin başka bir kimseye borcu olduğu zaman, borç vadesi sona erdiğinde, borç veren ana parayı talep etmekteydi; borçlu ödeyemeyecek durumda olduğunu bildirirse, o zaman sermaye üzerinden bir fazlalık ödenmesi şartı ile vade uzatılıyordu. Böylece vade, artışa sebep oluyordu. (Borcun vadesinin uzatılması için artı bir karşılık). Bu şekilde bu borçludan ana parayı alabilmek İçin beklemenin bir mükafatı olarak görülüyordu. Borç verilen ana para üzerinden talep edilen fazlalığa İse riba (veya faiz) denmekteydi. (Muvatta). d- İmam Malik'e göre İslam hukukçuları (ve iktisatçıları) arasında bir kimsenin başka bir kimseye sabit bir vade ile vermiş olduğu borç ile ilgili olarak, borçlunun belirlenen süreden önce alacaklının borç miktarını azaltması şartı ile geri ödeme yapmasını yasakladıklarını söylemektedir. Aynı şeklide alacaklının borç vadesinin dolmasından sonra Ödeme süresini tekrar uzatması ve borçlunun borç miktarını sabit bir ilave miktar arttırması da yasaktır. İmam Malik'e göre bu tür bir muamelede açık bir faiz mevcuttur. Riba üzerindeki yorumunda İmam Razi şunları söylemektedir: Alacaklı bir kimseye belirtilen bir süre için borç açtığında ve süre dolduğunda borcunu tahsil etmek için borçluya gider. Eğer borçlu borcunu ödeyemeyecek durumda ise, borcun üstünde ilave bir miktar karşılığında vadenin uzatılmasını talep etmektedir. Alacaklı bunu kabul etmektedir. İslam'da bu kesinlikle yasaktır. (Enver İkbal Kureyşi). Cahiliye döneminde, eğer borçlunun alacaklıya 100 dinar borcu var ise, ve borçlu bu parayı belirtilen sürenin bitiminde ödeyemeyecek durumda ise, alacaklı ancak ana paraya ilave bir miktar karşılığında vadeyi uzatmaya yanaşıyordu. İslam'da böyle bir şeye katiyyen müsaade ediımez. Yukarıdaki örneklerin hepsinde riba unsuru mevcut idi. (Buna riba nasie veya borç faizi denmekteydi). Ve bu yüzden İslam'da kesinlikle yasaktı. |