Konu Başlığı: Bir Müslümanın Günlük Hayatı Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 24 Ağustos 2012, 11:27:32 BİR MÜSLÜMANIN GÜNLÜK HAYATİ Doğum Bir ırk veya bir ülke ile sınırlı olmayan, aksine bütün insanlığı hedef alan bir dinde topluma doğmanın iki şekli vardır: İradeli doğum ve iradesiz doğum. 1- İlk önce, iradeli doğum -veya ihtida, yani Müslümanlığa geçme-, esas itibariyle, yaptığının tam bilincinde ve tercihinde tamamîyle hür bir yetişkinin, Hz. Peygamber'in ifadesiyle "diliyle söylemesi ve kalbiyle tasdik etmesi -inanması"ndan ibarettir. Vücudunu cehalet kirinden sembolik olarak arındırmak gayesiyle guslettikten yani başından aşağı su dökünmek suretiyle yıkandıktan sonra yeni Müslüman olmuş kişi, genellikle iki kişinin huzurunda şu şehadet kelimesini söyler: "Şe-hadet ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur, yine şehadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve elçisidir." (Eşhedü enlâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlühû). Yeni Müslüman olanlara adlarını sormak Hz. Peygamber'in âdetiydi. Eğer ismin İslâm'la çatışan herhangi bir yönü varsa, onu değiştirir ve o kişiye yeni ve daha uygun bir ad verirdi. Sözgelişi, eğer birinin adı "Abdülkâbe" (Kabe'ye Tapan) veya "Abdüşşems" (Güneşin Kulu) veya "Gavi" (Haylaz) veya (Sapmış), vb. ise, Hz. Peygamber bu türlü bir adlandırmayı hoş karşılamazdı. Günümüzde de, yeni Müslüman olanlar genellikle bir Arap adı alıyorlar. Çünkü Hz. Peygamber'in ve Ümmü'l-mü'mînîn (Müminlerin Anneleri) olarak bilinen- mübarek hanımlarının ana dili olan Arapça, her Müslümanın da manevî bakımdan ana dili mesabesindedir. İşte bu yüzden her Müslüman Kur'ân-ı Kerîm'i yüzünden okuyabilmek için Arapça (en azından Arap harflerini), hiç değilse sosyal bir görev olarak, bilmekle yükümlüdür. Müslüman olanlar her zaman bu göreve öylesine Önem vermişlerdir ki Arap harflerini kendi ülkelerinin dillerine uydurmuşlardır: Farsça, Türkçe, Urduca, Malayca, Peştuca, Kürtçe, vb. Bu yüzden yeni Müslüman olanlara, kendi ülkelerinin dilinde, hiç değilse Müslümanlararası haberleşmelerde kullanmak için Arap yazısı konusunda yeterince bilgi sahibi olmaları tavsiye edilir. Bu tavsiye pratik bir yönden de yoksun değildir, çünkü Arap yazısı, bütün seslendirme işaretleriyle (harekeler ile) birlikte kullanıldığında, dünyanın en net, karmaşıklıktan en uzak yazısıdır. Bu yazının Özünde olan süsleyici güzelliği ve iktisadî değeri (gerçekten bu yazı bir tür stenografidir) ise artı yönünü oluşturur. Arap olmayan Müslümanlar kendi dillerini yazıya dökerken Arap harflerini benimsediklerinde, ilâve birkaç harf ile birkaç seslendirme işaretine ihtiyaç duyarlar. İlâve edilen bu elemanlar ülkeden ülkeye ve devirden devire değişir. Çünkü İslâm dünyası, toplu iyileştirmeleri zorlamak ve geliştirmelerde bulunmak için merkezî bir akademik otoriteye bugüne kadar hiç sahip olmamıştır. Onun için, Arap harflerini kullanan Müslüman Ülkelerin, dillerin ve Arapça olmayan Özel isimlerin yazımında aynı harf sistemi kullanmak ve geliştirmek için, acilen dünya çapında bir kongre düzenlemeleri gerekmektedir. Arap harfleriyle yazılan çeşitli dillerdeki değişik ilave harf veya işaretlerin ses değeri ile ilgili olarak, maalesef bugün olduğu gibi, farklılıkların olmaması gerekir. Arap alfabesine yapılmış olan en eski ilâveler muhtemelen Türkler ile İranlıların yaptıkları ilâvelerdir. İlâve edilmiş en eski seslendirme işaretleri ise Endülüslülerden çıkmış görünüyor. Onlar aljamiado (Arapçadaki el-a cemiyetu [Arap olmayan] kelimesinin bozulmuş şekli), yani İber Yarımadası'nın dili için bunu yapmışlardır. Bu dilde bugün dahi (Kur'ân tercümeleri de dahil) yüzlerce yazma eser bulunmaktadır. Arapların da, modern zamanlarda, yabancı özel isimleri doğru telâffuz edebilmek için ve az da olsa özel lehçelerin kullanımı veya yerel telâffuzlar için böylesi ilâvelere ihtiyaçları vardır. Bildiğimiz kadarıyla bugüne kadar teklif edilmiş olan en İyi ve en net sistem Haydarabad-Dekkan Osmaniye Üniversitesi tarafından kabul edilmiş ve yüzlerce hacimli eserde (Ernest Nys tarafından yazılmış olan İnsan Haklarının Kökenleri adlı eserin Urdu-caya tercümesinde olduğu gibi) kullanılmış olan sistemdir. Bu sistemle eski veya yeni oniki kadar Avrupa dili yazılabilmiştir. Bu Arap harflerine çevirme sisteminin ayrıntıları, üç ayda bir yayınlanan Islamic Culture dergisinde Haydarabad, 1940, s. 486 ve devamında verilmiştir. Normal Arap alfabesi -ayın 28 evresi gibi- 28 harften oluşur. Üstelik bu harfler harikulade bir şekilde l'den 1000'e kadar rakamları temsil edecek şekilde sıralanırlar. Arap harfleri sağdan sola doğru yazılır. Hemen belirtmeliyiz ki, Doğu Arapları ile Batı (Kuzey Afrika) Arapları arasında bazı harflerin değerlerinde belli bir fark vardır. Eğer harfin altında İki rakam varsa, alttaki rakam Mağrip Araplarına göre o harfin sayısal değeridir. Bu arada, seslendirme İşaretleri (harekeler) ancak muhtemel anlam karmaşasında kullanılır, genel uygulamada sesli harfler çoğunlukla kullanılmaz. Arap alfabesinin bu Sami dizilişi daha sonra pedagojik ihtiyaçlardan ötürü değişmiş ve yazılışlanndaki benzerliklere göre gruplandırıl-mışlardır. Her harfin biri tam, diğeri kısmî olmak üzere iki şekli vardır. Normal yazıda kısmî olan harf, kelime sonunda (bir sonraki kelimeden ayırmak için) tam şeklini alır. 2- İradesiz doğuma gelince, onun için de belli dinî törenleri vardır, Müslüman bir ailede bir çocuk dünyaya geldiğinde, ebe işini bitirir bitirmez, çocuğun sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okunur. Böylelikle çocuğun duyduğu ilk şey, kendisine yöneltilen iman ikrarı, Yaradanma ibadete davet ve kendi huzuruna çağrı, kısacası kendisi ile Yaratıcısı arasında geçmiş olan anlaşmayı hatırlatmadır ki, Kur'ân-ı Kerîm'de bu ahid şu şekilde yankılanır: "Rabbin, ademoğullarının sulblerinden zürriyetlerini çıkarmış, onları kendi nefislerine şahit tutarak 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim?1 demiş, onlar da 'Evet, şahidiz! Sen bizim Rabbimizsin' diye cevap vermişlerdi. Bu, kıyamet gününde 'Bizim bunlardan haberimiz yoktu!' dememeniz içindir. "(7: 172). Ezan şu ifadelerden oluşur: Allahu Ekber"Allah büyüktür" (4 defa), Eşhedü en lâilâhe illallah "Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur' (2 defa), Eşhedü enne Muhammeden rasûlullah "Şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın rasulüdür" (2 defa), Hayyale's-salâh "Haydi kurtuluşa" (2 defa), Hayyale'l-felâh "Haydi felaha" (2 defa). Allahu Ekber "Allah büyüktür" (2 defa), Lâilâhe illallah "Allah'tan başka ilâh yoktur" (1 defa). Ezan, minareden ve yüksek sesle okunur. Sabah ezanında "Haydin Felâha"dan sonra iki defa Es-salâtü hayran minennevm ilâve edilir ki, "namaz uykudan hayırlıdır" demektir. Şii mezhebi bunun yerine hayyalel hayril amel der ki "amelin (işin) hayırlısına kalkın" demektir. Kamet, namazın başlamak üzere olduğunu hatırlatmadır ki, farz namaza başlanacağı sırada okunur ve ezandaki sözlere ilâve olarak (2 defa) Kad kametis's-salâh "Namaz başladı" ifadesinden meydana gelir. |