> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Bazı İtirazlar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bazı İtirazlar  (Okunma Sayısı 583 defa)
12 Ağustos 2012, 16:09:26
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 12 Ağustos 2012, 16:09:26 »



Bazı İtirazlar

İslâm'da yasama ve içtihat hakkındaki bu gö­rüşler ile ilgili bazı çevrelerden itirazlar gel­mektedir.

İlk itiraz, Kur'ân-ı Kerim'in yanı başında Sünnetin niçin bulunduğudur. Bu hususta bir kaç nokta sırasıyla izah edilecektir. Böylece bu mesele, tamamiyle ve daha iyi şekilde ay­dınlanmış olacaktır.

1- Bu inkâr kabul etmez bir tarihî hakikattir. Hz. Muhammed, nübüvvet makamı ile şe­ref kazandıktan sonra, kendilerine Hak Tealâ tarafından yalnız Kur'ân-ı Kerim gönderil­mekle kalmadı. Aynı zamanda bir âlemşümul hareketin önderliği ve rehberliği makamı da verildi. Bunun neticesinde bir İslâm toplumu ortaya çıktı. Yeni bir sosyal ve medenî nizam kuruldu. Ve nihayet bir yönetim vücud buldu.

Burada şöyle bir soru da sorulmaktadır: Kur'ân-ı Kerim nazil kılınmaktan başka Rasûlullah'in daha başka ne gibi vazifeleri vardı? Bu vazifelerin vasıfları ne idi? Acaba Hz. Muhammed peygamberlik vasfı ile, Hak Tealânm mümessilliğini ve elçiliğini yapmakla bu mümessilliği kendisi mi yapı­yordu, yoksa bunu sadece Kur'ân-ı Kerim mı yapıyordu? Yoksa, Kur'ân'ı duyduktan ve du­yurduktan sonra, kendilerinin vazifesi bitiyor muydu? Allah'ın Rasûlü diğer müslümanlar gibi bir fert miydi? Rasûlullah'in bundan sonra söz ve fiilleri haddi zatında, bir hüccet, bir kanunî mesned değil miydi?

Birinci şıkkı kabul edersek, o zaman şunu da kabul etmekten başka çaremiz yoktur. Sünne­ti de Kur'ân-ı Kerim İle birlikte, kanunî mes­ned ve hüccet olarak tanımak gerekir. İkinci şık da ise, Sünnet'in herhangi bir kanunî mesned olmak vasfı yoktur, demektir.

2- Kur'ân-ı Kerim'e ait hususlarda şu da bili­nir ki, Rasûlullah sadece İlâhî haberi teb­liğ eden bir haberci vasfında değildir. Allah Tealâ tarafından, kararlaştırılmış bir önder, bir rehber, bir hâkim (idareci ve âmir) ve bir muallimdi. Bu hususları ihtiva edecek tarzda bütün müslümanların O'na itaat etmesi farz­dır. İman ehli için yaşayışlarının her cephe­sinde yalnız bu yolu örnek kabul etmeleri bir zarurettir. Akıl da şunu icap ettirir: Herhangi bir peygamber, sadece Allah kelâmını duyurmakla işini bitirip, Mukaddes Kelâmı duyur­duktan sonra bir fertten farksız olması doğru değildir. Müslümanlara gelince, bu ümmet, Rasûlullah'ı her zaman için ve her yerde, İslâm'ın başından bu güne kadar izlenmesi gereken bir örnek olarak kabul etmişlerdir. O'nun "emir ve nehiyleri" (yapılmasını bil­dirdiği ve yapılmasından men ettiği işlerleri) uyulması gerekenler olarak inanmışlardır. Hatta her hangi bir gayrimüslim bilim adamı da bu hakikî ve gerçek meseleyi inkâr ede­mez. Müslümanlar her zaman ve her devirde, Rasûlullah'in bu vasıflarına inanıp kabul etmişlerdir. Bunun yanı başında da İslâm'ın kanun nizamını Kur'ân'a ve onunla beraber Sünnete de istinad ettirmişlerdir.

Bütün bu gerçeklerden sonra, bir kimse kal­kıp Sünnetin bu vasfım ve bu hususiyetini nasıl olur da inkâr eder ve şunu da nasıl ileri sürebilir ki; Hz. Muhammed, Kur'ân-ı Kerim'i okuttuğu zaman peygamber idi de Kur'ân okutmadığı zaman, peygamberlik vasfı ortadan kalkıyordu. Böyle bir iddiada bulunan kimseye söylenecek söz şudur: "Bu makamı Rasûlullah kendi kendisine mi el­de etmişti? Yoksa bu makamı ona Kur'ân mı vermişti?" Birinci şekle İslâm'ın herhangi bîr iddiası yoktur. İkinci şekle gelince, esasen bu noktayı Kur'ân-ı Kerim'in kendisi beyan et­miştir.

3- Sünnetin haddi zatında kendi başına kanun mehazı olarak kabul edilmesinden sonra, şu soru ortaya çıkar: Bunu anlamak ve bunu be­lirtmek için ne gibi vasıtalar kullanılabilir?

Bugün aşağı yukarı on dört asır geçmiştir. Bu müddet zarfında bu mesele ilk defa ileri sü­rülmüş değildir. Bin beşyüz sene önce pey­gamberliğe bi'set ettiğinden bu yana Sünnet süregelmiştir. Burada da iki tarihî hakikati inkar etmek mümkün değildir. Birincisi, Kur'ân-ı Kerim'in tâlimi ile Hz. Muhammed'in Sünneti, müslümanlann birbirleri ara­sındaki ilişkilerde ve toplum ile ilgili husus­larda, İslâm'ın başından bu güne kadar örnek olarak süregelmiştir. Devam ederek, ardı arkası kesilmeden, zincirleme olarak takip edil­miştir. Bu husus hiçbir devirde, hiçbir zaman kesintiye uğramamıştır. Bütün yönetim işle­yişinde ve her iş güç sahasında devamlı ola­rak gözönünde bulundurulmuştur. Bugün, bü­tün dünya müslümanlarının akideleri, düşü­nüş şekilleri, ahlâk ölçüleri, ibadetleri, iş güç­leri ve muameleleri, yaşayış nazariyeleri, ha­yat yolları için örnek olarak ayakta tutulmuş­tur. Bu hususta ufak tefek ihtilaflar olmuşsa da, bunlar esasa taalluk etmeyen, ancak ay­rıntılar ile ilgili ihtilâflardır. Bunlar arasında dahi belli bir uyum sözkonusudur. Müslü­manlar, bütün yeryüzüne dağılmış olmalarına rağmen, bir ümmet olmak hususiyetini esasda sağlayabilmişlerdir. Bu meselenin isbatı da, toplum ile ilgili hususların Sünnet üzerine kaim bulunması ve yüzlerce seneden beri Sünnetin zincirleme .devam edegelmesidir. Burada kaybolmuş bir şey olmadığından, ara­yıp bulmak gibi bir meşguliyet de sözkonusu değildir.

İkinci tarihî hakikat, daha kesin ve daha da aydınlıktır. O da şudur: Rasûlullah'in ha­yatından sonra, her devirde ve her çağda müslümanlar, ispat edilmiş (belli) Sünnetle­rin neler olduğu konusunda çalışmışlardır. Hayat nizamında sonradan uydurulup, sahte yollarla sokulmuş bulunan yeni şeylerin neler olduğunu araştırdılar.

Bunlar nasıl uyduruldu ve nasıl sokuldular? Müslümanlara göre; Sünnet, hukukî bir vasıf taşıdığından, işlerin görülmesinde, adlî dava­ların karara bağlanmasında ve benzer husus­lar Sünnet üzerine yürütüldüğünden; ev işle­rinden devlet yönetimine kadar her şey buna bağlı bulunup muameleler de bu esas üzerine cereyan ettiğinden, bu şekilde incelemeler ve tahkikler hakkında müsamaha gösterilmemiş ve ihmal edilmemiştir Bu incelemelerin ve tahkiklerin vasıta ve şekilleri İlk Halife dev­rinden bu güne nesilden nesle devam etmiş ve miras olarak bize kadar ulaşmıştır.

Bu iki gerçeği belirttikten ve Sünnetin üze­rinde ilmî incelemenin ne şekilde olacağını bildikten ve böyle mütalâa ettikten sonra, Sünnetin kanun kaynağı olması ve Kur'ân-ı Kerim'in yanı başında kanunlara mesned teş­kil edeceği hakkında artık hiç bir şüphe ve te­reddüde mahal kalmaz. Halledilmesi zor gö­rünen bu muamma da kendiliğinden halledil­miş olur.

4- Şüphesiz, Sünnetin incelenmesi, belirtil­mesi ve tesbit edilmesi hususunda bir kısım ihtilâflar olmuştur. Gelecekte de bu gibi ihti­lafların olması mümkündür. Fakat'böyle ihtilâflar, Kur'ân-ı Kerim ahkâmının manala­rını tayin etmek hususunda dahi olabilen şey­lerdir. Böyle ihtilaflar, nasıl ki, Kur'ân-ı Ke-rİm'in kanun mehazı olmasına mani teşkil et­mezse, Sünnetin de kanun mehazı olmasına ve Kur'ân-ı Kerim'in yanı başında bulunma­sına mani teşkil etmez. Daha eskiden de bu usûlün kabul edildiği gibi, bugün de aynı şe­kilde kabul etmekten başka çare yoktur. Buna göre, her kim bu hususta, Kur'ân-ı Kerim'in hükmü ayrı, Sünnetin hükmü ayrı olduğunu ileri sürerse, o zaman kendi sözü, kendi iddi­asını çürütür. Ölçü böyle olsaydı, herhalde ümmetin âlimlerinin çoğu hiç olmazsa, üm­met fertlerinin ekseriyeti bu Ölçüyü gözonün-de bulundururlardı. Fakat ölçünün böyle ol­madığına itibar edilince, o zaman mesele de kalmamaktadır. İşte, bu usûl üzerinde dünya­nın her tarafında, yüzlerce, milyonlarca müs-lüman herhangi bîr fıkhı mezhep altında top­lanmış ve bulundukları yerlerde kendi hayat nizamlarını Kur'ân ve Sünnetin ışığı altında kurup yürütmüşlerdir. İkinci itiraz, Kur'ân ve Sünnetin açık ve kesin hükümlerinde hiç bir

şekilde değiştirme olamayacağı görüşüne ya­pılmaktadır ki, bu görüşün kendi içinde çeliş­ki taşıdığı şeklindedir. Çünkü bazı istisnaî hallerde, bazı hususlarda içtihad edilebilir, denilmesi başlıbaşına bir çelişki olarak kabul edilmiştir.

Mecburiyet ve zaruret olunca dünyanın her yerinde istisna genel kuraldır. Bu husus her­hangi bir kanun da olur. Kur'ân-ı Kerim'de de buna benzer müsaadeler için bir hayli mi­saller verilmiştir. Bu misaller hakkında fukahâ belirli usuller koymuş ve bu istisnala­rın Ölçüsünü tayin eylemişlerdir. Nerelerde hangi şartlar dahilinde istisna olabileceğini de bildirmişlerdir. Meselâ, şu örnekler bu fik­rimizin en güzel isbatıdır: "Zaruretler, mah­zurları ortadan kaldırır," "Sıkıntı kolaylığı çeker."

Üçüncü itiraza gelince, bu itiraza bu çevrenin hepsi de iştirak etmektedir. Sebebi de içtihad için bazı şartların ileri sürülmüş olmasıdır. Öncelikle şu belirtilmelidir ki itiraz sahipleri, bir defa ileri sürülen şartlar üzerinde doğru­dan doğruya düşünmelidirler, sonra da bu şartların hangisini ortadan kaldırmak müm­kündür ve bu şartların hangisi olmazsa buna rağmen bu iş tamam olabilir? Bu şartların hangisinin lüzumsuz olduğu belirtilmeli ve ispat edilmeli ki, bilinsin. Şu da var ki, bütün İslâm âleminde bu şartlan haiz bulunan kim­selerin sayısı on kişiden fazla değildir... (Mevdûdî, İslâmî Riyaset [İslâm'da Hükü­met, Urduca'dan çev. Ali Genceli, Hilâl Ya­yınları, İstanbul 1976]).


Bu bölüm Mehmet Kaynar tarafından çevrilmiştir.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bazı İtirazlar
« Posted on: 25 Nisan 2024, 15:56:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bazı İtirazlar rüya tabiri,Bazı İtirazlar mekke canlı, Bazı İtirazlar kabe canlı yayın, Bazı İtirazlar Üç boyutlu kuran oku Bazı İtirazlar kuran ı kerim, Bazı İtirazlar peygamber kıssaları,Bazı İtirazlar ilitam ders soruları, Bazı İtirazlarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes