๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 03 Ağustos 2012, 10:41:52



Konu Başlığı: Bâbil İmparatorluğu
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 03 Ağustos 2012, 10:41:52
Bâbil İmparatorluğu (M.Ö. 3500-1600)

Dicle vadisinin kuzeyinde yerleşen insanlar, mimarlıkta, el sanatlarında (heykeltraşlık) ve metal-işlemeciliğinde, takriben M.Ö. 3000 yıllarında, yeni bir ustalık seviyesine erişmiş­lerdir. Yaklaşık aynı devirde çömlekçi çarkı da icat edilmiştir. Fakat bunlardan en önemli­si, yazının gelişmesidir. Önceleri resim yazısı şeklinde (yani, başhbaşına kelimeler ve kav­ramlar için semboller kullanılıyordu) sonraları Mezopotamya'da çivi yazısı geliştirilmiş ve toprak levhalar üzerine yazmak üzere çivi ya­zısı kullanılmıştır. "Pek çok kavim dilleri için bu sistemi benimsemiştir. İlk olarak Sümerliler, Akadlar, Babilliler ve Asurlular, daha sonra Kenanîler, Hititler ve Hurriler bu siste­mi benimsemişlerdir. Buna, Sami dilleri, sami-olmayan diller ve Hint-Avrupa dilleri de dahildir. Belki de Mısır'ın hiyeroglifleri kay­nağını Mezopotamya'nın ilhamına borçlu­dur."

M.Ö. 4000-1500 yılları boyunca, başlıca dört büyük etnik-kültür kavimleri arasında kültü­rel çapraz aşılama vardı. Bu kavimler Sümerliler, Samiler, Hint-Avrupalılar (Hititler) ve Hîreliler. Kültürel bakımdan da birbirlerine tesir eden bu kavimler Mezopotamya bölge­sinde askerî yayılma başta olmak üzere iktisadî kaynakları sömürmek ve ticarî bağ­larını genişletmek için büyük gayret sarfediyorlardı.

Sümerler, güney Mezopotamya'ya yerleşmiş ve geniş, yoğun sosyal kurumlar yani şehirler geliştirmişler ve yazı ile tanışmışlardır. Ata­larının icad etmiş olduğu sulama tekniklerini tamamlamışlar ve Anadolu ve İran'da gelişti­rilen metal tekniğinde yüksek bir seviyeye ulaşmışlardır.

Bu bölgedeki diğer bir önemli gelişme, yüz­yıllar boyu Sami dili konuşan insanların sü­rekli içeri sızmaları idi. Bu devirde iki önemli saldırı M.Ö. 2600'de Akadların ve M.Ö. 2200'de Amoritlerin akınları olmuştur.

Sümerlerin siyasî kurumları şehir devleti prensibine dayalı idi. Fakat Akadlar, idare sistemini merkezileştirmişler ve eski şehir devleti sisteminin ehemmiyetini azaltmışlar­dır. Topraklarını genişletirlerken deniz ticare­tini de geliştirmişlerdir. Fakat Akad devleti, barbar Gutilerin saldırıları sebebiyle yıkılmış ve iç baskılarla da beraber eski şehir devlet sistemi yeniden canlanmış ve sonuçta üstün unsur olarak ortaya çıkmıştır. Bununla birlik­te, Akad  olan Suriye'nin doğusundaki Amuruların bas­kısı altında yıkılmıştır. Amurular buraya yer­leşmişler ve sonradan iki büyük imparatorluk olan Asur ve Babil adlı iki şehir devleti kur­muşlardır. Asurlular güçlü bir krallık kur­muşlardır. Ancak, Şamsi-Adad'ın ölümünden sonra Hamurabi saltanatı son bulmuştur (M.Ö. 1792-1750). Amuru şehir devletleri arasındaki koalisyon değişikliği devrinden sonra Babil ortaya çıktı. Kısa bir imparator­luk kurdular. M.Ö. onyedinci yüzyılda Hitit­ler bir imparatorluk kurmuşlar, Halep'in ku­zeyinden Fırat nehrinin batısına kadar Suri­ye'yi hâkimiyetleri altına almışlardır. M.Ö. 1595 yılında Babil'i işgal ederek yağmala-mışlardır. Hitit yağmasından sonra Zag-ros'dan birisi Babil'in kontrolünü aldı (The Times Atlas ofWorld History, sh. 52-55).

Bir başka büyük ve güçlü krallık, Babil impa­ratorluğuydu. Babil'in gelişmesinde ve İlerle­mesinde büyük gayret sarfeden ve Fırat'ın ve­rimli vadisinde hüküm süren Nabukadnassar, hükümdarlığı sırasında bugünkü Filistin top­raklarına saldırdı, Kudüs'ün büyük evlerini ve mabetlerini yağmalayarak ateşe verdi. Halkın bir kısmını sürgüne gönderdi, bir kısmını da katletti. Kitab-ı Mukaddes bu olaydan şöyle bahseder:

"Ve vaki oldu ki, kıratlığının dokuzuncu yı­lında... Babil kralı Nebukadretsar, kendisi ve bütün ordusu, Yeruşalim (Kudüs) üzerine geldi, ve ona karşı ordugâh kurdu; ve ona karşı çepeçevre meteris (siper) yaptılar... ve Rab evini, kral evini yaktı, ve bütün Yeruşa­lim evlerine, büyük olan her eve ateş verdi.. bütün Yeruşalim duvarlarını yıktılar... kav­min fakirlerinden olanları, şehirde bırakılmış artakalanları, Babil kralı tarafına geçen kaçakları ve halkın artakalanını sürgün etti. Fa­kat... bağcı ve çiftçi olmak üzere memleketin fakirlerinden bir kısmını bıraktı.. Altın ve gü-müşden yapılmış herşeyi götürdüler... Ve Yahuda (halkı) kendi toprağından sürüldü." (Yeremya, 52: 4, 12-15, 19 ve 27).