Konu Başlığı: Aslî Ve Kaçınılmaz Günah Kavramı Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 20 Temmuz 2012, 18:33:41 Aslî Ve Kaçınılmaz Günah Kavramı Pavlus tüm teolojisini 'aslî günah' mefhumu üzerine oturttu. Önce söz konusu mefhumu, kendi düzmesi olan muharref kurtuluş ve kefaret mefhumlarını işleyebileceği bir tarzda şekillendirdi ve sonrasında bu Öğretiyi Pavlusizm'in yani modern Hıristiyanlığın merkezî fikri olacak şekilde açıklama ve geliştirme yoluna gitti. Burada The Encyclopaedia Bri-tannica'dan bir iktibas yapılacak olursa: "Gerek Pavlus'un kendi düşüncesinin tarihî gelişimi ve gerek teolojisinin temellerine ilişkin mantıkî delâlet itibariyle Pavlus'deki en esaslı kavram günahtır." Pavlus'un anlayışına göre bu eğilim ya da vasıf âdeta şahsîdir, insanda yaşar: "Fakat eğer istemediğim şeyi yapıyorsam, artık ben değil, fakat bende duran günah onu işliyor." (Romalılara, 7: 20). Bu günahın gücü insanın gücünü aşmaktadır: "Ta ki, günah ölümde saltanat sürdüğü gibi, inayet de Rabbimiz îsa Mesih vasıtası ile ebedî hayat için salâh ile saltanat sürsün." (Romalılara, 5: 21). Ve yine Romalılara 6:12, 14'te şöyle okuyoruz: "İmdi fâni bedeninizde günah, kendi şehvetlerine itaat etmeniz için saltanat sürmesin." "Çünkü günah size saltanat etmeyecektir; çünkü şeriat altında değil, fakat inayet altındasınız." Ne var ki insanlar günahın köleleri olurlar: "Ve azanızı haksızlık âletleri olarak günaha arzetmeyin; fakat ölülerden dirilenler gibi, kendinizi Allah'a ve azanızı salâh âletleri olarak Allah'a arzedin." (Romalılara, 6: 13). "Fakat Allah'a şükrolsun ki, günahın kullan olduğunuz halde, teslim edildiğiniz öğretişin suretine göre yürekten itaat ettiniz." (Romalılara, 6: 17). Bu günahm onlara ödediği bir ücret vardır: "Zira günahın ücreti Ölüm; fakat Allah'ın mevhibesi Rabbimiz Mesih İsa da ebedî hayattır." (Romalılara, 6: 23). Günah, kuralını hâkim kılar: "Fakat ben azamda başka bir kanun görüyorum ki, fikrimin kanunu ile muharebe ediyor, ve azamda olan günah kanununa beni esir ediyor." (Romalılara, 7: 23). "Rabbimiz İsa Mesih vasıtası ile Allaha şükür! İmdi öyle İse, ben kendim gerçekten fikirle Allah'ın şeriatine, fakat bedenle günah kanununa kulluk ediyorum." (Romalılara, 7: 25). "Çünkü Mesih isa'da hayat Ruhunun kanunu beni günahın ve Ölümün kanunundan azat etti." (Romalılara, 8: 2). Günah aynı zamanda insanları mahpus tutar: "Fakat vait İsa Mesih imanı ile iman edenlere verilsin diye, kitap bütün şeyleri günah altında kapadı." (Galatyalılara, 3: 22). Yalın ifadeyle bu kötü arzular uyandırır: "Fakat günah fırsat bularak emir vasıtası ile bende her türlü tamahı hasıl etti; çünkü şeriat yok iken, günah ölüdür." (Romalılara, 7: 8). Günahın kesinkes bir tarifi olmamakla beraber aşikârdır, zira itaatin dışında kalanlar günah kapsamına girer. "Bilmez misiniz ki, itaat için kime kendinizi arzeder, kime itaat ederseniz, onun ya ölüm için günahın, ya salâh için itaatin kullarısınız?" (Romalılara, 6: 16). Belli bir noktaya kadar Pavlus çağdaşı insanlardan esaslı biçimde ayrılmamıştı, gerçi toplulukların o güne kadar Mesih'in Öğretileri arasında bilmedikleri ve uygulamadıkları kimi intibaksız fikirleri Hıristiyan teorisine dahil etmekteydi. Mesela sürekli vurguladığı bazı noktalar vardı: "Rabbimiz îsa Mesih vasıtası ile..." (Romalılara, 7: 25); ya da "Rabbimiz Mesih İsa'da..." (Romalılara, 6: 23) gibi. Bununula beraber, "kendisinin garipliği, özellikle günahın evrenselliğine İnanması ve yanısıra günahın evrenselliğini Öğretisinin esası yapmasıydı." Pavlus'un günah meselesine yaklaşımı tamamıyla kendisine hasdı. Yaklaşımını ortak tecrübelere atıfta bulunarak ispata kalkıştıysa da pek ikna edici değildi; şer'î geçerliliği olmaktan ziyade, halka gidecek biçimde ustalıklı hitabet karakteri taşıyordu. Daha ziyade psikolojik ve duygusal davranıyordu, bir yandan Yahudi olmayan toplulukların, diğer taraftan da Yahudilerin duygu ve heyecanlany-la oynuyordu. Metinlere atıfla iddiasını kazanma azmindeydi: "Hepsi saptılar, birlikte murdar oldular; İyilik eden yok, bir kişi bile yoktur." (Mezmurlar, 14: 3). "Nitekim yazılmıştır: 'Hiç salih yok, bir kişi bile yoktur." (Romalılara, 3: 10). Ancak insanlar arasında günahın yayılması ve zilletin hâkim olması günahın insanların evrensel bir vasfı olduğunu göstermez. Bu çerçevede Pavlus'un hissî yaklaşımı Yahudi-olmayan topluluklar nezdinde bile hiç ikna edici olmadı. Günahın evrenselliği iddiası topluluklar nezdinde pek rağbet bulmayınca Pavlus iddiasını ölümün evrenselliği doğrultusunda değiştirdi, zira bu pek aşikâr ve herkesin bildiği ve kabullendiği bir hayat gerçeği idi. Şimdi artık Pavlus halkı "ölüm", "Ölümsüzlük" ve "günah" gibi kelimeleri ustalıkla, Metinlere atıf ile kullanarak tavlamaya çalışıyordu. Yahudilerin bilinen yaygın inancına göre "Tanrı insanı ölümsüz olarak yaratmıştı." Ne var ki gözlemler insanların ölümlü olduğunu gösteriyordu, insanlar ölüyordu. Ölümle ilgili bu tabiî gözlem Pavlus tarafından toplulukları kendi görüşüne getirme doğrultusunda zeki ve yanıltıcı biçimde kullanıldı. Şöyle diyordu: "Bunun için, nasıl günah bir adam vasıtası ile ve ölüm günah vasıtası ile dünyaya girdiyse, böylece ölüm de bütün insanlara geçti; çünkü hepsi günah işlediler." (Romalılara, 5: 12) İddianın şöylece bir gözden geçirilmesi bile Pavlus'deki safsata, hata ve yanıltmanın ne denli aşın derecede bulunduğunu gözler önüne serer. Sırf çocukları eğlendirmek için yapılan bir kukla gösterisinden daha fazla yanıltma ve kurnazlık unsuruyla yüz yüze geliriz. İşte bu yanlış benzetme, yanıltıcı iddia ve bütünüyle mantıksız ve kuruntuya dayalı, sağlıklı bir temelden mahrum tezleriyle Pavlus tüm Hıristiyan dünyasını İsa Peygamberin aslî öğretilerine doğrudan ve kesin olarak zıt hatalı inançlara sürüklemiş bulunuyor. The Encyclopaedia Britannica'nın yazarlarının da ifadesine göre, "İspatlar dahi (meşhur ispatlar) yetersizdir." Daha sonra Pavlus günahın yalnızca evrensel olmakla kalmayıp beraberinde kaçınılmaz ve kurtulunmaz da olduğunu göstermek için vaziyet değiştirdi. Bu doğrultuda iki sebebe müsteniden günahın insan tabiatından ayrılmaz olduğunu öne sürdü. Ne var ki sözkonusu bu iki sebeple ilgili yaptığı müdafaların kendi aralarında açık bir ilişkisi olmadığı gibi, Pavlus'un getirdiği açıklama da kesinlik ve vuzuhtan uzaktır. İlk elde insanlığın tamamen Âdem'in günahına ortak olduğunu savundu: "Bunun için, nasıl günah bir adam vasıtası ile, ve ölüm günah vasıtası ile dünyaya' girdiyse, böylece Ölüm de bütün insanlara geçti; çünkü hepsi günah işlediler; çünkü şeriate kadar dünyada günah vardı; fakat şeriat yokken günah sayılmaz. Fakat gelecek zâtın sureti olan Adem'in tecavüzünün benzeyişi üzre günah işlememiş olanlar üzerinde de, Âdem'den Musa'ya kadar ölüm saltanat sürdü. Fakat suç nasılsa, mevhibe de öyle değildir; çünkü birinin suçu ile çoğu öldülerse, çoğu için Allah'ın inayeti ve bir adamın, yani Isa Mesihin ina-yetiyle olan atiye daha ziyadeleşti. Ve atiye günah işleyen birinin vasıtası ile olduğu gibi değildir; zira hüküm bir suçtan mahkûmiyet için, fakat mevhibe çok suçlardan tebriye için oldu. Çünkü eğer birinin suçu ile ölüm birinin vasıtası ile saltanat sürdü ise, inayet ve salâh atiyesinin feyzini alanlar, birinin, yani İsa Mesihin vasıtası ile hayatta daha ziyade saltanat süreceklerdir. İmdi öyle ise, bir suç vasıtası ile bütün insanlara mahkûmiyet için hüküm geldiği gibi, böylece de hayatın salih sayılması için bir salâh fi'li vasıtası ile bütün insanlara atiye geldi." (Romalılara, 5: 12-19). Yine benzer şekilde şu ifadeleri kullandı: "Zira madem ki ölüm insan vasıtası ile geldi, ölülerin kıyamı da insan vasıtası ile oldu. Çünkü nasıl cümlesi Âdem'de ölüyorlarsa, öylece cümlesi Mesihte diriltileceklerdir." (Korintoslulara, 15: 21, 22). Yine Pavlus kendine mahsus garip tarzında itaatsizlikle ölüm arasında irtibat kurar. Bunu yaparken akıl ve mantık ilkelerine hiç itibar etmemektedir: "Zira bir adamın itaatsizliği sebebiyle çoğu nasıl günahkâr kılındılarsa, böylece de birinin itaatile çoğu salih kılınacaklardır." (Romalılara, 5: 19). Bütün bu iddialar yine bir temelden mahrum olup ulaşılan sonuçlar Pavlus'un şahsî itikatlarından ya da kendisini ilgilendiren rüyala-nndan çıkarılmaktadır. Soyut ve felsefî karakterli iddialara destek sağlayacak hiç bir delil ortaya konulmuş değildir. Böyelikle Pavlus ta Nuh Peygamberden beri Allah'ın Elçilerince vaz edilegelmekte olan takva, dürüstlük, adalet ve Hakikat mefhumlan üzerine kurulu bütün bir üstyapıyı yıkma; ve ahlâk ve ahlâksızlık, iyi ve kötü, itaat ve itaatsizlik gibi vak'aların ehemmiyetini ortadan kaldırma çabasına girdi. Bir hamlede itaati itaatsizlikle, ahlâkı ahlâksizlik ve günahla eşitledi. Görünen odur ki, Pavlus'un gözünde sözkonusu bu iki unsur sonuçları itibariyle aynı idi. Ancak, Allah'ın Son Elçisi Muhammed'e indirilen vahiyde iyi ve kötü, ahlâk ve ahlâksızlığın bir olmadığı belirtiliyor. [Kur'ân-ı Kerîm, Fussilet sûresi (41): 34], Ayrıca her hangi birinin her hangi bir davranışı da katiyetle bu zıtlan eşit kılamaz; aksi takdirde ta Adem'in yaratılışından beri insanlara yabancı olmayan fazilet ve faziletsizlik, hayır ve şer gibi mefhumlar yürürlükten kaldınlmış olacaktır. Bu umûmi ifadelerden sonra şimdi Pavlus'un bütün sözlerine sızmış bulunan safsata, yanıltma, sinsilik ve kurnazlıklan tek tek ortaya koymak istiyoruz. |