> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Anne Olarak Kadının Hakları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Anne Olarak Kadının Hakları  (Okunma Sayısı 545 defa)
18 Temmuz 2012, 20:13:19
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 18 Temmuz 2012, 20:13:19 »



Anne Olarak Kadının Hakları

Müslüman bir cemiyette anne olarak kadının durumu eşsizdir. O, herkesten büyük itibar ve saygıya sahiptir. Ailevî konularda onun görüş ve teklifleri büyük ağırlık taşır. Bir rivayete göre, "Cennet annelerin ayakları altındadır" buyurulmuştur. Buharî'nin naklettiği bir hadi­se göre, Rasûlullah'e; "Allah'ın en çok hoş­nut olduğu amel hangisidir?" diye soruldu­ğunda, "Zamanında kılınan namaz" diye ce­vaplamıştır. Daha sonra: "Allah'ın en çok memnun olduğu kimlerdir?" diye sorulmuş, Rasûlullah buna da: "Anneniz ve babanız" karşılığını vermiştir.

Ebu Hureyreden nakledilmektedir ki, bir adam Peygamber'a sordu: "Benden, en fazla yakın himayeye kim lâyıktır?" Peygamberimiz: "Annen" diye cevap verdi. Adam, "Ondan son­ra kim gelir?" diye sorduğunda O, "Annen" diye tekrarladı. Adam, "Daha sonrakim gelir?" diye sorduğunda mübarek Peygamberimiz: "Ba­ban" diye cevap verdi. (Mişkat).

Kur'an, Allah'a ibadete en yakın olarak ana ve babaya iyi muamele etmeyi kabul eder: "Rabbin, yalnız kendisine ibadet etmenizi ve anaya-babaya iyilik etmenizi emretti. İkisinden birisi, yahut her ikisi, senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa sakın onlara "Öf!" deme, onları azarla­ma! Onlara güzel söz söyle." (17:23). Kur'an'ın ifadelerinde kadın, erkekle yan yana zikredil­miştir: "Erkek veya kadından her kim inanarak iyi işlerden bir iş yaparsa, işte öyle kimseler cen­nete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratı­lmazlar." (4:124) Ve; Şüphesiz ki Allah'ın emri­ne boyun eğen erkeklerle Allah'ın emrine bo­yun eğen kadınlar, iman eden erkeklerle iman eden kadınlar, ibadete devam eden erkeklerle ibadete devam eden kadınlar, sadık erkeklerle sadık kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, mütevazi olan erkeklerle mütevazi kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadı­nlar, gizli yerlerini haramdan koruyan erkekler­le gizli yerlerini haramdan koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkeklerle Allah'ı çok zik­reden kadınlar!... İşte, bunlar için Allah mağfi­ret ve büyük mükafat hazırlamıştır." (33:35)

Kur'an'ın bu ayetleri kadın ve erkeğin nisan ola­rak ne ekerlerse onu biçeceklerini, bu dünyada her yaptıklarını Allah'ın görmüş olmasından dolayı her ne iyi şey yaptılarsa ondan ötürü mükafat elde edeceklerini, bu hususta erkek ve kadının tam bir şekilde eşit olduğu kesin olarak açıklanmaktadır.

Tabii görevlerini kendi ehliyet ve kabiliyetleri­ne göre yerine getirme hususunda kadın sosyal hayatın ve bundan da öte ailenin temel taşıdır. Kadın ve erkeğin her ikisi de birbirlerini tamam­layıcı ehliyetlere sahiptir. Ve her ikisi de aileyi kurmak ve sürdürmek konusunda birbirlerine muhtaçtırlar. Biri, diğeri olmaksızın ne mutlu ve ne de huzurlu bir hayat sürdüremez.

Kısaca bunlar İslam hukukunda kadının sahip olduğu haklardır. Buraya kadar sıralanan ifade­lerden anlaşılıyor ki, İslam'ın kadına tanıdığı hak ve hukukun hiçbir sistemde benzeri yoktur. İnsan medeniyetinin bütün tarihi dönemleri, İslam hariç, dünyanın her yerinde kadının bir al­çaklık, aşağılık, utanç ve günah kaynağı olarak düşünüldüğüne şahittir. Kız evlat, onu dünyaya getiren ana, baba için, sanki büyük bir kabahatmiş gibi utanç konusuydu. Hatta iş o kadar iler­lemişti ki, bazı milletlerde, özellikle cahiliyye Araplannda "kayın valide" ve "baldız" kelime­leri bir nevi "küfür" anlamına kullanılıyordu. Nitekim, bugün bile, bahsi geçen kelimelerin aynı manada kullanıldığı yerler, hâlâ rastlamak mümkündür. Birçok topluluklarda, kız evlat sa­hibi olmanın utancından kurtulmak için çocuk­lar öldürülmekteydi. Bu iş sıradan fillerdendi ve hatta gerekli görülüyordu. Sıradan vatandaşlar ve cahiller şöyle dursun, bilginler bile, uzun za­man, kadının, "insan olup olmadığı'nı tartışmış, bu suale uygun cevap bulmağa çalışmış, Al­lah'ın kadına kendi ruhundan bağışta bulunup bulunmadığı konusunda çekişmişlerdir. Hindu'ların dini kanunu olan "veda'lara göre kadınlar ilim tahsili yapamaz. Bu yol kendileri­ne kapalıdır. "Buda" daha ileri gider. Yalnız ilim yolunu tıkamakla kalmaz, kadınların kur­tulamayacağını ileri sürer. Hristiyanlık ve Ya­hudilik için kadın, insanı günaha götüren baş müessirdir. Eski Yunan'da, ev halkı için ne ilim, ne de edeb öğrenmek sözkonusuydu. Okuma yazma gereksiz sayılıyordu. Herhangi bir ilim dalında veya fende araştırma yapmak mümkün değildi. Kadınların elde edebileceği ve öğrene­ceği tek şey, sadece erkekleri eğlendirmesini bilmek ve cinsel isteklerini tatmin etmenin usulleriydi. Yani kadın, ahlaksızlık dersi alıyordu. Roma, İran, Mısır ve Çin'de de durum aşağı yukarı böyleydi. Öteki medeniyet merkezleri de farklı sayılmazdı. Kadınlar, ne türlü bir alçaklık ve rezalet içinde yüzdüklerini biliyordu. Bunu kabul ediyorlardı. Bu gibi düşünceler "izzet-i nefis"lerini ortadan kaldırmıştır. İnanıyorlardı ki, dünyada herhangi bir hak ve hukukları yok­tu. Varlıkları faydasız ve lüzumsudu. Sadece er­keğin gönlünü hoş etmek için yaratılmışlardı. Erkeklerin onlara zulmetmeğe ve baskı yap­mağa haklan vardı. Kadın denen yaratık er­keğin her türlü baskısına ve zulmüne maruz kal­malı, bunu sineye çekip itiraz etmemeliydi. Kölelik zihniyeti o kadar ilerlemişti ki, bir kadın, kocasının kendisini "hizmetçi" diye isimlendirmesinden gurur duyar hale gelmişti. Onun dini, kocasını bir tanrı ve efendi gibi övüyor ve ona tapındırıyordu.

Bu gibi görüş ve anlayışlar üzerine, sadece pra­tik bakımdan değil, düşünce ve fikir alanında da, İslam büyük inkılablar meydana getirmiştir. Hem kadının, hem de erkeğin anlayışını tama-miyle değiştirmiştir. Kadına saygıyı, kadının bir "varlık" olarak kabul edilmesini, hak ve hu­kuku olabileceği fikrini insanların zihnine İslam sokmuştur.

Günümüz insanlarının ağzında "kadın hakları" "kadının eğitim ve öğretim meselesi", "kadının uyanışı" gibi ifadeler dolaşıp durmaktadır. Bunlar, Rasulullah tarafından, ondört asır önce ortaya atılmış bulunan ve insanların psiko­lojisini değiştiren sesin yankısıdır. Kainatın Efendisi, ta o zaman, kadının da erkek gibi bir "insan" olduğunu anlatmış, belli bir hak ve hu­kuka sahib bulunduğu gerçeğini belirtmiştir: "Allah, sizi tek bir nefisten yarattı, ondan da eşleriniz yarattı..." (4:1) Ve yine aynı surede şu ifadeler vardır:"... Erkeklere de kazandıklarından bir pay var, kadınlara da kazandıklarından bir pay var..." (4:32). Açıkça görülmektedir ki, erkek ve kadın arasında bir ayırım yapılmamak­tadır, Erkeğin kendi iman, fazilet ve salih amel­leri ile erişebildiği yüksek mevkilere kadın da erişebilir. "Allah onların dualarına cevap verdi: 'Ben ister kadın ister erkek, hiçbirinizin amelin­den hiçbir şeyi zayi etmem. Çünkü bunlar birbirlerindendir." (3:195).

Ve yine: "Erkek olsun, kadın olsun, her kim de mümin olarak iyi işler yaparsa, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğ­ratılmazlar." (4: 124). Görülüyor ki, İslâm Peygamberi hangi konularda erkeklere bilgi ve haber vermişse kadınlar için de aynı şeyle­ri söylemiş ve öğretmiştir. Böyle bir çalışma sonucunda oluşan fikir sistemi ve zihniyette, kadınla erkeğin eşit seviyede olacağı açıktır: "...Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gi­bi, kadınların da erkekler üzerinde belli hakla­rı vardır..." (2: 228).

Rasûlullah, kadınlığın bir utanç sebebi ve­ya zillet konusu olmadığını belirten zattır; onu gerçek mevkiine yükseltmiştir. Babalara şunları hatırlatmıştır:

a- 'Kız çocuğu sizin için bir utanç konusu, hay­siyet kinci bir mesele değildir. Onu iyi yetiştiri­niz, güzelce bakar ve severseniz cennete gider­siniz." (Müslim).

b- "İki kız büyütüp yetiştiren(ler)le ben, kıya­met gününde (iki parmaklarını birleştirerek) şöyle olacağız. " (Müslim).

c- "Dünyaya geldikten sonra iyi bir şekilde büyütülüp yetiştirilen kız çocuğu, öteki tarafta, cehennem ateşiyle babası arasında engel teşkil eder." (Müslim).

Kocalara hatırlatılan gerçek:

a- "En büyük dünya nimeti, iyi ve salih bir hanımdır." (Nesei).

b- "Dünyada iki şey bana sevdirildi: Kadın ve güzel koku. Fakat, gözümün nuru namazdır." (Nesei).

c- "Bu dünya nimetleri içerisinde en fazla terci­he layık olanı salına bir kadındır." (İbn-i Mace).

Rasûlullah, anne olarak kadının statüsünü en iyi şekilde belirlemişti. O, Allah'tan sonra, ço­cuklardan dolayı en fazla hürmet ve iyi muame­leye layık birinin anne olduğunu insanlığa öğretmişti: "Biz insana ana-babasını tavsiye et­tik. Annesi onu güçsüzlükten güçsüzlüğe uğra­yarak (karnında) taşımıştır). Onun (memeden) ayrılması da iki yıl içinde olmuştur. (Bunların hepsi güç şeylerdir. Onun için biz insana): "Bana ve anana-babana şükret, dönüş banadır1 diye öğüt verdik." (31:14). Yine, Ahkaf suresinde şunları okuyoruz. "Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Anası onu zahmet­le taşıdı ve zahmetle doğurdu. (Ana karnında) taşınması ile sütten kesilmesi otuz ay sürdü. Ni­hayet (insan), güçlü çağına erip kırk yaşına varı­nca: "Ya Rabbi, dedi, beni, bana ve anama-babama verdiğin nimete şükretmeğe, razı ola­cağın yararlı işler yapmağa sevkeyle, bana ver­diğin gibi soyuma da salah ver, doğrusu sana yöneldim, ben, kendimi sana verenlerdenim" demesi gerekir." (46:15). Rasûlullah, çocuk­lara hitaben: "Allah ve Resulünden sonra en çok saygı duyulacak insan annedir." buyurmaktadır. Hazreti Peygamberle, ashabdan bir zat arasında geçen konuşma şöyle: "En fazla sevi­lecek ve saygı duyulacak insan kimdir? Kime daha fazla hürmet göstermeliyim ey Allah'ın Rasulü?" "Annene..."Tekrar aynı sual ve cevabı: "Yine annene..." "Daha sonra kim geliyor ya Rasulullah?" "Baban..." (Buhari) işte size taptaze bir ölçü daha: "Allah, anne ve babanıza karşı gelmeyi size haram kılmıştır."

Kâinatın Efendisi tarafından belirtilen ger­çekl...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Anne Olarak Kadının Hakları
« Posted on: 28 Mart 2024, 13:39:37 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Anne Olarak Kadının Hakları rüya tabiri,Anne Olarak Kadının Hakları mekke canlı, Anne Olarak Kadının Hakları kabe canlı yayın, Anne Olarak Kadının Hakları Üç boyutlu kuran oku Anne Olarak Kadının Hakları kuran ı kerim, Anne Olarak Kadının Hakları peygamber kıssaları,Anne Olarak Kadının Hakları ilitam ders soruları, Anne Olarak Kadının Haklarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes