> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Ana Babanın Birliği
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ana Babanın Birliği  (Okunma Sayısı 566 defa)
27 Temmuz 2012, 13:29:43
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 27 Temmuz 2012, 13:29:43 »



2- Ana Babanın Birliği

İnsanlığı bir tek kardeşlik hâline getirmek için, Kur'ân sadece Tanrının birliğini ileri sürmez ve şu gerçeğe işaret eder: Dil, renk, ulus, kabile ve ülke farklılığına rağmen insan­lar bir aileden gelmiştir:

"Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten (nefes alan candan) yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisin­den bir çok erkekler ve kadınlar üreten Rabb'inizden korkun; adına birbirinizden di­lekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık(bağlarını kırmak)tan sakının. Şüphesiz ki Allah, sizin üzerinizde gözetleyicidir." (4:1).

Bu âyetle insanlar bir taraftan Allah'tan ve O'nun azabından korkma konusunda uyarılır­ken, diğer taraftan onlara bütün insanların bir ana babadan yaratıldıkları ve birbirleriyle ya­kın bağlan oldukları hatırlatılmaktadır: "...O sizi bir tek nefisten yarattı." Başlangıçta bir tek insan yaratılmış ve bütün insanlık da on­dan türetilip yeryüzüne yayılmıştır. Kur'ân'm bir başka sûresinde de Hz. Âdem'in "bir tek nefis" olduğunu öğrenmekteyiz. Ve eşi de Âdem'den yaratıldı.

Hucurât Sûresinde şu ifadeleri görürüz: "Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir dişiden ya­rattık ve birbirinizi tanımanız için sizi taifele­re ve kabilelere ayırdık. Allah yanında en üs­tün olanınız, (Allah'ın emirleri dışına çıkmaktan) en çok korunanınızdır..." (49:13).

Bu âyette bütün insanlığa dünyada adaletsiz­liğin, kötülüğün ve evrensel dejenarasyonun sebebi olan fenalık hatırlatılmaktadır. Bu fe­nalık hemen hemen her zaman insanlığı ifsat eden ırk, renk, dil, bölge ve ülke taassubudur. İnsanoğlu bu durumda bütün insanlığın birli­ğini gözden uzak tutarak ırk, renk, dil ve mil­liyet gibi tabiî sınırlan kendilerine kalkan ya­pıp, diğerlerini yabancı telakki ederek onları aşağı yaratıklar olarak görürler. Bu farklılık­lar herhangi bir akıl, mantık ve ahlâk temeli­ne dayanmaz; sadece doğum olayı üzerine bi­na edilir. Bazen bu farklılıklar aynı aileden, kabileden veya ırktan olmak ve bazen aynı coğrafî bölgede bulunmak ya da aynı dili konuşmak esası üzerine bina edilir. Bu temeller üzerinde bu farklılıklar diğer milletlere ve in­sanlara karşı kin, düşmanlık, hakir görme ve zulmetme gibi fikir ve eylemlerin oluşmasına sebep olur. Dinin, hukukun, ahlâkın ve sosyal prensiplerin bütün unsurları bu temeller üze­rinde oluşur. Ve diğer renklerin, dillerin ve ırkların mensuplarına karşı bir nefret ve zu­lüm kampanyası başlatılır. Bu kısa âyette (49: 13) Allahu Teâlâ bütün insanlığa hitap ederek son derece önemli üç temel gerçeği açıkla­mıştır.

Bunlardan biri şudur: Herkesin orijini (köke­ni) aynıdır. Bütün insan ırkı bir tek erkek ve kadından yaratıldı. Ve bugün dünyada varo­lan bütün ırk ve uluslar gerçekte bir anne ve bir baba ile başlayan bir tek ırktan gelmekte­dir. Bu büyüyen silsilede insanların kendi aralarında suni olarak oluşturduğu herhangi bir farklılığa yer yoktur. İnsanların bir yaratı­cısı vardır, tek bir kişiden ve aynı maddeden ve aynı ana ve babadan yaratılmışlardır. Bu nedenle herhangi bir grubun diğerleri üzerin­de üstünlük iddia etmesi için mantıkî, ahlâkî ve sosyal hiç bir gerekçesi yoktur.

İkinci olarak, asıl ve temel yönü ile insanların bir olmasına rağmen, kabilelere, ailelere ve uluslara ayrılmaları yaratılış gereğidir. Yer­yüzünde yaşayan bütün insanların bir tek aile olamayacağı meydandadır. Nüfus artışıyla beraber sayısız ailelerin, daha sonra da aile­lerden soyların ve milletlerin meydana gel­mesi kaçınılmazdır. Aynı şekilde farklı coğrafî bölgelerde ve farklı iklimlerde insan­ların renkleri, özellikleri, dilleri ve hayat tarz­ları farklılaşmaktadır. Fakat bu tabiî farklılık­lar soyluluk ve soysuzluk, üstünlük ve aşağı­lığı ima etmez.

Aynı şekilde şunlar da söz konusu olamaz: Bir ırkın diğeri üzerinde üstünlük kurması, aynı renkteki insanların başka renkteki insan­ları hor ve hakir görmeleri, bir ulusun diğerle­ri üzerinde üstünlük iddia etmesi veya insan haklan konusunda bir zümrenin diğerine üs­tün tutulması gibi. Yaratıcının, insan toplu­luklarım soy, kabile ve ulus şeklinde düzenle­mesi, sadece onların arasında tanışma ve do­ğuştan gelen yardımlaşmanın bu şekilde ol­masından dolayı idi. Sadece bu yolla bir süla­le, bir soy, bir kabile ve bir ulusun mensupları birleşerek ortak bir toplum düzeni kurabilirler ve hayatta karşılaştıkları her işte birbirlerine yardımcı olabilirlerdi.

Allah'ın insanlar arasında tabii tanışma sebe­bi olarak yarattığı fıtratın bir üstünlük, kin, zulüm ve saldırganlık vasıtası yapılması şeytanî bir sapmadır.

Üçüncü olarak, insanlar arasında bir üstünlük ve fazilet varsa ve olabilirse, o da sadece ahlâkî üstünlük ve fazilettir. Yaratılış bakımından bütün insanlar eşittir. Çünkü onların yaratıcısı birdir, aynı maddeden yaratılmışlar ve hepsinin soyları bir tek ana babaya dayan­maktadır. Bununla birlikte bir kimsenin, her­hangi bir ülkede, ulusta veya ailede doğması, kendi iradesi ve seçiminin dışında ve hiçbir çalışma ve gayreti olmaksızın, İlâhî irade ile meydana gelmiş bir olaydır. Bu bakımdan bi­rinin diğerine üstünlük iddia etmesi için hiç­bir makûl sebep yoktur. Birinin diğerlerine üstün olmasını gerektiren asıl faktör, o kimse­nin diğerlerinden daha çok Allah'tan sakın­ması, iyilik ve takva yolunu izleyenlerden ol­masıdır. Böyle bir insan hangi aileye, hangi ırka ve ulusa ait olursa olsun bir derece ve şe­refe nail olur. Bunun aksine olan biri de ister siyah ya da beyaz, ister doğuda ya da batıda doğmuş olsun, aşağı derecede bayağı bir in­sandır. (Mevdûdî, a.g.e.)

Yukarıda meali verilen âyette özetlenen bu gerçekler Hz. Peygamber'in çeşitli hutbe­lerinde ve emirlerinde izah edilmiştir. O, Mekke'nin fethinde Kabe'yi tavaf ettikten sonra yaptıkları bir konuşmada şöyle buyur­muştur: "Sizden, cahüiyyetin ayıp ve kibrini gideren Allah'a şükürler olsun. Ey insanlar! Bütün insanlar ikiye ayrılır. Bir kısmı iyi olan, iyilik yapan ve kötülüklerden sakınan­lardır ki bunlar Allah nazarında değerlidirler. Diğer kısmı ise günahkar, isyankâr olanlardır ki bunlar ise Allah nazarında değersizdirler. Bunun dışında insanların hepsi Âdem'in ço­cuklarıdır. Allah da Âdem'i topraktan yarat­mıştır." (Tirmizî, Ebû Dâvûd ve Beyhakî).

Rasûlullah, birçok defalar geçmişte yapı­lan kabile savaşlarını açıkça eleştirdi. Bir ke­resinde şöyle dedi: "Kabilecilik yapan bizden değildir; kabilecilik için savaşan bizden de­ğildir ve kabilecilik sebebiyle ölen bizden değildir." (Ebû DâVûd).

Veda haccı sırasında vermiş olduğu hutbede Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Dikkat edin! Hepinizin Rabb'i bir­dir. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır. Allah katında en kıymetli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Dik­kat edin!..." Bundan sonra Rasûllullah iki kere "Tebliğ ettim mi?" buyurdu. Orada bulu­nanlar: "Evet, tebliğ ettin ey Allah'ın Rasûlü!" dediler. Rasûlullah: "Şâhid ol yâ Rab!" dedikten sonra: "Burada hazır bulunan­lar bulunmayanlara tebliğ etsin!" buyurdu. (Beyhakî). Bir hadis-İ şerifte Peygamber şöyle buyurmuştur: "Hepiniz Âdem'in çocuk­larısınız. Âdem ise topraktandır. Herkes ata­larıyla övünmekten vazgeçsin. Böyle yapan­lar Allah nazarında en aşağı kimseler olacak­tır." (Bezzâr).

Bir başka hadiste de şöyle buyurmuştur: "Al-lahu Teâlâ Kıyamet günü sizin soyunuzu so-punuzu sormayacaktır. Şüphesiz ki O'nun na­zarında en üstününüz, kötülüklerden en çok sakmamnızdır." (İbni Cerîr)

Bir başka defa Peygamber şöyle buyurdu: "Allah sizin yüzlerinize ve zenginliğinize bakmaz. Fakat O sizin kalplerinize ve amelle­rinize bakar." (Müslim ve İbni Mâce).

Bu öğreti sadece belli bir takım sözlerle sınır­lı kalmadı; İslâm evrensel bir topluluk kura­rak bunu fiilen ispatlamıştır. Bu toplulukta renk, ırk, dil vatan ve milliyet ayrımı yoktur. Bunda üstünlük, aşağılık, ayırımcılık ve taas­subun hiç bir izine rastlanmaz. Bu topluma giren her insan hangi ırk, ulus veya bölgeden olursa olsun ve yine hangi dili konuşursa ko­nuşsun, hangi renge sahip olursa olsun, eşit hak ve ayrıcalıklara sahiptir. İslâm'a karşı olanlar bile müslüman toplumda insan eşitliği ve birliğinin başarılı bir şekilde uygulanması­nı, başka herhangi bir dinde ve düzende bula­madıklarını kabul etmektedirler. Diğer din ve sistemler pratikte bunu başaramamışlardır. Sadece İslâm dinidir ki, dünyanın farklı böl­gelerindeki sayısız ulusları ve ırkları birleşti­rerek evrensel bir toplum (ümmet) hâline ge­tirmiştir.



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ana Babanın Birliği
« Posted on: 23 Nisan 2024, 20:09:23 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ana Babanın Birliği rüya tabiri,Ana Babanın Birliği mekke canlı, Ana Babanın Birliği kabe canlı yayın, Ana Babanın Birliği Üç boyutlu kuran oku Ana Babanın Birliği kuran ı kerim, Ana Babanın Birliği peygamber kıssaları,Ana Babanın Birliği ilitam ders soruları, Ana Babanın Birliğiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes