๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 20 Ağustos 2012, 19:35:46



Konu Başlığı: Allah'ın Sıfatları Ve Kainat
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 20 Ağustos 2012, 19:35:46
ALLAH'IN SIFATLARI VE KÂİNAT

Allah'ın takdiri, bu evrensel sistem ve canlılı­ğın ve fiilin asıl sebebi üzerinde düşünülün­ce; bu sistemin hayatı geliştirmek, devamım sağlamak ve onda bulunan her gizli kapasite­yi korumak için ayarlandığı görülür. Güneş, ışık ve ısı vermek ve sistemli bir şekilde ok­yanuslardan suyu çıkarmak için vardır. Rüzgârlar serinlik ve sıcaklık üretmek için vardır. Bazen su zerreciklerini göğe sürükler ve onları bulut katmanlarına dönüştürürler; bazen bu bulutlan tekrar suya dönüştürür ve yere indirirler. Yer, bir gıda deposu gibi hiz­met eder ve her bitkinin gelişimi için gerekli tüm mineralleri içerir. Kısacası varlığın atelyesi her zaman faaldir ve hayat sürecine doğ­rudan katılmaktadır. Her kuvvet etkisini ser­gilemekte ve her sebep sonucunu doğurmak­tadır. Bir şey büyüme sürecine girdiği zaman, bütün hayat mekanizması dikkatini ona yö­neltir. Güneşin faaliyetleri, mevsimlerin dö­nüşümü, yerin kuvvetleri ve elementler ara­sındaki etkileşimler bir karınca yavrusunun yumurtadan çıkışını, bir tohumun toprağa dü­şüşünü görmek için vardır sanki: "Göklerde ve yerde ne varsa hepsini kendinden (bir lütuf olarak) size boyun eğdirdi. Elbette bun­da düşünen bir toplum için ibretler vardır." (45: 13).

Bütün bu kâinat manzarasında en çok dikkati çeken, altında yatan birlik ve uyumdur. Varo­lan her nesne için gerekli varlık koşullarının sağlanması her yerde aynıdır. Her şeyde tek ilke çalışmaktadır. Taş, güzel kokulu çiçek­ten farklı görünebilir; fakat ikisi de aynı şe­kilde varlıklarını sürdürmektedir. Bir insan çocuğu ve bir bitki fidanı, farklı iki sisteme ait gözükebilirler; fakat gelişme şekillerine bakarsanız aynı hayat sistemine göre büyü­düklerini görürsünüz. Bir taş parçasının, bir çiçek tomurcuğunun, bir insan çocuğunun veya bir karıncanın, hepsinin bir doğumu var­dır; hayata başlar başlamaz devamları için gerekli maişet hazırdır. Hepsinin bir çocuk­luk aşaması ve bu aşamaya göre ihtiyaçları vardır. Yani insan çocuğu için olduğu gibi, tomurcuk için, taş için de ortaktır. Herşeyin bir çocukluğu vardır. Daha sonra hepsi için gençlik, erginlik, olgunluk ve yaşlılık aşama­ları gelir. Yükseliş ve düşüş prensibi hepsi İçin aynıdır: "Sizi güçsüz yaratan, güçsüzlük­ten sonra size güç veren; güçlülüğün arkasın­dan da sizi yine güçsüz ve ihtiyar duruma ge­tiren Allah'tır. O, dilediğini yaratır. O, hak­kıyla bilendir, herşeye gücü yetendir." (30: 54). "Görmüyor musun ki, Allah gökten su indiriyor ve onu yer altındaki kaynaklara sevkediyor, sonra onunla cinsleri başka başka bitkiler çıkarıyor; sonra bunlar soluyor ve sen onları sararmış görüyorsun. Sonunda da onu çer-çöp hâline sokuyor. Şüphesiz ki bunda aklıselim sahipleri İçin bir ibret ve uyan var­dır." (39: 21).

Gıdaların tedarik edilişine bakınız. Hayvan türü içerisinde bazı hayvan yavruları süt ile beslenirken, bazıları diğer gıda maddeleri ile beslenmektedir. Onlar için tespit edilen bes­lenme sistemi üzerinde düşününüz. İnsanın-durumunu göz önüne alınız. Doğduğu anda ihtiyaç duyduğu besin, vücudunun hazmede­ceği şekilde ve hemen yakınında mevcuttur. Anne, sevgisinin gücüyle onu kucağına alır, göğsüne dayar ve orada bebek besin pınarım bulur. Sürekli değişen besin ihtiyacının nasıl karşılandığına bakın. Aldığı besinler vücudu­nun gelişimiyle uyum içinde olmak zorunda­dır. Başlangıçta çocuğun midesi Öylesine has­sastır ki, onun için çok hafif süt gereklidir. İş­te bu yüzden anne sütü, diğer hayvanlar için­de bile başlangıç için oldukça yumuşaktır. Fakat zamanla çocuk büyür ve midesi güçle­nir, anne sütü yavaş yavaş koyulaşır; bebek­lik dönemi bitip, midesi normal besinleri sin­direcek kadar gelişince annenin memeleri ku­rur. Bu, çocuğun artık anne sütüne ihtiyacı olmadığını ve diğer gıdaları yiyebileceğini gösteren İlâhî işarettir: "Anası onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. (Ana karnında) taşınması ile sütten kesilmesi otuz ay sürdü." (46: 15).

Yine, annenin fıtratına yerleştirilen ilâhi prensibi düşünün. Çocuklarına gösterdiği sevgi, bir insanın gösterebileceği duyguların en asilidir.

Anne, çocuğu büyüyünceye kadar kendisi için değil, onun için yaşar. Çocuğu uğrunda yapamayacağı fedakârlık yoktur. Çocuğuna duyduğu sevgi, kendisine duyduğu sevgiden çok daha büyüktür. Anne fedakârlığının ör­nekleri çoktur ve kimsede şaşkınlık uyandır­maz.

Bu ilâhi sistem üzerinde biraz derin düşünün! Çocuk büyüdükçe, annenin çocuğuna olan sevgisi gayriihtiyarî yavaş yavaş azalır. Bir zaman gelir, diğer canlılar arasında olduğu gibi bu sevgi tamamen ölmediği halde, eski sıcaklığında önemli bir azalma olur. Bu niçin böyledir? Niçin çocuk doğduğu an bu sevgi aniden yükselir ve niçin yavaş yavaş azalır? Çünkü ilâhî prensibin, varlığının şartının işle­yişi böyledir. Allah'ın takdiri, çocuğun yardı­ma ihtiyacının bulunduğu merhalede başkala­rı tarafından beslenmesini gerektirir. Dolayı­sıyla, çocuğa yardım hissi annenin gönlüne yerleştirilmiştir. Çocuğun anne bakımına ihti­yacı kalmadığı zaman, annedeki itina azal­mıştır zaten. Aslında bu titizliğin devamı an­nede gereksiz gerilime yolaçar ve çocuğun gelişimini engeller. Çocuğun sadece bebeklik döneminde müşfik bakıma ihtiyacı vardır. Bu yüzden bu dönemde anne sevgisi şiddetlidir. Fakat çocuk zamanla geliştikçe, her türlü yar­dıma olan ihtiyacı azalır. Hiç şüphe yok, an­nenin sevgisi yetişkin çocuklarına karşı de­vam eder. Fakat bu sadece sosyal bir değer­dir. Bu sevgi, bebeğe olan itinadan farklıdır.

Bununla beraber, çocuğun bakımı ile diğer canlılardaki yavrunun bakımı arasında farklı-lık'vadır. Meselâ yumurtadan çıkan bir civci­vin tabiatı, süt emmeye ihtiyaç duyan bir be-beğinkinden farklıdır. Daha başlangıçta normal veya basit besinleri yiyebilir. Bu besini nasıl temin edeceğini gösterecek biri hazırdır. Dikkat edilirse, civciv yumurtadan çıkınca yiyecek bulmaya çalışır ve annesi ona yiye­ceği nasıl toplayacağını gösterir. Bazen ana tavuk, kendi ağzında yumuşattığı yiyeceği yavrusunun ağzına koyar.