๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 19 Temmuz 2012, 12:25:35



Konu Başlığı: Allah'ın Bağışlaması
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 19 Temmuz 2012, 12:25:35
Allah'ın Bağışlaması

Allah'ın mağfiret kapısı insana daima açık olup, teşebbüste bulunmak ve onu talep et­mek insanın elindedir.

a- Allah'ın Bağışlaması Herkese Açıktır
 
Allah'ın Mağfireti sınırsızdır ve O mağfiretini istekli herkese yayar. "... Şüphesiz Rabb'in af­fı geniştir..."(53: 32).

"... Senin Rabb'in, hem bağışlama sahibi, hem de acı azâb sahibidir." (41:43).

Muhakkak ki Allah, kullarını koruyan ve gö­zetendir. İnsanoğluna olan büyük düşkünlüğü nedeniyle onların günahlarını, cürümlerini ve hatta peygamberlerine çektirdikleri eziyetleri bile gözardı eder, ve onları tümden affeder; bunun için tek şart kişinin O'na dönmesidir. Tevbekârm geçmiş bütün fiilleri ve cürümleri arındırılmış ve affa uğrayarak cemaatte şeref­li ve haysiyetli mevkiine almıştır.

b- Allah'a Ortak Koşma (Şirk) Dışında Bütün Günahlar Bağışlanır

 
Kişi Mağfiret için Allah'a döner dönmez geç­miş bütün günahları bağışlanır:

"Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışla­maz, bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah'a ortak koşan da gerçekten büyük bir günah işlemiştir." (4: 48,116).

Hainlik, devletin varlık nedenine kasdetme-sinden dolayı en ağır suçu teşkil eder. Benzer şekilde, başka varlıkları Allah'a ortak tanımak da, bağışlanmaz bir tavırdır. Böyle bir tavır gerçekte Tevhid İlkesinin özü ve kaynağına isyan demektir. Allah'a karşı işlenen suçların en çirkini olmasına rağmen bu bile, cehalet halinde yapılmış ve sonrasını tevbe ve ıslah olma izlemiş ise, affedilebilecektir. (Lütfen "Rahmet" başlığı altında geçen [4:17] âyet mealine bakınız).

c- Allah'ın Rahmetine Koşunuz
 
Allah'ın Mağfiretini talepte kişi başkalanyle yarış hâlinde olmalıdır:

1- "Rabb'inizden bir bağışa ve genişliği gök­lerle yer arası kadar olan, takva sahipleri için hazırlanmış cennete koşun!" (3:133).

2- "(O halde siz), Rabb'inizden bir mağfirete ve genişliği, gökle yerin genişliği gibi olup Allah'a ve Rasûlüne inananlar için hazırlan­mış bulunan bir cennete koşuşun. İşte bu, Al­lah'ın lûtfudur. Onu dilediğine verir. Allah, büyük lütuf sahibidir." (57: 21).

d- Allah İnsanları Mağfiretine Çağırır
 
1- "(Ey Muhammed), kullarıma haber ver: İş­te ben öyle bağışlayan, öyle esirgeyenim." (15: 49).

2- "Eğer Allah'ın nîmetini saysanız, sayamaz­sınız. Doğrusu Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir." (16:18).

3-  "...Ve bilin ki,  Allah bağışlayandır, halimdir (ceza vermekte aceleci değildir)." (2: 235).

4- "...Ben ise sizi O azîz ve çok bağışlayan (Allah)a çağırıyorum." (40:42).

5-  "...Eğer onlar, kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler, Allah'tan günahlarını ba­ğışlamasını isteseler ve Rasûl de onların ba­ğışlanmasını dileseydi, elbette Allah'ı affedi­ci, merhametli bulurlardı." (4: 64).

e- Allah Bağışlayıcıdır- Günahları Allah'tan Başka Kim Bağışlayabilir?
 
Mağfiretini taleple O'na döndükleri takdirde Allah kullarının günahlarını ve aşırılıklarını bağışlamaya daima hazırdır:

1- "Ve onlar bir kötülük yaptıkları, ya da ne­fislerine zulmettikleri zaman, Allah'ı hatırla­yarak hemen günahlarının bağışlanmasını di­lerler. Günahları da Allah'tan başka kim ba­ğışlayabilir? Ve onlar, bile bile, yaptıklarında ısrar etmezler." (3:135).

2- "Allah'a istiğfar et. Şüphesiz Allah bağışla­yıcı, esirgeyicidir." (4:106).

3- "Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zul­meder de sonra Allah'tan mağfiret dilerse,-Allah'ı bağışlayıcı ve esirgeyici bulur." (4:110).

4- "...Şüphesiz Rabb'in, o (insa)nların zulüm­lerine karşı mağfiret sahibidir..." (13: 6).

f- Zâlimler Neden O'na Dönmez?
 
Allah, sonsuz rahmet ve mağfıretiyle günah­kâr ve isyankâr kullarına umûmi affını ilan ederek, onlara neden Kendisine dönmedikleri sorusunu yöneltir. Çünkü O'nu daima bağışla­yıcı bulacaklardır:

1- "Hâlâ Allah'a tevbe edip O'ndan af dilemi­yorlar mı? Allah bağışlayan, esirgeyendir." (5: 74).

2- "Kendilerine hidâyet geldiği zaman insan­ları iman etmekten ve Rablerine istiğfar et­mekten alıkoyan şey, ancak evvelkilere (ait) âdetin kendilerine de gelmesi(ni) yahut azabın açıkça karşılarına gelmesi(ni bekleme­leredir" (18: 55).

3- "...Allah ise size kendi tarafından bağışla­ma ve lütuf va'dediyor. Şüphesiz Allah(ın lûtfu) geniştir, (O) bilendir." (2: 268).

Kur'ân'ın bu âyetlerinin çok açık ve kesin bir ifadeyle bildirdiğine göre Allah'ın mağfireti (a) sınırsızdır; (b) dileyen herkese açıktır; ve (c) kişinin günahlarının miktar ve kesafetin­den bağımsızdır. Allah'a niyazda bulunan herkes O'nu bağışlayıcı, merhamet ve inayet sahibi bulacaktır. Geçmiş hayatında ne kadar günah ve cürüm işlemiş olursa olsun herkese Rabbîne geri dönmesi ve günahları için af di­leyerek sonraki yaşantısını düzeltmesi için açık çağn vardır. Bunu kabul edenler, Rable-rinin kendilerini günahlarından arındırdığını görecekler, sanki hayatlarında hiç günah işle­memiş gibi olacaklardır.

Sânı yüce Allah, rahman ve rahîmdir. Şüphe­siz ki O, kendine yeten ve yaratıklarından müstağni olandır. Göklerin ve yeryüzünün Rabbidir. Kötü ameller işleyerek nefislerine zulmeden kimselerin günahlarını Allah'tan başka affedecek yoktur. O'nun katında her ne suretle olursa olsun bir başkasının yerine ken­dini feda, kefaret, aracılık ya da fidye söz ko­nusu değildir. Çünkü O beşerî zaaf ve acziyetlerin çok üzerindedir. O, kullarına karşı son derece cömert ve âlicenaptır; günah ve hatalarından pişmanlık duyarak muhlisâne is­tiğfar edenleri affedeceğini bildirir.

Allahu Teâlâ, asla beşeriyetin günahları adına çarmıha gerilmek üzere bir Oğul yaratma za­rureti duymamıştır. Böylesi fikirler ancak za­yıf ve aciz insanoğlunda doğabilir. O, bütün gücü kendisinde topladığı gibi, denetimi dı­şında ya da zâtı açısından mümkün olmayan hiçbir şey yoktur, zira tüm yaratılmışlar O'na aittir ve O'nun mülk ve hâkimiyeti yer ve gökler arasındaki herşeyi kapsamaktadır. Bir şeyi yaratmayı dilediği vakit, Allah sadece "Ol" der, istenen şey olmuştur. O'nun emri ile yaratışın vücut bulması arasında hiçbir şe­kilde gecikme sözkonusu değildir.

İnsan acziyetinin bir neticesi olarak, kimileri Allah'ın zâtı hakkında açık bir kavrayış ve bilgileri olmadığı halde başkasının yerine kendini feda etme gibi kimi soyut, tutarsız ve gayri mâkûl fikirlere dalarlar, ve bunları imanlarına dahil ederler. Halbuki Allah Teâlâ insanoğlunun tüm acizliklerinden bendir. O, Ulu ve Şanı Yüce olup tevbe ile kendisine döndükleri, mağfiretini talep ettikleri ve mü­teakip yaşantılarında da ıslah oldukları takdir­de, O'na ve hidayetine iman ettikleri ve amel­lerinde dürüstlüğü esas aldıkları takdirde bü­tün kullarım bağışlar: "Allah, ki O'ndan başka ilah yoktur, daima diri ve yaratıklarını koru­yup yöneticidir. Kendisini ne bir uyuklama ne de uyku tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur. O'nun izni olmadan kendisi­nin katında kim şefaat edebilir? Onların Önle­rinde ve arkalarında olanı bilir. O'nun ilmin­den, ancak kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O'nun Kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Onları koru(yup gözet)mek, kendisine ağır gelmez. O yücedir, büyüktür." (2:255).