๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 24 Temmuz 2012, 11:56:02



Konu Başlığı: Alemlere Rahmet
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 24 Temmuz 2012, 11:56:02
Alemlere Rahmet

"(Ey Muhammedi) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik." (21: 107) âyetinin kuşatıcılığı, zaman ve mekân itibariyle onun çevresi, bütün insanlık ufuklarını aşmaktadır. Zaman bakımuıdan kıyamate kadar bütün ne­silleri kapsarken, mekân itibariyle de sınırsız­dır ve bütün âlemi kuşatır. Çünkü Allah, 'biz seni Arabistan yarımadasına gönderdik', de­miyor. Aksine, "biz seni âlemlere gönderdik" diyor.

Dinler ve mezhepler tarihinde bunun bir ben­zerine rastlanılmamaktadır. Eski bir din olan-Yahudilikte Allah'a yalnız İsrail oğlullarmın Rabbi nazarıyla "bakılır. Allah, kâinatın yara­tıcısı ve sahibi olarak kabul edilmesine rağ­men, O'nun katında en sevgili millet, İsrail oğullan olduğu telakkisiyle Allah, onların millî tannsıdır. Eski Ahit kitapları, Yahudile­rin kutsal kitapları Allah'ı Rabbe'l-âlemîn "Âlemlerin Rabbi" olarak nitelendirmez. Ki­taplarında Hz. Musa, Hz. Harun, Hz. Davud ve Hz. Süleyman'dan bahsederken evrensel bir tema aramak boşunadır, böyle bir beyan göremezsiniz. Çünkü Yahudilik hiçbir zaman bütün insanlık için rahmet ve eşitlik dini ol­mamıştır. Yahudiler, İsrail oğullarından baş­kasına dinlerini yaymayı istemezler.

Hıristiyanlıkta ise, hoşgörü sahibi ve insanlı­ğa dini yaymaya çalışan Peygamber Hz. İsa'nın bütün bir âleme gönderildiğine dair bir beyanı bulunmamaktadır. Aksine, Hz. İsa:

"Ben İsrail evinin kaybolmuş koyunlarından başkasına gönderilmedim." (Matta İncili, 15: 24), "(Havarilere emrederek) Milletler yoluna gitmeyin, ve Samiriyelilerin şehirlerinden hiç birine girmeyin; fakat daha ziyade İsrail evi­nin kaybolmuş koyunlarına gidin." (Matta İn­cili, 10: 5-6). demişti. İsrail oğullarından ol­mayan bazı hastalardan bahsedilip dikkati çe­kilince Özür dilemiş ve "ben çocukların ek­meğini köpeğe veren adam değilim." demişti. (Matta İncili, 15: 26).

Doğu ve Asya dinlerinde ise, özellikle Hind dini, misali verilen dinlerden farklı değildir. Hatta bazı hususlarda onları çok gerilerde bı­rakır. Neseb ve soyu takdîs eder. İnsanları, zâlimce bir takım sınıflara-kastlara ayırır. Aşağı tabaka olan Sudra'lar(işçiler)ın hayatı­nın hiçbir değeri yoktur. Zaten onlar, Hindu inançlarına göre, Brahma denilen hayvanın ayaklarından doğduğu için hiçbir sevgiye ve saygıya layık değillerdi. Toplumun en üst ka­demesindeki Brahmanlar için Sudra'lann ka­nını akıtmak helâldi. Hinduizm'in kutsal kita­bı Veda'ları, Sudra'lann okumaları şöyle dur­sun, tesadüfen yoldan geçerken okunuşunu dinlemeleri bile büyük günahtı. Veda'ları okumak, kurban kesmek, tanrılara adak ada­mak yalnız Brahman'ların hakkıdır. Allah, onları sadece diğer sınıflara hizmet için yarat­mıştır. Hinduların dünyasında Âlemlerin Rabbi telakkisini aramak beyhudedir.

Konfüçyüscülük, Taoizm, Şintoizm, eski Türk inançları, Caynizm, Sihizm ve Zerdüştlük gibi diğer dinler de "millî din" hükmünde olup evrensellikten uzaktırlar.

İslâm'ın tebligatı Hz. Muhammed'i, Âlemlerin Rabb'inden, âlemlere rahmet ola­rak gönderildiği şeklindedir. Kur'an-ı Kerîm'in bu husustaki beyanı (21: 107) keyfi­yet ve kemiyet bakımından mükemmeldir. Rasûlullah'in haiz olduğu büyük şahsiyet, üstün talimat insanlığa yeni bir bereket ve iç huzuru getirdi. Hayata yeniden canlılık verdi. Bu sayede onu hastalıklardan, elemlerden kurtardı, güçlükleri halletti,üzüntüleri ortadan kaldırdı. Rahmet ve bereket yağmurları yağ­dı, saadet ve hayır topraklan neşvü nema bul­du. Çorak yerler yeşerdi. Böylece Hz. Mu­hammed'in peygamberliği sayesinde eşsiz bir kemiyet artışı oldu, bolluk meydana geldi. Keyfiyette de iyileşme görüldü.

Rahmet, günlük hayatımızda sıkça kullanılan bir kelimedir. İnsana fayda ve rahat veren her Şeye rahmet deriz. Rahmetin pek çok çeşidi vardır. Susamış birine bir bardak soğuk su ik­ramı, yolunu bilmeyen bir garibe yol göster­mek, çok sıcak bir günde terleyenleri serinlet­mek, ananın yavrusunu şefkatle bağrına bas­ması, babanın evladım terbiye edip yetiştir­mesi ve hayata hazırlaması, öğretmenin öğ­rencisini okutup ona ilim nimetini aktarması, aç birinin doyurulması, çıplağın giydirilmesi, muhtaç kimsenin ihtiyacının karşılanması... İşte hayatın muhtelif safhalarında görülen bu tür şeyler hep rahmet eseridir. Bunları herkes takdir eder, bunları yapanlara da iyilikleri karşılığında teşekkür edilir. (H. A. Nedvî, es-Sîretü' n-Nebeviyye).

Rahmet'in en büyüğü ve en üst derecesi, bü­tün insanlığı helakten kurtaran İslâm'ın getir­diği rahmettir. Âlemlere rahmet olarak gön­derilen Rasûlullah'in rahmeti, diğerleriyle kıyaslanamayacak kadar büyük ve geniştir.