Konu Başlığı: Sezai Karakoç Siirler Gönderen: Ekvan üzerinde 31 Aralık 2009, 23:19:45 Sezai Karakoç Siirleri YAĞMUR DUASI BEN geldim geleli açmadı gökler Ya ben bulutları anlamıyorum Ya bulutlar benden bir şeyler bekler Hayat bir ölümdür aşk bir uçurum Ben geldim geleli açmadı gökler Bir yağmur bilirim bir de kaldırım Biri damla damla alnıma düşer Diğerinde durur göğe bakarım Ne şehir, ne deniz kokan gemiler Bir yağmur bilirim bir de kaldırım Nedense aldanmış ilk gece annem Efsunlu bir gömlek giydirmiş bana İişte vuramadı gökler bana gem Dinmedi içimde kopan fırtına Nedense ilk gece aldanmış annem Biri çıkmış gibi boş bir mezardan Ortalıkta ölüm sessizliği var Bana ne geldiyse geldi yukardan Bana ne yaptıysa yaptı bulutlar Biri çıkmış gibi boş bir mezardan İyiki bilmiyor kalabalıklar Yağmura bakmayı cam arkasından İnsandan insana şükürki fark var Birine cennetse birine zindan İyiki bilmiyor kalabalıklar Yağmur duasına çıksaydık dostlar Bulutlar yarılır hava açardı Şimdi ne ihtimal nede imkan ar Göğe hükmetmkten kolay ne vardı? Yağmur duasına çıksaydık dostlar Ben geldim geleli açmadı gökler Ya ben bulutları anlamıyorum Ya bulutlar benden bir şeyler bekler Hayat bir ölümdür aşk bir uçurum Ben geldim geleli açmadı gökler KÜÇÜK NA´T Göz seni görmeli, ağız seni söylemeli Hafıza seni anmak ödevinde mi Bütün deniz kıyılarında seni beklemeli Sen eskimoların ısınması sevgililer mahşeri Aklım yeni bir akıldır çiçeklerden Mantığım mantığın üstünde yeni İçimde Nuh´un en yeni tufanı Dünyaya ayak basıyorum yeniden Göz seni görmeli ağız seni söylemeli Bütün deniz kıyılarında seni beklemeli Yüzlerce yıl geçiyor belki bir bulut geçiyor Ben yeni doğmuş bir çocuk gibi Herkesin konuştuğu dilden mahrum Ama yepyeni bir dil konuşmanın sevinci Bütün deniz kıyılarında seni anmalı Sen buzulların erimesi eskimoların ısınması MECNUN, MUM VE PERVANE Bir gece Mecnun´un yaktığı Bir mumun etrafında Dönüyordu Zavallı incecik bir pervane Mumsa devrilmek istiyordu Pervane yerine Mecnun´un üstüne üstüne Sevgili mum Dedi Mecnun Sevdim seni Acıdığın için pervaneye Bende önerirdim Kader izin verseydi Beni yakmanı Onun yerine Ama acele etme vakit var Sayılıdır saatler dakikalar Azrail bile senden sabırlıdır Burada sencileyin benim de işim var Ben herkes için Değişik ve ayrı dozda Soyut bir otobiyografyayım Herkesin yaşadığı bir iç tarih Hekesin yüreğinden geçen bir coğrafya Gidip gidip varacakları Fakat ulaşamayacakları Bir panorama Kaderin zaman zaman Kabaran kanlara uyguladığı Nirengi noktaları batmış Beyaz bir karanlığa batmış Mutsuzca mutlu bir topoğrafya Sonra gece bitti mum söndü Bu söyleşilerle tan atarken Pervane Mecnun´a Mecnun pervaneye döndü Ey Sevgili Senin kalbinden sürgün oldum ilkin Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layık olmasam da Uzatma dünya sürgünümü benim Güneşi bahardan koparıp Aşkın bu en onulmazından koparıp Bir tuz bulutu gibi Savuran yüreğime Ah uzatma dünya sürgünümü benim Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil Ayaklarımdan belli Lambalar eğri Aynalar akrep meleği Zaman çarpılmış atın son hayali Ev miras değil mirasın hayaleti Ey gönlümün doğurduğu Büyüttüğü emzirdiği Kuş tüyünden Ve kuş sütünden Geceler ve gündüzlerde İnsanlığa anıt gibi yükselttiği Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Bütün şiirlerde söylediğim sensin Şuna dedimse sen Leyla dedimse sensin Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome´nin Belkıs´ın Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini Ey gönüllerin en yumuşağı en derini Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Yıllar geçti sapan olumsuz iz bıraktı toprakta Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında Çatı katlarında bodrum katlarında Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba Hep Kanlıca´da Emirgan´da Kandilli´nin kurşuni şafaklarında Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layık olmasam da Ey çağdaş Kudüs (Meryem) Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha) Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında Köle gibi satıldım pazarlar pazarında Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda Verilmemiş hesapların korkusuyla Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layık olmasam da Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır Sendan ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır Sevgili En sevgili Ey sevgili Konu Başlığı: Ynt: Sezai Karakoç Siirler Gönderen: Zehibe üzerinde 31 Aralık 2009, 23:36:34 Salat ve selam Efendimizin ve alinin üzerine olsun
Sondamla kardeşim güzel paylaşımlarının devamını bekliyoruz Sezai Karakoç büyük şairlerden Konu Başlığı: Ynt: Sezai Karakoç Siirler Gönderen: Salihalp üzerinde 01 Haziran 2010, 23:42:36 güzel paylaşım teşekkürler..
Konu Başlığı: Ynt: Sezai Karakoç Siirler Gönderen: Sefil üzerinde 14 Haziran 2010, 14:53:37 rahman rahim olan rabbim sizden razı olsun allah yar ve yardımcınız olsun
|