๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Şeyhül İslam Ebus Suud Efendi Fetvaları => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 26 Ocak 2012, 09:10:34



Konu Başlığı: Katil
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 26 Ocak 2012, 09:10:34
XI. Katil

A. Kısas

741. Mes’ele: Zeydi kati eden Amn, verese-i Zeyd af mı evlâdır, yoksa davâ mı evlâdır?

Elcevap: Amr sâlih mütedeyyin kimse olup, cerh-i mezbûr hatâen vâki' oldu ise af evlâdır. Müfsid ise da'vâ evlâdır. [787]

742. Mes’ele: Ehl-i 'urf Zeydi tutup "Amr senin darbından fevt oldu" dedikte, Zeyd dahi "Amr üzerime geldi, hatâen ben de bı­çak ile vurdum" demekle, Zeyde diyet ve kısastan nesne lâzım olur mu?

Elcevap: Halâsa gayri tarikle kadir olmadığı sabit olucak, ne kısas lâzımdır ne diyet. [788]

743. Mes’ele: Er ile avret beyninde, mâdûn nefisde kısas var mı­dır?

Elcevap: Yoktur. [789]

744. Mes’ele: "Dişin yerine dişim çıkar" demeğe kadir olur mu?"

Elcevap: 'Amden ise olur, hatâen ise olmaz. [790]

745. Mes’ele: Zeyd Amra "seni öldürürüm" deyu hizmetkârlar gönderip, Amrı âlet-i câriha ile kati ettirse, şer'an Zeyde ve hiz­metkârlarına ne lâzım olur?

Elcevap: Hizmetkârlar kısas olunur. Zeyd nice yıllar zindan­da yatar kalır. [791]

746. Mes’ele: Zeyd ve Amr ve Bekr âlet-i câriha ile, bigayri hak­kin Beşri kati eyleseler, verese talebiyle cümle kati olunur mu?'

Elcevap: Olunur, yüz ise de. [792]

747. Mes’ele: Otuz nefer kimse âlet-i câriha ile darb ettiklerin­den sonra fevt oldukta, içlerinden Amr’ın    darbından fevt olduğu zahir ve sabit olucak, Amrdan gayrilerine dahi şer'an diyet lâzım olur mu?

Elcevap: Tamam şüphesiz sabit ise, Amr kısas olunur. Am­ma şâirlerinin dahi cerahati olucak, cümlesi kısas olunmak lâzım­dır. Yalnız Amr yarasından fevt olduğu bilinmez. Meğer Amr boy­nunu vurmuş, yâ boğazlamış ola. [793]

748. Mes’ele: Dört nefer âbık kullardan üçü "Zeyd'e rast gelip, bizi tutmak istedikte kati ettik" dediklerinde, ahar "ben su içme­ğe gittim idi, gelicek yoldaşlar Zeyd'i kati eylemişler, ben dahi çomakla bir kere başına vurdum" dese bu ikrar ile ol dahi katil olur mu?

Elcevap: Ol ikrar ile kısas olunmaz. [794]

Mes’ele: Maktulün eytâm-i sigarı için mezburlar ahz olunur mu?

Elcevap: Âlet-i câriha ile kati ettiler ise kısas lâzımdır. As­habı eytâma temlik ederler ise olunur. [795]

Mes’ele: Zabt olunucak, baliğler olunca mezburlar eytâma hizmet ederler mi?

Elcevap: Kısas olunmayıp eytâma verirlerse bey' lâzımdır. Hayr etmezler. [796]

B. Diyet

749. Mes’ele: Ağaç ok ile kazaen çıkan gözün diyeti nedir?

Elcevap: Gurre lâzım olur. [797]

750. Mes’ele: Gurre nedir beyan buyurula?

Elcevap: Beş yüz dirhem bahalı kul, yâ câriyedir. [798]

751. Mes’ele: Zeyd-i sabî Amr-i sabinin bir gözün çıkarıp, Amr dahi Zeydin bir dişin çıkarsa, mezburlara ne lâzım olur?

Elcevap: Amra beş bin dirhem gümüş verip, Amrdan beş yüz dirhem gümüş alır. [799]

752. Mes’ele: Hindin nâ-bâlig oğlu Zeydi, Amr "san'at ta'lîm edeyim" deyu ayardıp, donanmaya alıp gidip, Zeyd gâib olsa, Amr Zeydi bulmayıcak Amra ne lâzım olur?

Elcevap: Diyeti lâzım olur, nâ-bâlig olucak. [800]

753. Mes’ele: Zeyd-i tabib Amra ilâç ederken Amr fevt olsa, Zeyde ne lâzım olur?

Elcevap: Diyet lâzım gelmez. [801]

754. Mes’ele: Zeyd, Amr-ı sagîri izinsiz eyyâm-i vebada İstanbul'a getirip, Amr tâ'ûndan fevt olsa, veresesi    Zeydden diyet almağa kadir olurlar mı?

Elcevap: Olurlar.  [802]

755. Mes’ele: Zeydin zevcesi Hind ile Amr ittifak edip, Zeyd-i mezbûra zehir içirip helak ettiklerine, tav'an ikrar eyleseler, mez­burlara ne lâzım olur?

Elcevap: Elleri ile içirdiler ise diyet lâzımdır. Zeyd kendi iç­ti ise ta'zîr-i şedîd ve habs-i medîd lâzımdır. [803]

756. Mes’ele: Güreş cemiyetinde Zeyd kendi irâdeti ile çıkıp, gü­reşip, bir iki kimseyi basıp, sonra Amrı ba'zı kimseler ibram edip ve soyup, Zeyd ile güreşip, Zeyd kendi oyunu ile Amr’ın altına ge­lip, boynu üzülüp, onbeş günden sonra fevt olsa, Amra nesne lâ­zım olur mu?

Elcevap: Diyet lâzımdır, ihtiyarıyla güreşmek ve oyunundan helak olmak asla müfîd olmaz. [804]

757. Mes’ele: Zeyd-i baliğ Amr-i baliğ ile mülâ'abe ederken, Zeyd Amrı bıçakla vurup, mecruh edip, Amr ol cerhden fevt olsa, Zeyd asla mala mâlik olmasa, evliyasına diyet olur mu?

Elcevap: Mala kadir oldukta Zeyde diyeti lâzım olur. [805]

758. Mes’ele: Birkaç kâfirler, bir kâfiri döğe döğe öldürseler, mez-bûrlara ne lâzım olur?

Elcevap: Diyet lâzım olur. [806]

C. Fa'îli Meçhul Katilde Diyet
 
759. Mes’ele: Ahar yerde, Zeyd 'arak içip, evine gelirken Amr’ın evi kurbunda fevt olup, eser-i cerahati olmayıp kay etmiş olsa. Amra diyet lâzım olur mu?

Elcevap: Olmaz. [807]

Bu Surette: "Zeyd filân yerde 'arak içip yola çıktı" deyu ge-hâdet olunsa, makbule olur mu?

Elcevap: Şehâdete dahi hacet yoktur, ol asıl keîbin diyeti ol­maz, kendi kendini kati etmiştir. [808]

760. Mes’ele: Dört köyün ehli döğüşüp, içlerinden Amra çomak dokunup ölse, darb eden ma'lûm olmayıcak, Amr’ın demi şer'an kime lâzım olur?

Elcevap: Akrab olan köyün ehline lâzım olur. Amma cem'iyette bile olan ba'îd köylerin ehlinin şehadetleri kabul olunur, âdil­ler olucak. [809]

761. Mes’ele: Müste'cirler evlerinde iken, gece ile, câmi'e vakıf dükkânlarda maktul bulunsa, hükm-i şer'-i şerîf nedir?

Elcevap: Dükkânlar cemî'an vakf-ı cami olup, asla kimse­nin mülkü olmayıp, avaz ere mahalde mahalle olmayıcak beyt-ul-mâle lâzımdır. [810]

762. Mes’ele: Zeyd bir yolun ortasında mecrûhen maktul bulun­sa veresesi, civarında olan karye ahâlîsine "katili   bulun yahud diyetin verin" deyicek, ehl-i karye de "tarîk-i 'âm üzerine bulun­muştur, diyeti beyt-ül-mâle düşer" dediklerinde, verese-i Zeyd "Pâ­dişâh gece geldiği tarîk-i 'âm değildir" deyip, diyetin ehl-i kar­yeden talep edip almağa kadir olur mu?

Elcevap: Pâdişâh geçmese dahi akrab olan karye ehlinden alırlar. Diyet beyt-ül-mâle düşmek kuradan ba'îd yollarda olur. [811]

763. Mes’ele: Bir katil hususunda istiftâ olundukta, cevâb-i şerifte "ba'îd mevzî'de kati olunucak diyet lâzım gelmez" deyu buyurulmuş, ba'id mevzi' nedir?

Elcevap: Kuraya avaz işitilmediğinden gayri, mahaîl-i kati tarîk-i 'âm olmayıp ve arz-ı mîrî olmayıp ve ehl-i kuranın mer'âların olmamak gerektir ki asla kimseye diyet lâzım gelmeye. Şöy­le ki, tarîk-i âm ola yahud arz-i mîrî ola yahud ehl-i karyenin mer­aları ola avaz işitîlmeyicek diyet beyt-ül-mâle düşer. [812]

764. Mes’ele: Zeyd bir mağaranın içinde mecrûhen maktul bulunup, mağaranın üzerinden şiddetle nida olundukta karyeye avaz işidilir yerde olsa, mezbûre karye ahâlîsine diyet lâzım olur mu?

Elcevap: Olur. [813]

765. Mes’ele: Bir kasaba kurbunda Zeyd maktul bulunup katili ma'lûm olmayıp, âvâz cümle kasabaya işidilir olsa. Diyeti cümle kasaba ahâlîsine mi lâzım olur, yoksa ol tarafta olan mahalle eh­line mi?

Elcevap: Kurbunun ehline lâzım olur. [814]

766. Mes’ele: Zeyd bir karye ortasında tüfek atarken, tüfek dönüp helak edicek, ehl-i karyeye şer'an diyet lâzım olur mu?

Elcevap: Olmaz. [815]

767. Mes’ele: "Tâife-i kefere icâre ile tasarruf ettikleri meyha­nelerde katil vâki' olup, katil bilinmeyicek", ve "sancak beyi su-başıları zencir ile mahbûs ile bir karyeye gelip, cebr ile bir evde konup, sahibini çıkarıp, gece ile mahbûsların ba'zı ol evde maslûb yâhud maktul bulunup, eden ma'lûm olmayıcak diyet kime düşer" deyu çok istifsar olunur. Bunun gibilerde İmam-ı A'zam katın­da "ol mevzi" mühlik ise diyet mâlikine düşer, vakıf ise vakıf cani­bine düşer". İmam Ebû Yûsuf katında "tasarruf edene düşer, hat­tâ konuk konduğu evde maktul bulunup, kâtü bilinmeyicek, ev müstakillen konuk elinde olup sahibi bile sakin olmayıcak, sa­hibine diyet ve kasâme lâzım olmaz". Bu makûlelerde mülk sa­hibinin ve vakıf canibinin 'alâkası olmayıp ahar yerde, lâkin diyet onlara tahmil olunup, İmâm-ı A'zam kavli ile 'amel olunup, mu­tasarrıf olanların hıfzında taksîrât ve müsâhelelerine mü'eddî olup, imam Ebû Yûsuf kavli ile 'amel olunup diyet mutasarrıf olanlara tahmil olunmak hıfzda ve hirâsette ziyâde ihtimamlarına bâis, def'-i fesada enseb görülüp, 'atebe-i 'ulyâya arz kılındı.

Elcevap: Bu hususta "hazret-i imam Ebû Yûsuf  havli ile amel oluna" deyu ferman olundu. Ebussu'ûd, sene 957.[816]

D. Sulh

 
768. Mes’ele: Sulh ile ibrâ'nın farkı nedir, tafsîlen beyan buyurula?

Elcevap: Sulh tarafeyn rızâsı ile olur, yine tarafeyn rızâsı ile feshe kabildir. İbrâ' bir cânibden olur, cânib-i aharın fi'ilne mev­kuf değildir. İbrâ' olunan nesne sakıt olur gider, İkisi ittifak etseler. [817]

769. Mes’ele: Zeyd-i sagîr katl-i nefs edip, vasî bir miktar akça verip sulh eylese şer'an caiz olur mu?

Elcevap: Olur. [818]

770. Mes’ele: Zeyd-i maktulün veresesi, katili Bekr ile, "terk-i diyar edip, asla kendi diyarına gelmemek" üzere bir miktar akça ile sulh eyleseler, sonra yine ol vilâyete kadir olur mu?

Elcevap: Eğer katil 'amden ise olur, andan sulh şart-i mezbûr ile fâsid olmaz. Eğer hatâen ise yâhud âlet-i câriha ile değil ise sulh fâsiddir, gelirse de gelmezse de verese da'vâya kadirlerdir. [819]

771. Mes’ele: Zeyd Amrı kati eylese, Amrın anası Hind, Zeydi "ol diyarda durmayıp gitmesi" şartıyla bir miktar altına sulh ey­lese, Zeyd gitmese, Hind bozmağa kadire olur'mu?

Elcevap: Eğer katil 'amden ise olmaz, katl-i camdde sulh şart-i fâsid ile fâsid olmaz, şart bâtıl olur. Eğer katil camden değil ise kadiredir, ol takdirce sulh fâsid olur. [820]

772. Mes’ele: Zeyd Amrı kati ettikte, Amrın veresesi ile Zeyd "ol karyeye gelmemek" şartıyla sulh edip, sonra yine gelse, verese-i Amr sulhu bozmağa kadir olur mu?

Elcevap: Mûceb-i katil diyet ise olurlar, kısas etti ise ol­mazlar. [821]

773. Mes’ele: Zeyd Amrı kati edip gaybet ettikten sonra, babası Bekr, verese-i Amra bedel-i sulh bir miktar akça verip sulh eylese, sonra "verdiğim bedel-i sulhumu verin andan sonra Zeydden da'vâ edin" demeğe kadir olur  mu?

Elcevap: Sulhu sahîh ettiler ise, ne Bekr verdiğini alır, ne verese da'vâya kadirlerdir. [822]

[787] A. 221 b

[788] B. 294 b

[789] A. 235 a

[790] B, 293 b

[791] A. 235 b

[792] A. 235 b

[793] A. 236 a

[794] A. 236 a

[795] A. 236 d

[796] A. 236 a

[797] A. 235 a

[798] A. 235 a

[799] A. 235 a

[800] B. 93 b

[801] A. 232 a

[802] B. 299 b

[803] B. 299 a

[804] B. 292 a

[805] A. 223 b

[806] A. 224 a

[807] B. 298 a

[808] B. 298 a

[809] B. 292 b

[810] B. 288 b

[811] B, 289 b

[812] B. 290 a

[813] B. 298 a

[814] B. 289 a

[815] A. 230 a

[816] A. 220 a

[817] B. 212 b

[818] B. 211b

[819] B 213 b

[820] B. 213 a

[821] B. 213 b

[822] B 211 b