> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Şeyhül İslam Ebus Suud Efendi Fetvaları > Fetvanın Değeri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Fetvanın Değeri  (Okunma Sayısı 761 defa)
01 Şubat 2012, 12:04:44
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 01 Şubat 2012, 12:04:44 »



D. Fetvanın Devrin İçtimaî Özelliklerini Göstermesi Bakımından, Değeri:

“Sual” ve “cevap” olarak iki kısımdan müteşekkil olan fetvaya iki sebeple müracaat olunur. Birinci sebep, herhangi bir hususta dînin hük­münü merak etmektir. İkincisini ise bir söz, hareket veya bir olay teş­kil eder ve bunlara karşı alınacak tavır bir mesele olarak sorulur.

Bir “mesele”de sorulan husus dine uygun veya aykırı olacaktır. Her iki halde de, fetvanın bu kısmı cemiyetteki bir davranışı bize aksetti­rir... Burada bir noktayı zikretmek mecburiyeti vardır:

Bir fetvadan öğrendiğimiz bir husus hakkında “Bu, onaltıncı aşırda cemiyetimizin bir hususiyeti idi” diye hüküm verebilmek için, ayni meseleye dair öteki fet­vaları, kâdî sicillerinde bunların tatbik şekil ve yerlerini, tarihleri, halk rivayetlerini ve daha başka kaynakları tetkik mecburiyeti vardır.

Acaba şer'î hükümlere zıt hâdiselerin zikr olunduğu fetvaların han­gi parçası, “sual” i mi, “cevab” ı mı, cemiyetin hayat tarzını, yaşayış şek­lini göstermektedir.

Yani, bu fetvalar, “sual” lerinde anlatılan suçlar, yanlışlar ve şeriat dışı hâdise ve davranışlarla dolu bir cemiyeti “cevap” larının gösterdi­ği İslâmî nîzâma sokmağa çalışan bir devletin zorlayıcı kanunları mıdır? Yoksa “cevap” lara, yani şerîate tamamen uymuş ve onu benimsemiş bir cemiyette, bu nizâma aykırı olarak zuhur eden nâdir hâdiseleri cezalan­dıran, halkın da desteklediği kanunlarmıdır?

Tarihî gerçekler, birinci şıkkı reddetmemizi icap ediyor. Ancak ikin­cisi üzerinde de bazı mülâhazalarda bulunmak gerekir:

1- İslâm nizâmı esasen ferd ve cemiyet için ayrı kanunlar vaz' et­memiş, îmânı ve dünyevî kanunlarını “şeriat” adı altında toplamıştır. Bu sebebten her müslünları, İslâmın îmânî esaslarını fikren kabul ettiği an­da, dünyevî kaidelerini de kabul etmiş olmakta ve bunlardan herhangi bir mühim kaideyi reddetmekle ise îmânını da kaybetmektedir.

2. İslâm adına dünyaya harb ilân edilen, fetihler yapılan, idareci zümresi dindar olan, sultanı Allah adına hüküm süren, bütün idâri hu­susları şeriat gereğince halledilmeye çalışılan ve fertleri müslüman olan bir cemiyette, İslâm’ın hukukî hükümlerinin dinlenmemesi ve hoş karşı­lanmaması mümkün değildi.

3. Ayrıca cemiyet ferdlerinin doğumdan ölüme kadar hayatın her safhasında dînin gösterdiği şekilde kurulmuş müesseselere tabî olmaları ve bunun doğrudan doğruya imanları ile alâkadar bulunması da bu ni­zâma ve esaslara karşı inkâr ve mukavemet hâline imkân bırakmamak­tadır.

4. Ancak, bir îman olarak ve bütün hâlinde kabul edilmiş bulun­makla beraber, reddolunmadan da bir kısım emirlere uyulmayabilirdi. Bu hâl “günah” olmakta, insanı dinden çıkarmamaktadır:

Hamr içmek, zina, bir âsîye yardım, çalgı ve raks gibi... Böylece, yasak oldukları red­dolunmadan işlenen bu günahlara karşı muayyen cezalar tatbik olun­makta, fakat günahı işlerken veya işlemediği halde hükmü reddeden “mürteci” (dinden çıkan) ve cemiyet için zararlı sayılmakta ve tövbe et­mediği takdirde katline hüküm verilmektedir.

5. Böylece, zannımıza göre, meselâ “karısının ağzına söven adama, sopa cezası” hükm olunmasından, zevcelerin ağzına sövüldüğü değil, ka­dının hayattaki yeri, cemiyetin gaye edindiği hedef ve umûmî ahlâk te­lâkkisi anlaşılmalıdır. Ancak kadının hakkını bu kadar güzel muhafaza eden hükümlerin bile, cemiyetteki bütün kaba erkekleri yola getirdiğini hayal etmek de, hayatı ve insanı tanımamak olur.

6. Netice olarak, peşin bir kanaate saplanmadan ve hele katiyen bu ilmî konuyu hafife ve alaya alarak küçülmeden, çok geniş bir çalışma ge­rektiğini söylemek zorundayız.[1]


[1] Peşin kanaate saplanmak” hususundaki endişemize sebep, İsmail Hami Danişmend'in 1956 da “Türkiyat ve İslâmiyat Tetkikleri Külliyatı” seri adı altında çıkardığı üç kitapçık olmuştur. Yazar bunlarda, şeriate aykırı hareketlere dair sorulan Mes’eleleri ele alarak “Türk millî âdetlerinin, İslâm fıkhına karşı çıktığını ve Türklerin, İslâmiyete aykırı da olsa adetlerini muhafaza ettiklerini” isbata çalışmaktaydı.

“Hafife almak” endişemize ise, kitabımızın matbaada olduğu bu sıralarda aldı­ğımız, bir haber sebep oldu. Buna göre, bir yazar “fetva mecmuaları” ndan seçme­ler yapmakta imiş. Bu seçmeleri yaparken, fetvaları alaya almak hedefini güdüyormuş. Olabilir... Basit düşünceli birtakım kimseleri kendi ecdadına güldürerek para kazanmak yeni keşfedilmiş bir şey değildir.



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Fetvanın Değeri
« Posted on: 19 Nisan 2024, 06:20:49 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Fetvanın Değeri rüya tabiri,Fetvanın Değeri mekke canlı, Fetvanın Değeri kabe canlı yayın, Fetvanın Değeri Üç boyutlu kuran oku Fetvanın Değeri kuran ı kerim, Fetvanın Değeri peygamber kıssaları,Fetvanın Değeri ilitam ders soruları, Fetvanın Değeriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes