๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sahih-i Müslim Muhtasarı => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 12 Aralık 2011, 00:03:40



Konu Başlığı: Yarım Bir Hurma Veya Güzel Bir Sözle De Olsa Sa­dakaya Teşvik
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 12 Aralık 2011, 00:03:40

20- Yarım Bir Hurma Veya Güzel Bir Sözle De Olsa Sa­dakaya Teşvik Ve Sadakanın Cehennemden Koruyan Bir Perde Olması


937- Adiyy b. Hatim (r.a)'dan rivayet edilmiştir: “Resulullah (s.a.v.)'i şöyle buyururken işittim:

“Sîzden her kim yarım hurmayla bile olsa (sadaka vermek suretiyle) ce­hennemden korunabilecekse hemen bunu yapsın.” [70]

Açıklama:

İslam dininde imandan sonra ilk akla gelen iki rükünden birincisi, namaz; ikincisi de ze­kattır. Kur'an, “Namaz kılı” derken, ardından da “Zekatı verin” diye emreder.

Zekatın namazla aynı doğrultuda emredilmesi, İslam dininin, sadece ahiret hayatı ve ibadetle meşgul olan bir din olmayıp bir medeniyet dini olduğunun, dünya hayatını ahiret hayatından, ahiret hayatînin da dünya hayatından ayırmayan, ikisini bir mütalaa eden bir hayat ve devlet dinidir.

Zekat vermek suretiyle, hem maddi ve hem de dünyevi hayatımız düzenlenecektir. Zekatla; zenginin malı günahtan, ruhu cimrilikten temizlediği gibi, fakirin de gönlü zengine ve dünyaya karşı kinden temizlenmiş olur. Böylece toplumun İki zümresi, sulha kavuşmuş olur. Dolayısıyla da bir rriüslümanın, az da olsa, bir hurmanın yarısı kadar bile sadaka vermesi, kendini cehennem kurtulmasını sağlar.

938- Adiyy b. Hatim (r.a)'dan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

“Allah, sizin her birinizle arada tercüman olmaksızın kesinlikle konuşa­caktır. Bu sırada o kimse sağına bakacak, önceden gönderdiğinden başka bir şey göremeyecek; soluna bakacak, önceden gönderdiğinden başka bir şey göremeyecek. Önüne bakacak, karşısında cehennemden başka bir şey göre­meyecek. Dolayısıyla yarım hurmayla bile olsa cehennemden sadaka vermek suretiyle korunun.” [71]

939- Adiyy b. Hatim (r.a)'dan rivayet edilmiştir:

“Resulullah (s.a.v.), üç defa cehennemden söz edip ondan Allah'a sığındı ve yü­zünü çevirdi. Sonra da:

Yarım hurmayla bile olsa cehennemden sadaka vermek suretiyle ko­runun. Eğer sadaka verecek yarım hurma bulamazsanız, o zaman güzel bîr söz söylemekle cehennemden korunun” buyurdu. [72]

940- Cerîr (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Biz gündüzün ortasında Resulullah (s.a.v.)'in yanında oturuyorduk. Derken yalın ayak, kapları postu rengindeki gömleklerini veya abalarını başlarına geçirmiş, kılıçlarını çekmiş, çoğu hattâ hepsi Mudarr kabilesine mensup çıplak bir takım adamlar Peygamber (s.a.v.)'e geldiler. Resulullah (s.a.v.), onların muhtaç hâlini gö­rünce yüzü değişti. İçeri girip çıktıktan sonra Bilâl'e emretti. Bilâl, ezanı okuyup ka­met gelirdi. Resulullah (s.a.v.) namazı kıldırdı. Sonra hutbe okudu ve:

“Ey insanlar! Sîzi bir tek candan yaratan Rabbmizden korkun” [73] âyetini sonuna yâni;

“Şüphesiz ki Allah sizin üzerinizde tam bir gözeti­cidir” [74] âyetine kadar okudu. Sonra Haşr süresindeki “Allah'tan kor­kun. Her nefis yarın ahiret için ne gönderdiğine bir baksın. Allah'tan kor­kun” [75] ayetini okudu.

“Bir adam dinarından, dirheminden, elbisesinden, bir sa buğdayından, bir sa kuru hurmasından sadaka vermelidir. Velev ki yarım hurma olsun” buyur­du.

Derken Ensâr'dan bir kimse hemen hemen elinin taşıyamayacağı kadar, hattâ elinin taşımaktan âciz kaldığı bir kase getirdi. Sonra bir biri ardınca herkes bir şeyler getirdi. Sonuçta, yiyecek ve elbiseden oluşmuş iki yığın gördüm. Resulullah (s.a.v.)'in (mübarek) yüzünü, altınla yaldızlanmış gibi parladığını gördüm. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.):

“Her kim İslam'da güzel bir çığır açarsa, o çığırın ecriyle kendisinden sonra o çığırla amel edenlerin ecirlerinden hiç bir şey noksan edilmemek şartıyla sevapları kendine aittir. Ve her kim İslâm'da kötü bir çığır açarsa o çığırın vebaliyle kendisinden sonra onunla amel edenlerin vebalı hiç bir nok­sanları olmamak üzere ona aittir” buyurdu. [76]



[70] Buharı, Zekat 10; Ahmed b. Hanbcl, Müsned, 4/256, 258, 259, 277.

[71] Buharı, Zekat 49, Rikak 49, Tevhid 24, 36; Tirmizî, Sıfatu'l-Kıyamet 1, 2415; İbn Mâce, Mukaddime 13, 185

[72] Buhâri, Edeb 34, Rikak 49, 51; Nesâî, Zekat 63.

[73] Nisa: 4/1.

[74] Nisa: 4/1.

[75] Haşr: 59/18.

[76] Tirmizî, İlim 15, 2675, Nesâî, Zekat 64; İbn Mâce, Mukaddime 14, 203; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/357, 358, 359.