Konu Başlığı: Yahudiler ile Hıristiyanların Yollarına Tabi Olunması Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 29 Ekim 2011, 23:28:59 3- Yahudiler ile Hıristiyanların Yollarına Tabi Olunması 2415- Ebu Saîd el-Hudrî (r.a)'tan rivayet edilmiştir: “Resulullah (s.a.v.): “Sizden öncekilerin yolarına karış karış ve arşın arşın mutlaka tabi olacaksınız. O derece ki, onlar eğer bir keler küçücük deliğine girecek olsalar, siz de onların arkasından gideceksiniz” buyurdu. Biz: “Ey Allah'ın resulü! Onlar, Yahudiler ile Hıristiyanlar mı?” diye sorduk. Resulullah (s.a.v.): “Onlardan başka kimler olacak!” buyurdu. [883] Açıklama: Hadisin devamında isim vererek yöneltilen bir soru üzerine Hz Peygamber o toplumların Farslar ve Rumlar olduğunu ifade buyurmuştur. Ebû Said eî-Hudrî rivayetinde de karış karış peşinden gidilecek ümmetlerin Yahudi ve Hristiyanlar mı olduğu sorulmuş Efendimiz de “Onlardan başka ya kim olacak?” buyurmuştur. [884] Toplum olarak Fars ve Rumlar, ümmet olarak Yahudi ve Hristiyanlar açıkça zikredilmek suretiyle İslâm dışı kültür odaklarının hemen hepsinin müslümanlara olumsuz etkisi olacağı açıklanmış, onlann ve onlara benzer diğer yabancı milletlerin gidişatını taklid etmekten müslümanlar sakındmlmıslardır. Öteki milletleri taklidin onların girebilecekleri bir keler deliğine girme teşebbüsüne kadar varacağı yine Ebû Said rivayetinde yer almaktadır. Hatta hadisin Ibn Abbas'tan gelen bir başka rivayetinde [885] “Sokakta annesiyle zina etmek” gibi çok çirkin bir ahiakî zaaf noktasına ulaşacağına bile dikkat çekilmektedir. Bu misal, kör taklidin toplumu götüreceği iflas noktasını çok çarpıcı bir şekilde göstermektedir. İslâm Farkı müslümanlann adım adım karış karış eski milletlerin gidişatına ayak uyduracağını hiç bir tereddüde yer bırakmayacak açıklıkta bildiren hadis-i şerîf, bir yandan zaman içinde müslümanlarda görülecek kimlik aşınmasını belirlerken, bir yandan da bu erozyonun kimlerin etkisiyle ve nasıl gerçekleşeceğine işaret etmektedir Ama aynı zamanda hadisimiz içerdiği ciddî uyarı dolayısıyla müslümanın gündemini de tesbit etmektedir: islâm farkım korumak. Yada “İslâm'da sebat etmek”. İsterseniz siz buna İslâm dışı hiç bir çizgiyi benimsememek, sekülerleşmemek, gayr-i müslimlere hiç bir şekilde pirim vermemek de diyebilirsiniz. Hatta laikteşmemek de deseniz olur. Bu anlamda bir sebat, hayatı ve şartları görmezden gelmek değil, her hal ve şartta kendi özellik ve güzelliklerini sürdürebilme cehdi içinde olmak demektir. Bu yönüyle de vazgeçilmez bir kimlik ve kişilik mücadelesidir. Merhum Kamil Miras'ın ifadesiyle söyleyecek olursak, “Her dinin ve her içtimaî teşekkülün kendisine has bir medeniyeti ve diğerlerinden ayıran evsaf-ı farikası vardır ki, milletlerarası varlığını ancak ve muhakkak o hususî vasıflarıyla muhafaza eder. İslâm dininin, İslâm ümmetinin de hiç bir dini ve hiç bir milleti taklide ihtiyacı olmayan üstün bir medeniyeti vardır. Bu bedihî hakikate mebni Resûl-i Ekrem bu yüce varhğımmm muhafaza etmemizi emredip mukallidlik derekesine düşmekten men'etmiştir. “ [886] Anlaşılmaktadır ki İslâm'da sebat etmek, müslümanlar için zorlu ve fakat soylu bir tavırdır. “Zaman sana uymazsa, sen zamana uy” sözü, tam bir kişiliksizliği ve büyük bir iflası ifade etmektedir. Hayata uymak değil, hayatını hakka uydurmak gibi kutlu bir amacı bulunan müslümanlarm bu tür aldatmacalara karşı uyanık olmak ve kararlı davranmak zorunda oldukları açıktır. [887] [883] Buhari, Enbiya 50, İ'tisam 14; Ahtned b. Hanbel, Müsned, 3/84, 89. [884] Buhârî, Enbiya 50, İ'tisâm 14; Müslim, İlim 6; İbni Mace, Fiten 17; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 325, 327, 336, 337, 450, 511, 527; 111, 84, 89, 94 [885] Hakim, Müstedrek, IV, 455. [886] Tecridi Tercemesi, XII, 409. [887] B.k.z: Prof. Dr. İ. Lütfü Çakan, Hadislerle Gerçekler, s. 121-122 |