๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sahih-i Müslim Muhtasarı => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 24 Aralık 2011, 20:24:57



Konu Başlığı: Vahyin Başlaması
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 24 Aralık 2011, 20:24:57
69- Resulullah (s.a.v.)’e Vahyin Başlaması Sahih-i Müslim Muhtasarı


124- Hz. Âişe (r.anhâ)'dan rivayet edilmiştir;

“Resulullah (s.a.v.)'e ilk vahyin başlaması, uykuda, sadık/doğru rüya görmek­le olmuştur. Gördüğü (her) rüya, sabahın aydınlığı gibi (apaçık) ortaya çıkardı.

Sonra ona, yalnız başına bir tarafa çekilmek sevdirildi. Artık Hıra mağarasına çekilip ailesinin yanma dönmeden önce orada birkaç gün ibadet ederdi. Bu maksat­la da yanına azık alırdı. Azığı bittiğinde hanımı Hatice'nin yanma döner, yine bir o kadar müddet için azık hazırlardı.

Nihayet Hıra mağarasında bulunduğu bir sırada ansızın ona Hakikat geldi: Melek gelip ona:

“Oku!” dedi. Resulullah (s.a.v.):

“Ben okuma bilmem” dedi.

Resulullah (s.a.v.) sözüne devamla buyurur ki:

“O zaman melek beni tutup gü­cüm kesilinceye kadar sıktı.” Sonra beni bırakıp yine:

“Oku!” dedi. Ben de:

“Ben okuma bilmem” dedim.

Melek beni yine ikinci defa gücüm kesilinceye kadar sıktı. Sonra beni bırakıp yine:

“Oku!” dedi. Bende:

“Ben okuma bilmem” dedim.

Nihayet beni üçüncü defa tutup gücüm kesilinceye kadar sıktı. Sonra beni bı­rakıp şu;

“Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı! Oku! Rabbin, en büyük kerem sahibidir. O Rab ki kalemle (yazmayı) öğretti. O, insana bilmediği şeyleri öğretti” [227] ayetlerini okudu.

Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) o sıkma sebebiyle (heyecandan) boyun etleri titrer bir vaziyette (eve) döndü. Hatice'nin yanına varıp ona:

“Beni örtün, beni örtün” dedi. Bunun üzerine onu örttüler. Nihayet ürperti ondan gitti. Daha sonra Hatice'ye:

“Ey Hatice! Bana ne oluyor?” deyip başından geçenleri ona anlattı. Sonra da:

“Kendimden korktum!” dedi. Bunun üzerine Hatice,  sakinleştirmek için ona:

“Aksine mutlu ol! Allah'a yemin ederim ki, Allah seni hiçbir zaman utandır­maz. Çünkü sen akrabayla ilgilenirsin, sözün doğrusunu söylersin, işini görmekte aciz olan kimselerin yükünü yüklenirsin, fakire hiç kimsenin kazandıramayacağını kazandırırsın, misafiri doyurursun ve Hak yolunda ortaya çıkan olaylar karşısında (insanlara) yardım edersin” dedi.

Bunun üzerine Hatice, Resulullah (s.a.v.)'ı alıp amcasının oğlu yani babasının kardeşinin oğlu olan Varaka b. Nevfel'in yanma götürdü. Varaka, cahiliye dönemin­de Hıristiyan dinine girmiş bir kimse olup Arapça yazmasını bilen, Allah'ın yazması­nı dilediği kadar İncil'den İbranice bir kısım şeyler yazan ve gözleri kör olmuş yaşlı bir kimseydi. Hatice, ona:

“Ey amca (oğlu)! Yeğenini bir dinle!” dedi. Varaka:

“Ey yeğenim! Ne görürsün?” dedi.

Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) ona gördüğü şeyleri anlattı. Varaka, Resulullah (s.a.v.)'e:

“Bu, Musa'ya indirilen Namusu Ekber/Cebrail'dir. Keşke davet günle­rinde genç olsaydım. Keşke kavmin seni çıkaracakları zaman hayatta bulunsaydım” dedi. Resulullah (s.a.v.):

“Onlar, beni çıkaracaklar mı?” diye sordu. Varaka:

“Evet, çıkaracaklar. Çünkü senin gibi bir şey getiren her adam/pey­gamber mutlaka kavmi tarafından düşmanlığa uğrar.  Eğer senin  davet günlerine yetişirsem sana son derece yardım ederim” dedi.[228]

Açıklama:

Vahiy kelimesi sözlükte; gizli konuşmak, emretmek, ilham etmek, ima ve işaret etmek, acele etmek, seslenmek, fısıldamak, mektup yazmak gibi anlamlara gelmektedir.

Terim olarak ise Allah'ın şeraitlardan ve haberlerden peygamberlerine tebliğ etmek iste­diği şeyleri gizlice ve kendilerinde bunun Allah'tan olduğuna zaruri ve kesin İlim hasıl olacak Şekilde bildirmesidir.

Bu hadiste; vahyin nasıl başladığı bildirilmektedir. Kur'an'ın ilk inen ayetleri Alak suresi­nin ilk beş ayetidir. Bu rivayette ise sadece ilk üç ayet belirtilmiştir.

Yine bu hadis; Hz. Peygamber (s.a.v.)'in getirdiği gaybî hallere ve şer'î emirlere kesinlikle 'nanmayı gerektiren bir giriş niteliğindedir. Çünkü vahyin hakikati, kendi kafasından düşü­nüp akıl ve görüşüyle kanun yapmaya kalkışan insan ile herhangi bir değiştirme ve kısaltma yada fazlalık yapmadan doğrudan doğruya kendi Rabbİnden aldığı emir ve yasakları insanla­ra tebliğ eden insan arasında yegane ayırıcı bir çizgidir.

Vahyin perde arkasından gelme imkanı olduğu halde niçin Resulullah (s.a.v.) ilk defa­sında, Cebrail'i dünya gözüyle gördü? Niçin yüce Allah, Resulünün kalbine, Cebrail'i görme­sinden dolayı korku bıraktı ve onu hayrete düşürdü? Niçin bundan sonra vahiy, uzun bir müddet kesilmişti? Bu ve benzeri sorular, vahyin ilk başladığı şekle nispetle çok tabiîdir. Çün­kü bunda; İslam'a fikrî savaş açanların ortaya attıkları şirke düşmekten, batıl ve uydurma hileleriyle etkilenmekten koruyacak saf hakikat yer almaktadır. Dolayısıyla bu hadis, İslam'a şüphe sokarak din düşmanlığı yapan kişilerin, insanları, Allah'ın Resulullah (s.a.v.)'e ikram buyurduğu peygamberlik ve vahiy konusunda yanlış bilgilere sevk etmek için gösterdikleri tüm çabalan boşa çıkarmaktadır.

Resulullah (s.a.v.)'in vahiy gelmezden önce Hıra dağında yaptığı ibadetin mahiyeti hak­kında alimler ittifak etmişlerdir. Bazılarına göre kendinden önceki şeriatlardan birine tabi olarak ibadet etmiştir. Bu görüşü ileri sürenler de kendi aralarında ihtilafa düşüp bu ihtilaf neticesinde sekiz görüş ileri sürülmüştür.

Alimlerin cumhuruna göre ise hiçbir şeriata tabi olmadan yüce Allah'ın kendisine ihsan ettiği marifet nuruyla ibadet ederdi. Resulullah (s.a.v.)'in o zamanki ibadeti, tefekkür ve ibret alma suretiyle olmuştur.

İbn Sa'd'rn rivayetine göre Cebrail'in vahiy getirmesi, Ramazan ayının 17. gününe rast­lamaktadır. Peygamber (s.a.v.) o sırada 40 yaşında idi.

Peygamber (s.a.v.) kendisine gelenin şeytan değil de Cebrail olduğunu acaba nereden bilmiştir? Yine Cebrail'in getirdiği vahyin batıl değil de hak olduğunu nasıl anlamıştır? Bu sorulara Aynî şöyle cevap vermiştir: Peygamber (s.a.v.)'in yalancı değil sadık olduğunu ispat için Yüce Allah bize mucize denilen delili nasıl ikame ettiyse, Peygamber (s.a.v.)'e de gelenin şeytan değil melek olduğuna ve Allah tarafından gönderildiğine delil yaratmıştır.

Resulullah (s.a.v.)'in ibadet için Hıra dağını tercih etmesi, bazılarına göre üzerinden Kabe göründüğü içindir.


[227] Alak: 96/1-5.

[228] Buharı, Bed'u'1-Vahy 1, Tefsiru Sure-i Alak 1; İbn Hibbân, Sahih, 33.